Danıştay Kararı 13. Daire 2017/1458 E. 2020/3113 K. 12.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/1458 E.  ,  2020/3113 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/1458
Karar No:2020/3113

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Çimento Sanayi A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … A.Ş. Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 4628 sayılı Kanun’a 5784 sayılı Kanunla eklenen Geçici 14/c maddesinde yer alan kural çerçevesinde davacının ödemesi gereken sistem kullanım bedeline %50 indirim uygulanması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 04/11/2010 tarih ve 8087-31311 sayılı işlem ile sözü edilen indirim uygulanmaksızın Mayıs 2009-Aralık 2010 dönemlerine ilişkin olarak düzenlenerek tahakkuk ettirilen toplam 21 adet faturanın iptali ile 350.385,79-TL asıl alacak, 63.069,44-TL KDV olmak üzere toplam 413.455,23-TL fazla tahakkuk ettirildiği ileri sürülen fatura bedelinin her bir faturanın ödeme tarihlerinden başlamak üzere gecikme faizi oranında işleyecek faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; Dairemizin 02/03/2015 tarih ve E:2011/2894, K:2015/800 sayılı görev yönünden bozma kararına uyularak, … ili, … ilçesi, … Beldesi’nde 73,03 MWi kurulu güce sahip santralın işletmesini yapan otoprodüktör lisansına sahip davacı şirket tarafından, daha sonradan işletmeye açılan 47,73 MWm/46,95 MWe kurulu gücünde bir adet gaz türbini ve 26,93 MWm/26,08 MWe lisans kurulu gücündeki bir adet buhar türbini-generatör grubunun sırasıyla 30/04/2009 ve 26/08/2009 tarihlerinde işletmeye alınmalarına rağmen 5784 sayılı Kanunla değişik 4628 sayılı Kanun’un Geçici 14. maddesinin (c) bendi kapsamındaki indirimden yararlandırılmadığı belirtilerek, söz konusu indirimin kendisine uygulanması istemiyle davalı idareye başvurduğu, davalı idarece, anılan indirimin yalnızca ilk kez işletmeye giren üretim tesislerine uygulanabileceği, davacı şirkete ait türbinlerin ise ilave ünite niteliğinde olduğu, dolayısıyla indirimden faydalanamayacağı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği, bunun üzerine bakılan davanın açıldığı, davacı şirkete ait türbinlerin ilave ünite niteliğinde olduğu, zira davalı idareye bağlı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire Başkanlığı Sistem Kullanım ve Bağlantı Anlaşmaları Müdürlüğü’nün 03/03/2009 tarih ve 650 sayılı yazısından da anlaşılacağı üzere, söz konusu türbinlerin yapılmasından sonra davalı idare ile yeni bir bağlantı anlaşması yapılmayarak eski anlaşmanın tadili yoluna gidildiği, kaldı ki söz konusu türbinlerin yeni tesis olarak değerlendirilmesi hâlinde, aynı bağlantı noktasından iletim sistemine bağlı olan tesisin bir kısmı için ayrı ve diğer kısmı için de ayrı olmak üzere iki ayrı fatura düzenlenmesi anlamına geleceği, bunun da hem teknik açıdan hem de mevzuat açısından mümkün olmaması karşısında, davacı şirketin 4628 sayılı Kanun’un Geçici 14. maddesinin (c) bendi kapsamındaki indirimden faydalandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile sözü edilen indirim uygulanmaksızın Mayıs 2009-Aralık 2010 dönemlerine ilişkin olarak düzenlenerek tahakkuk ettirilen toplam 21 adet faturada hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı, öte yandan, anılan işlemlerin hukuka uygun bulunması nedeniyle, indirimin uygulanmaması nedeniyle fazla ödendiği ileri sürülen fatura bedellerinin her bir faturanın ödeme tarihlerinden başlamak üzere gecikme faizi oranında işleyecek faizi ile birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davanın temelini oluşturan Kanun maddesinin birinci fıkrasında, “Kısa dönemde gerekli arz kapasitesinin yeterli bir yedekle oluşturulması amacıyla aşağıdaki tedbirler uygulanır..” demekle düzenlemenin getirilme amacının ortaya konulduğu, TBMM Komisyon tutanaklarına bakıldığında 5784 sayılı Kanun ile getirilen bu düzenlemenin temel amacı ve hedefinin anlaşıldığı, 5784 sayılı Kanun ile 4628 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 14. maddenin (c) bendi ile 31/12/2012 tarihine kadar kurulacak tüm üretim tesislerine teşvik uygulamasının getirildiği, bahse konu maddede esas alınan tarihin 31/12/2012 tarihi olduğu ve kanunun lafzı ve gerekçesiyle ortaya konulan ruhuna bakıldığında, 31/12/2012 tarihine kadar kurulacak üretim tesislerinin teşvik kapsamına girdiği ve bu tarihe kadar kurulacak tüm üretim tesislerine uygulanması gerektiği bir iletim sistem kullanıcısının tüm tesisleri için tek bir lisans almış olması ile bağlantı noktası ve ölçüm arasında hiçbir bağın bulunmadığı, üretim tesisinin ancak lisansı ile tesise ve işletmeye uygunluğunu ispat edebileceği, eğer sorun ölçüm noktasında ise, bu hususun teknik olarak aşılmasının mümkün olduğu, buna ilişkin sorumluluğunun davalıda olduğu, davalının, kendi görevini yapmayıp kullanıcıların yasal haklarını engellediği, Kanun’un yürürlük tarihinden sonra işletmeye alınacak tüm üretim tesislerini, ilk defa veya ek kapasite ayrımı yapmaksızın kapsama aldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacı şirketin 4628 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce faaliyette bulunmaya başladığı, Kanun’da 31/12/2012 tarihinden sonra işletmeye girecek üretim ve otoprodüktör lisansı sahibi üretim tesislerinin kastedildiği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na gönderilen 21/10/2012 tarih ve 8069 sayılı yazıda da maddenin yeni üretim tesislerini kapsadığı, ilave kapasiteleri kapsamadığının bildirildiği, iletim sistemine bağlandığı bağlantı noktasına göre tüm üniteler için bir lisans alan, bir adet bağlantı anlaşması ve bir adet sistem kullanım anlaşması imzalayan kullanıcıya üretim teisinin bir kısmı için ayrı birim bedel, diğer kısmı için ayrı bir birim bedel kullanılarak aynı döneme ilişkin tüketime esas iletim bedelinin tespit edilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 12/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.