Danıştay Kararı 13. Daire 2017/2688 E. 2017/3134 K. 16.11.2017 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/2688 E.  ,  2017/3134 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/2688
Karar No : 2017/3134

Davacı : …
Davalı : Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Davanın Özeti: Vadeli satış işleminin, ilgili kanunda belirtilen hususlar dikkate alınarak talebi doğrultusunda tamamlanması sağlanarak, davalı idarenin bundan sonra yapacağı Hazine taşınmazı satış ihalelerinde 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 5. maddesinin tam olarak uygulanması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nın Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesine uygun olmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dava dilekçesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasında, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları ve idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri olarak sayılmış; ikinci fıkrasında, idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari mahkemelerin yerindelik denetimi yapamayacağı, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremeyeceği; 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin, tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın gösterileceği, dava dilekçelerinin ve bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı; 5. maddesinin birinci fıkrasında, her idarî işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılması gerektiği, ancak aralarında maddî veya hukukî yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceği; 14. maddesinin üçüncü fıkrasında, dilekçelerin görev ve yetki, idarî merci tecavüzü, ehliyet, idarî davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve aynı Kanun’un 3. ve 5. maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde ise, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olmadıklarının tespiti hâlinde, yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan mevzuattan, iptal davalarında idari yargının inceleme yetkisinin, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, bunun ötesinde, idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilmesinin istenemeyeceği; dava dilekçelerinde, davanın konusunun tereddüde yol açmayacak şekilde açıkça belirtilmesi ve iptali istenen işlem veya işlemlerin tarih ve sayısının gösterilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Yargılama hukukunun temel ilkelerinden biri “taleple bağlı olma” ilkesidir. Mahkemeler tarafından, iptali istenen idarî işlemle sınırlı inceleme yapılacağı açık olup, talebin incelemeye konu olabilecek nitelikte açık, belirli ve somut olması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 08.08.2016 tarih ve 2016/49 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … nolu parseldeki 355 m2 yüzölçümlü taşınmazın satış ihalesi üzerinde kalan davacı tarafından, ihaleye konu taşınmazı 4706 sayılı Kanun uyarınca taşınmaz üzerinde Hazine lehine kanuni ipotek tesis edilerek satın alma isteğiyle 01.10.2017 tarihinde davalı idareye başvurulduğu, davalı idarenin 10.10.2017 tarihli cevabi yazısı ile başvurunun reddedildiğinin davacıya bildirilmesi üzerine davacı tarafından, ihaleye konu taşınmaza ilişkin satış sözleşmesinin taşınmaz devri yapılmadan imzalanmasının 10.10.2017 tarihinde davalı idareden talep edildiği, davalı idarenin 12.10.2017 tarihli cevabi yazısı ile, taşınmazın vadeli alınması durumunda vadeye bırakılan tutarlar için teminat mektuplarının verilmesinin zorunlu olduğu, talebin ihale şartlarının değiştirilmesine yönelik olduğu gerekçesiyle talep doğrultusunda işlem yapılmasının mümkün olmadığının davacıya bildirildiği, davacı tarafından yapılan 12.10.2017 tarihli başvuru ile, talebinin karşılanması veya mümkün olmaması hâlinde teminatının iadesinin davalı idareden istenildiği, son olarak davacı tarafından 19.10.2017 tarihli dilekçeyle taşınmaz üzerine ipotek tesisi suretiyle vadeli satış işleminin yapılmasının davalı idareden talep edildiği, davalı idarenin 20.10.2017 tarih ve 24237 sayılı yazısı ile de 23.10.2017 tarihine kadar satış sözleşmesinin imzalanması, aksi durumda ihale şartnamesi uyarınca teminatın gelir kaydedileceğinin davacıya bildirilmesi üzerine davacı tarafından, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın tek taraflı tutumunun yürütmesinin durdurulması, vadeli satış işleminin, ilgili kanunda belirtilen hususlar dikkate alınarak talebi doğrultusunda tamamlanmasının sağlanması ve idarenin bundan sonra yapacağı Hazine taşınmazı ihalelerinde 4076 sayılı Kanun’un 5. maddesinin tam olarak uygulanması istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde, davacı tarafından hangi işlem/lerin iptalinin istenildiği ve davanın konusu açık bir şekilde ortaya konulamamıştır.
Öte yandan, dava dilekçesinin konu kısmında, Hazine adına kayıtlı taşınmazın vadeli satışında uyulması gereken kanun, yönetmelik ve uygulama yöntemlerinin ve şartların açıklığa kavuşturulması, netice ve talep kısmında da, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın tek taraflı tutumunun yürütmesinin durdurulması, vadeli satış işleminin, ilgili kanunda belirtilen hususlar dikkate alınarak talebi doğrultusunda tamamlanmasının sağlanması ve idarenin bundan sonra yapacağı Hazine taşınmazı ihalelerinde 4076 sayılı Kanun’un 5. maddesinin tam olarak uygulanması istemiyle karar verilmesi talep edilmiş olmakla birlikte, idari yargı yerlerince idari işlem niteliğinde karar verilemeyeceği açıktır.
Bu itibarla, dava dilekçesi, 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun olarak düzenlenmemiş olup, davacı tarafından, idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceği de dikkate alınarak, bu nitelikte herhangi bir isteme yer verilmeksizin, hangi işlem/lerin iptalinin istenildiğinin açık ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde dava dilekçesinde açıklanması ve istemin, dilekçenin “Sonuç ve Talep” bölümünde ayrıca gösterilmesi suretiyle karşı taraf sayısından bir fazla düzenlenerek imzalanmış dilekçelerle yeniden dava açılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-d maddesi uyarınca, bu kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde 3. maddeye uygun şekilde düzenlenerek noksanları tamamlandıktan sonra dilekçe ret kararını veren yargı yeri sıfatıyla Danıştay’da yeniden dava açmakta serbest olmak üzere DİLEKÇENİN REDDİNE, aynı Kanun’un 15/5. maddesi hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilecek dilekçede aynı yanlışlık yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin davacıya tebliğine, davanın yenilenmesi hâlinde yeniden harç alınmamasına, davanın yenilenmemesi durumunda kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcı ile posta gideri avansından artan miktarın davacıya iadesine, 16.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.