Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2017/1324 E. , 2017/2389 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/1324
Karar No:2017/2389
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : … Belediye Başkanlığı
Vekili: Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili: Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinde dava açma süresinin ihale tarihinden itibaren başlayacağına dair hiçbir düzenleme olmadığı, dolayısıyla ihale işlemlerinde de dava açma süresinin 2577 sayılı Kanunun 7. maddesine göre yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı, yazılı bildirim yapılmamışsa öğrenme tarihinden itibaren dava açma süresinin başlayacağı, dava konusu ihaleye ilişkin encümen kararının tebliğ edilmediği, 29.06.2016 tarihinde Belediye görevlilerinin rutin kontrolleri sırasında … Belediyesi’ne ait birtakım iş makinelerinin çalışmakta olduğunu tespit edilmesi üzerine ihale yapıldığının öğrenildiği ve süresi içinde (19.07.2016) dava açıldığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davanın süresi içinde açılmadığı, 2886 sayılı Kanun’un 34. maddesine göre ihaleye iştirak etmeyen ve ihalede hazır bulunmayan kişilerin ihalenin yapılış tarzına ve sonucuna itiraz edemeyeceği, bu sebeple temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi : Anayasa’nın 125. maddesinde idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı düzenlemesine yer verilmek suretiyle dava açma süresinin başlamasında, “yazılı bildirim”in esas alınması öngörülmüş olup, hak arama özgürlüğünün kullanılması ve mahkemeye erişim hakkının engellenmemesi bakımından idarî işlemlerin ilgililere açık ve anlaşılabilir biçimde bildirilmesi gerekmektedir.
Yazılı bildirim esasının anayasal kural olarak düzenlenmesinin temel amacı, idari işlemler karşısında kişilerin hak ve çıkarlarının yargısal yolla korunması; bunun sağlanması için de dava açma hakkının kullanılmasının anayasal güvence altına alınmasıdır. Başka bir ifade ile, yazılı bildirim, özellikle kişilerin menfaatlerini ihlal eden idari işlemlere karşı dava açma hakkının kullanılmasında büyük öneme sahiptir.
Mahkemelerin usul kurallarını uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar katı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınmaları gereklidir (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Walchli / Fransa, B. No. 35787/03, § 29).
Buna göre, mahkemenin dava açma süresinin hesabında ihale tarihini esas alarak ulaştığı sonuç ilgililerin mahkemeye erişim hakkının engellenmesi anlamına geleceğinden, temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava; … Büyükşehir Belediye Encümeni’nin 21.04.2016 tarih ve 775 sayılı kararı ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 51/g. maddesi uyarınca yapılan ihale işleminin hukuka aykırı olduğu öne sürülerek iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; 21.04.2016 tarihinde yapılan ihale işlemine karşı davacı Belediye tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca 30 gün içerisinde ve en son 21.05.2016 tarihine kadar dava açılması gerekirken 21.10.2016 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Kanun’un 14/3-e ve 15/1-b maddeleri uyarınca davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasa’nın 11. maddesinde, “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.”; 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”; 40. maddesinin ikinci fıkrasında, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.”; 125. maddesinde ise, “İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda süre yazılı bildirim tarihinde başlar.” hükümlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş; aynı maddenin 2. fıkrasında, dava açma süresinin idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı, 4. fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kuralı yer almıştır.
2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 1. fıkrasında, hangi işlemlerden doğan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüne tabi olduğu sayıldıktan sonra, aynı maddenin 2. fıkrasında, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu kuralına yer verilmiştir.
Anayasa’nın 125. ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddelerinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı kurallarına yer verilmek suretiyle dava açma süresinin başlamasında, “yazılı bildirim”in esas alınması öngörülmüş olup hak arama özgürlüğünün kullanılması bakımından, idarî işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılabilir biçimde bildirilmesi gerekmektedir.
İdari işlemlerin sürekli bir biçimde dava açılma tehdidi altında kalmasını engellemek, kamu hizmetinin hızlı ve etkin biçimde yürütülmesini sağlamak düşüncesi ile idari davaların açılma süresi kanunlarla düzenlenmiş; Anayasa’nın 125. maddesi ve usul kanunları uyarınca bu sürelerin işlemeye başlaması yazılı bildirime bağlanmıştır. Yazılı bildirim esasının anayasal kural olarak düzenlenmesinin temel amacı, idari işlemler karşısında kişilerin hak ve çıkarlarının yargısal yolla korunması; bunun sağlanması için de dava açma hakkının kullanılmasının anayasal güvence altına alınmasıdır.
Dosyanın incelenmesinden, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile … Kaymakamlığı arasında imzalanan protokol ile kıyı ve sahil şeritleri ile dolgu alanlarının doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek korumak, bu yerlerin toplumun yararlanmasına açık şekilde ve kamu yararına kullanılmalarını sağlamak koşuluyla, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve 3/8/1990 tarihli ve 20594 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak … ili, … ilçesi sahillerindeki Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan toplam her biri 6′ şar m²’den 18 adet nokta için toplam 108 m² yüzölçümlü taşınmazların ekli avan veya uygulama projesinde yerleri işaretli noktalar üzerinde yapılacak yapı, tesis ve düzenlemelerin … Büyükşehir Belediyesince yapılması veya yaptırılması, yapılış amaçlarına uygun olarak kullanılması ve bunların … Büyükşehir Belediyesince işletilmesi veya işlettirilmesine karar verildiği, dava konusu … Nolu büfe yerine ilişkin … Büyükşehir Belediyesi tarafından kiralama ihalesi gerçekleştirildiği, ihalenin 2886 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre ilan edilmeksizin 21.04.2016 tarihinde yapıldığı ve … Belediyesi tarafından teklif edilen 35.100 TL üzerinden kira sözleşmesi akdedildiği, 29.06.2016 tarihinde … Belediyesi görevlilerinin rutin kontrolleri sırasında … Belediyesi’ne ait birtakım iş makinelerinin … mevkiinde çalışmakta olduğunun tespit edilmesi üzerine ihalenin öğrenildiğinden bahisle 19.07.2016 tarihinde iptal davası açıldığı, davacının ihaleyi öğrendiğini beyan ettiği 29.06.2016 tarihinden önce ihaleden haberdar olduğuna ilişkin başkaca bir tespitin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Anayasa’nın 125. maddesinde ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin hesabında başlangıç tarihi olarak yazılı bildirimin esas alınacağı kurala bağlanmış olduğundan, bireysel işlemlere karşı açılacak idarî davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için idarî işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesinin zorunlu olduğu ve ihale kararının ilanı gereken düzenleyici işlem niteliği taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, aksini gösteren delil bulunmaması halinde davacının, işlemi öğrendiğini beyan ettiği tarihin dava açma süresinin başlangıç tarihi olarak kabulü gerektiğinden, İdare Mahkemesince, davacının ihaleyi öğrendiğini beyan ettiği tarihin dikkate alınması ve bu tarihten önce ihaleden haberdar olup olmadığına ilişkin araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı yönünden reddedilmesinde usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, dosyanın yeniden karar verilmek üzere anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 19.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.