Danıştay Kararı 13. Daire 2016/3111 E. 2016/3792 K. 18.11.2016 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/3111 E.  ,  2016/3792 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/3111
Karar No:2016/3792

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

Vekili : Av. …-

Karşı Taraf (Davacı) : … Petrol Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacıya ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetim sonucu tesis edilen mühürleme işleminde mevzuata aykırılık bulunmadığı, numunelerin ulusal marker seviyesinin geçersiz olduğu, istasyonda gizli tank bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava; “… Yolu … Km …” adresinde faaliyet gösteren ve davacı şirket tarafından işletilen akaryakıt istasyonunda bulunan 8 adet pompanın mühürlenmesine ilişkin 15.04.2015 tarih ve A-… sayılı tutanağın iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; dosyanın incelenmesinden, 15.04.2015 tarihinde davacıya ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetimde; anılan istasyonun vaziyet planının bulunmadığı, istasyona ait idare binasının arka kısmında 3 adet yer altı tankının bulunduğu, anılan yerde yapılan kazı çalışması sonucu gizli yer altı tankının bulunduğu ve bu tanktan iki adet dalgıç motoru ve boru vasıtası ile istasyonun önündeki 3 adet adada bulunan akaryakıt satış pompalarına bağlantının tespit edildiği, seyyar kontrol cihazı ile yapılan ulusal marker kontrolünde, istasyonda bulunan gizli tanktan alınan akaryakıt numunesinin ulusal marker testi sonucunun geçersiz olduğunun anlaşılması sonucu ulusal marker seviyesi geçerli olan tanklar dâhil istasyonun tamamının mühürlenerek faaliyetine son verilmesi üzerine, mühürleme işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı; ulusal marker seviyesinin geçersiz olması durumunda, akredite laboratuvar sonucu bildirilinceye kadar Kurum tarafından alınacak idari tedbirin sadece “kaçak akaryakıt” satışını engellemeye yönelik olabileceği; uyuşmazlık konusu olayda, 15.04.2015 tarihinde davacıya ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetimde tespit edilen gizli tankta bulunan mavi renkli dalgıç motorunun bağlı olduğu hattın (1) nolu adada bulunan 2 adet akaryakıt satış pompalarına bağlı olduğu, yeşil renkli dalgıç motorunun bağlı olduğu hattın ise önce (3) nolu adada bulunan 4 adet akaryakıt satış pompasından birine (tek pompa) bağlı olduğu, daha sonra da (T) boru vasıtasıyla (2) nolu adada bulunan 2 adet akaryakıt satış pompasından birine (tek pompa) bağlı olduğu, yasal tanklardan iki adet boru hattının birinin doğrudan (2) nolu adada bulunan akaryakıt satış pompasına, diğerinin ise (1) ve (3) nolu adada bulunan akaryakıt satış pompalarına gittiği, ancak bağlantıları tespit edilen pompaların hangileri olduğunun pompa seri numaraları yazılmak suretiyle yasal satış yapılan pompalardan tefrikinin yapılmadığı, bu hâliyle ilgili mevzuat uyarınca sadece kaçak akaryakıt olduğu seyyar kontrol cihazı ile tespit edilen pompa ve tankın mühürlenmesi gerekirken, gerekli tefrik işlemi yapılmadan diğer tank ve pompalar dâhil istasyonun bütünüyle mühürlenmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “İdari Yaptırımlar” başlıklı 20. maddesinin 8. ve 9. fıkralarında, “5607 sayılı Kanun’da belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edililir. Lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez.
Kaçakçılık fiilinin sadece ulusal marker seviyesi ile ilgili olması durumunda, geçici durdurma kararı akredite laboratuvar analiz sonucuna göre verilir. Akredite laboratuvar analiz sonucunun bildirilmesine kadar kaçak akaryakıt satışını engelleyecek idari tedbirler Kurum tarafından alınır.” kuralı yer almaktadır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun “Kaçakçılık suçları” başlıklı 3. maddesinin 11. fıkrasında, “Ulusal marker uygulamasına tabi olup da, ‘nun belirlediği seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıtı;
a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
b) Satışa arz eden veya satan,
c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
Kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, marker içermeyen veya seviyesi geçersiz olan akaryakıtın kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur.”, 14. fıkrasında, “Kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman bulunduranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” kuralına yer verilmiştir.

Yukarıda aktarılan düzenleme uyarınca, kaçak akaryakıtı herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmek için lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman bulunduranların kaçakçılık suçları kapsamında değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, seyyar kontrol cihazı ile yapılan ulusal marker kontrolünde, istasyonda bulunan gizli tanktan alınan akaryakıt numunesinin ulusal marker testi sonucunun geçersiz olması yanında, istasyonda yapılan kazı çalışması sonucu gizli yer altı tankının bulunduğunun ve bu tanktan iki adet dalgıç motoru ve boru vasıtası ile istasyonun önündeki 3 adet adada bulunan akaryakıt satış pompalarına bağlantının tespit edilmesine dayanılarak, ulusal marker seviyesi geçerli olan tanklar dâhil istasyonun tamamen mühürlenmesine ilişkin 15.04.2015 tarih ve A-… sayılı mühürleme tutanağının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Kaçakçılık fiilinin sadece ulusal marker seviyesi ile ilgili olması durumunda önce ulusal marker seviyesinin geçersiz çıktığı tank ve düzeneklerin mühürleneceği, alınan numunelerin analiz için akredite laboratuvarlara gönderileceği, bu numunelerin analizi sonucunda ulusal marker seviyesinin geçersiz çıkması durumunda, akaryakıt istasyonunun tamamının geçici olarak mühürleneceği; ancak kaçakçılık suçu bakımından 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 14. fıkrasındaki fiillerin varlığına ilişkin tespitlerin bulunması hâlinde akaryakıt istasyonunun tamamının geçici olarak mühürleneceği açıktır.
Diğer taraftan, dava konusu olayda, mühürleme işleminin adli kolluk personeli tarafından gerçekleştirildiği, söz konusu görevliler her ne kadar EPDK denetçisi sıfatını haiz olsalar da mühürleme işleminin işlemi olarak değerlendirilemeyeceği, bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 32. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlemi tesis eden idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olan … İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, ulusal marker seviyesinin geçersiz çıkması yanında gizli tank ve dalgıç pompanın bulunması nedeniyle, 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 14. fıkrası uyarınca kaçakçılık suçu kabul edilen kaçak akaryakıt satmaya ve herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde düzenek ve ekipman bulundurma fiiline ilişkin tespit edilen aykırılıklar üzerine 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesi uyarınca tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, kararın, davalı idarenin yargılama giderleri kapsamında harç ödemekle yükümlü tutulmasına ilişkin kısmı da temyiz edilmiş ise de, idare mahkemesi kararının davalı lehine bozulduğu, İdare Mahkemesi tarafından bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda yargılama giderlerinin tekrar değerlendirileceği dikkate alındığında, söz konusu iddiaların bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.