Danıştay Kararı 13. Daire 2017/1392 E. 2019/2296 K. 02.07.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/1392 E.  ,  2019/2296 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/1392
Karar No:2019/2296

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Gayrimenkul Yatırım Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): … Defterdarlığı Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : … Defterdarlığı’nca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle gerçekleştirilen … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın 22/02/2016 tarihli satış ihalesinin iptali ile 260.000,00.-TL peşin ödenen ihale bedelinin iadesi ile diğer taksitlerin ödenmesi yükümlülüğünün kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı şirketin, … ili, … ilçesi, … Mahallesinde bulunan mülkiyeti Hazine’ye ait taşınmazın 22/02/2016 tarihli satış ihalesine katıldığı, tekliflerin değerlendirilmesi sonucunda ihalenin en uygun teklifi veren davacı şirket üzerinde kaldığı, 2886 sayılı Kanun’un 31. maddesi uyarınca ihalenin ita amirince 02/03/2016 tarihinde onaylandığı, taşınmaza ilişkin taksitli satış sözleşmesinin de 30/03/2016 tarihinde yapıldığı, daha sonra taşınmazın davacı tarafından 11/05/2016 tarihinde tapudan devralındığı, davanın ise 15/06/2016 havale tarihli dilekçeyle açıldığı; davacı tarafından durumun, 22/02/2016 tarihli ihale tarihinden veya ihalenin onaylandığı 02/03/2016 tarihinden ya da en geç sözleşmenin imzalandığı 30/03/2016 tarihinden itibaren anlaşılması gerektiği, ihalenin iptaline ilişkin 30 günlük dava açma süresinin de bu tarihlerden itibaren işlemeye başlayacağı, bu nedenle 15/06/2016 havale tarihli dilekçeyle açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, taşınmazın ihale şartnamesinde bitişik nizam olarak gösterildiği, ayrık nizam olarak gösterilmesi durumunda davalı idarenin ihaleye çıkamayacağı, taşınmazın ihaleye çıkarılması hâlinde ise ihaledeki (tahmin edilen bedel: 564.000,00.-TL) bedelle ihaleye çıkarılamayacağı, taşınmazın ayrık nizamlı olduğunun bilinmesi hâlinde ihaleye katılmayacakları, davalı idarece bu durumun gizlendiği, idarece haksız menfaat temin edildiği, idarenin hukuka aykırı işleminin … Belediyesi’nin 01/06/2016 tarihli yazısından öğrenildiği, davanın 30 günlük dava açma süresi içinde açıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden ilk incelemeye tâbi tutulacağı; 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise, adlî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
İdarî yargı mercilerinde yargısal denetimi yapılarak çözümlenecek uyuşmazlıklarda, öncelikle davaya konu işlemin idarî bir işlem olup olmadığı hususunun, başka bir anlatımla idare hukuku kurallarına göre tesis edilen, kamu gücüne dayanılarak diğer tarafın rızasını aramaya gerek olmaksızın hukukî durumda tek yanlı irade açıklamasıyla değişiklik meydana getiren bir işlem olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir. İdarî makamlar tarafından tesis edilmiş olsa bile, özel hukuk hükümlerine tâbi olan işlem ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde adlî yargı mercileri görevlidir.
İhale mevzuatının uygulanması kapsamında idarece tesis edilen işlemlerden “ihale süreci”ne ilişkin olanlar, kesin ve icraî olmaları şartıyla, idarî işlemlerin diğer özelliklerini taşıdıkları için “idarî işlem” olarak nitelendirilebilecek ve iptal davasına konu edilebilecek işlemlerdir. İhale sözleşmesinin imzalanmasından sonra kamu gücü kullanılmak suretiyle değil, sözleşmenin tanıdığı yetkilere dayanılarak özel hukuk kurallarına göre tesis edilen işlemler, idarî işlem olarak nitelendirilemeyeceğinden ve iptal davasına konu edilemeyeceğinden bu işlemler adli yargıda dava konusu edilebilecektir.
Dosyanın incelenmesinden, … Defterdarlığı’nca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle gerçekleştirilen … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın 22/02/2016 tarihinde yapılan satış ihalesinin davacı şirket üzerinde bırakıldığı, anılan taşınmaz 11/05/2016 tarihinde tapuda davacı adına tescil edildikten sonra davacı şirket tarafından, taşınmazın imar durumuna ilişkin olarak 27/05/2016 tarihinde … Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne başvurulduğu, … Belediye Başkanlığı’nın 01/06/2016 tarih ve 2016/16687 sayılı cevabi yazısında, taşınmazın inşaat nizamının ayrık olduğu bilgisine yer verildiği, bunun üzerine davacı şirket tarafından 22/02/2016 tarihli satış ihalesinin iptali ile 260.000,00.-TL peşin ödenen ihale bedelinin iadesi ile diğer taksitlerin ödenmesi yükümlülüğünün kaldırılması istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından, taşınmazın tapuda adına tescil edilmeden önce taşınmazın ayrık nizamlı olduğunun idarece bilindiği hâlde bu durumun gizlendiği, sözleşmenin esaslı unsuru olan taşınmazın ayrık nizamlı olduğunun bilinmesi durumunda taşınmazın satın alınmayacağının ileri sürüldüğü, öte yandan, davacı ile idare arasında sözleşme imzalanarak taşınmazın 11/05/2016 tarihinde tapuda davacı adına tescil edilmiş olduğu dikkate alındığında, özel hukuk hükümlerine tâbi olan sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adlî yargı mercilerinin görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, süre aşımı yönünden davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 02/07/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları idarî dava türleri arasında sayılmış olup, idare tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla kamu gücü kullanılarak tek taraflı iradeyle tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlere karşı açılacak davalarda idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
İhale işlemlerine ilişkin idari usulü düzenleyen temel kanunlardan olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 4. maddesinde, ihalenin, “Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri”; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4. maddesinde ise, “Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri” ifade ettiği belirtilmiş olup; ihale aşamasında tesis edilen işlemlerden doğabilecek uyuşmazlıkların idari yargı yerlerince, ihale safhası tamamlanıp taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra ortaya çıkan ve sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, … Defterdarlığı’nca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle gerçekleştirilen … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın 22/02/2016 tarihinde yapılan satış ihalesinin davacı şirket üzerinde bırakıldığı; ihaleye ilişkin “Satış Şartnamesi”nin 6. maddesinde, taşınmazın bitişik nizamlı olduğu bilgisine yer verildiği; anılan taşınmazın 11/05/2016 tarihinde tapuda davacı adına tescil edildiği, davacı şirket tarafından taşınmazın imar durumuna ilişkin olarak 27/05/2016 tarihinde … Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne başvurulduğu, … Belediye Başkanlığı’nın 01/06/2016 tarih ve 2016/16687 sayılı cevabi yazısında, taşınmazın inşaat nizamının ayrık olduğu bilgisine yer verildiği, bunun üzerine davacı şirket tarafından 22/02/2016 tarihli satış ihalesinin iptali ile 260.000,00-TL peşin ödenen ihale bedelinin iadesi ile diğer taksitlerin ödenmesi yükümlülüğünün kaldırılması istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın, ihaleye konu edilen taşınmazın inşaat nizamının ayrık olduğunun idarece bilindiği hâlde, davalı idarece taşınmazın bitişik nizamlı olarak ihaleye çıkarıldığından bahisle ihalenin iptali ve ödenen bedelin iadesi isteminden kaynaklandığı; davacının, ihalenin iptali istemini, taşınmazın imar durumunun değiştiğinin idarece gizlenerek ihaleye çıkarıldığı ve bu durumun henüz sözleşme aşamasına geçilmeden evvel davalı idare tarafından bilindiği ve taşınmazın ihale dokümanında belirtilen niteliklere uymadığı gerekçesine dayandırdığı; bu hâliyle de uyuşmazlığın sözleşmenin imzalanmasından önceki aşamalara, bir başka anlatımla doğrudan ihale sürecine ilişkin olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararının, bakılan davada adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle bozulması yönündeki karara katılmıyorum.