Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2017/985 E. , 2017/1443 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/985
Karar No:2017/1443
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekilleri :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nın Düşüncesi : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:….. sayılı kararında, karara karşı başvurulması gereken kanun yolu olarak istinaf yolunun gösterilmesi üzerine davacının “…. Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesine sunulmak üzere …. İdare Mahkemesi’ne” başlıklı istinaf dilekçesiyle, süresi içinde istinaf yoluna başvurduğu, ancak …. Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı … 2. İdare Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine, dilekçenin Hatay İdare Mahkemesi tarafından Danıştay 13. Dairesi’ne gönderildiği dikkate alındığında, davacının kendi hatası söz konusu olmadan, Mahkeme’nin kanun yolu konusunda yaptığı hata ile iradesinin yanıltıldığı açık olup, istemin süresinde görülerek işin esasının incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İskenderun Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 28.08.2015 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen “….. İlçesi Belediyesi Sınırlarında 6306 sayılı Kanun Kapsamında Rezerv Alan İlan Edilen Alan İçerisinde Yapım İşine Ait Projelerin ve İhale Dokümanlarının Hazırlanması Hizmet Alımı” ihalesinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; İskenderun Belediyesi tarafından tesis edilen 28.08.2015 tarihli ihale kararının, davacının doğrudan tüzel kişiliğinin hak ve menfaatlerini etkilemediği gibi, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinin de davacıya hukuken böyle bir hak tanımayacağı açık olduğundan, dava konusu işlemle …’nın menfaat ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Sürelerle ilgili genel esaslar” başlıklı 8. maddesinde, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı; tatil günlerinin sürelere dâhil olduğu, sürenin son gününün tatil gününe rastlaması hâlinde, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren ”İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı, 2. fıkrasının (g) bendinde; ivedi yargılama usulünde verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 48. maddesinin 6. fıkrasında, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması hâlinde kararı veren mahkeme, ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesinin temyiz isteminin reddine karar vereceği; 7. fıkrasında ise, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığının dosyanın gönderildiği Danıştay’ın ilgili dairesi ve kurulunca saptanması hâlinde de 6. fıkrada sözü edilen kararın daire ve kurulca kesin olarak verileceği kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, sürelerin kamu düzenine ilişkin ve usul hukukunu ilgilendiren bir nitelik taşıdığı dikkate alındığında sürelerin geçirilip geçirilmediği hususunun idari yargı mercilerince re’sen araştırılması zorunluluğu bulunduğu, ayrıca idari yargı mercileri tarafından kanun yoluna başvuru süresinin doğru, kanun yolunun ise yanlış gösterilmiş olmasının, kanun yoluna başvuru süresinin işlemeye başlaması bakımından bir engel teşkil etmeyeceği de açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; İskenderun Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 28.08.2015 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen “Hatay İli İskenderun İlçesi Belediyesi Sınırlarında 6306 sayılı Kanun Kapsamında Rezerv Alan İlan Edilen Alan İçerisinde Yapım İşine Ait Projelerin ve İhale Dokümanlarının Hazırlanması Hizmet Alımı” ihalesinin iptali istemiyle açılan davada, ….. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararıyla ” …davanın ehliyet yönünden REDDİNE… kararın tebliğini izleyen günden itibaren 15 gün içinde …. Bölge İdare Mahkemesi 2. İdare Dava Dairesine istinaf yolu açık olmak üzere…” karar verildiği, kararın davacıya 23.09.2016 tarihinde tebliğ edildiği, bu karara karşı en geç 10.10.2016 (08.10.2016 Cumartesi günü olduğu için) tarihinde başvuruda bulunulması gerekirken, kararda belirtilen 15 günlük süre geçirildikten sonra, …. tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile istinaf isteminde bulunulduğu, …. Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı …. 2. İdare Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararıyla uyuşmazlığın konusunun ihale kararına ilişkin olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 20/A. maddesinde belirtilen ivedi işlerden olduğu gerekçesiyle uyuşmazlığın Bölge İdare Mahkemesi’nde incelenmesine olanak bulunmadığından davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun görev yönünden reddine ve dosyanın Danıştay Başkanlığı’na iletilmek üzere Hatay İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davaya konu uyuşmazlığın, İskenderun Belediyesi tarafından tesis edilen 28.08.2015 tarihli ihale kararından kaynaklandığı, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesi uyarınca ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinin ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde temyiz yoluna başvurulması gerektiği açık olup, her ne kadar Mahkeme tarafından temyize konu kararda 15 gün içinde istinaf yoluna başvurulması gerektiği belirtilmiş ise de, kanun yoluna başvuru süresinin kamu düzenine ilişkin olduğu ve Mahkeme kararında kanun yoluna başvuru süresinin açık bir şekilde 15 gün olarak gösterildiği dikkate alındığında, kararda belirtilen 15 günlük süre içinde davacının kanun yoluna başvurmayarak, bu süre geçirildikten sonra 24.10.2016 tarihinde kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle incelenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenle; TEMYİZ İSTEMİNİN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, dosyanın Hatay İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (h) bendi ve 48. maddesinin 7. fıkrası uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 09.05.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine, 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen 2. fıkrada ise, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” düzenlemesi yer almıştır. Bu ek fıkranın gerekçesinde, değişikliğin, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığına değinilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun ile eklenen 20/A maddesinde, ivedi yargılama usulünde verilen nihai kararlara karşı “on beş” gün içinde “temyiz yoluna” başvurulabileceği belirtilmişken, 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; İskenderun Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından açık ihale usulüyle 28.08.2015 tarihinde gerçekleştirilen “Hatay İli İskenderun İlçesi Belediyesi Sınırlarında 6306 Sayılı Kanun Kapsamında Rezerv Alan İlan Edilen Alan İçerisinde Yapım İşine Ait Projelerin ve İhale Dokümanlarının Hazırlanması Hizmet Alımı” ihalesinin iptali istemiyle açılan davada, İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…. sayılı kararıyla davanın ehliyet yönünden reddine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren “15 gün” içinde Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı …. 2. İdare Dava Dairesine “istinaf yolu” açık olmak üzere karar verildiği, kararın davacıya 23.09.2016 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra, davacı tarafından …. tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile başvuru süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulduğu, …. Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı …. 2. İdare Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararıyla uyuşmazlığın konusunun ihale kararına ilişkin olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 20/A. maddesinde belirtilen ivedi işlerden olduğu gerekçesiyle uyuşmazlığın Bölge İdare Mahkemesi’nde incelenmesine olanak bulunmadığından davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun görev yönünden reddine ve dosyanın Danıştay Başkanlığı’na iletilmek üzere Hatay İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargı mercileri tarafından verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, verilen kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekmektedir. Anayasa ile getirilen kuralın taraflara haklarını arayabilmelerine kolaylık sağlaması amacıyla getirildiği düşünüldüğünde, yargı mercileri tarafından verilen kararlarda kanun yolunun hatalı belirlenmesi hâlinde, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmesinin mümkün olmadığı ve bu durumun başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı açıktır.
Bu itibarla, temyize konu Mahkeme kararında, uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü ile görüşüldüğü ve karara bağlandığına dâir hiçbir ifade bulunmadığı, buna karşılık karara karşı başvuru süresinin “15 gün” olarak gösterildiği, başvuru yolu olarak ise istinaf yoluna başvurulması gerektiğinin belirtilmiş olduğu, bunun üzerine davacı tarafından “…. Bölge İdare Mahkemesi 2. İdare Dava Dairesine sunulmak üzere …. İdare Mahkemesi’ne” başlıklı istinaf dilekçesiyle, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen süre içinde istinaf yoluna başvurulduğu, ancak … Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı … 2. İdare Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine, dilekçenin Hatay İdare Mahkemesi tarafından Danıştay Onüçüncü Dairesi’ne gönderildiği anlaşıldığından, davacının uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü ile görüşüldüğü ve karara bağlandığı hususunda hiçbir bilgiye sahip olmadığı ve kendi hatası söz konusu olmadan, Mahkeme’nin kanun yolu konusunda yaptığı hata nedeniyle kanun yolu başvuru süresi açısından yanıltıldığı açık olup istemin süresinde görülerek işin esasının incelenmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.