Danıştay Kararı 13. Daire 2016/1662 E. 2023/1336 K. 22.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/1662 E.  ,  2023/1336 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/1662
Karar No:2023/1336

TEMYİZ EDEN (DAVACI) :… İnşaat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av….

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) … tarih ve … sayılı ile … tarih ve … sayılı kararları uyarınca verilen idari para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen 57.156,00-TL tutarlı, … tarih ve… takip numaralı ile 57.156,00-TL tutarlı, … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; ödeme emirlerine dayanak idari para cezalarının Kurul’un … tarihli … ve … sayılı kararları ile tesis edildiği, idari para cezasının kaldırılmasına ilişkin … tarih ve E…. Müt. Sayılı … Sulh Ceza Mahkemesi kararının … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararıyla Danıştay’ın görevli olduğu gerekçesiyle kaldırıldığı, davacı tarafından anılan karardan sonra Danıştay’da herhangi bir dava açılmadığı;
Bu itibarla, idari para cezasının davacı tarafa tebliğ edildiği, ancak işleme karşı süresinde dava açılmaması nedeniyle borcun kesinleştiği, bakılan davanın ise söz konusu para cezasının tahsili amacıyla tanzim olunan ödeme emirlerine karşı açıldığı anlaşıldığından, kesinleşmiş olan bir kamu alacağının tahsili amacıyla tanzim olunan ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemler hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, yerine getirme/tahsil zamanaşımı hususlarının incelenmediği, 50.000,00-TL ve üzerindeki idari para cezaları için zamanaşımı süresinin 7 yıl olduğu, 13/01/2006 tarihinde kesinleşen ve takip eden 01/01/2014 tarihinden itibaren geçen 7 yıllık sürede tahsil edilmeyen kamu alacağının zamanaşımına uğradığı, idari para cezalarının muhatabının kendileri olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının karşı oyda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
… Otoyolu … Km Selimpaşa/İSTANBUL adresinde kurulu bayilik faaliyeti yürüten davacıya ait akaryakıt istasyonlarında (Kuzey ve Güney) gerçekleştirilen denetimde, “lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması” fiilini işlediği tespit edildiğinden bahisle, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca … tarih ve … sayılı 57.156,00-TL tutarlı, … tarih ve … sayılı, 57.156,00-TL tutarlı Kurul kararlarıyla idari para cezası verilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından davalı idareye gönderilen … tarih ve … sayılı yazı ile idari para cezalarının tahsil edilmesi talep edilmiş, bu talebe istinaden davalı idarece 57.156,00-TL tutarlı, … tarih ve … takip numaralı ve 57.156,00-TL tutarlı, … tarih ve … takip numaralı ödeme emirleri düzenlenmiştir.
Bunun üzerine anılan ödeme emirlerinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun ihlâlin tespiti tarihinde yürürlükte bulunan hâliyle “İdari para cezaları” başlıklı 19. maddesinde, eylemlere göre idari para cezası miktarları düzenlenmiş, ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde, lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması hâlinde ikiyüzmilyar (ikiyüzbin) Türk Lirası idari para cezası uygulanacağı, dördüncü fıkrasında ise bayiler için bu cezanın beşte birinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Ancak, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 522. maddesi ile 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
5728 sayılı Kanun’un gerek genel, gerekse madde gerekçelerinde değişikliklerin nedeni, “İdari yaptırım kararlarının tebliği, kesinleşmesi, takip ve tahsili ile zamanaşımı konuları Kabahatler Kanunu’nun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.” şeklinde açıklanmıştır.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun’un “Yerine getirme zamanaşımı” başlıklı 21. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi hâlinde zamanaşımı süresinin 7 yıl olduğu, aynı maddenin 4. fıkrasında, zamanaşımı süresinin kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesinde, çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi hâlinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının “lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması” fiilini işlediğinin tespit edildiğinden bahisle Kurul kararlarıyla davacıya idari para cezası verildiği, bunun üzerine davacı tarafından anılan Kurul kararlarına karşı … Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığı, Mahkeme’nin … tarih ve … Müt. sayılı kararıyla Kurul kararlarının kaldırılmasına karar verildiği, davalı idare tarafından anılan karara karşı itiraz edildiği, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve … D.İş sayılı kararıyla … Sulh Ceza Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Danıştay’a gönderilmek üzere Mahkemesine iadesine karar verildiği, Sulh Ceza Mahkemesi tarafından dosyanın Danıştay’a gönderildiği, Dairemizin 18/10/2006 tarih ve E:2006/4433, K:2006/4029 sayılı kararıyla, “adli yargı yerince doğrudan Danıştay Başkanlığı’na gönderilen dava dosyasının incelenme olanağının bulunmadığı” gerekçesiyle dosyanın … Sulh Ceza Mahkemesi’ne iadesine karar verildiği, Dairemizin bahse konu kararının 25/11/2006 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bu tebliğ üzerine dava konusu ödeme emirlerinin dayanağı olan Kurul kararlarına karşı dava açılmadığı, sonrasında dava konusu ödeme emirlerinin tesis edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu ödeme emirlerinin dayanağı Kurul kararlarına karşı açılan davada, yargı sürecinde son aşama itibarıyla Dairemiz tarafından verilen 18/10/2006 tarih ve E:2006/4433, K:2006/4029 sayılı kararın davacıya 25/11/2006 tarihinde tebliğ edildiği, 2577 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca 30 gün içinde görevli yargı yerinde dava açılması gerektiğinden Kurul kararlarına karşı dava açılmasının son gününün 25/12/2006 tarihi olduğu, davacı tarafından anılan Kurul kararlarına karşı dava açılmadığının beyan edildiği, UYAP üzerinden yapılan incelemede de davacı tarafından Kurul kararlarına karşı açılan bir davanın bulunmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, 25/12/2006 tarihinde kesinleşen idari para cezaları için zamanaşımı süresinin 01/01/2007 tarihinden başlayacağı, bu tarihten itibaren 7 yıl içerisinde tahsil edilmeyen idari para cezalarının zamanaşımına uğrayacağı anlaşıldığından, yerine getirme zamanaşımı süresi dolduktan sonra idari para cezalarının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen 19/06/2014 tarihli dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 22/03/2023 tarihinde esasta oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

(X) GEREKÇEDE KARŞI OY :
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun ihlâlin tespiti tarihinde yürürlükte bulunan hâliyle “İdari para cezaları” başlıklı 19. maddesinde, eylemlere göre idari para cezası miktarları düzenlenmiş, ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde, lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması hâlinde ikiyüzmilyar (ikiyüzbin) Türk Lirası idari para cezası uygulanacağı, dördüncü fıkrasında ise bayiler için bu cezanın beşte birinin uygulanacağı belirtilmiştir. Maddede ayrıca, “… Cezalar tahsil edilinceye kadar, mahkeme kararı ile ilgililerin varlıklarına tedbir konulabilir. …

Kurulun ceza vermesinde zamanaşımı süresi, ihlâlin ve/veya olayın meydana geliş tarihinden itibaren beş yıldır…
Ay içinde tahsil edilen idari para cezaları müteakip ayın yirminci iş günü sonuna kadar irat kaydedilmek üzere Hazineye devrolunur.

İdari para cezalarının tahakkuk tarihini izleyen otuz gün içerisinde ödenmemesi hâlinde, cezanın ilgili vergi dairesi aracılığı ile tahsili sağlanır. Tahsilatta 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. …” kuralları yer almıştır.
Ancak, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 522. maddesi ile 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi yeniden düzenlenmiş ve maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendindeki ceza miktarı ikiyüzellibin Türk Lirası olarak belirlenmiş, madde metninde daha önce yer alan tahsil zamanaşımı hükümlerine yer verilmediği gibi, gerek bu yeni düzenlemede, gerekse 5728 sayılı Kanun’da, Kurul’ca daha önce verilen idari para cezalarının tahsilinde eski hükümlerin geçerli olacağı yönünde bir kural da yer almamıştır.
Buna karşılık, 5728 sayılı Kanun’un gerek genel, gerekse madde gerekçelerinde bu değişikliklerin nedeni “İdari yaptırım kararlarının tebliği, kesinleşmesi, takip ve tahsili ile zamanaşımı konuları Kabahatler Kanunu’nun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.” şeklinde açıklanmıştır.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesinde, bu Kanun’un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Öte yandan, aynı Kanun’un “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş, maddeyle atıf yapılan 5237 sayılı Kanun’un “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunacağı ifade edilmiş; fiil tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan “Yerine getirme zamanaşımı” başlıklı 21. maddesinde ise, ellibin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasına karar verilmesi hâlinde zamanaşımı süresinin yedi yıl olduğu, bu sürenin, kararın kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacağı kuralına yer verilmiştir.
Belirtilen Kanun hükümleri uyarınca hukuki güvenlik ilkesi açısından ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması yoluyla ortaya çıkan yeni hukuki durumun dikkate alınması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının “lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması” fiilini işlediğinin tespit edildiğinden bahisle Kurul kararlarıyla davacıya idari para cezası verildiği, bunun üzerine davacı tarafından anılan Kurul kararlarına karşı … Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığı, Mahkeme’nin … tarih ve … Müt. sayılı kararıyla Kurul kararlarının kaldırılmasına karar verildiği, davalı idare tarafından anılan karara karşı itiraz edildiği, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve … D.İş sayılı kararıyla … Sulh Ceza Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Danıştay’a gönderilmek üzere Mahkemesine iadesine karar verildiği, Sulh Ceza Mahkemesi tarafından dosyanın Danıştay’a gönderildiği, Dairemizin 18/10/2006 tarih ve E:2006/4433, K:2006/4029 sayılı kararıyla, “adli yargı yerince doğrudan Danıştay Başkanlığı’na gönderilen dava dosyasının incelenme olanağının bulunmadığı” gerekçesiyle dosyanın … Sulh Ceza Mahkemesi’ne iadesine karar verildiği, Dairemizin bahse konu kararının 25/11/2006 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bu tebliğ üzerine dava konusu ödeme emirlerinin dayanağı olan Kurul kararlarına karşı dava açılmadığı, sonrasında dava konusu ödeme emirlerinin tesis edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından dava ve temyiz dilekçesinde, “alacağın zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla tahsil edilemeyeceği” iddiasında bulunulduğundan, anılan hususun açıklığa kavuşturulabilmesi için öncelikle, kamu alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Dava konusu ödeme emirlerinin dayanağı Kurul kararlarına karşı açılan davada, yargı sürecinde son aşama itibarıyla Dairemiz tarafından verilen 18/10/2006 tarih ve E:2006/4433, K:2006/4029 sayılı kararın davacıya 25/11/2006 tarihinde tebliğ edildiği, 2577 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca 30 gün içinde görevli yargı yerinde dava açılması gerektiğinden Kurul kararlarına karşı dava açılmasının son gününün 25/12/2006 tarihi olduğu, davacı tarafından anılan Kurul kararlarına karşı dava açılmadığının beyan edildiği, UYAP üzerinden yapılan incelemede de davacı tarafından Kurul kararlarına karşı açılan bir davanın bulunmadığı görülmektedir.
Her ne kadar 01/08/2010 tarih ve 27659 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6009 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 37. maddesi ile 5326 sayılı Kanun’un “Yerine getirme zamanaşımı” başlıklı 21. maddesinde zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi olarak kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlayacağı yönünde değiştirilmiş ise de, aynı Kanun’un 5. maddesinin atıf yaptığı 5237 sayılı Kanun’un 7. maddesi uyarınca değişen kanunlardan davacının lehine olanının uygulanmasının hukuki güvenlik ilkesi açısından bir zorunluluk olduğu kuşkusuzdur.
Bu itibarla, tahsil zamanaşımı süresinin lehe olan Kanun hükmü uyarınca idari para cezalarının kesinleşmesinden itibaren başlatılacağı, başka bir anlatımla, 25/12/2006 tarihinde kesinleşen idari para cezalarının kesinleşme tarihinden itibaren yedi yıl içerisinde tahsil edilmemesi hâlinde kamu alacağının zamanaşımına uğrayacağı, bu anlamda 25/12/2006 tarihinde kesinleşen idari para cezalarının en son 25/12/2013 tarihine kadar tahsil edilebileceği, bu tarihten sonra kamu alacağının zamanaşımına uğraması nedeniyle ödeme emri düzenlenemeyeceğinden, yerine getirme zamanaşımı süresinin dolmasından sonra davacı adına düzenlenen 19/06/2014 tarihli dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının anılan gerekçe ile bozulması gerektiği oyu ile karara gerekçe yönünden katılmıyorum.