Danıştay Kararı 13. Daire 2016/620 E. 2020/579 K. 20.02.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/620 E.  ,  2020/579 K.Hakan
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/620
Karar No:2020/579

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına kayıtlı bulunan … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mevkii … parselde davalı idare tarafından yapılan elektrik direği montaj işinin durdurulması ile hatta elektrik enerjisi verilmemesine yönelik karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacıya ait … ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii … parselde bulunan taşınmaz üzerinde elektrik direği inşa edilmeye başlanması üzerine söz konusu montaj işinin durdurulması ve hatta elektrik enerjisi verilmemesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, davacı tarafından, herhangi bir idari işlemin iptalinin ya da idari eylemden kaynaklı bir zararın tazmininin istenilmediği, geleceğe yönelik idari eylem veya işlem niteliğinde karar verilmesinin talep edildiği, ortada iptal davasına konu olabilecek idarî işlemlerde bulunması gereken işlemin kesin olması, o işlemin uygulanmaya hazır hâle gelmiş, tamamlanmış, nihaî işlem olması; işlemin yürütülebilir (icraî) olması, kamu gücü ve kudretinin muhatap üzerinde, araya başkaca işlemlerin girmesine gerek olmaksızın, doğrudan doğruya hukukî sonuçlar doğurması unsurlarını haiz bir işlem olmadığı anlaşılmakla, davanın esasının incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, fiili olarak müvekkile ait olan arsa üzerinde hiçbir hukuki işlem yapılmadan, elektrik pilonlarının dikildiği, yapılan işlemin hukuka aykırı olduğu, mülkiyet hakkını ihlal ettiği, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, ortada dava konusu edilecek bir işlem olmadığı ve mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Davacının … ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii … parselde taşınmazı bulunmaktadır.
Davacı tarafından, taşınmazına yapılmak istenen elektrik direği montajı ve taşınmazından geçmesi planlanan enerji nakil hattı geçiş güzergâhının taşınmazına zarar vereceği iddiasıyla, . tarafından montaj işlemine başlanan
enerji nakil hattının geçiş güzergâhının iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptaller için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmış; 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendinde, dava dilekçelerinin, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise, 14. maddenin 3/d bendinde yazılı hâllerde davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu belirtilmiş, “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde ise: “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin birinci fıkrasında: “Herkes, davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin … başvuru numaralı ve … tarihli …-… kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6. maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları mevcut olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemeye erişim hakkına yönelik sınırlamaların dava açmak isteyen bir kişinin anılan hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmaması gerektiği ilkesi yönünden, başvuru konusu olayın değerlendirilmesi gerekir.
Davacı tarafından mahkemeye sunulan ilk dava dilekçesinin “Sonuç ve İstem” kısmında, “… ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii … parselde montaj işlemine başlanan ve montajı tamamlanmayan hukuki olarak usul ve yasaya aykırı yapımına devam edilen davalı . tarafından montaj işlemi başlanan; tapulu arsanın aktif kullanılmasına engel olan elektrik nakil hattı geçirilmesine yönelik yürütmesinin ivedi olarak durdurulması ve ilgili enerji nakil hattının geçiş güzergâhının iptali”nin talep edildiği ve dava dilekçesinin genelinden davacının arsası üzerinde yapımına başlanan elektrik direklerinin bulunduğu, enerji nakil hattının davacının arsasından geçtiği ve davacının da aslında enerji nakil hattı geçiş güzergâhının iptali istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. İdare Mahkemesi, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’a aykırı olduğu gerekçesiyle reddine karar vermiş; anılan karar sonrası davacı tarafından verilen 02/10/2015 tarihli ikinci dava dilekçesinin talep sonucu kısmında, “… ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii … parselde montaj işlemine başlanan ve montajı tamamlanmayan, elektrik enerjisi verilmemiş olan; hukuki olarak usul ve yasaya aykırı yapımına davalı devam edilen montaj işi ve hatta elektrik enerjisi verilmemesine yönelik yürütmesinin ivedi olarak durdurulması, ayrıca ilgili enerji nakil hattının müvekkilin arsasından geçiş güzergâhının iptali”nin talep edildiği görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinde “usul hükümlerine uyulmamış olunması” bozma sebepleri arasında sayılmış olduğundan, temyiz merciince, temyizi istenen kararın usul hükümlerine uygun olup olmadığı yönünden incelemeye tabi tutulacağı açıktır.
İdarî işlemler, idarî makamların, kamu gücü kullanarak, idare işlevine ilişkin olarak tesis ettikleri, muhatapları yönünden çeşitli hak ve/veya yükümlülükler doğuran, muhataplarının hukukî durumlarında değişiklik yapan tek yanlı irade açıklamalarıdır. Buna göre, idari işlemlerin “idari makamlarca tesis edilmiş olma”, “tek yanlı olma” ve “icrailik niteliğini taşıma” unsurlarını bünyesinde barındırması gerekmektedir. Bir işlemin iptal davasına konu edilebilir nitelikte kesin ve yürütülebilir bir işlem olup olmadığının, işlemin ismine veya idarenin isimlendirmesine bakılarak değil, işlemin içeriğine bakılarak belirlenmesi gerekmektedir. Bir idarî işlemin icrai nitelikte olması için, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, tesis edildiği anda hukuk düzeninde kendiliğinden değişiklik meydana getirmesi ve sonuç doğurması gerekmektedir.
Bu bağlamda, davacının gerek ilk dava dilekçesi gerekse ikinci dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanuna uygun olduğu, dava konusu edilen işlemin kesin ve yürütülebilir işlem niteliğinde olan enerji nakil hattı geçiş güzergâhı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 14/3-d maddesi ile 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine aykırılık teşkil etmediği sonucuna varıldığından, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine ilişkin temyize konu kararda usul hükümlerine uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.