Danıştay Kararı 13. Daire 2016/1050 E. 2017/627 K. 13.03.2017 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/1050 E.  ,  2017/627 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/1050
Karar No : 2017/627

Davacı :
Vekili :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti : Dava; ….. Mahallesi, 313 ada, 99 numaralı parseldeki …. m² yüzölçümlü taşınmazın üzerindeki binalar ile birlikte satışına ilişkin olarak 31.03.2015 tarihinde gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinin, Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmadığı gerekçesiyle iptal edilmesine ilişkin 30.09.2015 tarih ve 6176 sayılı davalı idare işleminin; sebep gösterilmeden ihalenin iptal edildiği, kamu yararına uygun olarak emsal taşınmaz değerlerinin üstünde yüksek bir teklif verildiği, ihalenin iptalinin maksat unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu, ihale bedelinin idareye verildiği altı aylık süreç içinde zararları olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davanın süresinde açılmadığı, İhale Şartnamesi’nin 3. maddesi uyarınca nihai kararın onaylanıp onaylanmaması yetkisinin Özelleştirme Yüksek Kurulu’na ait olduğu, 20. maddesinde idarenin ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbest olduğu, 23. maddesinin (c) bendinde ihalenin iptali hâlinde talepte bulunulamayacağının belirtildiği, idareye tanınan yetkinin yargısal denetim dışında olduğu, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca takdir yetkisi kullanılırken gizli olan değer tespiti gibi hususların da incelendiği, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nın Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Dava; …. mahallesi, ….,74 m² yüzölçümlü taşınmazın üzerindeki binalar ile birlikte satışına ilişkin olarak 31.03.2015 tarihinde gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinin, Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmadığı gerekçesiyle iptal edilmesine ilişkin 30.09.2015 tarih ve 6176 sayılı davalı idare işleminin iptali açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik iddiaları yerinde görülmemiştir.
Anayasa’nın “Devletleştirme ve Özelleştirme” başlıklı 47. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.” hükmü bulunmaktadır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinin (A) fıkrasında, bu Kanunun amacının, bu maddede sayılan kuruluşların ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmesine ilişkin esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, aynı fıkranın (d) bendinde; genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi teşebbüslerinden kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının özelleştirilebileceği öngörülmüş, Kanun’un 2. maddesinde de özelleştirme uygulamalarındaki ilkeler düzenlenmiş olup, “kuruluşların özellikleri ve içinde bulundukları şartlara göre özelleştirme yöntemlerinin belirlenmesi” bu ilkeler arasında sayılarak, belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda alınacak kararlarda öncelikler ile bunların tabi olacağı özelleştirme uygulamalarına ilişkin esas ve usullerin kuruluşların nitelikleri ve ülke ekonomisinin gerektirdiği şartlar da dikkate alınarak Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Kanun’un 3. maddesinin (c) bendinde, kuruluşların; satış, kiralama, işletme hakkı devri, mülkiyetin gayri aynî hakların tesisi ve işin gereğine uygun sair hukukî tasarruflar ile devredilmelerine ilişkin özelleştirme yöntemlerinden hangisi ile özelleştirileceğini belirlemenin Kurul’un görevleri arasında olduğu kuralına yer verilmiş, aynı maddenin (d) bendinde; belirtilen hususta yapılan ihaleler sonucunda ihale komisyonlarınca verilen nihai kararları onaylama yetkisinin Özelleştirme Yüksek Kuruluna ait olduğu hükme bağlanmış, 17. maddesinin (A) fıkrasının (d) bendinde ise, bu Kanuna göre; genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmeti ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının, birlikte ve/veya ayrı ayrı özelleştirme kapsamına alınmasına, idarenin teklifi üzerine Kurulca karar verileceği, kuruluşların özelleştirme kapsamına alınmasına ilişkin Kurul kararında, bu Kuruluşlardan hangilerinin mali ve hukuki yönden özelleştirmeye hazırlık işlemine tabi tutulacağının, hangilerinin özelleştirilmek üzere doğrudan özelleştirme programına alınacağının ve özelleştirmenin hangi yöntemle ve hangi süre içinde gerçekleştirileceğinin belirtileceği kurala bağlanmıştır.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, Kanun’da “kuruluş” olarak sayılan genel ve katma bütçeli idarelerin gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının, Kurul’ca, belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmesi yoluna gidilebileceği, genel bütçeli idarelerin gördükleri kamu hizmeti ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının mülkiyet devri suretiyle özelleştirilmesinin mümkün olduğu görülmektedir.
Anılan mevzuat ile Özelleştirme Yüksek Kurulu’na ihaleyi onaylama ya da onaylamayarak iptal etme konusunda tanınan yetki ihale işlemlerinin sırf mevzuata uygunluğunu denetlemeye yönelik olmayıp, aynı zamanda ihale konusu işin özelliği, benzer işlere ilişkin diğer ihalelerin sonuçları, ihalede oluşan fiyatın piyasa şartlarına uygun olup olmadığı gibi hususlar değerlendirilmek suretiyle yerindelik denetimi yaparak Hazine menfaatini koruması amacıyla düzenlenmiştir.
Bu itibarla hem hukuka uygunluk ve hem de yerindelik denetimi yapan onay mercii tarafından bu konuda alınan idari kararın yargısal denetiminin de özellik arz edeceği açıktır.
4046 sayılı Kanunun 3.maddesi ile Özelleştirme Yüksek kuruluna ihale komisyonu kararlarını onaylama zorunluluğu getirilmemesi nedeniyle anılan madde ile tanınan yetkinin ihaleyi onaylamama yönünde kullanılması hâlinde bu yetkinin kamu yararına kullanıldığının ispatı bakımından, onay merciince hukuken kesin delil niteliği taşıyan belgelere dayanılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu nedenle ihaleyi onaylamama işleminin idari davaya konu edilmesi hâlinde gerek davalı idarenin mahkemeye yapacağı açıklamalar ve sunduğu belgeler ve gerekse mahkemece re’sen yapılacak araştırma sonucunda elde edilen bulgular işlemde kamu yararına aykırılık bulunmadığını ortaya koyar nitelikte ise ihalenin idarece somut, teknik ve bilimsel değerlendirme yapılmadan onaylanmadığından bahisle yargı yerince iptal edilmemesi gerekir.
Diğer taraftan, dava konusu Özelleştirme İhalesinin ihale şartnamesinin 3.maddesinde; ihale sonucunda verilen nihai satış kararının Kurul’un onayına sunulacağı, sözleşmenin imzalanmasının Kurul’un vereceği karara bağlı olduğu, teklif sahibinin Kurul kararının çıkmaması bahsi ile zarar, ziyan ve benzeri ad altında herhangi bir talepte bulunmayacağını kabul ve taahhüt ettiğini, ihalenin Kurul tarafından onaylandıktan sonra kesinleşeceği ve ihale sonuçlarının Resmi Gazetede yayımlanacağı belirtilmiş, şartnamenin 20.maddesinde, ihale işlemlerinin 4046 sayılı Kanun çerçevesinde yürütüleceği, ihalenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olmadığı, idarenin ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbest olduğu belirtilip, Şartnamenin 4.maddesinde de, teklif sahibinin şartnamede yer alan hükümleri aynen kabul etmiş sayılacağı belirtilmiş bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın yüzölçümü, imar durumu, üzerindeki 2 adet lojman binası, 2 adet lokal binası ve güvenlik kulübesi, 2 blok dahilinde 39 adet meskenin …, lokallerin ise birisinin …. m2, diğerinin …. m2 kapalı alana sahip olması ve sunulan tekliflerin miktarı ve en yüksek teklif ve ihale bedelinin …-TL. olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, ihalede rekabet ortamı ve sağlıklı fiyat yarışmasının sağlanamadığı ve ihtiyaçların en iyi şekilde ve uygun şartlarla karşılandığından söz edilemeyeceği, bu haliyle ihaleden beklenen kamu yararı ve ekonomide verimlilik artışının gerçekleşmediği anlaşılmakta olup; bu durumda dava konusu İhalenin Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmamış olması nedeniyle anılan ihalenin iptaline ilişkin olarak tesis edilen davalı idare işleminde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
Davacının diğer iddiaları ise dava konusu işlemi kusurlandırıcı mahiyette görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; ….. Mahallesi, … ada, …. numaralı parseldeki ….. m² yüzölçümlü taşınmazın üzerindeki binalar ile birlikte satışına ilişkin olarak 31.03.2015 tarihinde gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinin, Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmadığı gerekçesiyle iptal edilmesine ilişkin 30.09.2015 tarih ve 6176 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik iddiaları geçerli görülmemiştir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un “Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Görevleri” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun Başbakan’ın başkanlığında Başbakan’ın belirleyeceği dört bakandan oluştuğu, Kurul’un, Kurul üyelerinin tamamının katılımı ile toplanacağı ve kararları oybirliği ile alacağı; aynı maddenin 2. fıkrasının (d) bendinde, özelleştirme programına alınan kuruluşların satış, kiralama, işletme hakkı devri, mülkiyetin gayri ayni hakların tesisiyle işin gereğine uygun hukuki tasarruflarla gerçek ve/veya özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesi yöntemiyle yapılan ihaleler sonucunda ihale komisyonlarınca verilen kararların onaylanması işleminin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun görevi olduğu; aynı maddenin son fıkrasında da, Kurul’un, hizmetin ifası için yarar gördüğü hâllerde parasal sınırları ile usul ve esaslarını açıkça belirlemek kaydıyla 3. maddenin (d) ve (g) bentlerinde yazılı konularda Özelleştirme İdaresi Başkanlığına yetki verebileceği; 18. maddesinin son fıkrasında, ihale işlemleri sonucunda ihale komisyonunca verilen kararların idare tarafından Kurulun onayına sunulacağı kurallarına yer verilmiştir.
4046 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde ise, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun işlemlerin süratlendirilmesi açısından özelleştirme uygulamalarında yetkili tek karar organı olarak kurulması ve görevlerinin belirlenmesi sağlanarak, özelleştirme uygulamalarında bütünlüğün sağlanması, uygulamalara hız ve verimlilik kazandırılması, işlemlerin süratlendirilmesi açısından özelleştirmenin ülke ekonomisindeki önemi de göz önüne alınarak yalnızca özelleştirme uygulamalarını yürütmek ve sonuçlandırmak üzere kurulduğu açıklamalarına yer verilmiştir.
Özelleştirme Uygulamalarında Değer Tespiti ve İhale Yönetmeliği’nin 17. maddesinde komisyonun ihale sonucuna ilişkin nihai kararını havi Özelleştirme Yüksek Kurulu karar taslağı ve gerekçesinin hazırlanarak, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayına sunulacağı ve ihalenin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayı ile kesinleşeceği; İhale Şartnamesi’nin “İhalenin Onayı” başlıklı 3. maddesinde, komisyon tarafından ihale sonucunda verilen nihai satış kararının, idare veya Kurul’un onayına sunulacağı ve sözleşmenin imzalanmasının da idare veya Kurul’un vereceği karara bağlı olacağı; “İhale Şartnamesi ve Tanıtım Dokümanı” başlıklı 4. maddesinin son fıkrasında, teklif sahibi/ alıcının ihale ilanı ve şartnamedeki hükümleri aynen kabul etmiş sayılacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
Anılan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, özelleştirme programına alınan kuruluşların satış, kiralama, işletme hakkı devri, mülkiyetin gayri ayni hakların tesisiyle işin gereğine uygun hukuki tasarruflarla gerçek ve/veya özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesi yöntemiyle yapılan ihaleler sonucunda ihale komisyonlarınca verilen kararların onaylanması işleminin, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın karar organı olan Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca gerçekleştirileceği, Kanun koyucu tarafından Kurul’un çalışma usul ve esaslarının belirlendiği, Kurul kararlarının geçerliliğinin, kararların oybirliğiyle alınması şartına bağlandığı ve ihale komisyonu kararlarının idare tarafından Kurulun onayına sunularak onaylanmasından sonra hukuk aleminde sonuç doğuracağı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, …. Mahallesi, … ada, … numaralı parseldeki …. m² yüzölçümlü taşınmazın üzerindeki binalar ile birlikte satış yöntemiyle ve pazarlık usulü uygulanmak suretiyle özelleştirilmesini teminen yapılan ihalede 31.03.2015 tarih ve 03 sayılı İhale Komisyonu kararı ile “… taşınmazın … ‘a İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına … bu hususların Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun Onayına sunulmasına…” karar verildiği, İhale Komisyonu kararı sonucu hazırlanan Karar Taslağı’nın 14.04.2015 tarih ve 2340 sayılı yazı ile Kurul’a sunulduğu, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca onaylanmadığı için Karar Taslağı’nın iade edilmesi üzerine, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 18.09.2015 tarih ve 807 sayılı Olur’u ile ihalenin iptaline karar verildiği ve bu kararın dava konusu işlemle davacıya bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, taşınmazın satışına ilişkin ihale komisyonu kararının, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayına sunulup Kurul’un ihale komisyonu kararını onaylamasından sonra kesinleşeceği dikkate alındığında, ihale komisyonu kararının Kurul’ca onaylanmaması üzerine 4046 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ihalenin iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın REDDİNE, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …,TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …..TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi hâlinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.