Danıştay Kararı 13. Daire 2016/4861 E. 2022/4950 K. 22.12.2022 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/4861 E.  ,  2022/4950 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/4861
Karar No : 2022/4950

DAVACILAR : 1…. A.Ş.
2…. A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. … , Av. …

DAVALI : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararının 2. ve 3. maddelerinin iptali istenilmektedir.

DAVACILARIN İDDİALARI :
Elektronik haberleşme ücretlerin serbestçe belirlenmesi gerektiği, yasa ile Kuruma verilen yetkinin sınırlarının aşıldığı, Kurul kararı ile düzenleme yapılamayacağı, angarya yasağının ihlâl edildiği, kısmen de olsa ücretsiz hizmet verilmesinin öngörüldüğü, haberleşme hürriyetinin ihlâl edildiği, tüketici hak ve menfaatlerinin gözetilmediği, tüketicilerin faturalarında artışlara neden olacağı, müşteri hizmetlerinde yoğunluk oluşacağı, ücretsiz müşteri hizmetleri algısının lüzumsuz aramaları arttıracağı, bu durumun operasyonel zorluklar oluşturacağı, maliyetlerin artacağı, düzenlemenin belirsizlik içerdiği ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak, dava konusu düzenlemenin ücret tarifelerinin serbestçe belirlenmesi ilkesine müdahale niteliği taşımadığı, herhangi bir mali yükümlülük getirmediği, müşteri hizmetlerine yönelik aramaların tüketicilerin menfaatine olacak şekilde düzenlendiği, tarifeleri serbestçe belirleme yetkisinin sınırsız olmadığı, tüketici menfaatlerinin dikkate alınması gerektiği, çağrı merkezlerine yönelik aramaların diğer aramalardan bir farkının bulunmadığı, daha düşük seviyede ücretlendirme yapılmasının mümkün olduğu, düzenlemenin herhangi bir belirsizlik oluşturmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’NUN DÜŞÜNCESİ :
Dava; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve …. sayılı kararının 2. ve 3. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik iddiaları yerinde görülmemiştir.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının; elektronik haberleşme sektöründe düzenleme ve denetleme yoluyla etkin rekabetin tesisi, tüketici haklarının gözetilmesi, ülke genelinde hizmetlerin yaygınlaştırılması, kaynakların etkin ve verimli kullanılması, haberleşme alt yapı, şebeke ve hizmet alanında teknolojik gelişimin ve yeni yatırımların teşvik edilmesi ve bunlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu belirtilmiş; elektronik haberleşme sektöründe yapılacak düzenlenmelerde göz önünde bulundurulacak ilkelerin sayıldığı 4. maddesinin (a) bendinde, serbest ve etkin rekabet ortamının sağlanması ve korunması; (b) bendinde, tüketici hak ve menfaatlerinin gözetilmesi; (ç) bendinde, herkesin, makul bir ücret karşılığında elektronik haberleşme şebeke ve hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacak uygulamaların teşvik edilmesi; (d) bendinde, aksini gerektiren objektif nedenler bulunmadıkça veya toplumdaki ihtiyaç sahibi kesimlere özel, kapsamı açık ve sınırları belirlenmiş kolaylıklar sağlanması hâlleri dışında, eşit şartlardaki aboneler, kullanıcılar ve işletmeciler arasında ayrım gözetilmemesi ve hizmetlerin benzer konumdaki kişiler tarafından eşit şartlarla ulaşılabilir olması; (ı) bendinde, bu Kanunda, ilgili mevzuatta ve yetkilendirmelerde açıkça belirlenen durumlar haricinde, işletmecilerin, arabağlantı da dâhil olmak üzere erişim ücretleri ile hat ve devre kiralarını da kapsayacak biçimde, elektronik haberleşme hizmeti sunulması karşılığı alacakları ücretleri serbestçe belirlemesi ilkeleri yer almış; Kurum’un görevlerinin sayıldığı 6. maddesinin (a) bendinde, anılan sektörde, rekabeti tesis etmeye ve korumaya, rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı uygulamaların giderilmesine yönelik düzenlemeleri yapmak, bu amaçla ilgili pazarlarda etkin piyasa gücüne sahip işletmecilere ve gerekli hâllerde diğer işletmecilere yükümlülükler getirmek ve mevzuatın öngördüğü tedbirleri almak; (b) bendinde, sektörde ortaya çıkan rekabet ihlallerini denetleyip yaptırım uygulamak; (g) bendinde, “Elektronik haberleşme ile ilgili olarak Bakanlığın strateji ve politikalarını dikkate alarak, yetkilendirme, tarifeler, erişim, geçiş hakkı, numaralandırma, spektrum yönetimi, telsiz cihaz ve sistemlerine kurma ve kullanma izni verilmesi, spektrumun izlenmesi ve denetimi, piyasa gözetimi ve denetimi de dahil gerekli düzenlemeler ile denetlemeleri yapmak” Kurumun görev ve yetkileri arasında sayılmış; “Tarifelerin düzenlenmesine ilişkin ilkeler” başlıklı 14. maddesinin (g) bendinde, Kurumun her türlü elektronik haberleşme hizmetinin sunulması karşılığında uygulanacak tarifelere ilişkin düzenlemeleri yaparken “tüketici menfaatinin gözetilmesi” ilkesini göz önünde bulunduracağı belirtilmiş; “Tarifelerin düzenlenmesi” başlıklı 13. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, işletmecilerin uygulayacakları tarifeleri, ilgili mevzuat ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirleyecekleri kurala bağlanmıştır.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun dava konusu edilen 15.06.2016 tarih ve 2016/DK-THD/299 sayılı kararının iptali istenilen 2. ve 3.maddelerinde; “2) Abonelerin hizmet aldıkları işletmeciye ait ücretli aranabilen müşteri hizmetleri numarasına doğru şebeke içi arama yapması halinde; uygulanacak ücretlerin ilgili abonelik paketlerinin şebeke içi yönüne doğru arama ücretlerinden yüksek belirlenmemesi ve ilgili abonelik paketleri kapsamında şebeke içine doğru tanınan görüşme sürelerine dâhil edilmesi,
3) Abonelerin farklı bir şebekedeki ücretli aranabilen müşteri hizmetleri numarasına doğru arama yapması halinde; uygulanacak ücretlerin ilgili abonelik paketlerinin çağrının sonlandırıldığı şebeke yönüne doğru arama ücretlerinden yüksek belirlenmemesi ve ilgili abonelik paketleri kapsamında çağrının sonlandırıldığı şebekeye doğru tanınan görüşme sürelerine dâhil edilmesi” hususlarına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı idare tarafından; yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, elektronik haberleşme hizmeti sunan işletmecilerin müşteri hizmetlerine doğru başlatılan çağrıların ücrelendirilmesi hususunun tüketici mağduriyetine sebep olduğu ve tüketici şikayetlerinin artması hususlarının tespiti üzerine, tüketici menfaatleriin gözetilebilmesi, işletmeciler arasındaki uygulama farklılıklarının ortadan kaldırılabilmesi ve ayrıca … sayılı Tüketici Hakları Direktifi’nin “Telefon ile iletişim” başlıklı 21.maddesine uyum sağlanabilmesi amacıyla, bir işletmeci abonesinin kendi müşteri hizmetleri numarasını aradığında farklı bir ücret uygulamasına, başka bir işletmeciye ait müşteri hizmetleri numarası arandığında farklı bir ücret uygulamasına gidilmesinin tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunması açısından uygun olmadığı değerlendirilmek suretiyle, tüketici hak ve menfaatlerinin korunması, işletmeciler arasındaki uygulama farklılıklarının ortadan kaldırılabilmesi amacıyla getirilen dava konusu düzenlemenin bu amaçları ve 5809 sayılı Kanunun 1. maddesinde belirtilen amaçları gerçekleştirebilecek mahiyet ve nitelikte bulunduğu anlaşılmakta olup; düzenlemenin iptali istenilen kısımlarında anılan kamu hizmetinin gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacının diğer iddiaları ise dava konusu düzenlemeyi kusurlandırcı mahiyette görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun işletmecilerin müşteri hizmetlerine doğru yapılan aramaların ücretlendirilmesi konulu … tarih ve … sayılı kararının 2. ve 3. maddelerinin iptali istenilmektedir.

USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idarenin, davanın süresinde açılmadığına yönelik itirazı geçerli görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi.

ESAS YÖNÜNDEN:
İLGİLİ MEVZUAT:
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının; elektronik haberleşme sektöründe düzenleme ve denetleme yoluyla etkin rekabetin tesisi, tüketici haklarının gözetilmesi, ülke genelinde hizmetlerin yaygınlaştırılması, kaynakların etkin ve verimli kullanılması, haberleşme alt yapı, şebeke ve hizmet alanında teknolojik gelişimin ve yeni yatırımların teşvik edilmesi ve bunlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu belirtilmiş; elektronik haberleşme sektöründe yapılacak düzenlenmelerde göz önünde bulundurulacak ilkelerin sayıldığı 4. maddesinin (a) bendinde, serbest ve etkin rekabet ortamının sağlanması ve korunması; (b) bendinde, tüketici hak ve menfaatlerinin gözetilmesi; (ç) bendinde, herkesin, makul bir ücret karşılığında elektronik haberleşme şebeke ve hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacak uygulamaların teşvik edilmesi; (d) bendinde, aksini gerektiren objektif nedenler bulunmadıkça veya toplumdaki ihtiyaç sahibi kesimlere özel, kapsamı açık ve sınırları belirlenmiş kolaylıklar sağlanması hâlleri dışında, eşit şartlardaki aboneler, kullanıcılar ve işletmeciler arasında ayrım gözetilmemesi ve hizmetlerin benzer konumdaki kişiler tarafından eşit şartlarla ulaşılabilir olması; (ı) bendinde, bu Kanunda, ilgili mevzuatta ve yetkilendirmelerde açıkça belirlenen durumlar haricinde, işletmecilerin, arabağlantı da dâhil olmak üzere erişim ücretleri ile hat ve devre kiralarını da kapsayacak biçimde, elektronik haberleşme hizmeti sunulması karşılığı alacakları ücretleri serbestçe belirlemesi ilkeleri yer almış; Kurum’un görevlerinin sayıldığı 6. maddesinin (a) bendinde, anılan sektörde, rekabeti tesis etmeye ve korumaya, rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı uygulamaların giderilmesine yönelik düzenlemeleri yapmak, bu amaçla ilgili pazarlarda etkin piyasa gücüne sahip işletmecilere ve gerekli hâllerde diğer işletmecilere yükümlülükler getirmek ve mevzuatın öngördüğü tedbirleri almak; (b) bendinde, sektörde ortaya çıkan rekabet ihlallerini denetleyip yaptırım uygulamak; (g) bendinde, “Elektronik haberleşme ile ilgili olarak Bakanlığın strateji ve politikalarını dikkate alarak, yetkilendirme, tarifeler, erişim, geçiş hakkı, numaralandırma, spektrum yönetimi, telsiz cihaz ve sistemlerine kurma ve kullanma izni verilmesi, spektrumun izlenmesi ve denetimi, piyasa gözetimi ve denetimi de dahil gerekli düzenlemeler ile denetlemeleri yapmak” Kurumun görev ve yetkileri arasında sayılmış; “Tarifelerin düzenlenmesine ilişkin ilkeler” başlıklı 14. maddesinin (g) bendinde, Kurumun her türlü elektronik haberleşme hizmetinin sunulması karşılığında uygulanacak tarifelere ilişkin düzenlemeleri yaparken “tüketici menfaatinin gözetilmesi” ilkesini göz önünde bulunduracağı belirtilmiş; “Tarifelerin düzenlenmesi” başlıklı 13. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, işletmecilerin uygulayacakları tarifeleri, ilgili mevzuat ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirleyecekleri kurala bağlanmıştır.
HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden, Kurum’a, elektronik haberleşme ve altyapı hizmeti sunan işletmecilerin faaliyetlerini mevzuata uygun olarak yürütmelerini denetlemek, bu hususta ilgili makamları harekete geçirmek ve gereken hâllerde kanunlarda öngörülen yaptırımları uygulamak hususunda görev; elektronik haberleşme hizmetlerinin yürütülmesi ve alt yapısının işletilmesi ile ilgili olarak sektörün faaliyetlerini tam bir rekabet ortamı içinde gerçekleştirmelerini sağlamak konusunda yetki verildiği, Kurum’un kanunlar ile kendisine verilen bu düzenleme ve denetleme yetkisi kullanılırken dikkate alınması gereken ilkelerden birinin “tüketici hak ve menfaatinin gözetilmesi” ilkesi olduğu, elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren işletmeciler tarafından uygulanacak tarifelerin ise (ilgili mevzuat ve) Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirlenebileceği anlaşılmaktadır.
Dava konusu Kurul kararı ile, “2) Abonelerin hizmet aldıkları işletmeciye ait ücretli aranabilen müşteri hizmetleri numarasına doğru şebeke içi arama yapması halinde; uygulanacak ücretlerin ilgili abonelik paketlerinin şebeke içi yönüne doğru arama ücretlerinden yüksek belirlenmemesi ve ilgili abonelik paketleri kapsamında şebeke içine doğru tanınan görüşme sürelerine dâhil edilmesi,
3) Abonelerin farklı bir şebekedeki ücretli aranabilen müşteri hizmetleri numarasına doğru arama yapması halinde; uygulanacak ücretlerin ilgili abonelik paketlerinin çağrının sonlandırıldığı şebeke yönüne doğru arama ücretlerinden yüksek belirlenmemesi ve ilgili abonelik paketleri kapsamında çağrının sonlandırıldığı şebekeye doğru tanınan görüşme sürelerine dâhil edilmesi” hususlarına karar verilmiştir.
Dava konusu düzenlemenin, elektronik haberleşme hizmeti sunan işletmecilerin müşteri hizmetlerine doğru başlatılan çağrıların ücrelendirilmesi nedeniyle tüketici mağduriyetleri oluştuğuna dair tüketici şikayetlerinin artması üzerine, tüketici mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla tesis edildiği görülmekte olup, abonelerin hizmet aldıkları işletmeciye ait ücretli aranabilen müşteri hizmetleri numarasına doğru şebeke içi arama yapması halinde; uygulanacak ücretlerin ilgili abonelik paketlerinin şebeke içi yönüne doğru arama ücretlerinden yüksek belirlenmemesi ve abonelerin farklı bir şebekedeki ücretli aranabilen müşteri hizmetleri numarasına doğru arama yapması halinde; uygulanacak ücretlerin ilgili abonelik paketlerinin çağrının sonlandırıldığı şebeke yönüne doğru arama ücretlerinden yüksek belirlenmemesine yönelik düzenlemenin, işletmeciler arasındaki uygulama farklılıklarının ortadan kaldırılması ve abonelerin karşılaşabileceği sürpriz faturaların engellenmesi suretiyle tüketici hak ve menfaatlerinin korunması amacına hizmet ettiği anlaşıldığından 5809 sayılı Kanun’da öngörülen temel ilkelere uygun olarak tesis edilen dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından ileri sürülen diğer iddialar dava konusu düzenlemeyi kusurlandırıcı mahiyette görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Kullanılmayan …-TL harcın … A.Ş.’ne iadesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 22/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.