Danıştay Kararı 13. Daire 2016/1327 E. 2019/3808 K. 25.11.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/1327 E.  ,  2019/3808 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2016/1327
Karar No:2019/3808

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Fon)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : … hakkında yapılan takip çerçevesinde, “… Mh. … Cad., No:…, …- …/…” adresinde 24/08/2007 tarihinde haczedilen malların, davacıya iade edilmesi talebini içeren başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davalı idare tarafından … hakkında yapılan takip çerçevesinde, “… Mh. … Cd. No: …, …-…/… adresinde 24/08/2007 tarihinde haciz işlemi yapıldığı, davacı tarafından 10/09/2012 tarihli ihtarname ile haciz işleminin gerçekleştiği adreste kiracı olarak bulunduğu ve bu nedenle kendine ait malların haczedilmiş olduğu ileri sürülerek, hacizli malların kendisine tesliminin istenildiği; bu durumda, haczedilen malların kendisine ait olduğu ve bu nedenle iade edilmesi gerektiği yönündeki istihkak iddiasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, haciz işleminin dayanağı olan ödeme emrinin mahkeme kararıyla iptal edildiği, mahkeme kararının uygulanmasının zorunlu olduğu, malların haczedilmesinin dayanağının ortadan kalktığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istihkak iddiasıyla ilgili açılan davanın adli yargıda görülmesi gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacının babası olan … hakkında ….-TL’lik ecrimisil alacağının tahsili amacıyla 26/12/2007 tarih ve 75 sayılı ödeme emri düzenlenmiş ve icra takibi çerçevesinde, “… Mah. … Cad. No: … …-…/…” adresinde 24/08/2007 tarihinde davacı ve babasının huzurunda haciz işlemi yapılmıştır.
Davacı, 10/09/2012 tarihli ihtarname ile haciz işleminin gerçekleştiği adreste kiracı olarak bulunduğunu ve bu nedenle kendine ait malların haczedilmiş olduğunu ileri sürerek hacizli malların geri verilmesi talebinde bulunmuş, bu başvuru cevap verilmeyerek zımnen reddedilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari makamların sükutu” başlıklı 10. maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililer tarafından altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 66. maddesinde, “Borçlu, elinde bulunan bir malı üçüncü şahsın mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, haczi yapan memur bunu haciz zaptına geçirir. Keyfiyet, iddia borçlu tarafından yapılmışsa üçüncü şahsa, üçüncü şahıs tarafından yapılmışsa borçluya bildirilir.
Tahsil dairesi, haciz zaptını aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde iddiayı reddetmediği takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Üçüncü şahıs, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmediği takdirde istihkak iddiası dinlenmez.
İstihkak iddiası tahsil dairesince kabul edilmez veya borçlu tarafından istihkak iddiasına itiraz edilirse, 7 gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumu tahsil dairesince üçüncü şahsa bildirilir. Müddetinde dava açılmadığı takdirde istihkak iddiasından vazgeçilmiş sayılır.”; 68. maddesinin 1. fıkrasında, “istihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu mahal mahkemesi salahiyetlidir. İstihkak davaları diğer işlere takdimen görülür.” kuralı yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için davacının 10/09/2012 tarihli ihtarnameyle yaptığı başvurunun hukukî niteliğinin ortaya konulması gerekmektedir. Zira Mahkeme anılan başvuruyu 6183 sayılı Kanun’a göre “istihkak iddiası” olarak değerlendirmiş ve davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
Dosyanın incelenmesinden, haciz işleminin dayanağı olan ve davacının babası adına düzenlenen 26/12/2007 tarih ve 75 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiş, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin, 12/12/2011 tarih ve E:2009/839, K:2011/5672 sayılı kararıyla, “4389 ve 5411 sayılı Kanunlarda ecrimisil veya işgal tazminatı tahakkuk ve talebi konusunda Fon’a verilen herhangi bir özel yetki bulunmadığından ve dava konusu taşınmaz, 4389 sayılı Kanun kapsamında ortaya çıkan Fon alacağına mahsuben Fon adına devir ve tescil edilmesinden sonra Fon’un özel mülkiyeti haline gelmekle 4389 ve 5411 sayılı Kanunların kapsamı dışına çıktığından, bu aşamadan sonra dava konusu taşınmazdan kaynaklı alacakların ancak özel hukuk hükümlerine göre tespit ve tahsili mümkün olup, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsili imkânı bulunmamaktadır.” gerekçesiyle onandığı ve karar düzeltme isteminin de 04/07/2013 tarih ve E:2012/2112, K:2013/2082 sayılı kararla reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacının 10/09/2012 tarihinde yaptığı idarî başvurunun yapıldığı tarih ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde, 6183 sayılı Kanun’a tâbi “istihkak iddiası” olarak nitelendirilemeyeceği görülmektedir. Zira, 6183 sayılı Kanun’a göre istihkak iddiası ancak belirli bir süre içinde (hacizden itibaren 7 gün) ileri sürülebilmektedir. Davacı, … İdare Mahkemesi’nin iptal kararının onanmasından sonra (10/09/2012 tarihinde) hacizli malların iade edilmesi için başvuruda bulunmuştur. Bu bağlamda davacının 10/09/2012 tarihinde yaptığı başvuru mahkeme kararının uygulanması çerçevesinde daha önceden haczedilen mallarının kendisine verilmesi talebinden ibarettir ve 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Bu itibarla, davacının 10/09/2012 tarihli ihtarname ile hacizli mallarının geri verilmesi talebiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işleme karşı açılan davanın görüm ve çözümünde idarî yargı görevli olduğundan, davanın görev yönünden reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.