Danıştay Kararı 13. Daire 2015/813 E. 2020/3037 K. 09.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/813 E.  ,  2020/3037 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2015/813
Karar No : 2020/3037

DAVACI : … A.Ş.

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Kurumu

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
Davacıdan “Ek kaynak tahsisi” adı altında frekans kullanım bedeli talep edilmesine yönelik Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (Kurum)’nun … tarih ve … sayılı işlemi ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (Kurul)’nun … tarih ve … sayılı kararının ve bu karara dayanak olan … tarih ve … sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 3. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının başında yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresinin ve “Ek Kaynak Tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu işlemler ve bu işlemlere dayanak olan düzenlemelerde Görev/İmtiyaz sözleşmesinin ilk imza tarihinden sonra yapılan ek tahsisler için kullanım hakkı ücreti ödenmesinin öngörüldüğü, bu durumun, hukukî güvenlik, ahde vefa ve kanunların geriye yürümezliği ilkelerine aykırı olduğu, her çeşit malî yükümlülüğün ancak kanunla konulabileceği, kullanım hakkı ücretinin de malî yükümlülük niteliğinde bulunduğu, 5809 sayılı Kanun’da bu yönde hiçbir hüküm bulunmadığı hâlde Yönetmelik ile geçmişe yönelik olarak yükümlülük getirildiği, Kanun’un kullanım hakkını düzenleyen 11. maddesinin 10/05/2009 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihten sonra tahsis edilen frekanslar üzerinden kullanım hakkı ücreti tahsil edilmesi gerektiği, bu tarihten önce tahsis edilen frekanslar üzerinden kullanım hakkı ücreti talep edilmesinin kanunların geçmişe yürütülmesi anlamına geleceği, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 3. fıkrasında, Ocak ayı sonu vade tarihi olarak belirlenmiş iken, Kurum’un … tarih ve … sayılı dava konusu işleminde 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin vade tarihinin 1 Ocak olarak belirlendiği, davalı idarece usûlüne uygun olarak talep edilmeyen kullanım hakkı ücretinin muaccel olmadığı, bu sebeple söz konu alacağa gecikme zammı uygulanmasının hukuka aykırı olduğu, tahakkuk ettirilmeyen ve miktarı belli olmayan bir borca sonradan gecikme faizi işletilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan, Kanun’da idarî ücretler için gecikme zammı alınacağı açıkça düzenlenmişken, kullanım hakkı ücretleri için gecikme zammı alınacağının açıkça düzenlenmediği, davacı şirketin gecikme zammı ödemekte hiçbir kusurunun bulunmadığı, bu konuda geç bildirim yapan idarenin kusurlu olduğu, idarenin kusurlu davranışları sebebiyle ana paraya yaklaşan tutarda gecikme zammı ödemek zorunda kalındığı, davacı şirket ile davalı idare arasında 14/11/2005 tarihinde imzalanan İmtiyaz Sözleşmesi’nin 16. maddesinde, bu güne kadar yapılmış frekans tahsislerinin geçerli olduğunun belirtildiği, ek kaynak tahsislerinin tespitinde 2001 yılının esas alınmasının hiçbir hukukî dayanağının bulunmadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte, en azından İmtiyaz Sözleşmesi’nin imza tarihi olan 14/11/2005 tarihinin esas alınması gerektiği, özelleştirme kapsamında değer tespiti yapılırken, Türk Telekom’a tahsisli olan bütün frekans ve numaraların dikkate alındığı, bu frekansların kullanım hakkı bedelinin özelleştirme bedeli içerisinde yer aldığı, mükerrer ücretlendirme yapıldığı, hisse devri anında mevcut olmayan yeni bir malî yükümlülüğün getirilemeyeceği, mevzuatta ve İmtiyaz Sözleşmesi’nde Türk Telekom tarafından kullanılan frekansların noktasal olduğunu gösteren hiçbir emarenin bulunmadığı, frekansların noktadan noktaya değil, bant hâlinde tahsis edildiği, söz konusu frekansların bant hâlinde PTT döneminden itibaren Türk Telekom’un kullanımında olduğu, ek kaynak tahsisinin söz konusu olmadığı, ek kaynak tahsisi adı altında ücret talep edilen frekansların tamamının İmtiyaz Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önce kullanımda olan frekanslar olduğu, … tarihli dava konusu işlem ödeme emri olmadığından tahsil zamanaşımı süresini kesmediği, vadesi 2009 olarak belirlenen kullanım hakkı ücretlerinin tahsil zamanaşımı süresinin dolduğu, kazanılmış haklarının ihlâl edildiği ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
5809 sayılı Kanun ile birlikte ilk defa düzenlenen kullanım hakkı ücretlerinin ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin usûl ve esasların dava konusu Yönetmelik ile düzenlendiği, imtiyaz sözleşmesinin ilk imza tarihinden sonra yapılan tahsisler bakımından bundan böyle kullanım hakkı ücreti ödeme yükümlülüğü getirildiğinden geçmişe yürütmeden söz edilemeyeceği, daha önce imtiyaz sözleşmesi sahiplerine bedelsiz olarak tahsis edilen ilave frekansların kazanılmış hak ihtiva etmediği, söz konusu ücretlerin tahsil zamanaşımı süresi dolmadan talep edildiği, … tarihli işlemin ödeme emri niteliğinde olduğu, vade tarihlerinin hatalı olmadığı, kullanım hakkı ücretlerinin esasen tahsis yapılmadan önce ödenmesi gerektiğinden geçmişe dönük olarak yapılan incelemelerde vade tarihinin 1 Ocak olarak belirlendiği, 2009 öncesine yönelik ücret talebinde bulunulmadığı, Görev ve İmtiyaz sözleşmeleri birlikte değerlendirildiğinde, Türk Telekom tarafından kullanılmaya devam edilmesi uygun görülen frekansların Görev Sözleşmesi’nin imza tarihi olan 28/02/2001 tarihi itibarıyla Türk Telekom’a tahsisli olan frekanslar olduğunun anlaşıldığı, 2005 yılında imzalanan İmtiyaz Sözleşmesi’nin Görev Sözleşmesi’nin devamı niteliğinde olduğu ve ilk imza tarihinin 28/02/2001 olarak kabul edilmesi gerektiği, frekansların mülkiyetinin devlete ait olduğu, sadece kullanım hakkının işletmecilere verildiği, 2005 yılından önce tahsis edilen frekanslar ile sonrasında tahsis edilen frekanslar arasında ayrım yapılmasının herhangi bir öneminin bulunmadığı, bant genişliğinin kullanılan frekansın miktarını ifade ettiği ve kullanım hakkı ücretinin hesaplanmasında kullanılan formülün bir bileşeni olduğu, bant alanının genişletilerek kullanılması durumunda tahsisli olandan daha fazla frekans kullanımının söz konusu olacağı, frekansların noktasal olarak tahsis edildiği, bant genişliğinin Kurul’un izni olmadan arttırılması durumunda elektromanyetik girişime (enterferans) neden olabileceği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ :
Dava konusu Yönetmeliğin 18. maddesinin 3. fıkrası, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının başında yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresi, “Ek Kaynak Tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun … tarih ve … sayılı işleminin “kullanım hakkı ücreti” istenilmesine ilişkin kısmı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı yönünden davanın reddine; kullanım hakkı ücretlerinin ödenmesine ilişkin usûl ve esasların yönetmelik ile belirlenmesinde üst hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı, ancak, 2009, 2013 ve 2014 yılları kullanım hakkı ücretlerine ilişkin vade tarihlerinin dava konusu Yönetmeliğin ilgili maddelerine aykırı şekilde belirlendiği anlaşıldığından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun … tarih ve … sayılı işleminin 2009, 2013 ve 2014 yıllarına yönelik “gecikme zammı” istenilmesine ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’UN DÜŞÜNCESİ :
Dava; davacıdan “Ek kaynak tahsisi” adı altında frekans kullanım bedeli talep edilmesine yönelik … tarih ve … sayılı işlemin, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının ve bu karara dayanak olan 28/05/2009 tarih ve 27241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 3. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının başında yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresinin ve “Ek Kaynak Tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının elektronik haberleşme sektöründe düzenleme ve denetleme yoluyla etkin rekabetin tesisi, tüketici haklarının gözetilmesi, ülke genelinde hizmetlerin yaygınlaştırılması, kaynakların etkin ve verimli kullanılması, haberleşme altyapı, şebeke ve hizmet alanında teknolojik gelişimin ve yeni yatırımların teşvik edilmesi ve bunlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu belirtilmiş; 3. maddesinin (çç) bendinde, kullanım hakkı; frekans, numara, uydu pozisyonu gibi kıt kaynakların kullanılması için verilen hakkı ifade edecek şekilde tanımlanmış; 4. maddesinde her türlü elektronik haberleşme cihaz, sistem ve şebekelerinin kurulması ve işletilmesine müsaade edilmesi, gerekli frekans, numara uydu pozisyonu ve benzeri kaynak tahsislerinin yapılması ile bunların düzenlenmesinin Devletin sorumluluğunda olduğu kurala bağlanmış; 6. maddesinin (f) bendinde, bu Kanun’un 5. maddesinin (a) bendini de göz önünde bulundurarak, elektronik haberleşme hizmetlerinin sunulması ve elektronik haberleşme şebeke ve altyapılarının tesis ve işletilmesi için gerekli olan frekans, uydu pozisyonu ve numaralandırma planlamasını ve tahsisini yapmak, (g) bendinde, elektronik haberleşme ile ilgili olarak Bakanlığın strateji ve politikalarını dikkate alarak, yetkilendirme, tarifeler, erişim, geçiş hakkı, numaralandırma, spektrum yönetimi, telsiz cihaz ve sistemlerine kurma ve kullanma izni verilmesi, spektrumun izlenmesi ve denetimi, piyasa gözetimi ve denetimi de dâhil gerekli düzenlemeler ile denetlemeleri yapmak Kurum’un görev ve yetkileri arasında sayılmış; 8. maddesinde, Bakanlığın strateji ve politikaları dikkate alınarak Kurum’ca yapılacak yetkilendirmeyi müteakip elektronik haberleşme hizmeti verilebileceği ve/veya elektronik haberleşme şebekesi veya altyapısı kurulup işletilebileceği kuralına yer verilmiş; 9. maddesinde, yetkilendirmenin bildirim veya kullanım hakkının verilmesi yoluyla yapılacağı, Kurum’a bildirimde bulunan şirketlerin sunmak istedikleri elektronik haberleşme hizmeti ve/veya işletmek istedikleri elektronik haberleşme şebekesi veya altyapısı için numara, frekans, uydu pozisyonu gibi kaynak tahsisine ihtiyaç duymuyorlar ise, Kurum’un belirlediği usul ve esaslara uygun bildirimle birlikte; kaynak tahsisine ihtiyaç duyuyorlar ise Kurum’dan kullanım hakkı alınması kaydıyla yetkilendirilecekleri, kullanım hakkı sayısının, ancak kaynakların sınırlı sayıda işletmeci tarafından yürütülmesinin gerektiği durumlarda ve kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını teminen sınırlandırılabileceği, bildirim ve kullanım hakkı ile ilgili usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Kanun’un “Yetkilendirme Ücreti” başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasında yetkilendirme ücretinin, idari ücretler ve kullanım hakkı ücretlerinden oluştuğu, 3. fıkrasında kaynakların kullanım hakkının verilmesine ve söz konusu kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasının teminine yönelik olarak kullanım ücreti alınacağı, 5. fıkrasında, kullanım hakkı ücretlerinin asgari değerlerinin, Kurum’un önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceği, 6. fıkrasında ise, kullanım hakkı ücretlerinin 5369 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla Hazineye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırılacağı, zamanında ödenmeyen kullanım hakkı ücretlerinin, Kurum’un bildirimi üzerine 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, ilgili vergi dairesince tahsil olunacağı belirtilmiş, Kanun’un 12. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, kullanım hakkı verildiği durumlarda işletmecilere kullanım hakkı ücretlerini ödeme yükümlülüğü getirilebileceği, aynı maddenin 4. fıkrasında da, işletmecilerin hak ve yükümlülükleri ile ilgili usul ve esasların Kurum’ca belirleneceği kuralına yer verilmiş, Kanun’un Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurumla imzalanmış olan görev ve imtiyaz sözleşmelerinin, süre bitimi, fesih, iptal veya başkaca herhangi bir nedenle sona ermelerine kadar mevcut hükümleri uyarınca geçerliliklerini devam ettireceği düzenlenmiştir.
5809 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında, kullanım hakkı ücretlerinin asgari değerleri 18/05/2009 tarihli ve 2009/15001 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmiş olup, söz konusu karar 26/05/2009 tarihli ve 27239 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bakanlar Kurulu kararının 1. maddesinin birinci fıkrasında, kullanım hakkı ücretlerine ilişkin asgari değerlerin, Bakanlar Kurulu kararı ekindeki tabloda frekans bandı aralıkları esas alınarak belirlendiği; ikinci fıkrasında, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından belirleneceği; 4. maddesinde ise, bu kararın 10/05/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği kurala bağlanmıştır.
5809 sayılı Kanun’un Kurum’a verdiği yetki çerçevesinde hazırlanan ve 28/05/2009 tarih ve 27241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin uyuşmazlık tarihinde yürürlükteki haliyle 4. maddesinin (ş) bendinde, kullanım hakkı ücreti, Kanun’un 11. maddesinin beşinci fıkrasına göre belirlenen değerden az olmamak üzere, kullanım hakkı sayısının sınırlandırılmasına gerek olmayan hâllerde Kurumca belirlenen, sayının sınırlandırılması gereken hâllerde ise, yapılacak ihale neticesinde oluşacak ücret olarak tanımlanmış; 20. maddesinde, kullanım hakkı sahibi işletmecilerin kullanım hakkı ücretlerini eksiksiz ve zamanında ödemekle yükümlü oldukları öngörülmüştür.
Görüldüğü gibi, 5809 sayılı Kanun ile sektörün ihtiyaçları ve yeni gelişmeler dikkate alınarak yetkilendirme rejiminde değişikliğe gidilmiş, yetkilendirme ücretleri; idari ücretler ve kullanım hakkı ücretleri olarak iki başlıkta toplanmış, kaynak tahsisine ihtiyaç duyulan elektronik haberleşme hizmetlerini sunmak isteyen işletmecilerin kullanım hakkı ücreti ödemesi öngörülmüştür. Kanun, Geçici 2. maddesiyle daha önce imtiyaz sözleşmesi imzalamış olan işletmecilerin kazanılmış haklarını korumak amacıyla sözleşmelerin devam ettiği vurgulanmış, kullanım hakkı ücretleriyle ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak konusunda Kurum’a yetki verilmiştir. Kanun’da, elektronik haberleşme hizmetlerini sunan işletmecilere yapılan kaynak tahsisinin Kanun’un yürürlük tarihinden önce yapılmış olup olmaması bakımından herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Yine kaynak tahsisi yapılan işletmecinin imtiyaz sözleşmesi sahibi işletmeci olması konusunda da ayrıksı bir düzenleme yapılmamıştır.
Buna göre, Kanun’da kendisine kaynak tahsisi yapılan tüm işletmeciler bakımından, Kanun’un yürürlüğe girdiği ve Bakanlar Kurulu’nca ücretlerin belirlendiği tarihten sonraki dönemler için kullanım hakkı ödenmesinin zorunlu olduğu açıktır. Başka bir deyişle, önceden tahsis edilen kaynak olsa dahi, kaynağın tahsis edildiği tarihten başlamak üzerek hesaplanacak kullanım hakkı ücretinin değil, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için hesaplanacak kullanım hakkı ücretinin ödenmesi öngörülmektedir. Kanun’un gerekçesinde de, alınması öngörülen kullanım ücretinin Devlete ait olan bir kaynağın kullanım hakkının devri karşılığında alınacak bir ücret olduğu, bu nedenle kullanım ücretlerinin Hazine’ye gelir kaydedilmesi esasının getirildiği belirtilmiştir.
28/05/2009 tarih ve 27241 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliğinin iptali istenen 18. maddesinin 3. bendinde “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler kendilerine yapılan numara, R/L ve frekans tahsislerinden doğan kullanım hakkı ücretlerini (Katma Değer Vergisi dahil olmak üzere) her yılın 10 Mayıs tarihine kadar Hazineye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırmakla ve dekontu Kuruma göndermekle yükümlüdür.”
Geçici 3. maddesinin 1. bendinde; “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile Altyapı İşletmeciliği Hizmeti ve Ortak Kullanımlı Telsiz Hizmeti sunan işletmeciler, bu Yönetmeliğin yürürlük tarihine kadar kendilerine yapılmış olan numara, Radyolink (R/L) ve frekans tahsislerinden doğan ve yetkilendirme yıl dönümlerine kadar geçecek süre için kıst olarak hesaplanacak 2009 yılı kullanım hakkı ücretlerini, kullanım hakkı ücretlerinin Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip 10 Mayıs 2009 tarihinden itibaren yetkilendirme yıl dönümlerine kadar olan kıst ücretlerini işletmeciye tebliğini takip eden en geç bir ay içerisinde ödemekle yükümlüdürler. İmtiyaz sözleşmesi sahibi işletmeciler için yetkilendirme yıl dönümü olarak her yılın 10 Mayıs tarihi esas alınır.” (Davacı, anılan düzenlemede yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresinin iptalini istemektedir.)
Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; “Ek kaynak tahsisi: İşletmecilerin münhasıran imtiyaz ve görev sözleşmeleri konusu hizmetlerin verilmesi amacıyla yetkilendirmesi kapsamında bulunan kaynaklar dışında ek kaynak tahsisine ihtiyaç duymaları halinde o kaynağa karşılık gelen kullanım hakkı ücretini ödemek suretiyle ilgili mevzuat uyarınca Kurum tarafından kaynak tahsisi yapılabilir. Sözleşme sahibi işletmeciler, imtiyaz ve görev sözleşmelerinin ilk imza tarihinden sonra kendilerine yapılan numara, Radyolink (R/L) ve frekans tahsisleri için bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren kullanım hakkı ücreti ödemekle yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Kanun’un 11. maddesinin 10/05/2009 tarihinde yürürlüğe girmesi ve Bakanlar Kurulu kararının da 10/05/2009 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanması dikkate alınarak Yönetmeliğin ilgili maddelerinde bu tarih esas alınmak suretiyle Kanun ile eşgüdüm sağlandığı da görülmektedir. Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce yapılan tahsisler bakımından tahsisin yapıldığı tarihten itibaren geriye yönelik olarak kullanım hakkı ücreti istenmesi de söz konusu olmadığından, Yönetmelik maddesi ile Kanun hükümlerinin geçmişe etkili biçimde uygulandığı da söylenemeyecektir.
Bu durumda, Kanun ve Bakanlar Kurulu kararındaki ana prensipler çerçevesinde kullanım hakkı ücretinin nasıl ödeneceğine ilişkin hükümler getiren Yönetmeliğin Kanun’un kapsamını aşan, yeni bir mali yükümlülük getiren ya da Kanun’un amacıyla çelişen herhangi bir yönü bulunmadığından, kullanım hakkı ücretlerinin 2009 yılı için nasıl hesaplanacağının ve ek kaynak tahsislerinde kullanım hakkı ücretinin nasıl ödeneceğinin düzenlenmesine ilişkin iptali istenen dava konusu Yönetmelik maddelerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın, davacıdan “Ek kaynak tahsisi” adı altında frekans kullanım bedeli talep edilmesine yönelik … tarih ve … sayılı işlem ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemine ilişkin kısmı incelendiğinde;
Davaya konu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile; “Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından kullanılmakta olan frekanslardan 28/02/2001 tarihinden önce söz konusu işletmeciye tahsis edilmiş olan ve iptal edilmeyen frekansların, Türk Telekomünikasyon A.Ş’ye Görev/İmtiyaz Sözleşmesi kapsamında tahsisli olduğu, Türk Telekomünikasyon A.Ş’ye anılan tarihten sonra tahsis edilmiş olan frekansların ilgili mevzuat uyarınca ek kaynak tahsisi kapsamında yapıldığı” na karar verilmiştir.
Telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla Ulaştırma Bakanlığı ile Türk Telekom arasında 28/02/2001 tarihinde Görev Sözleşmesi imzalanmış olup, anılan Sözleşmenin 15. maddesinde, “Türk Telekom’a bugüne kadar tahsis edilmiş olan frekanslar tahsisler geçerliliğini korumak üzere, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın Türk Telekom tarafından kullanılmaya devam edilir.” hükmü yer almakta idi. Daha sonra Türk Telekom’un özelleştirilmesi sonucunda hukuki statüsünde oluşan değişiklik üzerine davalı idare ile Türk Telekom arasında imzalanan İmtiyaz Sözleşmesinin 16. maddesinde, “Türk Telekom’a bugüne kadar yapılmış olan frekans tahsisleri Kurum tarafından yapılan düzenlemeler ve alınan kararlar çerçevesinde geçerliliğini korumak üzere, Türk Telekom tarafından kullanılmaya devam edilir.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan her iki sözleşme hükmü bir arada değerlendirildiğinde, geçerliliği korunmak üzere Türk Telekom tarafından kullanılmaya devam edilmesi uygun görülen frekansların, görev sözleşmesinin imza tarihi itibariyle Türk Telekom’a tahsisli bulunan frekanslar olduğu sonucuna varılmakta olup, görev sözleşmesinin imzalandığı 28/02/2001 tarihinden sonra Türk Telekom’a tahsis edilmiş olan frekansların ilgili mevzuat uyarınca ek kaynak tahsisi kapsamında olduğuna yönelik Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 29/05/2013 tarih ve 306 sayılı kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, 5809 sayılı Yasa ve Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliğinin ilgili hükümleri çerçevesinde kendisine tahsis edilen kaynakların karşılığı olan kullanım hakkını ödemekle yükümlü bulunan davacı şirketten frekans kullanım bedeli talep edilmesinde dayanak mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Davacıdan “Ek kaynak tahsisi” adı altında frekans kullanım bedeli olarak … tarih ve … sayılı işlemle tahsili istenilen 17.924.851,35 (%18 kdv hariç) TL’ye gelince;
Uyuşmazlığın bu kısmının çözümlenebilmesi amacıyla davalı idareden istem yazısı ile söz konusu kullanım hakkı ücretinin neye göre ve hangi yöntemle tespit edildiği sorulmuş ve bu hususlara ilişkin ayrıntılı açıklama içeren tüm bilgi ve belgeler istenilmiş olup, istem yazına verilen 06.08.2019 kayıt tarihli yanıt ile yine davalı idare tarafından istem yazısına cevaben gönderilen ve söz konusu ek kaynak tutarının nasıl hesaplandığına ilişkin ek beyan dilekçesi ekinde sunulan CD’de yer alan hesaplamalar incelendiğinde; davacının bu konuya yönelik iddiaları karşısında uyuzmazlığın bu kısmının çözümünün teknik bilgiyi gerektirdiği sonucuna varılmış olup, söz konusu tutarın yerinde olup olmadığının bilirkişi incelemesi sonucuna göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının ve bu karara dayanak olan 28.05.2009 tarih ve 27241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 3. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının başında yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresinin ve “Ek Kaynak Tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin iptali istemi yönünden davanın reddine, davacıdan “Ek kaynak tahsisi” adı altında frekans kullanım bedeli talep edilmesine yönelik … tarih ve … sayılı işlem hakkında ise, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 12/11/2019 tarihinde, davacı vekili Av. …’in ve davalı idare vekili Av. …’in geldikleri, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. 13/11/2019 tarihinde verilen ara kararı gereğinin yerine getirildiği görülerek, dava dosyası incelenip gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla Ulaştırma Bakanlığı ile 1994 yılında kurulan ve özelleştirme kapsamına alınan Türk Telekom arasında 28/02/2001 tarihinde Görev Sözleşmesi imzalanmış, Telekomünikasyon Kurumu’nun kurulmasının ardından 4673 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi uyarınca Talekomünikasyon Kurumu ve Türk Telekom arasında 11/02/2002 tarihinde yenilenmiştir. 2005 yılında gerçekleştirilen özelleştirme ihalesi ile Türk Telekom’daki kamu payının %50’nin altına düşmesi sonucunda Türk Telekom’un hukukî statüsünün değişmesi nedeniyle, taraflar arasındaki Görev Sözleşmesi Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekom arasında 14/11/2005 tarihinde İmtiyaz Sözleşmesi olarak düzenlenmiştir.
Bu arada, 10/11/2008 tarih ve 27050 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5809 sayılı Kanun ile sektörün ihtiyaçları ve yeni gelişmeler dikkate alınarak yetkilendirme rejiminde değişikliğe gidilmiş, yetkilendirme ücretleri; idari ücretler ve kullanım hakkı ücretleri olarak iki başlıkta toplanmış, kaynak tahsisine ihtiyaç duyulan elektronik haberleşme hizmetlerini sunmak isteyen işletmecilerin kullanım hakkı ücreti ödemesi öngörülmüştür.
Kurul’un … tarih ve … sayılı kararıyla, “Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından kullanılmakta olan frekanslardan 28/02/2001 tarihinden önce söz konusu işletmeciye tahsis edilmiş olan ve iptal edilmeyen frekansların, Türk Telekomünikasyon A.Ş’ye Görev/İmtiyaz Sözleşmesi kapsamında tahsisli olduğu, Türk Telekomünikasyon A.Ş’ye anılan tarihten sonra tahsis edilmiş olan frekansların ilgili mevzuat uyarınca ek kaynak tahsisi kapsamında yapıldığı” hususlarına karar verilmiştir.
Kurum’un … tarih ve … sayılı işlemiyle de, 5809 sayılı Kanun’un ve Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin kullanım hakkı ücretlerine ilişkin maddeleri ile Kurul’un … tarih ve … sayılı kararı uyarınca, 28/02/2001 tarihinden sonra Türk Telekom’a ek kaynak olarak tahsis edilen frekanslar üzerinden 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları kullanım hakkı ücreti olarak tespit edilen 17.924.851,35-TL’nin ve söz konusu ücretlere ilişkin olarak belirlenen vade tarihleri dikkate alınarak hesaplanacak 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen gecikme zammının bu kararın tebliğinden itibaren en geç bir ay içinde Hazine Müsteşarlığı’nın hesabına yatırılarak dekontunun Kurum’a sunulması, bununla birlikte, ek kaynak kapsamında tahsis edilen frekanslarda herhangi bir değişiklik yapılmasının planlanması durumlarında öncelikle Kurum’dan izin alınması, ilgili frekansların bant genişliğinin azaltılması veya iptali durumlarında da öncelikle Kurum’a başvurulması hususlarına karar verilmiştir.
Bunun üzerine, Kurul’un … tarih ve … sayılı kararı ve Kurum’un … tarih ve … sayılı işlemi ile bu işlemlere dayanak olan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 3. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının başında yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresinin ve “Ek Kaynak Tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının elektronik haberleşme sektöründe düzenleme ve denetleme yoluyla etkin rekabetin tesisi, tüketici haklarının gözetilmesi, ülke genelinde hizmetlerin yaygınlaştırılması, kaynakların etkin ve verimli kullanılması, haberleşme altyapı, şebeke ve hizmet alanında teknolojik gelişimin ve yeni yatırımların teşvik edilmesi ve bunlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu belirtilmiş; 3. maddesinin (çç) bendinde, kullanım hakkı; frekans, numara, uydu pozisyonu gibi kıt kaynakların kullanılması için verilen hakkı ifade edecek şekilde tanımlanmış; 4. maddesinde her türlü elektronik haberleşme cihaz, sistem ve şebekelerinin kurulması ve işletilmesine müsaade edilmesi, gerekli frekans, numara uydu pozisyonu ve benzeri kaynak tahsislerinin yapılması ile bunların düzenlenmesinin Devletin sorumluluğunda olduğu kurala bağlanmış; 6. maddesinin (f) bendinde, bu Kanun’un 5. maddesinin (a) bendini de göz önünde bulundurarak, elektronik haberleşme hizmetlerinin sunulması ve elektronik haberleşme şebeke ve altyapılarının tesis ve işletilmesi için gerekli olan frekans, uydu pozisyonu ve numaralandırma planlamasını ve tahsisini yapmak; (g) bendinde, elektronik haberleşme ile ilgili olarak Bakanlığın strateji ve politikalarını dikkate alarak, yetkilendirme, tarifeler, erişim, geçiş hakkı, numaralandırma, spektrum yönetimi, telsiz cihaz ve sistemlerine kurma ve kullanma izni verilmesi, spektrumun izlenmesi ve denetimi, piyasa gözetimi ve denetimi de dâhil gerekli düzenlemeler ile denetlemeleri yapmak Kurum’un görev ve yetkileri arasında sayılmış; 8. maddesinde, Bakanlığın strateji ve politikaları dikkate alınarak Kurum’ca yapılacak yetkilendirmeyi müteakip elektronik haberleşme hizmeti verilebileceği ve/veya elektronik haberleşme şebekesi veya altyapısı kurulup işletilebileceği kuralına yer verilmiş; 9. maddesinde, yetkilendirmenin bildirim veya kullanım hakkının verilmesi yoluyla yapılacağı, Kurum’a bildirimde bulunan şirketlerin sunmak istedikleri elektronik haberleşme hizmeti ve/veya işletmek istedikleri elektronik haberleşme şebekesi veya altyapısı için numara, frekans, uydu pozisyonu gibi kaynak tahsisine ihtiyaç duymuyorlar ise, Kurum’un belirlediği usul ve esaslara uygun bildirimle birlikte; kaynak tahsisine ihtiyaç duyuyorlar ise Kurum’dan kullanım hakkı alınması kaydıyla yetkilendirilecekleri, kullanım hakkı sayısının, ancak kaynakların sınırlı sayıda işletmeci tarafından yürütülmesinin gerektiği durumlarda ve kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını teminen sınırlandırılabileceği, bildirim ve kullanım hakkı ile ilgili usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
5809 sayılı Kanun’un “Yetkilendirme ücreti” başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasında, yetkilendirme ücretinin, idari ücretler ve kullanım hakkı ücretlerinden oluştuğu; 4. fıkrasında, kaynakların kullanım hakkının verilmesine ve söz konusu kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasının teminine yönelik olarak kullanım ücreti alınacağı; 5. fıkrasında, kullanım hakkı ücretlerinin asgari değerlerinin, Kurum’un önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceği; 6. fıkrasında ise, kullanım hakkı ücretlerinin 5369 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla Hazineye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırılacağı, zamanında ödenmeyen kullanım hakkı ücretlerinin, Kurum’un bildirimi üzerine 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, ilgili vergi dairesince tahsil olunacağı belirtilmiş; 12. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, kullanım hakkı verildiği durumlarda işletmecilere kullanım hakkı ücretlerini ödeme yükümlülüğü getirilebileceği, aynı maddenin 4. fıkrasında, işletmecilerin hak ve yükümlülükleri ile ilgili usul ve esasların Kurum’ca belirleneceği kuralına yer verilmiş; Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurumla imzalanmış olan görev ve imtiyaz sözleşmelerinin, süre bitimi, fesih, iptal veya başkaca herhangi bir nedenle sona ermelerine kadar mevcut hükümleri uyarınca geçerliliklerini devam ettireceği düzenlenmiş; 68. maddesinde de, bu Kanun’un ikinci kısım birinci bölümünde yer alan yetkilendirme ile ilgili hükümlerin Kanun’un yayımından altı ay sonra, diğer hükümlerinin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
28/05/2009 tarih ve 27241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 3. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının başında yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresinin ve “Ek Kaynak Tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin incelenmesi;
5809 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında, kullanım hakkı ücretlerinin asgarî değerleri 18/05/2009 tarih ve 2009/15001 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmiş olup, söz konusu karar 26/05/2009 tarih ve 27239 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bakanlar Kurulu kararının 1. maddesinin birinci fıkrasında, kullanım hakkı ücretlerine ilişkin asgarî değerlerin, Bakanlar Kurulu kararı ekindeki tabloda frekans bandı aralıkları esas alınarak belirlendiği; ikinci fıkrasında, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasların Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından belirleneceği; 4. maddesinde ise, bu kararın 10/05/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği kurala bağlanmıştır.
5809 sayılı Kanun’un Kurum’a verdiği yetki çerçevesinde hazırlanan ve 28/05/2009 tarih ve 27241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 4. maddesinin (ş) bendinde, kullanım hakkı ücreti, Kanun’un 11. maddesinin beşinci fıkrasına göre belirlenen değerden az olmamak üzere, kullanım hakkı sayısının sınırlandırılmasına gerek olmayan hâllerde Kurumca belirlenen, sayının sınırlandırılması gereken hâllerde ise, yapılacak ihale neticesinde oluşacak ücret olarak tanımlanmış; 20. maddesinde, kullanım hakkı sahibi işletmecilerin kullanım hakkı ücretlerini eksiksiz ve zamanında ödemekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 18. maddesinin 3. fıkrasında, Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmecilerin, kendilerine yapılan numara R/L ve frekans tahsislerinden doğan kullanım hakkı ücretlerini (Katma Değer Vergisi dâhil olmak üzere) her yılın 10 Mayıs tarihine kadar Hazine’ye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırmakla ve dekontu Kurum’a göndermekle yükümlü oldukları; Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında, Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile Altyapı İşletmeciliği Hizmeti ve Ortak Kullanımlı Telsiz Hizmeti sunan işletmecilerin, bu Yönetmeliğin yürürlük tarihine kadar kendilerine yapılmış olan numara, radyolink (R/L) ve frekans tahsislerinden doğan ve yetkilendirme yıldönümlerine kadar geçecek süre için kıst olarak hesaplanacak 2009 yılı kullanım hakkı ücretlerini, kullanım hakkı ücretlerinin Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip 10 Mayıs 2009 tarihinden itibaren yetkilendirme yıldönümlerine kadar olan kıst ücretlerini işletmeciye tebliğini takip eden en geç bir ay içerisinde ödemekle yükümlü oldukları, imtiyaz sözleşmesi sahibi işletmeciler için yetkilendirme yıldönümü olarak her yılın 1 Ocak tarihinin esas alınacağı, 2. fıkrasında, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce yetkilendirilmiş ve bu maddenin 1. fıkrasında zikredilenler dışında kalan işletmecilerin, yetkilendirme tarihlerine tekabül eden tarihe kadar 2009 yılı kullanım hakkı ücretlerini ödemekle yükümlü oldukları, 3. fıkrasında, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce yetkilendirilmiş işletmecilerin, bu maddenin 1. ve 2. fıkralarında belirtilen sürelerin bitimini takip eden iki aylık sürenin sonuna kadar kullanım hakkı ücretini (Katma Değer Vergisi dâhil olmak üzere) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı kadar gecikme faizi ile birlikte yatırmaması durumunda kullanım hakkı/ek kaynak tahsisinin, söz konusu iki aylık sürenin sonu itibarıyla herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal olmuş kabul edileceği, iptal edilen kullanım hakkına/ek kaynak tahsisine ilişkin söz konusu iki aylık dönem için hesaplanacak kullanım hakkı ücreti (Katma Değer Vergisi dâhil olmak üzere) ve bu ücretin 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranı kadar iki aylık faizinin Kanun’un 11. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca Kurum’un bildirimi üzerine ilgili vergi dairesince tahsil olunacağı kurala bağlanmış; Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde ise, işletmecilerin münhasıran imtiyaz ve görev sözleşmeleri konusu hizmetlerin verilmesi amacıyla yetkilendirmesi kapsamında bulunan kaynaklar dışında ek kaynak tahsisine ihtiyaç duymaları hâlinde o kaynağa karşılık gelen kullanım hakkı ücretini ödemek suretiyle ilgili mevzuat uyarınca Kurum tarafından kaynak tahsisi yapılabileceği, sözleşme sahibi işletmecilerin, imtiyaz ve görev sözleşmelerinin ilk imza tarihinden sonra kendilerine yapılan numara frekans tahsisleri için bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren kullanım hakkı ücreti ödemekle yükümlü oldukları kuralına yer verilmiştir. Öte yandan, 23/09/2011 tarih ve 28063 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 10. maddesiyle, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin “Kullanım hakkı ücretinin ödenmesi” kenar başlıklı 18. maddesinin üçüncü fıkrası “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler kendilerine yapılan numara ve frekans tahsislerinden doğan kullanım hakkı ücretlerini (Katma Değer Vergisi dâhil olmak üzere) her yılın Ocak ayı sonuna kadar Hazineye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırmakla ve dekontu Kurum’a göndermekle yükümlüdür.” şeklinde değiştirilmiştir.
5809 sayılı Kanun ile sektörün ihtiyaçları ve yeni gelişmeler dikkate alınarak yetkilendirme rejiminde değişikliğe gidilmiş, yetkilendirme ücretleri; idari ücretler ve kullanım hakkı ücretleri olarak iki başlıkta toplanmış, kaynak tahsisine ihtiyaç duyulan elektronik haberleşme hizmetlerini sunmak isteyen işletmecilerin kullanım hakkı ücreti ödemesi öngörülmüştür. Kanun, Geçici 2. maddesiyle daha önce imtiyaz sözleşmesi imzalamış olan işletmecilerin kazanılmış haklarını korumak amacıyla sözleşmelerin devam ettiğini vurgulamış, yetkilendirmeye ilişkin ücretlerle ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak konusunda Kurum’a yetki vermiştir. Kanun’da, elektronik haberleşme hizmetlerini sunan işletmecilere yapılan kaynak tahsisinin Kanun’un yürürlük tarihinden önce yapılmış olup olmaması bakımından herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Yine kaynak tahsisi yapılan işletmecinin imtiyaz sözleşmesi sahibi işletmeci olması konusunda da ayrıksı bir düzenleme yapılmamıştır.
Buna göre, Kanun’da kendisine kaynak tahsisi yapılan tüm işletmeciler bakımından, Kanun’un yürürlüğe girdiği ve Bakanlar Kurulu’nca ücretlerin belirlendiği tarihten sonraki dönemler için kullanım hakkı ücreti ödenmesinin zorunlu olduğu açıktır. Ancak, anılan Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce tahsis edilen kaynaklar açısından, kaynağın tahsis edildiği tarihten başlamak üzerek hesaplanacak kullanım hakkı ücretinin değil, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için hesaplanacak kullanım hakkı ücretinin ödenmesi öngörülmektedir. Kanun’un gerekçesinde de, alınması öngörülen kullanım ücretinin Devlete ait olan bir kaynağın kullanım hakkının devri karşılığında alınacak bir ücret olduğu, bu nedenle kullanım ücretlerinin Hazine’ye gelir kaydedilmesi esasının getirildiği belirtilmiştir.
İptali istenen Yönetmelik maddeleri incelendiğinde, 18. maddenin 3. fıkrasında, Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmecilerin, kendilerine yapılan numara R/L ve frekans tahsislerinden doğan kullanım hakkı ücretlerini ödemekle yükümlü olduklarının belirtildiği; Geçici 3. maddede, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapılmış olan kaynak tahsisleri için 2009 yılı kullanım ücretlerinin kıst olarak hesaplanmasının nasıl yapılacağının açıklandığı; Geçici 4. maddede ise, ek kaynak tahsisinin kullanım ücreti karşılığında yapılabileceği, imtiyaz sözleşmesinin ilk imza tarihinden sonra yapılan ek tahsisler için Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren kullanım hakkı ücreti ödenmesi gerektiğinin kurala bağlandığı anlaşılmaktadır.
Kanun’un 11. maddesinin 10/05/2009 tarihinde yürürlüğe girmesi ve Bakanlar Kurulu kararının da 10/05/2009 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanması dikkate alınarak Yönetmeliğin ilgili maddelerinde bu tarih esas alınmak suretiyle Kanun ile eşgüdüm sağlandığı görülmektedir. Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce yapılan tahsisler bakımından, tahsisin yapıldığı tarihten itibaren, geriye yönelik olarak kullanım hakkı ücreti istenmediğinden, Yönetmelik maddesi ile Kanun hükümlerinin geçmişe etkili biçimde uygulanması söz konusu değildir.
Bu durumda, Kanun ve Bakanlar Kurulu kararındaki ana ilkeler çerçevesinde kullanım hakkı ücretinin nasıl ödeneceğine ilişkin hükümlere yer verilen Yönetmeliğin, Kanun’un kapsamını aşan, yeni bir malî yükümlülük getiren ya da Kanun’un amacıyla çelişen herhangi bir yönü bulunmadığından, kullanım hakkı ücretlerinin nasıl hesaplanacağının ve ek kaynak tahsislerinde kullanım hakkı ücretinin nasıl ödeneceğinin düzenlenmesine ilişkin dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen maddelerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu Yönetmeliğin “Kullanım hakkı ücretinin ödenmesi” kenar başlıklı 18. maddesinin üçüncü fıkrasının eski ve yeni hâllerinin karşılaştırılmasından, iki hususta değişiklik yapıldığı anlaşılmaktadır. İlk olarak, değişiklikten önceki metinde “R/L” ibaresi yer almakta iken değişiklikle bu ibarenin metinden çıkartıldığı; ikinci olarak ise, değişiklikten önceki Yönetmelik metninde yer alan “her yılın 10 Mayıs tarihine kadar” ibaresinin “her yılın Ocak ayı sonuna kadar” şeklinde değiştirildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yönetmeliğin değişiklikten önceki hâlinde yer alan “her yılın 10 Mayıs tarihine kadar” ibaresinin “her yılın Ocak ayı sonuna kadar” şeklinde değiştirilmesinin, malî yıla uyum sağlamak ve işlemlerde kolaylık sağlamak amacıyla gerçekleştirildiği; frekans türlerinden biri olan “R/L” ibaresinin ise gereksiz tekrardan kaçınmak amacıyla metinden çıkarıldığı anlaşıldığından, dava konusu Yönetmeliğin “Kullanım hakkı ücretinin ödenmesi” kenar başlıklı 18. maddesinin üçüncü fıkrasının değişiklikten sonraki hâlinde de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının incelenmesi;
5809 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurumla imzalanmış olan görev ve imtiyaz sözleşmelerinin, süre bitimi, fesih, iptal veya başkaca herhangi bir nedenle sona ermelerine kadar mevcut hükümleri uyarınca geçerliliklerini devam ettireceği kuralına yer verilmiş; Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin “Ek kaynak tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde ise, işletmecilerin münhasıran imtiyaz ve görev sözleşmeleri konusu hizmetlerin verilmesi amacıyla yetkilendirmesi kapsamında bulunan kaynaklar dışında ek kaynak tahsisine ihtiyaç duymaları hâlinde o kaynağa karşılık gelen kullanım hakkı ücretini ödemek suretiyle, işletmeciye ilgili mevzuat uyarınca Kurum tarafından ek kaynak tahsisi yapılabileceği belirtildikten sonra; sözleşme sahibi işletmecilerin, imtiyaz ve görev sözleşmelerinin ilk imza tarihinden sonra kendilerine yapılan numara ve frekans tahsisleri için bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren kullanım hakkı ücreti ödemekle yükümlü oldukları kurala bağlanmıştır.
Aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden, 5809 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce imzalanan görev ve imtiyaz sözleşmelerinin mevcut hükümleri uyarınca geçerliliklerini devam ettireceği, ancak, imtiyaz ve görev sözleşmelerinin ilk imza tarihinden sonra işletmecilere yapılan ek kaynak tahsisleri için anılan Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kullanım hakkı ücreti ödeme yükümlülüğünün getirildiği anlaşılmaktadır.
Kurul’un … tarih ve … sayılı kararıyla, “Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından kullanılmakta olan frekanslardan 28/02/2001 tarihinden önce söz konusu işletmeciye tahsis edilmiş olan ve iptal edilmeyen frekansların, Türk Telekomünikasyon A.Ş’ye Görev/İmtiyaz Sözleşmesi kapsamında tahsisli olduğu, Türk Telekomünikasyon A.Ş’ye anılan tarihten sonra tahsis edilmiş olan frekansların ilgili mevzuat uyarınca ek kaynak tahsisi kapsamında yapıldığı” hususlarına karar verilmiştir.
Telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla Ulaştırma Bakanlığı ile Türk Telekom arasında 28/02/2001 tarihinde Görev Sözleşmesi imzalanmış, Telekomünikasyon Kurumu’nun kurulmasının ardından 4673 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi uyarınca Telekomünikasyon Kurumu ve Türk Telekom arasında 11/02/2002 tarihinde yenilenmiştir. Anılan Sözleşmenin 4. maddesinde, “Sözleşmenin süresi, 28/02/2001 tarihinden itibaren 25 yıldır. Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31/12/2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur. Türk Telekom’daki kamu payının %50’nin altına düşmesi hâlinde bu tarihten itibaren iki ay içinde Kurum ve Türk Telekom arasında bu görev sözleşmesi imtiyaz sözleşmesi olarak yeniden düzenlenir. Bu süre zarfında bu görev sözleşmesinin imtiyaz sözleşmesi olarak yeniden düzenlenmemesi hâlinde Kurum, 406 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinin (f) fıkrasındaki yetkilerini kullanır.”; 15. maddesinde ise, “Türk Telekom’a bugüne kadar tahsis edilmiş olan frekanslar, tahsisler geçerliliğini korumak üzere, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın Türk Telekom tarafından kullanılmaya devam edilir.” kuralına yer verilmiştir. 2005 yılında gerçekleştirilen özelleştirme ihalesi ile Türk Telekom’daki kamu payının %50’nin altına düşmesi sonucunda Türk Telekom’un hukukî statüsünün değişmesi nedeniyle, taraflar arasındaki Görev Sözleşmesi Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekom arasında İmtiyaz Sözleşmesi olarak düzenlenmiştir. Bu husus 14/11/2005 tarihinde imzalanan İmtiyaz Sözleşmesi’nin giriş kısmında, “Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Türk Telekomünikasyon A.Ş. arasında, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, her türlü telekomünikasyon hizmetlerini yürütmesi ve telekomünikasyon altyapısını kurması ve işletmesine ilişkin olarak imzalanmış olan 28/02/2001 tarihli Görev Sözleşmesi, 04/02/1924 tarihli, 406 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 12/05/2001 tarih ve 4673 sayılı Kanun’un Geçici 2’inci maddesi uyarınca Telekomünikasyon Kurumu ve Türk Telekomünikasyon A.Ş. arasında 11/02/2002 tarihinde yenilenmiş ve Türk Telekom’daki kamu payının %50’nin altına düşmesi ile birlikte, aşağıdaki koşullarla Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekomünikasyon A.Ş. arasında imtiyaz sözleşmesi olarak düzenlenmiştir.” şeklinde belirtilmiş; anılan sözleşmenin “Sözleşmenin Süresi ve Geçerliliği” başlıklı 4. maddesinde, “Sözleşmenin süresi, Görev Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiği 28/02/2001 tarihinden itibaren 25 yıldır.”; 16. maddesinde ise, “Türk Telekom’a bugüne kadar yapılmış olan frekans tahsisleri Kurum tarafından yapılan düzenlemeler ve alınan kararlar çerçevesinde geçerliliğini korumak üzere, Türk Telekom tarafından kullanılmaya devam edilir.” kuralına yer verilmiştir.
Türk Telekom ile imzalanan Görev ve İmtiyaz sözleşmeleri ile Türk Telekom’un özelleştirilmesine ilişkin süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Türk Telekom özelleştirme kapsamına alındıktan sonra 28/02/2001 tarihinde Ulaştırma Bakanlığı ile Türk Telekom arasında 25 yıl süreli Görev Sözleşmesi’nin imzalandığı, bu sözleşme imzalanırken Türk Telekom’un özelleştirme kapsamında olduğunun dikkate alındığı, nitekim bizatihi sözleşmede, Türk Telekom’daki kamu payının %50’nin altına düşmesi hâlinde bu görev sözleşmesinin imtiyaz sözleşmesi olarak düzenleneceğinin kurala bağlandığı, nitekim özelleştirme sonrasında taraflar arasında imzalanan İmtiyaz Sözleşmesi’nin giriş kısmında bu süreçten açıkça bahsedildiği, sözleşmenin 4. maddesinde de, İmtiyaz Sözleşmesi’nin süresinin, Görev Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiği 28/02/2001 tarihinden itibaren 25 yıl olduğunun kurala bağlandığı görüldüğünden, 14/11/2005 tarihli İmtiyaz Sözleşmesi’nin özelleştirme ihalesi sonucunda Türk Telekom’un hukukî statüsünün değişmesi sebebiyle imzalandığı ve 28/02/2001 tarihinde imzalanan Görev Sözleşmesi’nin devamı niteliğinde olduğu, başka bir anlatımla, İmtiyaz Sözleşmesi’nin ilk imza tarihinin Görev Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiği 28/02/2001 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu tarihten sonra Türk Telekom’a yapılan frekans tahsislerinin ek kaynak tahsisi kapsamında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Türk Telekom’a 28/02/2001 tarihinden sonra tahsis edilmiş olan frekansların ilgili mevzuat uyarınca ek kaynak tahsisi kapsamında yapıldığına dair … tarih ve … sayılı dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun … tarih ve … sayılı işleminin, “17.924.851,35-TL kullanım hakkı ücreti” istenilmesine ilişkin kısmının incelenmesi;
Dosyanın incelenmesinden, 5809 sayılı Kanun’un ve Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin kullanım hakkı ücretlerine ilişkin maddeleri ile Kurul’un … tarih ve … sayılı kararı uyarınca, 28/02/2001 tarihinden sonra davacı şirkete ek kaynak olarak tahsis edilen frekanslar üzerinden 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları kullanım hakkı ücreti olarak tespit edilen 17.924.851,35-TL’nin en geç bir ay içinde Hazine Müsteşarlığı’nın hesabına yatırılarak dekontunun Kurum’a sunulması, bununla birlikte, ek kaynak kapsamında tahsis edilen frekanslarda herhangi bir değişiklik yapılmasının planlanması durumlarında öncelikle Kurum’dan izin alınması, ilgili frekansların bant genişliğinin azaltılması veya iptali durumlarında da öncelikle Kurum’a başvurulması hususlarının Kurum’un … tarih ve … sayılı işlemiyle davacı şirkete bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirket elektronik haberleşme hizmetlerini 28/02/2001 tarihinde Görev Sözleşmesi olarak imzalanan ve özelleştirme ihalesi sonrasında İmtiyaz Sözleşmesi olarak olarak düzenlenen 14/11/2005 tarihli Sözleşme kapsamında yürütmekte olup, anılan Sözleşme’nin “Giderler” başlıklı 20. maddesinde, “Türk Telekom bu Sözleşme’nin ilgili maddelerinde öngörülen ücretler ile Kurumca frekans kullanımından dolayı tahakkuk ettirilen ruhsat ve kullanım ücretleri de dâhil olmak üzere bu Sözleşmeden ve telekomünikasyon şebekesinin kurulması ve işletilmesinden doğan ve yürürlükteki kanunlar ya da Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti tarafından yapılmış olan anlaşmalar gereği tahakkuk ettirilen bütün ücret, vergi, fon ve paylar ile harçları, diğer ödeme ve masrafları karşılayacaktır.” kuralı yer almaktadır.
Dolayısıyla gerek Kanun ve Yönetmelik’te, gerekse davacı şirket ile davalı idare arasında imzalanan İmtiyaz Sözleşmesi’nde davacı şirkete, sözleşmenin ilk imza tarihinden sonra tahsis edilen kaynaklarla ilgili olarak kullanım hakkı ücreti ödemekten muafiyet tanıyan herhangi bir kural bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi amacıyla Dairemizin 13/11/2019 tarihli ara kararıyla, davacı şirketten ek kaynak tahsisi adı altında talep edilen 17.924.851,35.-TL kullanım hakkı ücretinin nasıl hesaplandığının sorulması üzerine; davalı idarece verilen cevapta, davacı şirket tarafından ödenmesi gereken kullanım hakkı ücretinin 18/05/2009 tarih ve 2009/15001 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen ve … tarih ve … sayılı; … tarih ve … sayılı; … tarih ve … sayılı; … tarih ve … sayılı; … tarih ve … sayılı ve … tarih ve … sayılı Kurul kararlarıyla güncellenen formüller doğrultusunda yapılan hesaplamalarla belirlendiği ve bu hesaplamalara ilişkin tablonun sunulduğu görülmüştür.
Buna göre, davacı şirketin ödemesi gereken kullanım hakkı ücretinin, Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen ve anılan Kurul kararlarıyla güncellenen formüller esas alınarak belirlendiği görülmüş olup, hesaplamanın anılan Bakanlar Kurulu kararına ve mevzuata uygun olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, 5809 sayılı Kanun, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği ve Görev/İmtiyaz Sözleşmeleri’nin ilgili hükümleri çerçevesinde kendisine ek kaynak kapsamında tahsis edilen kaynakların karşılığı olan kullanım hakkı ücretlerini ödemekle yükümlü olan davacı şirketten, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları için talep edilen toplam 17.924.851,35-TL kullanım hakkı ücretinin mevzuata uygun olarak belirlendiği anlaşıldığından, … tarih ve … sayılı dava konusu Kurum işleminin söz konusu ücretin bir ay içerisinde ödenmesinin istenilmesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun … tarih ve … sayılı işleminin, “gecikme zammı” istenilmesine ilişkin kısmının incelenmesi;
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Ödeme zamanı ve önce ödeme” başlıklı 37. maddesinin birinci fıkrasında, “Amme alacakları hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödenir.”; ikinci fıkrasında, “Hususi kanunlarında ödeme zamanı tesbit edilmemiş amme alacakları Maliye Vekâletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödenir.”; üçüncü fıkrasında, “Bu ödeme müddetinin son günü amme alacağının vadesi günüdür.”; “Gecikme zammı, Nispet ve Hesabı” başlıklı 51. maddesinin birinci fıkrasında, “Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 4 oranında gecikme zammı tatbik olunur. ” kuralı yer almaktadır.
5809 sayılı Kanun’un “Yetkilendirme ücreti” başlıklı 11. maddesinin 6. fıkrasında ise, kullanım hakkı ücretlerinin 5369 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla Hazineye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırılacağı, zamanında ödenmeyen kullanım hakkı ücretlerinin, Kurum’un bildirimi üzerine 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, ilgili vergi dairesince tahsil olunacağı kurala bağlanmıştır.
Aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden, amme alacaklarının hususî kanunlarında belirlenen zamanlarda ödeneceği, hususî kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının ise usûlüne göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içerisinde ödeneceği, bu sürenin son gününün amme alacağının vadesi olacağı, süresinde ödenmeyen amme alacaklarına ise vade tarihinden itibaren gecikme zammı uygulanacağı, 5809 sayılı Kanun’un 11. maddesinin 6. fıkrasında, zamanında ödenmeyen kullanım hakkı ücretlerinin 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tahsil olunacağı belirtilmiş olmasına rağmen, Kanun’da kullanım hakkı ücretlerinin ödeme zamanına (vade) ilişkin olarak herhangi bir düzenleme yapılmadığı, dolayısıyla geçmiş dönemlerde ödenmediği tespit edilen kullanım hakkı ücretlerinin ödenmesi için 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre usûlüne uygun tebligat yapılarak bir aylık süre verilmesi gerektiği, ödenmeyen kullanım hakkı ücretlerine bir aylık sürenin bitim tarihinden itibaren gecikme zammı uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin ilgili maddelerinde kullanım hakkı ücretinin ödeme zamanına ilişkin olarak düzenleme yapılmış ise de, 6183 sayılı Kanun’un açık hükmü ve 5809 Kanun’da idareye bu konuda düzenleme yapma yetkisi verilmemiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, gecikme zammının hesabı açısından önem arz eden vade tarihinin belirlenmesinde 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesinde yer alan usûlün uygulanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Uyuşmazlığa konu olayda … tarih ve … sayılı Kurum işlemiyle, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin kullanım hakkı ücreti vade tarihlerinin Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nde yer alan kurallara göre belirlendiği, belirlenen bu vade tarihlerine göre hesaplanacak gecikme zammının ise tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, 5809 sayılı Kanun’da kullanım hakkı ücretlerinin ödeme zamanına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığından, 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre yapılacak tebligatla verilen bir aylık sürenin bitim tarihinden itibaren gecikme zammı uygulanması gerekirken, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları kullanım hakkı ücretlerine ilişkin olarak Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nde yer alan kurallara göre belirlenen vade tarihleri dikkate alınarak hesaplanacak gecikme zammının ödenmesinin istenilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, … tarih ve … sayılı dava konusu Kurum işleminin “gecikme zammı” istenilmesine ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Yönetmeliğin 18. maddesinin 3. fıkrası, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının başında yer alan “Kurum ile imtiyaz sözleşmesi imzalamış işletmeciler ile” ibaresi, “Ek Kaynak Tahsisi”ne ilişkin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun … tarih ve … sayılı işleminin “kullanım hakkı ücreti” istenilmesine ilişkin kısmı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı yönünden davanın REDDİNE oybirliğiyle,
2. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun … tarih ve … sayılı işleminin “gecikme zammı” istenilmesine ilişkin kısmının İPTALİNE oyçokluğuyla;
3. Dava kısmen ret, kısmen iptal ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin yarısı olan 200,25-TL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan …-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 09/11/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Anayasa’nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri kuralı yer almaktadır.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun “Yetkilendirme usulü” başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasında, elektronik haberleşme sektöründe yetkilendirmenin bildirim ve kullanım hakkı verilmesi usûlüyle yapılacağı belirtilmiş; son fıkrasında ise, bildirim ve kullanım hakkı ile ilgili usûl ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği kurala bağlanmıştır. Aynı Kanun’un “İşletmecilerin hak ve yükümlülükleri” başlıklı 12. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, Kurum’un, kullanım hakkı ücretlerine ilişkin olarak işletmecilere yükümlülükler getirebileceği belirtildikten sonra, 4. fıkrasında, bu konuya ilişkin usûl ve esasların Kurum’ca belirleneceği belirtilmiş; Kurum’un görev ve yetkilerinin sayıldığı 6. maddesinde de, bu Kanun’la verilen görevlere ilişkin yönetmelik, tebliğ ve diğer ikincil düzenlemeleri çıkarmak Kurum’un görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
5809 sayılı Kanun’un anılan maddelerinde yer alan yetkiye dayanılarak hazırlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nde ise, elektronik haberleşme hizmeti sunmak ve/veya şebekesi veya altyapısı kurup işletmek isteyen şirketlerin yetkilendirilmesine ilişkin usûl ve esasların düzenlendiği, bu kapsamda kullanım hakkı ücretlerinin ödeme zamanına ilişkin gerekli düzenlemelerin de yapıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu olayda, davacı şirket tarafından ödenmesi gerektiği tespit edilen 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin kullanım hakkı ücretlerinin vade tarihlerinin Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nde yer alan kurallara göre belirlendiği, bu vade tarihleri dikkate alınarak hesaplanacak gecikme zammı tutarlarının ise … tarih ve … sayılı Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Belirtilen açıklamalar çerçevesinde, 5809 sayılı Kanun’un anılan maddelerinde bildirim ve kullanım hakkı verilmesine ilişkin usûl ve esasların yönetmelikle düzenlenmesi noktasında Kurum’a yetki verildiği, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin de bu yetkiye dayanılarak hazırlandığı, kullanım hakkı ücretinin ödenme zamanının belirlenmesi noktasında Kurum’a ayrıca bir yetki verilmesine gerek bulunmadığı, Kanun’da yer alan yetki kurallarının bu hususu da kapsadığı, kaldı ki, Anayasa’nın 124. maddesi kapsamında, idarelerin kendi görev alanına giren konularda, kanunların uygulanmasına sağlamak üzere ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla, ayrıca bir yetkilendirmeye gerek olmaksızın yönetmelik çıkarma yetkilerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, kullanım hakkı ücretlerinin ödenmesine ilişkin usûl ve esasların yönetmelik ile belirlenmesinde üst hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı, idarenin bu konuda yetkisinin bulunduğu anlaşıldığından, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları kullanım hakkı ücretlerine ilişkin olarak Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nde yer alan kurallara göre belirlenen vade tarihleri dikkate alınarak hesaplanacak gecikme zammının ödenmesinin istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ancak, Kurum’un … tarih ve … sayılı işlemi ile 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları kullanım hakkı ücretlerine ilişkin olarak belirlenen vade tarihlerinin, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nde yer alan kurallara uygun olarak belirlenip belirlenmediğinin ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, kullanım hakkı ücretlerinin ödenme zamanına ilişkin usûl ve esasların yönetmelik ile belirlenmesinde üst hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, Kurum’un … tarih ve … sayılı işleminde yer alan vade tarihlerinin hukuka uygunluğunun değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği oyu ile, kararın … tarih ve … sayılı dava konusu Kurum işleminin “gecikme zammı” istenilmesine ilişkin kısmının iptaline ilişkin kısmına katılmıyoruz.