Danıştay Kararı 13. Daire 2017/1843 E. 2020/2548 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/1843 E.  ,  2020/2548 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/1843
Karar No : 2020/2548

DAVACI : … A.Ş.

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVALI : … Kurumu

VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Vekili …

DAVANIN KONUSU :
Rekabet Kurulu’nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararı uyarınca hakkında yürütülen soruşturma kapsamında davacı şirketin dosyaya giriş talebinin kısmen reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararı ile bu işleme dayanak olan Dosya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ’in (Tebliğ) “Kurum İçi Yazışmalar” başlıklı 7. maddesi ile “Dosyaya Giriş Taleplerinin Değerlendirilmesi” başlıklı 9. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu düzenleyici işlem yönünden; davalı idarenin 4054 sayılı Kanun’da öngörülen görevlerini yerine getirirken dosya özelinde elde ettiği belge ve bilgileri taraflara sunmasının açıklık ve saydamlık ilkelerinin gereği olduğu, bilgi paylaşımında asıl olanın soruşturma başlamasından itibaren sözlü savunma talebine kadar her türlü evrak ve delilin hakkında soruşturma açılan tarafça istenilebilmesi ve anılan tüm evrak ve delillerin birer örneğinin ilgili tarafa verilmesi olduğu, ticari sırların korunması ile ilgili Kanun’da yer alan kuralların sadece nihai kararların yayımlanması ve sözlü savunma toplantılarına ilişkin olduğu, Kanunda açıklık ilkesine yönelik olarak getirilen sınırlamanın sadece ticari nitelikteki sırlara ilişkin olduğu, dava konusu Tebliğ’in 6. maddesinde kurum içi yazışmalar ve başka teşebbüs, teşebbüs birliği ve kişilere ilişkin ticari sır ve diğer gizli bilgileri içeren delillerin istisna olarak düzenlenerek bunlara erişimin mümkün olmadığının kurala bağlandığı, ön araştırma raporlarının kurum içi yazışma olarak değerlendirilerek dosyaya giriş kapsamında erişimi mümkün olmayan belge olarak görüldüğü, ön araştırma raporlarının herhangi bir kurum içi yazışmanın ötesinde teşebbüs hakkında açılan soruşturmaya dayanak alındığı, Tebliğ’in asıl amacının tarafların savunma hakkı en üst düzeyde tutulurken bunun yanında diğer kişilerin ticari sırlarının korunması olduğu, idarenin tüm bilgi ve belgeleri ticari sırlardan arındırarak ilgili tarafa vermesi gerektiği, ticari sır kavramının geniş yorumlanmasının savunma hakkını kısıtladığı, Tebliğ’in dava konusu 7. maddesinin ikinci fıkrasıyla Kurul’un kendisine Kanunla tanınan yetkiyi aşarak kurum içi yazışma kavramının kapsamını genişlettiği, Tebliğ’in dava konusu 9. maddesinde ise dosyaya giriş taleplerinin öncelikle soruşturma heyeti tarafından değerlendirilmesi ve uygun bulunmaması hâlinde talebe ilişkin kararın Kurul tarafından verilmesinin düzenlendiği, mesleki konularda tüm kararların idarenin karar organı olan Kurul tarafından alınması gerektiği, Kurul’un görev ve yetkisinin Daire Başkanlığı’na devredilmesinin hukuka aykırı olduğu, kararın Kurul yerine soruşturma heyetince alınmasının farklı uygulamalara sebep olabileceği, Tebliğ’in anılan kurallarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu uygulama işlemi yönünden; ön araştırma raporunun kurum içi yazışma olduğundan bahisle erişim talebinin reddedildiği, anılan raporun kurum içi yazışmanın çok ötesinde teşebbüs hakkında açılan soruşturmaya dayanak olan bir rapor olduğu, ön araştırma raporunun bu nitelikte görülmesinin nihai karar dışındaki her bilgi ve belgenin hazırlık işlemi olarak görülüp tarafların erişimi dışında bırakılması sonucunu doğurabileceği, ön araştırma raporlarının verilmesinin Tebliğ’de açıkça yasaklanmadığı, dava konusu işlemle pişmanlık yönetmeliği kapsamındaki ve özel sektör kişilerinden elde edilen belgelerin ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına karar verildiği, incelenen belgelerin kopyasının alınmasına ve not tutulmasına izin verilmemesinin hukuka aykırı olduğu, Kanun’da ve Tebliğ’de bu yönde bir usûl ve yasak bulunmadığı, anılan uygulamanın keyfi olduğu, ayrıca dava konusu işlemle telefon kayıtlarının kendileri ile ilgili bölümlerinin gönderildiği ve diğer kısımların kendileri ile ilgili olmadığından bahisle bu konuya ilişkin taleplerinin reddedildiği, ilgili bilgi ve belge kavramının içine hem doğrudan hem dolaylı bilgi ve belgelerin girdiği, bazı telefon görüşmelerinin doğrudan olmasa da dolaylı olarak kendisini ilgilendirebileceği, yapılacak savunma için önem taşıyabileceği, bu itibarla Kurul kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Öncelikle, usûle ilişkin olarak, davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği, davacının dava konusu Yönetmelik kurallarının iptalini talep etmekte hukuken korunması gereken bir menfaatinin bulunmadığı ileri sürülmüştür.
Dava konusu Tebliğ’in hukuka uygun olduğu, teşebbüslerin soruşturma kapsamında kendileri ile ilgili düzenlenmiş bilgi ve belgeleri isteme hakkı bulunmakla birlikte, idarenin de kamu gücü nedeniyle elde ettiği bilgi ve belgelere erişimi denetleme noktasında hak ve yükümlülüğünün bulunduğu, soruşturmanın sağlıklı yürümesi ve taraflar ile üçüncü kişilerin hak ve menfaatlerinin korunmasının Kurumun sorumluluğunda olduğu, Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasına paralel olarak Kurul tarafından yayımlanan dava konusu Tebliğ ile tarafların kendileri hakkında düzenlenen belgelere erişiminin sağlandığı, Kanun’da yer alan “mümkünse” ibaresinin açılımı olarak erişim hakkının istisnalarının Tebliğ’de düzenlendiği, anılan Kanun maddesinin son fıkrasında Kurul’un tarafları bilgilendirmediği ve savunma hakkı vermediği konuları kararlarına dayanak yapamayacağı kuralına yer verilmek suretiyle tarafların olası hak kayıplarının önüne geçildiği, davacının savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin iddialarının dayanaksız olduğu, Tebliğ’in dava konusu 7. maddesiyle Kurul’un alacağı nihai karara kadar gerçekleştireceği hazırlayıcı işlem niteliğindeki yazışmalar, Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında sunulan bilgi ve belgeler ve Kurum’un bilgisine başvurduğu kamu veya özel sektör üçüncü kişileriyle ilgili yaptığı yazışmaların iç yazışma olarak kabul edildiği, soruşturma bildiriminde teşebbüslerin ihlâlde bulunduğuna ilişkin bir iddiaya yer verilmediği ve sadece olası bir şüpheden bahsedildiği, soruşturma raporunun ekinde ise soruşturmada yer alan iddialara dayanak yapılan belgelerin tamamının ticari sırlardan arındırılmış olarak ilgili bütün taraflara gönderildiği, ön araştırma raporunun nihai kararın tesisine yönelik hazırlayıcı bir işlem olduğu, savunma hakkı için öngörülen prosedürün soruşturma sonrasında başladığı, ön araştırma raporunun tebliğinin savunma hakkı için şart olmadığı, ön araştırmanın soruşturma açılıp açılmadığının tespiti için yapılan bir işlem olduğu, kurum içi yazışmalara erişimin tamamen engellenmediği, aklayıcı ya da suçlayıcı delil niteliği bulunan diğer kurum içi yazışmaların Kurum merkezinde incelenebileceğinin düzenlendiği, belgelerin gizliliğinin temin edilmesi amacıyla belgelere erişim esnasında herhangi bir kayıt tutulmamasının kararlaştırıldığı, Tebliğ’in dava konusu 9. maddesi uyarınca soruşturma heyetinin Kanun ve Tebliğ’de esas olarak öngörülen tarafların evraklara erişiminin sağlanması kuralını uyguladığı, heyetin izlenecek prosedür açısından sekreterya görevini yürüttüğü, bu nedenle anılan kuralda yetki yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, Tebliğ’in asıl amacının tarafların kendileri ile ilgili tüm bilgi ve belgelere ulaşması olduğu, heyetçe kabul görmeyen taleplerin bir kez de Kurul tarafından incelenmesi öngörülerek teşebbüslerin menfaatlerinin korunduğu, anılan Tebliğ kurallarına dayanılarak tesis edilen dava konusu Kurul kararının hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasında; haklarında soruşturmaya başlandığı bildirilen tarafların sözlü savunma hakkını kullanma taleplerine kadar Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini isteyebileceği; 53. maddesinin ikinci fıkrasında ise Kurul kararlarının tarafların ticari nitelikli sırlarını ifşa etmeyecek şekilde Kurum internet sayfasında yayınlanacağı kurala bağlanmıştır. Bu bağlamda; tarafların kendileriyle ilgili düzenlenmiş her türlü evraka erişebileceği, şayet mümkünse her türlü delile ulaşabileceği ve bu imkânın bir nüshasının taraflarına verilmesi şeklinde kullandırılacağı, bu durumu tek istisnasının ise başka teşebbüslere ait ticari sırlar olduğu değerlendirilmektedir.
Her ne kadar Dosyaya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ’de “kurum içi yazışmalar, Pişmanlık Yönetmeliği kapsamında elde edilen deliller ve diğer bilgisine başvurulanlarla yapılan yazışmalar” bakımından farklı bir çerçeve çizilmiş olsa da 4054 sayılı Kanun’un özel bir idarî usûl yasası niteliğine sahip olması nedeniyle savunma hakkının herhangi bir endişeye yer vermeksizin sağlıklı kullanılmasının temini olarak Kanun’un açık hükümleri ve sistematiğinin dikkate alınması gerekliliği ortadadır.
Dava konusu Kurul kararının, davacının önaraştırma raporuna ilişkin dosyaya giriş talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden incelenmesinden; her ne kadar Kurul tarafından başvuru; önaraştırma raporuna karşı dava açılamayacağı, hazırlayıcı bir işlem olduğu ve kurum içi yazışma niteliğinde olduğundan bahisle reddedilmişse de dava dosyası incelendiğinde Kurul’un, davacıya Kanun’un 43. maddesinin ikinci fıkrasına uygun olarak iddiaların türü ve niteliği hakkında yeterli bilgiyi gönderdiği anlaşıldığından bu kısım yönünden sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı düşünülmektedir.
Kurul tarafından, özel sektör tüzel kişilerinden ve pişmanlık başvurusu kapsamında elde edilen belgelerin kurum içi yazışma olarak nitelendirildiği, söz konusu bilgi ve belgelerin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasında açıkça tarafların Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini isteyebileceği düzenlemesine yer verildiği, Tebliğ’in herhangi bir hükmünde herhangi bir belgenin elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmesine ilişkin hükme yer verilmediği göz önüne alındığında bu kısım yönünden Kurul kararının hukuka aykırı olduğu düşünülmektedir. Bu itibarla, … tarih ve … sayılı dava konusu işlemin anılan kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’UN DÜŞÜNCESİ : Dava; Rekabet Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı uyarınca hakkında yürütülen soruşturma kapsamında sss Bank A.Ş.’nin, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve 2010/3 sayılı Dosyaya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ uyarınca dosyaya giriş talebinin kısmen reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile bu işleme dayanak olan “Dosya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ”in “Kurum İçi Yazışmalar” başlıklı 7. maddesi ile “Dosyaya Giriş Taleplerinin Değerlendirilmesi” başlıklı 9. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasında; haklarında soruşturmaya başlandığı bildirilen tarafların sözlü savunma hakkını kullanma taleplerine kadar Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini isteyebileceği; 53. maddesinin ikinci fıkrasında ise, Kurul kararlarının tarafların ticari nitelikli sırlarını ifşa etmeyecek şekilde Kurum internet sayfasında yayınlanacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan madde hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; haklarında soruşturmaya başlanıldığı bildirilen tarafların sözlü savunma hakkını kullanma taleplerine kadar kendileriyle ilgili düzenlenmiş her türlü evrak ile mümkünse her türlü delile ulaşabileceği ve bu imkânın söz konusu evrak ve delilin bir nüshasının taraflarına verilmesi şeklinde kullandırılacağı, bu durumun tek istisnasının ise başka teşebbüslere ait ticari sırlar olduğu, ancak deliller ile ilgili olarak “mümkünse” ibaresi kullanılmak suretiyle, gerek soruşturmanın sağlıklı yürümesi, gerek tarafların ve üçüncü kişileri hak ve menfaat kaybına uğramaması açısından bu konuda idareye takdir hakkı bırakıldığı sonucuna varılmaktadır.
2010/3 sayılı Dosyaya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ’in “Dosyaya giriş hakkı kapsamındaki bilgi ve belgeler” başlıklı 6. maddesinde, “Taraflar, dosyaya giriş hakkı kapsamında, Kurum içi yazışmalar ve başka teşebbüs, teşebbüs birliği ve kişilere ilişkin ticari sır ve diğer gizli bilgileri içerenler hariç olmak üzere, Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evraka ve elde edilmiş olan her türlü delile erişebilir.” düzenlemesine yer verilmiş; davaya konu “Kurum içi yazışmalar” başlıklı 7. maddesinde, “(1) Kurum içi yazışmalar, Kurulun aldığı nihai kararlar bakımından hazırlayıcı işlem niteliğinde olan birimler arası yazışmalardır. (2) Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası ve 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde elde edilen bilgi ve belgeler ile Kurumun diğer kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya özel sektör gerçek ve tüzel kişileri gibi bilgisine başvurulanlarla yaptığı yazışmalar da iç yazışma olarak kabul edilir.
” hükmü yer almıştır.
Buna göre, Kurul’un alacağı nihai karara kadar gerçekleştireceği hazırlayıcı işlem niteliğindeki yazışmalar ile, Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik (Pişmanlık Yönetmeliği) kapsamında sunulan bilgi ve belgeler ile Kurumun bilgisine başvurduğu kamu veya özel sektör üçüncü kişileri ile yaptığı yazışmalar iç yazışma olarak kabul edilmekte ve tarafların erişimine kapatılmaktadır.
Öte yandan, 2010/3 sayılı Tebliğ ile tarafların dosyaya erişim hakkının ne şekilde kullandırılacağına dair bir düzenleme de getirilmiştir.
Anılan Tebliğ’in “Dosyaya giriş hakkının kullandırılması” başlıklı 10. maddesinde, “(1) Dosyaya giriş hakkı, ilgilinin talebi de dikkate alınarak; dosya mevcudunda bulunan ve erişime açılan evrakın fotokopi yolu ile çoğaltılmış nüshalarının veya elektronik kopyalarının verilmesi ya da gönderilmesi suretiyle kullandırılabilir. (2) Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası ve 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde elde edilen bilgiler ile aklayıcı ya da suçlayıcı delil niteliği bulunan diğer kurum içi yazışmalar, Kurum merkezinde incelenebilir…” kuralına yer verilmiştir.
Buraya kadar alıntısına yer verilen Tebliğ hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar 2010/3 sayılı Tebliğ’in 6. maddesinde tarafların kurum içi yazışmalara erişemeyeceği ifade edişmiş ise de, Tebliğin davaya konu 7. maddesi kapsamında tanımlanan kurum içi yazışmalara erişimin tamamen engellenmediği, ancak açıklayıcı ya da suçlayıcı delil niteliği bulunan diğer kurum içi yazışmaların Pişmanlık Yönetmeliği kapsamında yapılan başvurularda sunulan belgeler ile benzer şekilde Kurum merkezinde incelenebileceği anlaşıldığından, dava konusu 7. maddede dayanak Yasa hükmüne ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
2010/3 sayılı Tebliğin dava konusu “Dosyaya Giriş Taleplerinin Değerlendirilmesi” başlıklı 9. maddesinde, ” (1) Dosyaya giriş talepleri soruşturma heyeti tarafından değerlendirilir. Talebin kabul edilmesi halinde, dosyaya giriş yöntemi, zamanı ve dosyaya girişe ilişkin diğer hususlar yazılı olarak talep sahibine bildirilir. (2) Soruşturma heyeti talebin uygun olmadığı kanaatine varırsa, talebe ilişkin karar Kurul tarafından verilir. Dosyaya giriş talebinin reddedilmesi halinde gerekçesi talepte bulunana bildirilir.” kuralı yer almaktadır.
Davacı, uygulamada bazı sorunlar yaşandığından bahisle ilgili maddenin iptalini talep etmekte ise de, uygulamada yaşanan sorunların iptali istenilen madde hükmü ile bir ilişkisinin olmadığı anlaşılmakta olup, dosyaya giriş talebinin öncelikle konuya daha vakıf olan soruşturma heyetince değerlendirilmesinde ve uygun bulunmaması halinde konunun Kurul gündemine taşınarak nihai kararın Kurulca verilmesine yönelik düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Rekabet Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemine gelince;
Dosyanın incelenmesinden; Kurulun … tarih ve … sayılı kararı uyarınca yürütülen soruşturma kapsamında davacı tarafından 4054 sayılı Kanun ve dava konusu Yönetmelik kapsamında; önaraştırma raporu ve ekleri, soruşturma raporunda değinilen bazı kurum ve kuruluşlardan gelen birtakım belgeler ile bazı telefon görüşmelerine ilişkin belgeler ve pişmanlık başvurusunda kapsamında sunulan bazı belgelerin Kurum bünyesinde incelenmesi talebinde bulunulması üzerine Kurulun dava konusu kararıyla;
“Kurum içi yazışma niteliği taşıyan … tarih ve … sayılı Önaraştırma Raporuna erişim talebinin reddine,
Kurum içi yazışma niteliği taşıyan özel sektör tüzel kişilerinden elde edilen belgelerin teşebüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına,
2010/3 sayılı Tebliğ kapsamında Kurum içi yazışma niteliğini haiz Pişmanlık Bavurusu ve eklerinin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına,
Telefon kayıtlarının teşebbüs ile ilgili kısımlarının soruşturma raporunda ticari sırlardan arındırılmak suretiyle teşebbüse gönderilmiş olması, geri kalan kısımların ise teşebbüsle ilgili olmaması nedeniyle, telefon görüşmeleriyle ilgili talebin reddine” karar verilmiştir.
Dava konusu Kurul kararının, davacının önaraştırma raporuna ilişkin dosyaya giriş talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden incelenmesinden; her ne kadar Kurul tarafından başvuru; önaraştırma raporuna karşı dava açılamayacağı, hazırlayıcı bir işlem olduğu ve bu kapsamda kurum içi yazışma niteliğinde değerlendirildiğinden bahisle reddedilmişse de, dava dosyası incelendiğinde Kurul’un, davacıya Kanun’un 43. maddesinin ikinci fıkrasına uygun olarak iddiaların türü ve niteliği hakkında yeterli bilgiyi gönderdiği anlaşıldığından, önaraştırma raporunun kurum içi yazışma niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesinin yapılmasına gerek görülmemiş olup, bu kısım yönünden Kurul kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Kurul kararının diğer kısımlarının incelenmesine gelince;
Kurul tarafından, özel sektör tüzel kişilerinden ve pişmanlık başvurusu kapsamında elde edilen belgelerin kurum içi yazışma olarak nitelendirildiği, 2010/3 sayılı Tebliğin yukarıda alıntısına yer verilen 10. maddesi uyarınca söz konusu bilgi ve belgelerin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasında açıkça tarafların Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini isteyebileceği düzenlemesine yer verildiği, öte yandan, 2010/3 sayılı Tebliğ’in 10. maddesi uyarınca açıklayıcı ya da suçlayıcı delil niteliği bulunan diğer kurum içi yazışmaların Pişmanlık Yönetmeliği kapsamında yapılan başvurularda sunulan belgeler ile benzer şekilde Kurum merkezinde incelenebileceğinin öngörüldüğü, anılan madde hükmünde herhangi bir belgenin elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmesine ilişkin bir hükme yer verilmediği göz önüne alındığında, bu kısım yönünden Kurul kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davalı idarece, Kurum merkezinde gerçekleştirilecek inceleme esnasında, 2010/3 sayılı Tebliğin 10. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen farklı usul ile korunduğu anlaşılan belgelerin gizliliğinin temin edilmesi amacıyla teşebbüs yetkililerinin belgelere erişimleri esnasında herhangi bir kayıt tutmamaları ve yine bu kapsamda yanlarında telefon, kayıt cihazı, bellek, fotoğraf makinesi ve not defteri benzeri kayıt tutmaya yarayacak cihaz/eşya bulundurmamaları gerektiği öne sürülmekte ise de, Tebliğ hükmünde açıkça bu yönde bir düzenlemeye yer verilmediğinden ve bazı belgelerin Kurum merkezinde incelenebilecek olmasının, açıkça yasaklayıcı bir düzenleme olmadan, anılan belgelerin elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmesi anlamında yorumlanamayacağından, söz konusu iddia yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2010/3 sayılı Tebliğ’in “Kurum İçi Yazışmalar” başlıklı 7. maddesi ile “Dosyaya Giriş Taleplerinin Değerlendirilmesi” başlıklı 9. maddesi ve dava konusu Rekabet Kurulu kararının; “Kurum içi yazışma niteliği taşıyan … tarih ve … sayılı Önaraştırma Raporuna erişim talebinin reddine ve “Telefon kayıtlarının teşebbüs ile ilgili kısımlarının soruşturma raporunda ticari sırlardan arındırılmak suretiyle teşebbüse gönderilmiş olması, geri kalan kısımların ise teşebbüsle ilgili olmaması nedeniyle, telefon görüşmeleriyle ilgili talebin reddine” ilişkin kısmı yönünden davanın reddine, Rekabet Kurulunun davaya konu kararının; “Kurum içi yazışma niteliği taşıyan özel sektör tüzel kişilerinden elde edilen belgelerin teşebüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına; 2010/3 sayılı Tebliğ kapsamında Kurum içi yazışma niteliğini haiz Pişmanlık Bavurusu ve eklerinin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına” ilişkin kısmının ise iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 13/10/2020 tarihinde, davacı vekilleri Av. … ve Av. …’nun ve davalı idare temsilcisi Hukuk Müşaviri Vekili …’ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Rekabet Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı uyarınca yürütülen soruşturma kapsamında davacı şirket tarafından, kendisine yöneltilen her bir iddianın detaylarına hâkim olunması ve bilgi asimetrisinin önlenerek teşebbüsün aydınlatılması amacıyla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (Kanun) ve 2010/3 sayılı Dosyaya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ uyarınca şirket hakkında düzenlenmiş her türlü evrak ve delilin Kurum bünyesinde belirlenen yer ve tarihte incelenmesi talep edilmiştir.
… tarih ve … sayılı Kurul kararıyla, davacı şirket tarafından yapılan dosyaya giriş hakkının kullanılması talebine ilişkin olarak, (i) Kurum içi yazışma niteliği taşıyan … tarih ve … sayılı Önaraştırma Raporuna erişim talebinin reddine, (ii) Kurum içi yazışma niteliği taşıyan özel sektör tüzel kişilerinden elde edilen belgelerin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına, (iii) 2010/3 sayılı Tebliğ kapsamında Kurum içi yazışma niteliğini haiz Pişmanlık Başvurusu ve eklerinin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına, (iv) Telefon kayıtlarının teşebbüs ile ilgili kısımlarının soruşturma raporunda ticari sırlardan arındırılmak suretiyle teşebbüse gönderilmiş olması, geri kalan kısımların ise teşebbüsle ilgili olmaması nedeniyle telefon görüşmelerine yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Bakılan dava, dosyaya giriş talebinin kısmen reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararı ile bu işleme dayanak olan Dosya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ’in “Kurum İçi Yazışmalar” başlıklı 7. maddesi ile “Dosyaya Giriş Taleplerinin Değerlendirilmesi” başlıklı 9. maddesinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idarenin süre ve ehliyete ilişkin usûle yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un “Yasaklar” başlıklı 25. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Kurul üyeleri ve personeli Kurumla ilgili gizlilik taşıyan bilgileri ve bu Kanunun uygulanması sırasında öğrendikleri teşebbüs ve teşebbüs birliklerinin ticari sırlarını görevlerinden ayrılmış olsalar bile ifşa edemezler, kendilerinin veya başkalarının menfaatine kullanamazlar.” kuralına yer verilmiş; 27. maddesinin (f) bendinde, “Bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak tebliğler çıkarmak ve gerekli düzenlemeleri yapmak” Kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmış; “Delillerin Toplanması ve Tarafların Bilgilendirilmesi” başlıklı 44. maddesinin ikinci fıkrasında, “Haklarında soruşturmaya başlandığı bildirilen taraflar sözlü savunma hakkını kullanma taleplerine kadar Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini isteyebilir.” kuralı yer almış; 53. maddesinin ikinci fıkrasında ise, Kurul kararlarının tarafların ticari nitelikli sırlarını ifşa etmeyecek şekilde Kurum internet sayfasında yayımlanacağı kurala bağlanmıştır.
4054 sayılı Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasına, 25. maddesinin dördüncü fıkrasına ve 53. maddesinin ikinci fıkrası ile 27. maddesinin (f) bendine dayanılarak hazırlanan … sayılı Dosyaya Giriş Hakkının Düzenlenmesine ve Ticari Sırların Korunmasına İlişkin Tebliğ’in “Kurum içi yazışmalar” başlıklı 7. maddesinde, “Kurum içi yazışmalar, Kurulun aldığı nihai kararlar bakımından hazırlayıcı işlem niteliğinde olan birimler arası yazışmalardır. Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6. maddesinin üçüncü fıkrası ve 9. maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde elde edilen bilgi ve belgeler ile Kurumun diğer kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya özel sektör gerçek ve tüzel kişileri gibi bilgisine başvurulanlarla yaptığı yazışmalar da iç yazışma olarak kabul edilir.”; “Dosyaya giriş taleplerinin değerlendirilmesi” başlıklı 9. maddesinde ise “Dosyaya giriş talepleri, formda yer alan hususlar göz önünde bulundurularak, soruşturma heyeti tarafından değerlendirilir. Talebin kabul edilmesi hâlinde, dosyaya giriş yöntemi, zaman ve dosyaya girişe ilişkin diğer hususlar yazılı olarak talep sahibine bildirilir. Soruşturma heyeti talebin kısmen ya da tamamen uygun olmadığı kanaatine varırsa, talebe ilişkin karar Kurul tarafından verilir. Dosyaya giriş talebinin reddedilmesi hâlinde gerekçesi talepte bulunana bildirilir.” kurallarına yer verilmiştir.
Dava Konusu Tebliğin İncelenmesi:
Sözlük anlamı ile “düzenli hâle koymak, düzen vermek, tanzim ve tertip etmek” olarak tanımlanan “düzenleme”, kamu hukukunda kural koyma ile eş anlamlıdır. Kural ise; sürekli, soyut, nesnel, genel (kişilik dışı) durumları belirleyen ve gösteren norm olarak tanımlanmaktadır (ÖZAY İl Han, Günışığında Yönetim, 2004, İstanbul, s.426). Yasama organının yasama tasarrufları dışında, idare, Anayasa ve kanunlardan aldığı yetki ile, kural koyma (düzenleme yapma) yetkisine sahiptir. “Kural işlemler” (ya da diğer adıyla “genel düzenleyici işlemler”), üst hukuk kurallarına uygun olarak hukuk düzenine yeni kural getiren ya da mevcut bir kuralı değiştiren veya kaldıran tek yanlı idarî işlemlerdir. Düzenleme yetkisini kullanarak tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge gibi genel düzenleyici işlemleri yapan idarenin bir işleminin düzenleyici nitelik taşıdığının kabul edilebilmesi için, söz konusu işlemin sürekli, soyut, nesnel, genel durumları belirleyen ve gösteren hükümler içermesi, başka bir anlatımla, belirtilen nitelikte kurallar konulmuş olması zorunlu olup, bu genel düzenlemelerin üst hukuk kurallarına aykırı hükümler içermemesi gerekir.
Düzenleyici kurumlar, ilgili bulundukları piyasada düzenleme ve denetleme görevi üstlenmekte olup bu kuruluşların temel işlevi, toplumsal ve ekonomik hayatın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini, birtakım kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemektir. Piyasalarda rekabetin sağlanması ve korunması ile ilgili olarak kanuna aykırı olmayan düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı Kurumun, görevli bulunduğu sektörde, 4054 sayılı Kanun’la kendisine tanınan yetkiyi kullanarak, tarafların dosyaya giriş haklarını kullanmalarına dair usûl ve esaslar ile Kanun’un uygulanması sırasında elde edilen bilgilerin ticari sır niteliklerinin tespiti ve ticari sır olarak tasnif edilen bilgi ve belgelerin korunmasına yönelik usûl ve esasların belirlenmesi amacıyla dava konusu Tebliği çıkardığı anlaşılmaktadır.
Tebliğ’in 6. maddesinde, tarafların, dosyaya giriş hakkı kapsamında, kurum içi yazışmalar ve başka teşebbüs, teşebbüs birliği ve kişilere ilişkin ticari sır ve diğer gizli bilgileri içerenler hâriç olmak üzere, Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evraka ve elde edilmiş olan her türlü delile erişebileceği kurala bağlanmıştır. Böylelikle, savunma hakkının tam ve etkin olarak kullanılabilmesi için tarafların Kurul’ca kendileri ile ilgili olarak düzenlenmiş her türlü evrakın ve delilin bir nüshasını alabilmelerine imkân sağlanırken, kurum içi yazışmalar ile üçüncü kişilerin ticari sır ve gizli bilgilerini içeren belgeler anılan kuralın istisnası olarak düzenlenmişlerdir.
Tebliğ’in dava konusu 7. maddesinde ise “kurum içi yazışmalar” kavramının tanımı ve çerçevesi belirlenmiştir. Bu bağlamda, Kurulun aldığı nihai kararlar bakımından hazırlayıcı işlem niteliğinde olan birimler arası yazışmalar olarak tanımlanan kurum içi yazışmaların, dosyaya giriş hakkı kapsamında verilecek bilgi ve belgeler arasında yer almamasının, Kanun’un genel sistematiği açısından ilgili tarafların savunma hakkını sınırlayan bir yönü bulunmamaktadır. Nitekim, 4054 sayılı Kanun’un “Kurulun İnceleme ve Araştırmalarında Usul” başlıklı Dördüncü Kısmında yer alan kurallar incelendiğinde; Kurul’un, re’sen veya kendisine intikal eden başvurular üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için önaraştırma yapılmasına karar vereceği, soruşturma yapılmasına karar verildiği takdirde Kurul’un başlattığı soruşturmaları soruşturmaya başlanması kararının verildiği tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili taraflara bildireceği ve tarafların ilk yazılı savunmalarını 30 gün içinde göndermelerini isteyeceği, taraflara tanınan ilk yazılı cevap süresinin başlayabilmesi için Kurul’un bu bildirim yazısı ile birlikte iddiaların türü ve niteliği hakkında yeterli bilgiyi ilgili taraflara göndermesi gerektiği, haklarında soruşturmaya başlandığı bildirilen taraflar sözlü savunma hakkını kullanma taleplerine kadar Kurum bünyesinde kendileri ile ilgili düzenlenmiş her türlü evrakın ve mümkünse elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini isteyebileceği, Kurul’un tarafları bilgilendirmediği ve savunma hakkı vermediği konuları kararlarına dayanak yapamayacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, Kurul’un aldığı nihai kararlar bakımından hazırlayıcı işlem niteliğinde olan birimler arası yazışmaların soruşturmanın tarafı olan teşebbüslere isnat edilen fiiller ile ilgisinin bulunmadığı, soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde teşebbüsle ilgili tüm bilgi ve belgelerin ilgiliye gönderilmesi ve tarafların bilgilendirilmediği konuların karara dayanak yapılamayacağı hususları Kanun’da açıkça düzenlenmek suretiyle savunma hakkının güvence altına alındığı anlaşıldığından, dava konusu Tebliğ maddesinde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmeliğin (Pişmanlık Yönetmeliği) 6. maddesinin üçüncü fıkrası ve 9. maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde elde edilen bilgi ve belgeler ile Kurum’un diğer kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya özel sektör gerçek ve tüzel kişileri gibi bilgisine başvurulanlarla yaptığı yazışmalar, kurum içi yazışma kavramı çerçevesinde kabul edilerek istisna kapsamına dâhil edilmişlerdir. Anılan belgelerin dosyaya giriş hakkı kapsamında hakkında soruşturma yapılan taraflara verilmemesi, Tebliğ’in ticari sır olarak nitelendirilen bilgi ve belgelerin korunması amacının sağlanması için gereklilik arz etmektedir. Nitekim, 4054 sayılı Kanun’un genel sistematiği ve dava konusu Tebliğ’in dayanağı olan maddeleri göz önünde bulundurulduğunda, kanun koyucunun Kurul üyeleri ve personelinin bu Kanun’un uygulanması sırasında öğrendikleri teşebbüs ve teşebbüs birliklerinin ticari sırlarını görevlerinden ayrılmış olsalar bile ifşa edemeyecekleri, Kurul kararlarının tarafların ticari nitelikli sırlarını ifşa etmeyecek şekilde yayınlanacağı ve haklarında soruşturmaya başlandığı bildirilen tarafların kendileri ile ilgili elde edilmiş olan her türlü delilin bir nüshasının kendilerine verilmesini sadece verilmesi mümkün olanlar yönünden isteyebileceği hususlarını kurala bağlayarak teşebbüs ve teşebbüs birliklerinin Kanun’un uygulanması sırasında elde edilen ticari sırlarının korunmasını amaçladığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, rekabet hukukunda pişmanlık müessesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerin hakkında soruşturma yapılan teşebbüslerle paylaşılması, anılan hukukî kurumun amacı ve etkinliğiyle de bağdaşmayacaktır. Pişmanlık programı, rekabet otoritesi ile kartel üyelerinden biri arasında, kartelin tespitine veya ispatlanmasına yönelik işbirliği karşılığında farklı kapsamlarda imkân sağlanmasına yöneliktir. Program, fayda-maliyet dengesine dayanmaktadır. Nitekim, Avrupa Birliği’nde (AB), hem 96/C 207/04 sayılı hem de 2002/C 45/03 sayılı Komisyon Duyurusu’nda, AB vatandaşlarının ve tüketicilerin, kartelin ortaya çıkarılmasındaki menfaatinin işbirliğinde bulunan firmaya para cezası uygulanmasından daha önemli olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla, karteli oluşturan teşebbüslerin savunma yönlü tutum benimsemeleri yerine rekabet otoritesi ile işbirliği yapmasını teşvik etme amacını haiz pişmanlık uygulaması kapsamında başvuruda bulunan tarafından sunulan bilgi ve belgelerin tamamının herhangi bir istisnaya tâbi tutulmadan kartelin diğer üyelerine verilmesi ihtimali, teşebbüslerin işbirliğinde bulunması bakımından caydırıcı bir faktör olacaktır. Bu durumda, iptali istenilen Tebliğ kuralında, kurum içi yazışma kavramının kapsamına pişmanlık başvurusu çerçevesinde ve diğer kamu veya özel sektör tüzel kişilerinden elde edilen bilgi belgelerin dâhil edilmesi yönünden de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tebliğ’in dava konusu 9. maddesi incelendiğinde ise dosyaya giriş taleplerinin, soruşturma heyeti tarafından değerlendirilmesi, talebin kabul edilmesi hâlinde yazılı olarak talep sahibine bildirilmesi, talebin soruşturma heyetince kısmen ya da tamamen uygun olmadığı kanaatine varılırsa talebe ilişkin kararın Kurul tarafından verilmesi öngörülmüştür. Aktarılan kuralın değerlendirilmesinden, ticari sır nitelikli bilgilerin korunması ve taraflar ile üçüncü kişilerin menfaatlerinin korunmasına ilişkin dengenin sağlanması adına dosyaya giriş talebinin uygunluğu hakkında bir değerlendirme yapılmasının gerekli olduğu, dosyaya giriş talebinin soruşturma heyeti tarafından kabul edilmiş olması hâlinde tarafların savunma hakkına yönelik bir sınırlamanın ortaya çıkmayacağı, talebin reddine ilişkin nihai kararın ise davalı Kurumun karar organı olan Kurul tarafından alınacağı anlaşıldığından, dava konusu Tebliğ kuralında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, Tebliğ’in, 4054 sayılı Kanun’un 44. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hususa ilişkin olarak ve 27. maddesinin verdiği yetki uyarınca, 4054 sayılı Kanun’un teşebbüslerin ticari sırlarının korunmasını öngören genel anlayışı göz önüne alınarak, tarafların dosyaya giriş haklarını kullanmalarına dair usûl ve esaslar ile Kanun’un uygulanması sırasında elde edilen bilgilerin ticari sır niteliklerinin tespiti ve ticari sır olarak tasnif edilen bilgi ve belgelerin korunmasına yönelik usûl ve esasların objektif olarak belirlenmesi amacıyla yapılan dava konusu Tebliğ düzenlemelerinde üst hukuk kurallarına aykırılık görülmemiştir.
Dava Konusu Kurul kararının İncelenmesi:
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından 4054 sayılı Kanun ve 2010/3 sayılı Tebliğ uyarınca önaraştırma raporu ve eklerinin, soruşturma raporunda değinilen ve bazı özel sektör ve kamu tüzel kişilerinden gelen belgeler ile pişmanlık başvurusu kapsamında sunulan belgelerin Kurum bünyesinde belirlenen yer ve tarihte incelenmesinin talep edildiği, dava konusu Kurul kararıyla, kurum içi yazışma niteliği taşıyan önaraştırma raporuna erişim talebinin reddine, Tebliğ kapsamında kurum içi yazışma niteliği taşıyan özel sektör tüzel kişilerinden elde edilen belgeler ile pişmanlık başvurusu ve eklerinin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticari sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açılmasına, telefon kayıtlarının teşebbüs ile ilgili kısımlarının soruşturma raporunda ticari sırlardan arındırılmak suretiyle teşebbüse gönderilmiş olması, geri kalan kısımların ise teşebbüsle ilgili olmaması nedeniyle telefon görüşmelerine yönelik talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

4054 sayılı Kanun’un önaraştırma konusunu düzenleyen 40. ve 41. maddelerinde, Kurul’un re’sen veya kendisine intikal eden başvurular üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için önaraştırma yapılmasına karar vereceği, önaraştırma yapılmasına karar verildiği takdirde Kurul Başkanınca, meslek personeli uzmanlardan bir ya da birkaçının raportör olarak görevlendirileceği, önaraştırma yapmakla görevlendirilen raportörün elde ettiği bilgileri, her türlü delilleri ve konu hakkındaki görüşlerini Kurul’a yazılı olarak bildireceği, önaraştırma raporunun Kurul’a teslimini takiben Kurul’ca elde edilmiş olan bilgiler değerlendirilerek soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar verileceği düzenlenmiştir.
Bu çerçevede, ön araştırma raporunun, soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için gerçekleştirilen bir idarî usûl aşaması olan ön araştırmayı yapmakla görevlendirilen raportörün elde ettiği bilgileri, her türlü delilleri ve konu hakkındaki görüşlerini Kurul’a yazılı olarak bildirmesinden ibaret olduğu, tarafların 4054 sayılı Kanun’u ihlâl ettiklerine veya etmediklerine ilişkin herhangi bir kesin yargı içermediği, önaraştırma sürecinde elde edilen bilgi ve belgeler ile raportörlerin soruşturma açılmasına gerek olup olmadığına ilişkin görüşünün Kurul’un bilgisine sunulmasından ibaret olan bu raporun nihaî kararın tesisine yönelik hazırlayıcı işlem niteliğinde olduğu, Tebliğ’in 7. maddesinin ilk fıkrasında yer alan tanım uyarınca kurum içi yazışma olduğu, Tebliğ’in 6. maddesinde ise kurum içi yazışmaların dosyaya giriş hakkı kapsamında erişilebilecek belge ve delillerin istisnaları arasında düzenlendiği, öte yandan, önaraştırma döneminde teşebbüslerle ilgili elde edilen ve isnat içeren bilgi, belge ve delillerin de çeşitli yollarla soruşturma sürecinde taraflara verildiği, bu bağlamda gerek soruşturma raporuyla birlikte gerekse tarafların sözlü savunma hakkını kullanma taleplerine kadar yapacakları başvuru üzerine rekabetin ihlâl edildiği yönündeki kabahat isnadına ilişkin delillerin ilgili teşebbüslere verildiği anlaşıldığından dava konusu Kurul kararının önaraştırma raporuna erişim talebinin reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Kurul kararının, kurum içi yazışma niteliği taşıyan özel sektör tüzel kişilerinden elde edilen belgeler ve pişmanlık başvurusu ve ekleri ile telefon kayıtlarına yönelik talebe ilişkin kısımları incelendiğinde ise, Tebliğ’in 7. maddesinin ikinci fıkrasında, Pişmanlık Yönetmeliği çerçevesinde elde edilen bilgi ve belgeler ile Kurum’un diğer kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya özel sektör gerçek ve tüzel kişileri gibi bilgisine başvurulanlarla yaptığı yazışmaların da iç yazışma olarak kabul edileceğinin açıkça kurala bağlandığı, anılan sınırlamaların ticarî sırların ve üçüncü kişilerin menfaatlerinin korunması ile pişmanlık müessesinin etkinliğinin ve işlerliğinin sağlanması için gerekli olduğu, Kurul’ca üst hukuk kurallarına aykırı olmadığı sonucuna varılan anılan düzenlemeler uygulanmak suretiyle karar alındığı, öte yandan, dava konusu işlemde dosyaya giriş hakkı kapsamında anılan bilgi ve belgelere erişimin de mutlak suretle sınırlandırılmadığı, savunma hakkının sağlanmasını teminen anılan belgelerin teşebbüs ile ilgili kısımlarının ticarî sırlardan arındırılarak Kurum merkezinde herhangi bir elektronik veya mekanik kopyasının alınmadan incelenmek üzere erişime açıldığı, ticari sır niteliğini haiz bilgi ve belgelerin gizliliğinin korunması ve ifşa edilmelerinin önlenmesi amacıyla söz konusu belgelerin kopyalarının alınmasına izin verilmemesinde ve bu kararın uygulanmasını sağlamak adına teşebbüs yetkililerinin belgelere erişimleri esnasında herhangi bir kayıt tutmamaları, yanlarında telefon, kayıt cihazı, bellek, fotoğraf makinesi ve not defteri benzeri kayıt tutmaya yarayacak cihaz/eşya bulundurmamaya özen göstermelerinin gerektiğinin belirtilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, başvuru konusu telefon kayıtlarının teşebbüs ile ilgili kısımlarının soruşturma raporunda ticari sırlardan arındırılarak teşebbüse gönderilmesi suretiyle savunma hakkının sağlandığı, teşebbüsle ilgili olmayan kısımlar yönünden telefon görüşmelerine yönelik talebin reddedilmesinde ise savunma hakkına aykırı bir durum olmadığı gibi, bu hususun üçüncü kişiler bakımından ticari sırların ve özel iletişimin gizliliğinin korunması için gerekli olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Tebliğin ilgili maddeleri uyarınca dosyaya giriş talebinin kısmen reddedilmesine ilişkin dava Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 13/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.