Danıştay Kararı 13. Daire 2017/2904 E. 2017/4085 K. 20.12.2017 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/2904 E.  ,  2017/4085 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/2904
Karar No:2017/4085

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi : Kanuni süresi içinde temyiz isteminde bulunulmadığından, istemin süre yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye …’ın; “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 48. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığının anlaşıldığı hâllerde dosyanın gönderildiği Danıştay’ın ilgili dairesi ve kurulunca kesin olarak karar verileceği kuralı uyarınca, kesin olarak temyiz süre ret karar verilmesi hâlinde temyiz eden tarafın temyiz talebinin süresinde olduğunu savunma imkânı kalmamaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen hak arama hürriyetinin tesisi için herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olması, adil yargılanma hakkı kapsamında tarafların aleyhine olan durumlara ilişkin görüş ve itirazlarının alınarak yeterli tartışma olanağının tanınması gerektiği dikkate alındığında, temyiz istemi süre yönünden reddedilen tarafa itiraz imkânının tanınmaması Anayasa’da öngörülen adil yargılanma hakkına aykırı olduğundan, 2577 sayılı Kanun’un 48. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan “kesin” ibaresinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği” şeklindeki karşı oyu ile, işin esasının incelenmesine geçildi, gereği görüşüldü:
Dava, davacının hissedarı olduğu şirkete aitken Fon’a olan borcundan dolayı haczedilen … İli, … İlçesi, … Mevkii (… Merası) … parselde kayıtlı ve içinde kârgir bina olan 5.495,20 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın, … ada, … parselde kayıtlı 5.014,61 m² yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmazın 1853/2400 hissesinin ve … ada, … parseldeki 46.443,51 m² yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmazın, iktisadi ve ticari bir bütün olarak “… Gayrimenkulleri” ismiyle çıkarıldığı ihale sonucunda 16.250.000,00-TL bedelle satışının onaylanmasına ilişkin 02.02.2012 tarih ve 2012/42 sayılı Fon Kurulu kararının iptali istemiyle açılmış; Dairemizin 22.10.2014 tarih ve E:2014/1810, K:2014/3185 sayılı bozma kararına uyularak keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Sürelerle ilgili genel esaslar” başlıklı 8. maddesinde, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı; tatil günlerinin sürelere dâhil olduğu, sürenin son gününün tatil gününe rastlaması hâlinde, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı kuralı yer almaktadır.
2577 sayılı Kanun’un 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren ”İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı; 2. fıkrasının (g) bendinde, ivedi yargılama usulünde verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği; 48. maddesinin 6. fıkrasında, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması hâlinde kararı veren merciin temyiz isteminin reddine karar vereceği; 7. fıkrasında ise, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığının dosyanın gönderildiği Danıştay’ın ilgili dairesi ve kurulunca saptanması hâlinde de 6. fıkrada sözü edilen kararın daire ve kurulca kesin olarak verileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; temyizen incelenerek bozulması istenen Mahkeme kararının davacıya 09.08.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin de temyiz dilekçesinde Mahkeme kararının tebliğ tarihi olarak aynı tarihi yazdığı, uyuşmazlığın 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, ancak, Mahkeme kararında “kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere…” yazıldığından bu karara karşı 30 (otuz) günlük süre içerisinde ve en geç 08.09.2017 Cuma gününe kadar temyiz isteminde bulunulması gerekirken, 11.09.2017 tarihinde kayda giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunulduğu, temyize ilişkin harçların da aynı tarihte yatırıldığı ve 08.09.2017 tarihinin adli tatile denk gelmediği anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle incelenmesine imkân bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, TEMYİZ İSTEMİNİN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (h) bendi ve 48. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 20.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.