Danıştay Kararı 13. Daire 2017/389 E. 2023/2251 K. 09.05.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/389 E.  ,  2023/2251 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/389
Karar No:2023/2251

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … 2- …3- …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: “Manisa ili, Gölmarmara ilçesi, … Mahallesi, … Bulvarı, No:…” adresinde bulunan dükkanın ihale ile kiraya verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Gölmarmara Belediye Encümeni kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; dava konusu işlemin davacı … yönünden iptali istemine ilişkin kısmının incelenmesinden; belediyelerin kiralama işlemlerini 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nda yer alan ihalede açıklık, rekabetin sağlanması ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması ilkeleri uyarınca ihale usul ve kurallarına göre gerçekleştirmesi gerektiği, bu itibarla, davacının kira sözleşmesinin süresinin dolmasından sonra yetkili belediye encümeni tarafından davalının mülkiyetindeki taşınmazın açık teklif usulüyle kiralama ihalesine çıkarılmasına ilişkin dava konusu encümen kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu işlemin davacılar … ve … yönünden iptali istemine ilişkin kısmının incelenmesinden; adı geçen davacıların “Manisa ili, Gölmarmara ilçesi, … Mahallesi, … Bulvarı, No:… ve No:…” adresinde bulunan dükkanların kiracısı olduğu, dava konusu işlemin ise “Manisa ili, Gölmarmara ilçesi, Atatürk Mahallesi, … Bulvarı, No:…” adresinde bulunan dükkana ilişkin olduğu, bu nedenle dava konusu işlemin iptalini istemekte kişisel, meşru ve güncel bir menfaatlerinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın, davacı … yönünden esastan reddine, davacılar … ve … yönünden ise ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma haklarının olduğu ve dolayısıyla bu nedenle dava açma ehliyetlerinin bulunduğu, ihalenin mevzuata aykırı yapıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu ihalenin mevzuata uygun yapıldığı, davacı ile yapılan kira sözleşmesinin süreli olduğu ve süresinin dolduğu, kira sözleşmesinin süresi sona ermeden gerekli ihtarnamelerin çekildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Gölmarmara Belediye Encümeni’nin … tarih ve … sayılı kararı gereğince “Manisa ili, Gölmarmara ilçesi, … Mahallesi, … Bulvarı, No:…” adresinde bulunan dükkan 31/12/2015 tarihine kadar bir yıllığına davacılardan …’ya kiralanmış, kira süresinin bitiminden sonra Gölmarmara Belediye Encümeni’nin … tarih ve … sayılı kararı ile anılan dükkanın kiraya verilmesi hususunda 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile ihaleye çıkılmasına karar verilmiş, anılan encümen karının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır…” kuralı yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkeme kararının, davanın esastan reddine ilişkin kısmının incelenmesi;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Mahkeme kararının, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmına gelince;
İhalelere ilişkin icraî işlemlerin yalnızca ihaleye katılanların ya da katılabilecek olanların değil, üçüncü kişilerin de menfaatini etkileyebileceği, bu şekilde menfaati etkilenen kişilerin de dava açma ehliyeti olduğunun kabulü gerektiği, dava açma ehliyetinin yalnızca ihale konusu taşınmazda kiracı sıfatı taşıyan kişilerle sınırlanmasının Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen “Hak Arama Hürriyeti” ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil Yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine ve “Etkili başvuru hakkı” başlıklı 13. maddesine aykırılık teşkil edeceği kuşkusuzdur.
Davacıların uyuşmazlığa konu davalı Belediyeye ait taşınmazların bulunduğu şehirde oturduğu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. maddesi gereğince hemşehri sıfatıyla bu davayı açtığı, Türk Dil Kurumu sözlüğünde hemşehrinin “memleketli” olarak tanımlandığı, mevzuatta önce “aynı yerde doğmuş olma” şeklinde tanımlanmış olan hemşehri kavramının 2005 yılında yapılan değişiklikle “aynı yerde ikamet etmeye” dayalı olarak tanımlandığı, dolayısıyla bu kavramın aynı yerde yaşamayı ifade ettiği anlaşıldığından, belde sâkini ve ihale konusu taşınmazların bulunduğu şehirde oturan davacıların davalı Belediyeye ait taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık arttırma usulüyle kiralanmasına ilişkin ihalesi ile hemşehri hukukundan kaynaklanan meşrû, güncel ve makul menfaat ilgisinin ve dolayısıyla dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, davacıların işbu davayı açmakta ehliyetli oldukları kabul edilmekle birlikte, bakılan davanın yukarıda belirtilen gerekçeyle esastan reddine ilişkin karar hukuka uygun bulunduğundan, ihale konusu taşınmazda kiracı olmayan davacılar bakımından verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen ehliyet yönünden, kısmen esastan reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacılara iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 09/05/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
10/09/1983 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 1. maddesinde, “Genel bütçeye dâhil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri bu Kanunda yazılı hükümlere göre yürütülür.”; “İlkeler” başlıklı 2. maddesinde, “Bu Kanunun yürütülmesinde, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması esastır. …”; “İhale Usulleri” başlıklı Üçüncü Bölümünde yer alan “İhale usullerinin neler olduğu” başlıklı 35. maddesinde, “Bu Kanunun 1. maddesinde yazılı işlerin ihalelerinde aşağıdaki usuller uygulanır: a) Kapalı teklif usulü, b) Belli istekliler arasında kapalı teklif usulü, c) Açık teklif usulü, d) Pazarlık usulü, e) Yarışma usulü. İşin gereğine göre bu usullerden hangisinin uygulanacağı, bu Kanun hükümlerine uyularak idarelerince tespit edilir.”; 75’inci maddesinin 3. fıkrasında, “Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi hâlinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi hâlde ecrimisil alınır.”; 4. fıkrasında, “İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” kuralına yer verilmiştir.
13/07/2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinin 1-h bendinde, “mahalli müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde taşınmaz almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı ayni hak tesis etmek, belediyenin yetki ve imtiyazları” arasında sayılmış, aynı maddenin 6. fıkrasında 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi hükümlerinin belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı düzenlenmiş, taşınmaz malların; süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına karar vermek, Kanunun 34. maddesine göre belediye encümeninin; üç yıldan fazla kiralanmasına karar vermek ise, Kanunun 18. maddesine göre belediye meclisinin görev ve yetkileri arasında yer almıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmış olup, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesi gereğince; 18/05/1955 tarihli ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Bu düzenleme ile 01/07/2012 tarihinden sonra da Türk Borçlar Kanunu’nun kiraya ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
6098 sayılı Kanun’un 299. ve devamındaki maddelerde “kira akdi” düzenlenmiş, 299. maddesinde; “Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmış, “Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarını” düzenleyen 339. maddesinde, “Konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümler, bunlarla birlikte kullanımı kiracıya bırakılan eşya hakkında da uygulanır. Ancak bu hükümler, niteliği gereği geçici kullanıma özgülenmiş taşınmazların altı ay ve daha kısa süreyle kiralanmalarında uygulanmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarının, hangi usul ve esaslar içinde olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerine de bu hükümler uygulanır.” kuralı getirilmiştir.
Ayrıca yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 347. ve devamı maddelerinde, konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmenin sona ermesi düzenlenmiş, 347. maddesinde, “Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.” kuralına yer verilmiştir. Bu maddede on yıldan önce sözleşme süresinin sonunda 15 gün önceden bildirimde bulunmak kaydıyla sadece kiracıya bildirim yoluyla fesih hakkı tanınmış iken, bu hak kiralayana verilmemiştir. Bu kural emredici bir şekilde düzenlenmiş olup, sözleşme ile aleyhe bir şekilde değiştirilmesi mümkün değildir.
Aktarılan mevzuat düzenlemelerinden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu “genel kanun” niteliğinde olup, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre “sonraki kanun” olduğu, 2886 sayılı Kanun’un “İhale Usulleri” başlıklı Üçüncü Bölümündeki “İhale usullerinin neler olduğu” başlıklı 35. maddesinde, “Bu Kanunun 1. maddesinde yazılı işlerin ihalelerinde aşağıdaki usuller uygulanır: a) Kapalı teklif usulü, b) Belli istekliler arasında kapalı teklif usulü, c) Açık teklif usulü, d) Pazarlık usulü, e) Yarışma usulü” kuralının yer aldığı; 2886 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan kira ihalesinin bir sözleşmeye bağlanması gerektiği ve kiracı ile belediye başkanı veya yetkilendirdiği kişi arasında yapılan kira akdinin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, 6098 sayılı Kanun’un 339. maddesi gereği, kamu kurum ve kuruluşlarının, hangi usul ve esaslar içinde olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerine de Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Lex posterior ilkesi (Sonraki kanun ilkesi) gereğince; normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer alan ve birbiriyle çatışan iki kuralın varlığı durumunda sonraki tarihte kabul edilmiş kural esas alınır.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarenin mülkiyetinde bulunan “Manisa ili, Gölmarmara ilçesi, Atatürk Mahallesi, Atatürk Bulvarı, No:1” adresinde bulunan dükkanın davacı …’ya ilk defa 01/02/2013 tarihinde kiralandığı, kira süresinin bitiminden sonra Gölmarmara Belediye Encümeni’nin 17/06/2016 tarih ve 110 sayılı kararı ile anılan adreste bulunan dükkanın 2 yıl süreyle kiraya verilmesi hususunda 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile ihaleye çıkılmasına karar verildiği, davacıya kira süresinin bitimi dışında başkaca bir tahliye nedeni bildirilmediği, dolayısıyla dava konusu işlem tarihinde kiralamanın başlangıcından itibaren 6098 sayılı Kanun’da kiralayana verilen süre bitimi nedeniyle tahliye hakkına ilişkin 10 yıllık sürenin dolmadığı, bu sebeple kira sözleşmesinin ve kiracılık sıfatının devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren ve “sonraki kanun” niteliğinde olan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu gereğince geçerli ve uzayan bir kira sözleşmesinin mevcut olduğu, sadece kira sözleşmesi süresinin bittiğinden bahisle davalı belediyece dava konusu dükkanın tahliye edilerek ihale yolu ile yeniden kiralama işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı dikkate alındığında, davanın kısmen ehliyet, kısmen esas yönünden reddi yolundaki temyize konu Mahkeme kararında hukukî isabet bulunmadığından, Mahkeme kararının bozulması ve dava konusu ihale işleminin iptal edilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.