Danıştay Kararı 13. Daire 2016/1451 E. 2020/141 K. 15.01.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/1451 E.  ,  2020/141 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/1451
Karar No:2020/141

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLİ :
İSTEMİN_KONUSU:… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıya ait “…” logolu akaryakıt istasyonunda yapılan kontrollerde kaçakçılık yapıldığından bahisle düzenlenen … tarih ve … sayılı mühürleme işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; kaçakçılık fiili nedeniyle sözkonusu akaryakıt istasyonu hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı mühürleme işleminin iptali istemiyle açılan ve Mahkemenin E:… sayılı esasına kaydedilen dava dosyasında … tarih ve E…, K:… sayılı karar ile işlemin 22/04/2013 tarihi itibarıyla öğrenildiği, bu süreden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten çok sonra 15/04/2016 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığından ”davanın süreaşımı nedeniyle reddine” karar verildiği, bu kararın 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yoluna başvurulmayarak kesinleştiğinin anlaşıldığı, bakılan davanın konusunun da davacı hakkında düzenlenen… tarih ve … sayılı mühürleme işlemine ilişkin olduğu, kesin olarak hükme bağlanan dava ile bu davanın konusu ve tarafları aynı olduğundan, kesin hüküm niteliği karşısında; aynı konuda açılan tarafları ve sebebi de aynı olan bu davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kaçakçılık fiilini işlemediği, dosyanın incelenmesi sonucu bu durumun görüleceği, davanın esasına girilmesi gerektiği, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Bayilik lisansı sahibi davacı şirketin akaryakıt istasyonuna 22/04/2013 tarihinde denetime gidilmiştir.
Denetim neticesinde, akaryakıt istasyonunda otomasyon sisteminde tanklarda ürün bulunmadığı, fiziki kontrolde tanklarda ürün bulunduğu, 1 no.lu tankta 35 cm ürün olduğu, tanktaki prob denilen malzeme sökülünce proba takılı şamandıranın hareketinin kısıtlanması için kelepçe takılarak müdahale edildiği, böylece satışı yapılan ürünün otomasyona yansımadığı tespit edilmiştir.
Bu tespitler üzerine, akaryakıt istasyonu 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca … tarih ve … sayılı işlem ile mühürlenmiştir.
Anılan mühürlenme işleminin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde, “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartları arasında sayılmış; “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesinde, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.”; “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinin birinci fıkrasında, “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihaî kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihaî karar, hükümdür.”; “Kesin hüküm” başlıklı 303. maddesinde ise, “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda “kesin hüküm” müessesesi düzenlenmemiş ve bu konuda 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddelerine doğrudan atıfta bulunulmamış ise de; idarî yargı yerleri açısından da, hukukî istikrar ve güvenliği sağlama amacı taşıyan kesin hüküm müessesesi, uyuşmazlığın esasını hükme bağlayan nihaî yargı kararlarının, kimse tarafından değiştirilememesini ve daha sonra açılan dava bakımından bağlayıcı olmasını; diğer bir anlatımla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir daha dava konusu edilememesini ifade etmektedir. Buna göre, bir kararın maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıması hâlinde; tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yeni bir dava açılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Esasa ilişkin nihaî kararlar (hükümler) maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. İlk inceleme nedeniyle davanın usul yönünden reddine ilişkin kararlar ise, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmaksızın verildiğinden, yalnızca ilişkin oldukları usul sorunu hakkında kesin hüküm teşkil etmekte, mutlak anlamda kesin hüküm niteliği taşımamaktadırlar. Dolayısıyla, usul yönünden reddedilen davaların yeniden açılmasına hukukî bir engel bulunmadığından, bu kapsamda yeniden açılan davaların, 2577 sayılı Kanun’da yer alan ilk inceleme konuları göz önüne alınarak yeniden inceleneceği ve ulaşılan sonuca göre karar verileceği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, daha önce … İdare Mahkemesinin E:…, K:… sayılı kararıyla sonuçlanan dava ile bakılan davanın taraflarının, sebebinin ve konusunun aynı olmasına karşılık; iptali istenen işlemin unsurlarına yönelik hukukî denetim sonucu verilmiş esasa ilişkin nihaî bir karar mevcut olmadığından ve ilk davada süre aşımı nedeniyle verilen ret kararı mutlak anlamda kesin hüküm niteliği taşımadığından, bakılan davanın ilk incelemesinin usulüne uygun olarak yapılması ve ilk inceleme aşamasında sorun bulunmaması hâlinde işin esasının incelenmesi gerekirken, kesin hüküm nedeniyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesinde usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.