Danıştay Kararı 13. Daire 2016/3161 E. 2016/3373 K. 20.10.2016 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/3161 E.  ,  2016/3373 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/3161
Karar No:2016/3373

Temyiz İsteminde Bulunan ve
Karşı Taraf (Davacı) :
Temyiz İsteminde Bulunan ve
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından, dava konusu ihalenin kazanılmış haklarını zedelediği, talebinin ihalenin yapılmasının iptali olduğu; davalı tarafından, dava retle sonuçlandığı hâlde vekâlet ücretine hükmedilmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti : Davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davacının Savunmasının Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nın Düşüncesi : Temyiz istemlerinin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava; … Devlet Hastanesi acil bölümünde yer alan kafeteryanın işleticisi olan davacının, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca, hastanenin … Kat, … Blok, … nolu alanının kafeterya alanı olarak kiralanmasına ilişkin ihalenin; kazanılmış haklarını zedelediği, ihale alıcısı lehine ihale şartnamesinde bulunan birçok avantajın kendi menfaatlerine ağır darbe vurduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılmış; dava dilekçesi ve eklerinin ‘na tevdiine ilişkin .. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, Dairemizin 09.12.2015 tarih ve E:2014/3817, K:2015/4491 sayılı kararı ile bozulması üzerine, İdare Mahkemesi’nce; davacının, ihaleye katılmadığının sabit olduğu, 2886 sayılı Kanun’un 34. maddesi uyarınca, ihalenin yapılış tarzı ve sonucuna ilişkin itiraz hakkı olmayıp, davacının başvurusunun bu madde hükmü uyarınca reddolunmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar, davalı tarafından vekâlet ücretine hükmedilmediği gerekçesiyle ve davacı tarafından dava açmakta menfaati bulunduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1. maddesinde, genel bütçeye dâhil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işlerinin bu Kanun’da yazılı hükümlere göre yürütüleceği; 2. maddesinde, bu Kanun’un yürütülmesinde, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanmasının esas olduğu; 4. maddesinde, bu Kanun’un uygulamasında “İstekli: İhaleye katılan gerçek veya tüzel kişi veya kişileri, İhale: Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla, işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri” ifade edeceği; 17. maddesinde, günlük gazete çıkan yerlerde ihalelerin, ihalenin yapılacağı yerde çıkan gazetelerde en az bir gün aralıkla yayınlanmak suretiyle iki defa duyurulacağı, gazete ile yapılacak ilk ilan ile ihale günü arasının 10 günden, son ilan ile ihale günü arasının 5 günden az olamayacağı, günlük gazete çıkmayan yerlerdeki ihalelerde ilanın, yukarıda yer verilen süreler içinde ilgili idare ile hükümet ve belediye binalarının ilan tahtalarına asılacak yazılar ve belediye yayın araçları ile yapılacağı, bu işlemlerin bir tutanakla belgeleneceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden … Devlet Hastanesi acil bölümünde yer alan kafeteryanın işleticisi olan davacının, Hastanenin … Kat, …Blok … nolu kısmında bulunan 493 m² kapalı alan +150 m² bahçe alanı ve 16 m² bahçede kapalı alanın kafeterya olarak kiralanması işine ilişkin ihalenin, kazanılmış haklarını zedelediği, ihale alıcısı lehine ihale şartnamesinde bulunan birçok avantajın kendi menfaatlerine ağır darbe vurduğunu ileri sürerek iptalini istediği; davacının anılan kafeteryanın işletme ihalesini alarak 14.02.2013 tarihinde sözleşme imzaladığı, yükümlülüklerini yerine getirmediği için davacı ile yapılan sözleşmenin 01.04.2013 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiği; daha sonra dava konusu ihalenin gerçekleştirildiği, ihale için iki adayın şartname aldığı ve sadece bir kişinin ihaleye katıldığı, davacının ihaleye katılmadığı; şartnamede geçici teminat miktarının yüksek belirlendiği, ihalenin belli kişilere yönelik olarak hazırlandığı, ihaleye katılımın azaltıldığı iddialarıyla … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ihtiyati tedbir ve ihalenin iptali istemiyle dava açtığı; anılan Mahkeme’nin … tarih ve … esas sayılı kararıyla ihtiyati tedbir talebinin reddolunması sonrasında 30.04.2014 tarihinde ihalenin yapıldığı, ihalenin gerçekleşmesinden sonra davacı tarafından şartnamedeki hukuka aykırılıklar gerekçe gösterilerek davalı idareye 02.05.2014 tarihinde başvuruda bulunulduğu, davacının ihale gününden sonra yaptığı başvurunun 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 34. maddesi hükmüne istinaden reddedilmesi sonucu, ihale şartnamesinde hukuka aykırılıklar bulunduğu ileri sürülerek, ihalenin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında; iptal davaları, “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmakta; yargı kararlarında “menfaat” kavramının davacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idarî işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddî bir alâka söz konusu ise, davada menfaat bağının bulunduğu kabul edilmekte; bunun dışında ayrıca subjektif bir hakkın ihlâl edilmesi koşulu aranmamaktadır.
Kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alâkasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddî, makul, maddî ve manevî bir alâkasının bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, iptal davaları idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağladığından, bu davalarda menfaat alâkasının bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Davacının, ihale dokümanı almadığı, ihaleye katılmadığı, anılan Kanun kapsamında istekli olmadığı, bu nedenle davacı tarafından, ihalenin sonucuna veya yapılış tarzına karşı açılmış bir dava söz konusu olmayıp, ihalenin tümüyle iptali istendiğinden davacının ihale konusu kafeteryanın yer aldığı anılan hastanede acil kantinini işlettiği dikkate alınarak böyle bir davayı açmakta menfaatinin, başka bir anlatımla dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Dava konusu ihalede, 30.04.2014 tarihinin ihale tarihi olarak belirlendiği, ihalenin Milli Emlak Müdürlüğü’nde 17.04.2014 tarihinde panoda ilan edildiği, 16.04.2014 ve 22.04.2014 tarihlerinde gazetede ilan edildiği, muhammen bedel takdir komisyonunun 06.03.2016 tarihinde oluşturulduğu ve Uşak İnşaatçılar ve Sanatkârlar Odası’ndan 11.03.2014 tarihinde emsal bedel tespitinin istendiği, 09.04.2014 tarihinde ihale onayının alındığı, ihale komisyonunda beş asil ve beş yedek üye bulunduğu, komisyonun bir başkan, üç uzman üye ve bir mali üyeden oluştuğu, davacının işlettiği acil kantinine yönelik olarak sözleşme ve şartnamede, acil kantininin 24 saat açık olacağı, başhekim izniyle saat 18:00-06:00 arası kapanabileceği, acil kantininde, tost bisküvi, tatlı çeşitleri, çikolata, alkolsüz içeceklerin satışının yapılabildiği, hastane içinde servis arabası ile satış imkânı verildiği ve servis arabasına ilişkin sayı belirtilmediği; dava konusu ihaleye ilişkin şartnamede ise, kafeteryanın 07:00-23:00 saatleri arasında açık olacağı, kafeteryada, tost bisküvi, tatlı çeşitleri, çikolata, sıcak yemekler, fastfood, alkolsüz içeceklerin satışına imkân verildiği, hastane içinde üç servis arabasıyla satış yapılabileceğinin belirtildiği; diğer taraftan, dava konusu ihaleye konu yerin daha önce de ihaleye konu edildiği ve davacının bu ihaleyi kazanarak sözleşme imzaladığı, fakat, kira bedelini ödemediği için tahliye edildiği ve yeniden ihale edildiği; ayrıca, acil kantinine yönelik olarak davacının sözleşmesinin 15.03.2016 tarihinde sona erdiği, davacı tarafından yeniden kiralama sözleşmesinin 01.04.2016 tarihinde imzalandığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının iddialarının, hukuken kabul edilebilir somut bilgi ve belgelerle kanıtlanamaması karşısında, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, 2886 sayılı Kanun’un 45. ve devamı maddelerinde belirtilen açık teklif usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşılan dava konusu ihale işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu uyuşmazlıkta, çözüme kavuşturulması gereken bir başka husus ise, vekâlet ücretine ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 4/f. maddesinde; yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği kararda bulunacak hususlar arasında sayılmış, 16. maddesinde, tarafların, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemeyecekleri kurala bağlanmış, 20. maddesinin 1. fıkrasında; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.” hükmüne yer verilmiş, 2. fıkrasında; taraflardan biri ara kararının icaplarını yerine getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar üzerindeki etkisinin mahkemece önceden takdir edileceği ve ara kararında bu hususun ayrıca belirtileceği, 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinde ise, savunma süresinin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on beş gün olduğu, bu sürenin bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün uzatılabileceği, savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosyanın tekemmül etmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun avukatlık ücreti başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade edeceği kurala bağlanmış, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. maddesinde, tarifede yazılı avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğu, 3. maddesinde, yargı yerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı, bu ücretin belirlenmesinde avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı, 5. maddesinde ise, hangi aşamada olursa olsun dava ve icra takibini kabul eden avukatın, tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanacağı belirtilmiştir.
Dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davaya ilişkin dilekçesini davalı idareye tebliği üzerine davalı idare vekilince süresinde savunma verilmediği, dosyanın tekemmülünden sonra Mahkemece yapılan ara kararları gereğini yerine getirmek amacıyla istenen bilgi ve belgeler gönderilerek beyanda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre; davalı idare vekili süresi içerisinde savunma vermediğinden, davada vekili olduğu tarafa hukuki yardımda bulunmadığı açık olup, dosyanın tekemmülünden sonra uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak Mahkemece yapılan ara kararlarının gereğini yasal olarak yerine getirmekle yükümlü olan davalı idare vekilinin, Mahkemenin ara kararları üzerine istenen bilgi ve belgeleri göndermek ve beyanda bulunmak suretiyle dosyaya hukuki katkısının bulunduğunun kabul edilemeyeceğinden, İdare Mahkemesi’nce vekâlet ücretine hükmedilmemesinde usul hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın reddi yolundaki temyize konu … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA; dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, posta giderleri avansından artan tutarın taraflara, kullanılmayan ….-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 20.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.