Danıştay Kararı 13. Daire 2017/1594 E. 2019/2966 K. 09.10.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/1594 E.  ,  2019/2966 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/1594
Karar No:2019/2966

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı Hazine adına kayıtlı taşınmazın satışına ilişkin olarak ‘nca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle 23/12/2016 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; ihaleye konu taşınmazın, ‘nca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle 23/12/2016 tarihinde gerçekleştirilen ihale ile satışına karar verildiği ve alıcısı adına 03/02/2017 tarihinde tapuya tescil edildiği; davacı tarafından 11/01/2017 tarihli dilekçeyle kendisine ihale ile ilgili tebligat yapılmadığı, Türkiye’ye geldikten sonra taşınmazın ihale ile 3. kişilere satılmış olduğunun öğrenildiğini belirterek ihalenin iptal edilmesi istemiyle … Milli Emlak Müdürlüğü’ne başvurulduğu; davalı idarenin 24/01/2017 tarih ve … sayılı yazısıyla davacı vekili … 23/12/2016 tarihinde gerçekleştirilen ihaleyle taşınmaz satışının gerçekleştirildiği ve ihale ilanının mevzuata uygun olarak yapıldığı bilgisinin verildiği; … tarafından … vekili sıfatıyla 01/02/2017 tarihinde satış işlemlerinin durdurulması istemiyle idareye tekrar başvurulduğu, davalı idarenin … tarih ve … sayılı yazısı üzerine, 22/03/2017 tarihinde Mahkeme kaydına alınan dilekçe ile ihale işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı; davanın 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesi gereğince ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, davacı tarafından Konak Milli Emlak Müdürlüğüne verilen 11/01/2017 tarihli dilekçede, yapılan ihaleden bu tarih itibarıyla haberdar olduğunun anlaşıldığı, ivedi yargılama usulüne tabi davalarda 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı, ilgili mevzuat hükümleri uyarınca dava konusu işlemin iptali istemiyle 30 günlük süre içerisinde yani 10/02/2017 tarihine kadar dava açılması gerekirken, 22/03/2017 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, dava konusu işlemin davacı tarafından 24/01/2017 tarihinde öğrenildiğinin dava dilekçesinde belirtildiği, bu tarih itibarıyla değerlendirildiğinde de ilgili mevzuat hükümleri uyarınca dava konusu işlemin iptali istemiyle otuz günlük süre içerisinde yani 23/02/2017 tarihine kadar dava açılması gerekirken 22/03/2017 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davadaki talebin, ihale olsun ya da olmasın tapu tahsis belgesine dayalı olarak hak sahibi olabilmeye ilişkin olduğu, 24/01/2017 tarihli yazıda ihalenin yapıldığından ve geçerli kabul edildiğinden tapunun da verilemeyeceği hususunu içerdiği, ihalenin feshi ile birlikte tapu verilmesi işleminin reddi işleminin de iptalini içerdiğinden genel dava açma süresinin işletilmesi gerektiği, satılmaması gereken bir taşınmazın satışa konu edilmesi ihalenin usulüne göre yapılıp yapılmamasından farklı bir işlem olduğu, genel dava açma süresinin işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 09/10/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY : Anayasa’nın 40/2. maddesi hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anayasa’nın 125. maddesinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin “yazılı bildirim” tarihinden başlayacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, idarî yargı mercilerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin “altmış gün” olduğu kurala bağlanmış, 20/A maddesinde ise ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu ve bu Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür.
İdarenin, Anayasa’dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte, ilgililere kaç gün içinde hangi mercilere başvuracaklarını bildirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumu, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmâl edilmesi sonucunu doğurmamalıdır. Böyle bir durumda idari işlemin yazılı olarak bildirilmesi üzerine dava açma süresinin hesabı açısından özel dava açma süresinin değil genel dava açma süresinin esas alınması gerekir.
Diğer yandan ilgililere herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığı ve idari işlemin bir şekilde öğrenilmesi üzerine dava açıldığı durumda, bu kişilerin kaç gün içinde hangi merciye başvuracaklarını bilmeleri beklenemeyeceğinden, dava açma süresinin hesabı açısından öğrenme tarihinin başlangıç alınması ve aynı şekilde özel dava açma süresinin değil genel dava açma süresinin işletilmesi gerekir. Ayrıca herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığı ve idari işlemin bir şekilde öğrenilmesi üzerine idari işleme karşı hangi merciye başvuracağını bilmeyen ilgilinin dava açmadan önce 2577 sayılı Kanun’un 11. madde hükümleri uyarınca işlemi tesis eden idareye yaptığı başvurunun dava açma süresini durdurmayacağını bilmesi de mümkün değildir.
Olayda;… ‘nca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle 23/12/2016 tarihinde … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı Hazine adına kayıtlı taşınmazın satışının gerçekleştirilmesi üzerine, davacı tarafından … Emlak Müdürlüğü’ne 11/01/2017 tarihinde yapılan başvuruda, söz konusu taşınmazın ihale ile üçüncü kişilere satılmış olduğunun öğrenildiği, hak sahibi olması nedeniyle tarafına tebligat yapılmadığından ihalenin iptal edilerek yeniden ihale yapılmasının istenildiği; davalı idarenin davacı vekili …’a hitaplı 24/01/2017 tarih ve … sayılı cevabi yazısında, 23/12/2016 tarihinde gerçekleştirilen ihaleyle taşınmaz satışının gerçekleştirildiği ve ihale ilanının mevzuata uygun olarak yapıldığının belirtildiği; davacı vekilinin 01/02/2017 tarihli dilekçesiyle davalı idareden taşınmaz satış işlemlerinin durdurulmasının talep edildiği; davalı idarenin 16/02/2017 tarih ve 10331 sayılı cevabi yazısıyla da taşınmazın alıcısı adına tapuda tescil edildiğinin bildirildiği; bunun üzerine anılan ihalenin iptali istemiyle 22/03/2017 tarihinde bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
Davacının, kendisine yazılı olarak bir bildirim yapılmadığı sürece 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü ve bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini ve başvuru usulünü bilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla idari davaya konu olabilecek bir işlemi öğrendiğinde işlemin ivedi yargılama usulüne tâbi olup olmadığını ve işleme karşı kaç gün içinde hangi merciye başvuracağını ya da doğrudan dava açıp açamayacağını bilmesi beklenemez.
Bu itibarla, kendisine ihale ile ilgili herhangi bir yazılı bildirim yapılmayan davacının, ihaleyi öğrendiği 11/01/2017 tarihinden itibaren 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem üzerine taşınmaz satış ihalesinin iptali istemiyle altmış günlük genel dava açma süresi içerisinde, 22/03/2018 tarihinde açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan nedenle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.