Danıştay Kararı 13. Daire 2018/186 E. 2023/1807 K. 12.04.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/186 E.  ,  2023/1807 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/186
Karar No:2023/1807

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Fonu (…)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı hakkında, … Grubu şirketlerinden … Holding A.Ş.’de kanuni temsilci olarak görev yaptığından bahisle 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi gereğince toplam 120.297.610,20-TL’nin tahsiline ilişkin olarak düzenlenen … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının … Holding A.Ş.’de 05/01/2000-26/06/2000 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği, 20/01/2000-10/05/2000 tarihleri arasında yönetim kurulu başkanlığı görevlerinde bulunduğu, bu şirketin 1999-2001 tarihleri arasında … Bank A.Ş.’den kredi kullandığı, 5766 sayılı Kanun ile 5411 sayılı Kanuna eklenen geçici 26. maddesi uyarınca, Fon tarafından devralınan bankaların grup şirketlerinde bir dönem kanunî temsilci olarak görev yapmış olanların, grup şirketlerinin banka kaynaklarından kullandığı kredilerden doğan borcun devam ettiği dönem boyunca kanunî temsilci sayıldığı ve haklarında doğrudan 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin uygulanmasının yolunun açıldığı, davacının ödenmeyen kredi borçlarından dolayı sorumluluğunun bulunduğu, bankacılık yapma izni kaldırılıp yönetim ve denetimini Fon’un üstlendiği ya da temettü hariç ortaklık hakları Fon’a intikal eden bankaların (katılım, kalkınma ve yatırım bankaları dahil) ve diğer kredi kuruluşlarının Bankacılık Kanunu’nun 15. maddesinin 7 (b) bendi kapsamında sayılan nedenlerden dolayı ortaya çıkan alacakları “Fon alacağı” sayıldığından bu alacakların 6183 sayılı Kanun uyarınca takip edileceğinde herhangi bir duraksama bulunmadığı, bu bakımdan, davacının kanuni temsilci sıfatını haiz yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı … Holding A.Ş. hakkında 6183 sayılı Kanun kapsamında yapılan takipte malvarlığının borçları karşılayamaması nedeniyle, Fon’un söz konusu borçların tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamında ilgili şirketin kanuni temsilcisi olan davacı hakkında tahsil ve takibata girişebileceği açık olduğundan, davacı hakkında düzenlenen dava konusu ödemeye çağrı mektubunda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, daha önce açtığı davalarda idare mahkemelerince verilmiş olan iptal kararları bulunmasına rağmen yeniden yapılan takip işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, davalı idarece yapılan hesaplamalarda mükerrerlik bulunup bulunmadığı ile faiz hesaplamasının doğru yapılıp yapılmadığı gibi hususlarda uzman bilirkişi görevlendirilmesi gerektiği, takibe konu edilen alacağın davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı dönem ile sınırlandırılmadığı, göreve başlamasından önce kullanılan kredilerden sorumlu tutulamayacağı, görev süresinden önce ve görev süresi içerisinde kullanılan kredilerin davacının kanuni temsilcilik görevinden ayrılmasından sonra kullanılan krediler ile kapatıldığı, davacının şirketin borçlanmasında herhangi bir etkisinin olmadığı, davacının görev yaptığı süre içerisinde şirketin ne kamuya ne de özel hukuk kişilerine vadesi geçtiği hâlde ödenmemiş veya vadesi gelmese bile şirketin mali durumu itibarıyla ödenemeyeceği anlaşılabilecek herhangi bir borcunun bulunmadığı ve borcun zamanaşına uğradığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin daha önce verilen yargı kararlarında belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda tesis edildiği, davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı asıl borçlu şirketten alacağın tahsil edilemediği ve tahsil imkânının bulunmadığı, şirket ile imzalanan protokolde belirlenen borç tutarı ödenmediğinden söz konusu protokolün yürürlüğe girmediği, borç tutarının davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı süreler dikkate alınarak ayrıştırıldığı, faiz tutarının mevzuata ve yargı içtihatlarına uygun olarak hesaplandığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na intikal eden … Bank A.Ş.’nin hakim ortaklarından … Holding A.Ş.’de 05/01/2000-10/05/2000 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, … Bank A.Ş.’nin Fon’a devredilmesiyle anılan şirketin … Bank A.Ş.’ye olan borcunun kamu alacağı niteliği kazandığı, davacının yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı şirketin … Bank A.Ş.’ye olan borcunun gecikme zammı ile birlikte toplam 120.297.610,20-TL’lik kısmından sorumlu tutulduğu, Fon alacağının tahsili amacıyla davacının kanuni temsilcisi olduğu şirkete 6183 sayılı Kanun uyarınca takibe başlanılmasına karşın alacağın tahsil edilememesi ve yapılan malvarlığı araştırmaları sonucunda tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması sonucunda 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca borçlu şirketin kanuni temsilcisi olan davacı hakkında 120.297.610,20-TL tutarlı, … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun düzenlendiği, anılan ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4389 sayılı Kanun’un 15. maddesinin yedinci fıkrasının (b) bendinde, hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevliler aracılığıyla veya sair suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan veya üçüncü kişilere rehnetmek, teminat göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek, karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurt içi veya yurt dışı banka ve malî kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak veya bu hesapları teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle veya başkaca dolanlı işlemlerle edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacakların Fon alacağı sayılacağı ve bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu fıkraya 5020 sayılı Kanun’la eklenen paragrafta, Fon alacaklarından; yönetim ve denetimi Fon’a geçen ve/veya bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeye tâbi tutulan veya tasfiye işlemi başlatılan bankaların kaynağını kullanmış olmasından dolayı Fon’a borçlu olması kaydıyla Fon’a intikal eden bir bankadan ilk kredinin ve/veya banka kaynağının kullanılmasından sonra, bu bendin birinci cümlesinde belirtilen gerçek ve tüzel kişilerin, edindikleri ve/veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, her türlü mal, hak ve alacaklarının banka kaynağı kullanılmak suretiyle edinildiği ve/veya edindirildiğinin kabul edileceği ve bu gerçek kişiler ile tüzel kişiler tarafından edinilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar hakkında bu fıkrada yer alan kuralları uygulamaya Fon’un yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Geçici 11. maddesiyle yürürlüğü devam eden mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-b maddesinde, “Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevliler aracılığıyla veya sair suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan veya üçüncü kişilere rehnetmek, teminat göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek, karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurt içi veya yurt dışı banka ve mali kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak veya bu hesapları teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle veya başkaca dolanlı işlemlerle edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacak Fon alacağı sayılır. Bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Fon, bu para, mal, her türlü hak ve alacaklara ihtiyati haciz koymaya, muhafaza altına almaya ve bunlardan değeri Fon tarafından belirlenemeyenleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 72. maddesine göre kurulan takdir komisyonlarının Fon tarafından belirlenecek kurum ve kuruluşlarca hazırlanacak raporları da dikkate alarak tespit edeceği değeri üzerinden, alacağına ve/veya bu bankaların Fon tarafından devralınan zararlarına mahsuben devralmaya yetkilidir. Bu alacaklara zararın ve/veya alacağın doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanır.”;
5411 sayılı Kanun’na 5766 sayılı Kanunla eklenen Geçici 26. maddenin ikinci fıkrasında, “Temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fon’a intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar, yönetim ve denetimi Fon tarafından devralınan banka ve şirketlerin eski yöneticileri hakkında 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile Mükerrer 35. maddesinin uygulanmasında, ilgili kanun ve mevzuat veya ana sözleşmeleri uyarınca temsile yetkilendirilmiş veya tüzel kişilerin yetkili organlarınca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerden,
a) Fon bankalarının; yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinden, hâkim ortağı olan tüzel kişilerden, gerçek ve tüzel kişi hâkim ortaklarının hâkim ortak olduğu şirketlerden, bu kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerden olan Fon alacaklarında, banka kaynağının kullanıldığı/kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
b) Fon bankalarının kurumsal kredilerinden kaynaklanan Fon alacaklarında, kredinin kat edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
c) Fon gelirlerinden kaynaklanan alacaklarda, Fon alacağının ilgili kuruluşa tebliğ edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
Kanuni temsilci sıfatını haiz kişiler kanuni temsilci olarak addedilir.” kuralına yer verilmiştir.
6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsî mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. …” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan kurallarda, amme alacaklarının tahsili bakımından kanunî temsilcilerin sorumluluğu düzenlenmektedir. Bu hükümler gereğince bir tüzel kişiden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen yahut tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından bu tüzel kişinin kanunî temsilcisi sorumlu tutulabilecektir. 6183 sayılı Kanun’un anılan maddesi gereğince amme alacağından sorumlu olacak kişinin belirlenmesinden sonra, sorumlu olan kişinin sorumlu olduğu dönem ve sorumluluk miktarı belirlenirken, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesiyle birlikte 5411 sayılı Kanun’un Geçici 26. maddesinde yer alan düzenlemenin de göz önüne alınması gerekmektedir.
5411 sayılı Kanun’un Geçici 26. maddesindeki düzenlemeye göre, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeye tâbi tutulan veya tasfiye işlemi başlatılan bankaların ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevlileri aracılığıyla banka kaynaklarını veya varlıklarını dolanlı şekilde edinmeleri veya edindirmeleri hâlinde, dolanlı şekilde edindirdikleri ve/veya edindikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacaklar Fon alacağı sayılmakta, Fon alacaklarında da, banka kaynağının kullanıldığı veya kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca kanunî temsilci sıfatını haiz kişiler kanunî temsilci kabul edilerek Fon alacağından sorumlu tutulmaktadır.
Fon alacağından sorumlu tutulan kanunî temsilci, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, temsilcisi olduğu tüzel kişiliğin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından şahsî mal varlığıyla sorumludur.
Bu bağlamda, Fon alacağı açısından kanunî temsilcinin sorumluluğu, kişinin kanunî temsilci olduğu dönemde yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan Fon alacakları ve ayrıca görev yaptığı dönemle sınırlı olmaksızın banka kaynağının ne kadarını edindiği veya edindirdiğiyle sınırlıdır.
Dosyanın incelenmesinden, 10/07/2001 tarih ve 24458 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 10/07/2001 tarih ve 384 sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararıyla, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/3’inci maddesi kapsamında yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmeyen, alınması gereken tedbirleri almayan, faaliyetine devamı mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz eden … Bank A.Ş.’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı ve temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildiği, davacının … Bank A.Ş.’nin hakim ortaklarından … Holding A.Ş.’de 05/01/2000-20/01/2000 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi, 20/01/2000-10/05/2000 tarihleri arasında yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı, davalı idarenin 18/11/2016 tarihli savunma dilekçesinin 7. sayfasında yer alan tablolarda davacının sorumlu tutulduğu kredilerin gösterildiği, bu kredilerden bir kısmının davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı süreden önceki tarihlerde kullanıldığı ve görev süresinden önce kullanılan başka kredilerle kapatıldığı, daha sonra bu kredilerin bir kısmının ise görev süresinden sonra kullanılan krediler ile kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda, davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı süreden önce bahsedilen tabloda yer alan birtakım kredilerin kapatılması amacıyla 09/12/1999 tarihinde kullanılan 3.002.206-DEM tutarlı kredinin vadesinde (09/06/2000 – davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı süreden sonra) ödenmediği, 09/12/1999 tarihli kredinin 05/02/2001 tarihli protokole istinaden 26/02/2001 tarihinde kullandırılan kredi ile kapatıldığı, 26/02/2001 tarihli kredinin ödenmeyerek 28/08/2001 tarihinde kanuni takip hesaplarına aktarıldığı, yine davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı süreden önce 30/09/1999 tarihinde 91.053,00-TL tutarlı kredi kullandırıldığı, ancak söz konusu kredinin vadesinin ne olduğunun belirtilmediği, ayrıca … Bank Off-Shore Ltd.’den yine davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı süreden önce 14/05/1999 tarihinde 1 yıl+1 hafta vadeli olarak kullanılan 4.750.000,00-USD tutarlı kredinin vadesinin davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı süreden sonraki bir tarih olan 21/05/2000 tarihine denk geldiği görülmüştür.
Aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden, banka kaynağının kredi olarak kullanılıp geri ödenmemesi hâlinde oluşan Fon alacağından, kredinin kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem, başka bir deyişle, kredinin vadesinin dolması ile başlayıp ödenmediği müddetçe devam eden süre boyunca, kanunî temsilci sıfatını haiz olanların sorumlu tutulabileceği sonucuna varılmaktadır. Bu bakımdan, bir kanuni temsilcinin görev yaptığı şirkete kullandırılıp geri ödenmeyen krediden doğan sorumluluğu, söz konusu kredinin kullanım tarihinde veya geri ödenmesi gerektiği tarihte yani vadenin dolmasıyla başlayıp ödemenin yapılmasına kadar olan süre içerisinde görev yapması hâlinde doğmaktadır. Aksi takdirde kredinin kullanıldığı tarihte görevde olmayan ve kredinin vadesi dolmadan önce görevden ayrılan kanuni temsilcinin 5411 sayılı Kanun ve 4389 sayılı Kanun uyarınca Fon alacağından sorumlu tutulabilmesi objektif sorumluluk kurallarına göre mümkün olmayacaktır.
4389 sayılı Kanun’un 15. maddesinin yedinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen dolanlı işlemlerle banka kaynaklarının kullanılması hâlinde ise kanuni temsilcinin görev yaptığı dönemle sınırlı olmaksızın banka kaynağının ne kadarını edindiği veya edindirdiğiyle sınırlı olmak şartıyla subjektif sorumluluğuna başvurulabileceği esas olmakla birlikte, davacının dolanlı işlemlerle banka kaynağını edindiği veya edindirdiği yönünde subjektif bir tespit olmadığı dikkate alındığında, davacının sorumluluğunun objektif sorumluluk kuralları bağlamında belirlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, şirketin kanuni temsilcisi olarak görev yapan davacının, görev süresinden önce çekilen kredilerden sorumluluğu belirlenirken, eski tarihli kredilerin yeni kredilerle kapatılmasında davacının görev süresi içerisinde fiktif işlemlerinin tespiti hâlinde söz konusu işlemlerden doğan Fon alacağından davacının sorumluluğuna gidilebilmesi mümkündür.
Bu itibarla, davacının sorumlu tutulduğu kredilerin bir kısmında ne kredinin kullanıldığı ne de kredinin vadesinin dolduğu tarihte söz konusu şirkette görev yapmadığı, bu nedenle davalı idarece sunulan tabloda yer alan kredilerin bir kısmından davacının sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmadığı hususu dikkate alındığında, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 12/04/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.