Danıştay Kararı 13. Daire 2017/1961 E. 2023/332 K. 25.01.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/1961 E.  ,  2023/332 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/1961
Karar No:2023/332

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Fonu (…)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …Tekstil Giyim ve Deri Sanayicileri Ticaret A.Ş. tarafından …A.Ş.’den kullanılan ve geri ödenmeyen krediye davacının kanuni temsilcisi olduğu …İplik Dokuma Ticaret A.Ş.’nin kefil olduğundan bahisle davacı adına 143.873,35-TL tutarlı Fon alacağının tahsili amacıyla düzenlenen …tarih ve …sayılı ödemeye çağrı mektubu ile …tarih ve …sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen …tarihli ve E:…, K:…sayılı kararda; davacıdan tahsili istenilen alacağın Fon tarafından devralınmış bir borç ve alacak niteliğini haiz olduğu, Fon tarafından devralınan alacak ve borçların takip ve tahsilinde 6183 sayılı Kanun’un uygulanacağı ve bu alacakların Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı niteliğini kazanacağı, 4389 sayılı Kanun’un 15/3. maddesinin bu hususta amir hüküm olduğu, 4389 sayılı Kanun’un 15/3 ve 15/7-b maddelerindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde, kredi kullanımına konu borcun kefili olan …İplik Dokuma Tic. Ltd. Şti.’nin yönetim kurulu üyesi ve kanuni temsilcisi olan davacının bahse konu alacaktan sorumlu tutulabileceği sonucuna varıldığından, alacağın cebren takip ve tahsili için davacı adına sorumlu tutulduğu tutar üzerinden tanzim ve tebliğ olunan ödemeye çağrı mektubunda ve tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nce; davacının, borcun doğduğu ve ödenmesi gerektiği tarihte kefil anonim şirketin kanuni temsilcisi olduğu, söz konusu alacağın, genel zamanaşımı süresi dolmadan 22/01/2010 tarihinde Fon tarafından devralındığı ve kamu alacağına dönüştüğü, böylece zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren yirmi yıla uzadığı, alacağın kefil sıfatıyla takip edilen borçlu anonim şirketten tahsil edilemediği, esasen bu durumun çekişme konusu olmadığı, nitekim davacının da borçlu şirketin faal olmadığını ifade ettiği anlaşıldığından, belirtilen hukuksal durum karşısında dava konusu ödemeye çağrı mektubunda ve vadesinde ödenmeyen borcun tahsili için ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ödeme emrinin hukuka aykırı bir biçimde düzenlendiği, alacağın zamanaşımına uğradığı, alacağa konu olan meblağın fahiş hesaplandığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Fon alacağının asıl borçlu ve kefil şirketten tahsil edilememesi nedeniyle kanunî temsilci olarak sorumluluğu bulunan davacıya karşı yürütülen takip ve tahsil işlemlerinin mevzuata uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu …İplik Dokuma Ticaret A.Ş.’nin kefili olduğu …Tekstil Giyim ve Deri Sanayicileri Ticaret A.Ş.’nin yönetim ve denetimi Fon’a devredilen …A.Ş.’den kullandığı krediler, geri ödenmemesi nedeniyle kat edilmiş ve alacak temliki sözleşmesiyle Fon tarafından devir ve temlik alınmıştır. Anılan şirketlerle ilgili takibin sonuçsuz kalması üzerine kanuni temsilci olarak 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca davacı hakkında takibata geçilmiş ve davacı adına …tarih ve …sayılı ödemeye çağrı mektubu düzenlenmiş, davacı tarafından, ödemeye çağrı mektubuna konu borcun ödenmemesi ve dava da açılmaması nedeniyle 143.873,35-TL tutarlı, … tarih ve … sayılı ödeme emri düzenlenmiştir.
Anılan ödemeye çağrı mektubu ile ödeme emrinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5411 sayılı Kanun’un Geçici 11. maddesinde, “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 26/12/2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Kanunun 14, 15, 15/a, 16, 17, 17/a ve 18’inci maddeleri, Ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6’ncı maddeleri ile Geçici 4’üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” kuralı yer almaktadır.
4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/3. maddesinde, “Fon, her türlü vergi, resîm ve harçtan muaftır. 14. maddesinin (6) numaralı fıkrasının (b) bendi ile verilen yetkiler saklı kalmak kaydıyla, Fon kaynakları ile her türlü alacaklarının ve hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bankaların; yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarından, bu ortakların yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya başkalarıyla birlikte elinde bulundurdukları şirketlerden ve iştiraklerinden, yönetim ve denetim kurulu üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi başkan ve üyeleri ile imzaları bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve çocuklarından olan alacakları ile hisseleri Fon’a intikal eden diğer bankaların bunlardan olan alacaklarından Fon tarafından devralınanlar ile (7) numaralı fıkranın (b) bendinde belirtilen kişilere ait olup Fon tarafından devralınan alacakların takip ve tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Fon devraldığı alacağın takibine, alacağın devralındığı gün itibarıyla banka defter, kayıt ve belgelerine göre anapara, her türlü faiz, komisyon ve sair giderlerin toplamından oluşan birikmiş alacak tutarı üzerinden başlar. Bu alacaklar, Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı niteliğini kazanır ve birikmiş alacak tutarına, 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanır. Ancak Fon, her türlü alacakları ve devraldığı alacaklarla ilgili olarak borçlu aleyhine 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre başlatılmış bulunan takipler ile alacağın tahsiline yönelik davalara kaldığı yerden devam edilebileceği gibi, takibi devam ettirmekten ve/veya davanın takibinden sarfınazar ederek devraldığı alacağın kaldığı yerden 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline de karar verilebilir.”; anılan maddenin 7. fıkrasının (b) bendinde ise, “Fon alacaklarından; yönetim ve denetimi Fona geçen ve/veya bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeye tabi tutulan veya tasfiye işlemi başlatılan bankaların kaynağını kullanmış olmasından dolayı Fona borçlu olması kaydıyla Fona intikal eden bir bankadan ilk kredinin ve/veya banka kaynağının kullanılmasından sonra, bu bendin birinci cümlesinde belirtilen gerçek ve tüzel kişilerin, edindikleri ve/veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, her türlü mal, hak ve alacaklarının banka kaynağı kullanılmak suretiyle edinildiği ve/veya edindirildiği kabul edilir ve bu gerçek kişiler ile tüzel kişiler tarafından edinilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar hakkında bu fıkra hükümlerini uygulamaya Fon yetkilidir.” kuralına yer verilmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 132. maddesinde, Fon’un bu Kanun’un 130. maddesinde sayılan gelirleri ile 108. ve 135. maddesindeki alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı; Kanun’un 108. maddesi ile, faaliyet izni kaldırılan veya Fon’a devredilen bankaların hâkim ortakları ve yöneticilerinin, bu Kanun’un şahsi sorumluluğa ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla, kullandıkları kaynakları ve bu suretle uğranılan zararları iade ve tazmin etmekle mükellef oldukları kurala bağlanmış; 130. maddesinde, Fon’un gelirleri sayılmış; 135. maddesinde de, banka tarafından yetkili mercilere beyan edilen sigortaya tabi mevduat ve katılım fonu tutarı ile Fon tarafından tespit edilen mevduat ve katılım fonu tutarı arasında bir fark bulunması hâlinde bu fark nispetinde, bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdürlerin, genel müdür yardımcılarının, imzası ile bankayı ilzam eden memurların ve şube müdürlerinin yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait mevduat hesabı, çeşitli hak ve alacakların taşınır ve taşınmaz mallarının imtiyaz haklarının (vs.) zaptına, bunlar üzerindeki tasarruf yetkisinin kaldırılmasına ya da bunlara tedbir koymaya Fon’un talebi üzerine sulh ceza hakimince veya mahkemece karar verileceği, bu hükmün yukarıda sayılan kişiler adına hareket edenler veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen kişiler hakkında da uygulanabileceği kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanun’un 1. maddesinde, hangi amme alacaklarının idarî yoldan cebren tahsil edilebileceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dairemizin …tarih ve E:…sayılı ara kararı ile, davalı idareden, …Tekstil Giyim ve Deri Sanayicileri Ticaret A.Ş. firması tarafından …A.Ş.’den kullanılan ve geri ödenmeyen krediye, davacının kanuni temsilcisi olduğu …İplik Dokuma Ticaret A.Ş.’nin kefil olduğundan bahisle davacının 6183 sayılı Kanun uyarınca takip edildiği dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşıldığından, anılan şirketlerin banka hakim ortağı ile bağlantılı grup şirketlerinden olup olmadığı sorulmuş; davalı idarece ara karara verilen cevapta, söz konusu şirketlerin …A.Ş. hakim ortak grubu ile bağlantılı grup şirketleri olmadığı, takiplerin sebebinin anılan Banka’dan kullanılan krediler olduğu belirtilmiştir.
Aktarılan mevzuat hükümleri değerlendirildiğinde, Fon tarafından, ancak 4389 ve 5411 sayılı Kanunlar ile yetki verilen alacaklarla sınırlı olarak ve yine bu Kanunlarda yapılan atıf nedeniyle 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsilat yapılabilir. Dolayısıyla bu Kanunlar ile yetki verilmeyen alacaklar için Fon tarafından 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsilat yapılması mümkün değildir. Fon’un gerek 4389 ve gerekse 5411 sayılı Kanun’dan kaynaklanan yetki ve görevlerinin, bu Kanunların amacına uygun olarak tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerine zarar veren, mali piyasalarda güven ve istikrarı ve kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını engelleyici faaliyette bulunan bankaların, hâkim ortak ve yöneticileri ile bu bankalarla doğrudan veya dolaylı olarak ilişkisi bulunan şirketlerin yol açtığı kamu zararlarının önlenmesi veya giderilmesiyle sınırlı olduğu ve bu noktada Fon gelirlerinin de 4389 ve 5411 sayılı Kanun kapsamında ortaya çıkan ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki hesaplarda değerlendirilen Fon mevcudu ve kaynaklarından oluştuğu kuşkusuzdur. Bir başka deyişle, Fon tarafından ancak 4389 ve 5411 sayılı Kanunlarda 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilebileceği açıkça belirtilen alacakların takip ve tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanabilecektir.
4389 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle Fon’a verilmiş yetkiler arasında, yönetimi ve denetimi Fon’a devredilen Bankalardan kullanılan ticari kredilerden kaynaklanan alacakların Fon tarafından temlik alınarak, daha sonra 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsilatına ilişkin herhangi bir yetki bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacı hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan takibatın konusu 4389 sayılı Kanun’un 15/7-b ve 15/3. maddesinde belirtilen alacaklar kapsamında olmadığından, şirket ile anılan Banka arasındaki ticari kredi ilişkisinden kaynaklanan ve özel hukuk hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gereken sözleşmeden doğan ihtilâflı alacağın 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca takip ve tahsili hukuken mümkün değildir.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 25/01/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.