Danıştay Kararı 13. Daire 2017/92 E. 2019/585 K. 26.02.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/92 E.  ,  2019/585 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/92
Karar No:2019/585

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … A.Ş. pay piyasasında 03/01/2013-27/05/2013 tarihlerinde gerçekleştirilen piyasa dolandırıcılığı niteliğindeki işlemlerde sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla davacı hakkında Sermaye Piyasası Kanunu’nun 101/1-a maddesi uyarınca iki yıl süre ile borsalarda geçici işlem yapma yasağı tesis edilmesine ilişkin ‘nun (Kurul) 22/04/2014 tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin … tarih ve E:…, K:… sayılı bozma kararına uyularak; … A.Ş. pay piyasasında 03.01.2013-27.05.2013 tarihleri arasında gözlenen olağan dışı fiyat ve miktar hareketlerinin 6362 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde incelemesi sonucu 05/03/2014 tarihli ve … sayılı Denetleme Raporunun hazırlandığı, raporda; … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülmekte olan “Haksız Kazanç Sağlamak Amacıyla Örgüt Kurma, Sermaye Piyasası Kanununa Muhalefet ve Nitelikli Dolandırıcılık” suçları ile ilgili soruşturma kapsamında Kuruldan uzman kişi ya da kişilerin görevlendirilmesinin talep edildiği, söz konusu talep üzerine soruşturma kapsamında Kurul uzmanlarının görevlendirildiği, … Mali Suçlar Büro Amirliği görevlileri tarafından yapılan teknik takip çalışmaları sonucunda içeriğinde suç unsuru taşıdığı düşünülen telefon görüşmelerini içeren tape çözümleri ve görüntü kayıtlarının incelendiği, yapılan incelemede; “…” pay piyasasında gerçekleştirilen piyasa dolandırıcılığı niteliğindeki işlemlerde sorumluluğu bulunan … isimli kişinin, davacının pay işlemlerini bizzat yönlendirdiği, davacının hesaplarından en az birisinin şifresini aldığı, davacının hesaplarından yapılan işlemlerin … tarafından kontrol edildiği, … ile davacının irtibat içinde oldukları yönünde tespitler yapıldığı; 17/12/2012 – 02/01/2013 tarihleri arasında “…” pay piyasasının endekse paralel dalgalı bir seyir izlediği, 03/01/2013 tarihinden itibaren söz konusu hissenin yükselmeye başladığı, 03/01/2013 tarihinde …-TL olan hissenin 25/04/2013 tarihinde …-TL’ye (yaklaşık % 397,60) yükseldiği, ardından hızla düşerek 09/05/2013 tarihinde …-TL olduğu, ardından bir miktar daha düşerek 23/05/2013 tarihinde ….-TL ile en düşük değerine ulaştığı; grubun inceleme döneminde 22.064.030 adet (toplam alış işlemleri içindeki payı % 45,64) alış ve 21.299.636 adet (toplam satış işlemleri içindeki payı % 44,06) satış işlemi gerçekleştirdiği, bu işlemlerinin toplam işlem miktarı içindeki payının birçok tarihte yüksek oranlarda olduğu, bazı günlerde bu oranın alışta % 93,85 ve satışta % 79,29 seviyelerine ulaştığı, 03/01/2013 tarihinde 752.694 adet olan “Denge” pay stokunun yapılan net alım işlemleri ile 27/03/2013 tarihinde 1.958.869 adede çıkartıldığı, ardından satışa geçen grubun 27/05/2013 tarihi itibarıyla stokunda 1.135.088 adet Denge payı kaldığı, grubun inceleme döneminde şirket pay piyasasına hâkim olduğu, grubun kendinden kendine gerçekleştirdiği işlemlerin toplamının 10.774.900 adet olduğu, söz konusu işlemlerin grubun alım işlemleri içindeki payının % 48,83, satış işlemleri içindeki payının ise % 50,59 olduğu, inceleme döneminde grup hesaplarından gerçekleştirilen işlemler sonucunda toplam …-TL menfaat elde ettiği, davacının da inceleme döneminde …-TL menfaat elde ettiği yönündeki tespitler üzerine, raporda yer alan tespitleri değerlendiren Kurul karar organının 22/04/2014 tarih ve … sayılı kararı ile; 03/01/2013-27/05/2013 döneminde “…” pay piyasasında gerçekleştirilen piyasa dolandırıcılığı niteliğindeki işlemlerde sorumluluğu bulunan kişiler hakkında 6362 sayılı Kanun’un 107/1. maddesi kapsamında işlem yapılmak üzere savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu, ayrıca haklarında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilen kişilerle, aralarında davacının hesabının da bulunduğu suça konu işlemlerin gerçekleştirildiği hesapların sahipleri hakkında ise V-101.1 sayılı Bilgi Suistimali ve Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği’nin 6. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iki yıl süreyle borsalarda geçici işlem yapma yasağı kararının alındığı, davacının da, hesabını piyasa dolandırıcılığı suçunu işleyen kişilere kullandırdığı gerekçesiyle hakkında iki yıl süreyle borsalarda geçici işlem yapma yasağı kararı alındığı, geçici işlem yapma yasağı kararının iptali talebiyle de bakılan davanın açıldığı, Kurul’un piyasa dolandırıcılığı suçunu işleyenlerin, genellikle birden çok kişi adına kayıtlı hesapları kullandıkları, suçu asıl işleyenlerin kendi adlarına kayıtlı hesaplardan işlem yapmadıkları ya da çok az işlem yaptığı, bu kişilerin suça konu işlemleri genellikle yönlendirdikleri kişiler adına kayıtlı hesapları kullanmak suretiyle gerçekleştirdikleri, piyasa dolandırıcılarının kullandıkları ya da yönlendirdikleri hesaplar aracılığı ile piyasanın etkin ve sağlıklı işleyişini bozacak, piyasa güvenliğini tehlikeye atacak işlemleri bu yöntemle gerçekleştirdikleri ve böylece kendilerini kamufle ettikleri, bu nedenle, Kurul’un piyasa dolandırıcılığı suçunu işleyenler ile hesabını bu kişilere kullandıranlar arasında bir ayrım yaptığı, suçun asıl failleri hakkında suç duyurusunda bulunduğu, ancak suç işleme kastı olmaksızın borsada kazanç sağlamak amacıyla hesabını piyasa dolandırıcılarına kullandıran ya da onların yönlendirmesi ile işlemler gerçekleştiren kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmadığı, bu kişilerle ilgili sadece borsalarda işlem yapma yasağı kararı aldığı, hesabını piyasa dolandırıcılarına kullandıran ya da onların yönlendirmesi ile işlemler yapan aralarında davacının da bulunduğu kişiler hakkında iki yıl süre ile borsalarda geçici işlem yapma yasağı kararı alındığı, davada, sermaye piyasasında dürüstlüğü bozan fiilleri işledikleri tespit edilen kişilerin piyasada işlem yapmaya devam etmeleri, sermaye piyasası ve tüm yatırımcılar için piyasa güvenliğini bozacağı, davacının da piyasa dolandırıcılığı yapan kişilerle birlikte hareket ettiği, piyasa dolandırıcılığına yönelik olarak hesabında yapılan işlemlerin bilgisi dâhilinde gerçekleştiği, hesabının şifresini suça konu fiilleri işleyen kişilerle paylaştığı, piyasa dolandırıcılığı fiilinin davacının da hesabı kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği anlaşıldığından, dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, … Pay Piyasası üzerinde maniplasyon amaçlı gerçekleştirilen işlemler talimatı dışında, herhangi bir emri ya da iradesi bulunmaksızın yanlış yönlendirilmesi ve bilgilendirilmesi suretiyle gerçekleştirildiği, kendisinin manipülasyon amaçlı faaliyetlerle ilişkisi olduğuna yönelik herhangi bir somut tespitin bulunmadığı, dava konusu işlemin ölçülülük ilkesine aykırı olarak tesis edildiği, borsada işlem yapma yasağı getiren işlemin tebliğ edilmediği gibi savunmasının da alınmadığı, işlemin gerekçesinin belirtilmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu geçici işlem yapma yasağı tesisine ilişkin işlemin Sermaye Piyasası Kanunu’nun ve Tedbirler Tebliği’nin ‘na (Kurul) verdiği açık yetkiye istinaden uygulandığı, Sermaye Piyasası Kanunu ile, piyasanın etkin ve sağlıklı işleyişini teminen gerekli her türlü tedbiri almak ve bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek hususunda Kurul’un açıkça yetkilendirildiği, 6362 sayılı Kanun’un 101. maddesinin 1. fıkrası ile, bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı incelemelerinde uygulanacak tedbirlere ilişkin genel çerçevenin çizildiği, bu kapsamda Tedbirler Tebliği’nin çıkartıldığı, geçici işlem yapma yasağının idari yaptırım değil, idari tedbir mahiyetinde olduğu, geçici işlem yapma yasağının suça konu fiiller işlenirken kullanılan hesap sahibi konumundaki kişiler hakkında da tesis edilebileceği, davacı hakkında işlem yapma yasağı tesis edilebilmesi için bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasının gerekmediği, piyasa dolandırıcılığı fiilinin bu kişinin hesabı kullanılmak suretiyle işlenmesinin gerekli ve yeterli olduğu, olayda piyasa dolandırıcılığı niteliğindeki fiillerin davacıya ait hesaplar da kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği, davacının da hesabının kullanılması suretiyle piyasa dolandırıcılığı suçunu işleyen grup üyeleri tarafından gerçekleştirilen işlemler nedeniyle “…” pay piyasasında piyasa düzeninin bozulduğu, gerçek dışı bir piyasa izlenimi uyandırılmak suretiyle diğer küçük yatırımcıların önemli ölçüde yanıltıldığı, Kurul tarafından “…” pay piyasasında piyasa dolandırıcılığı suçunu işleyenler hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve bu kişilerin haklarında kamu davası açıldığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Anılan Kanun’un 50. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.” hükmü bulunmaktadır.
Bu durumda, mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması hâlinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir.
Temyiz istemine konu yapılan kararın Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 30/11/2015 tarih ve E:2015/3775, K:2015/4203 sayılı bozma kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, temyiz konusu karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.