Danıştay Kararı 13. Daire 2017/1319 E. 2018/3302 K. 22.11.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/1319 E.  ,  2018/3302 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/1319
Karar No:2018/3302

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Mülkiyeti Hazine’ye ait … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde tapuya kayıtı taşınmazın 09/08/2016 tarihinde yapılan satış ihalesinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; 09/08/2016 tarihinde …-TL tahmini bedelle satışı için yapılacak olan ihaleden, 26/07/2016 tarih ve … sayılı ihaleye davet yazısı ile davacının haberdar edildiği, davacının dava dilekçesinde satışı 10.08.2016 tarihinde öğrenmiş olduğunu beyan ettiği, ihaleyi 30 günlük dava açma süresi içinde dolayısıyla en geç 09.09.2016 tarihinde dava konusu edebileceği, bu tarihten sonra 07.10.2016 tarihinde açılan davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği, her ne kadar dava dilekçesinde, ihale konusu taşınmazın satışı için 2 yıl önce davacının vekili aracılığıyla başvuruda bulunduğu, dolayısıyla ihaleye ilişkin tebliğin asile değil vekile bildirilmesi gerektiği ve bu yönden ihaleyle ilgili tebliğlerin usulüne aykırı olarak vekil yerine asile yapılmış olduğu belirtilmişse de, davacının iki yıl önce yaptığı satış başvurusu ile dava konusu ihale işleminin iki farklı işlem olduğu ayrıca 2886 sayılı Devlet İhale Kanun’un 17. maddesi uyarınca günlük gazete çıkan yerlerde ihalelerin ihalenin yapılacağı yerde çıkan gazetelerde en az bir gün aralıkla yayımlanmak suretiyle iki defa duyurulacağı, idareye asil veya vekil aracılığıyla ihale hakkında bilgilendirme amacıyla tebliğ yapılacağına ilişkin bir düzenleme de bulunmadığından davacı vekilinin söz konusu itirazının yerinde olmadığı gerekçeleriyle süre aşımı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ihalenin yapılacağının bildiriminin müvekkil asile değil vekile yapılması gerektiği, ihalenin iptali için 10/08/2016 tarihinde idareye başvuru yapıldığı, idarenin bu başvuruyu reddettiği ve akabinde davanın 60 gün içerisinde açıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı yönünden reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 22/11/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Anayasa’nın 40/2. maddesi hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
İdarenin Anayasa’dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte, belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmal edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Anayasa’nın 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin “yazılı bildirim” tarihinden başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda açıkça belirtilen dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.
2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinde, idarî yargı mercilerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin kural olarak “altmış gün” olduğu, 8. maddesinde sürenin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, 20/A maddesinde ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu kurala bağlanmıştır.
Olayda, … Malmüdürlüğü tarafından gerçekleştirilen mülkiyeti Hazine’ye ait … ili, … ilçesi, … Mahallesi, .. ada, … parselde tapuya kayıtlı taşınmazın 09/08/2016 tarihinde yapılan satış ihalesinin, davacı tarafından 10/08/2016 tarihinde öğrenildiğinin beyan edildiği ve aynı gün ‘ne hitaben verdiği dilekçe ile ihalenin iptalini talep ettiği, başvurusunun 16/08/2016 tarihli işlem ile reddi üzerine 07/10/2016 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İlgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabilecekleri bilmediği durumlarda, 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinde öngörülen otuz günlük dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin işletilmesi gerekmektedir. Bu durumda, davacının ihalenin yapıldığını öğrendiği 10/08/2016 tarihinden itibaren altmış günlük dava açma süresi içerisinde açtığı davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davanın otuz gün içinde açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.