Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6524 E. 2020/2816 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6524 E.  ,  2020/2816 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/6524
Karar No:2020/2816

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Nakliye Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : Kamu İhale Kurumu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 02/10/2014 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “… 500 Kişilik Prefabrik Öğrenci Yurdu İkmal İnşaatı” ihalesine yönelik olarak yapılan itirazen şikâyet başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin Kamu İhale Kurulu’nun (Kurul) 17/06/2015 tarih ve 2015/UY.IV-1716 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; ihaleye katılan davacı şirket tarafından ihale üzerinde bırakılan isteklinin aşırı düşük açıklamasının kabul edilmesinin mevzuata aykırı olduğu ileri sürülerek yapılan itirazen şikâyet başvurusunun Kamu İhale Kurulu’nun 01/04/2015 tarih ve 2015/UY.I-936 sayılı kararıyla kabul edildiği ve ihale komisyonu kararının iptal edilerek bu aşamadan sonraki işlemlerin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerektiği gerekçesiyle düzeltici işlem belirlenmesine karar verildiği, Kurul’un bahse konu bu kararı üzerine 07/05/2015 tarihli ihale komisyonu kararının alındığı, bu kararın tebliği üzerine davacı şirket tarafından ihale üzerinde bırakılan isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması gerekirken idarece Kurul kararının hatalı uygulandığı iddiasıyla 15/05/2015 tarihinde şikâyet başvurusunda bulunulduğu; ihale komisyonları tarafından alınan kararlara karşı öncelikle idareye şikâyet başvurusunda bulunulacağı, idarece bu başvuru üzerine bir karar alınmaması veya alınan kararın uygun bulunmaması hâlinde on gün içinde Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceği, hukuki durumda değişiklik meydana getiren Kurul kararlarının eksik veya yanlış uygulandığının iddia edilmesi durumunda ise şikâyet yoluna gidilmeden süresi içinde doğrudan itirazen şikâyet başvurusunda bulunulması gerektiği, Kamu İhale Kurulu’nun düzeltici işlem belirlenmesine ilişkin 01/04/2015 tarih ve 2015/UY.I-936 kararının ihale komisyonunca yanlış uygulandığını iddia eden davacı şirketin, bahse konu Kurul kararının uygulanmasına ilişkin ihale komisyonu kararına karşı İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmeliğin 23. maddesinin 2. fıkrası uyarınca bu kararın öğrenildiği 12/05/2015 tarihini izleyen on gün içinde ve en geç 22/05/2015 tarihinde Kuruma doğrudan itirazen şikâyet başvurusunda bulunulması gerekirken, 15/05/2015 tarihinde idareye şikâyet başvurusunda bulunup bu başvurusunun reddine ilişkin kararın tebliğini takiben 04/06/2015 tarihinde yapılan itirazen şikâyet başvrusunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, itirazen şikâyet başvurusunun 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 7. maddesinde öngörülen süre içerisinde yapıldığı, Kanunla tanınan bu hakkın yönetmelik ile kaldırılamayacağı, dava açma sürelerinin kamu düzeni ile ilgili olduğu, ihaleyi yapan idarenin düzeltici işlem kararının Kamu İhale Kurulu kararına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Kurul kararının eksik veya yanlış uygulandığına ilişkin iddiaların doğrudan Kuruma itirazen şikâyet yolu ile yapılması gerektiği, başvurunun süresinde yapılmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 02/10/2014 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “… 500 Kişilik Prefabrik Öğrenci Yurdu İkmal İnşaatı” ihalesine katılan davacı şirket tarafından ihale üzerinde bırakılan isteklinin aşırı düşük açıklamasının kabul edilmesinin mevzuata aykırı olduğu ileri sürülerek yapılan itirazen şikâyet başvurusunun Kamu İhale Kurulu’nun 01/04/2015 tarih ve 2015/UY.I-936 sayılı kararıyla kabul edildiği ve ihale komisyonu kararının iptal edilerek bu aşamadan sonraki işlemlerin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerektiği gerekçesiyle düzeltici işlem belirlenmesine karar verildiği, Kurul’un bahse konu kararı üzerine 07/05/2015 tarihli ihale komisyonu kararının alındığı, bu kararın tebliği üzerine davacı şirket tarafından ihale üzerinde bırakılan isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması gerekirken idarece Kurul kararının hatalı uygulandığı iddiasıyla 15/05/2015 tarihinde yapılan şikâyet başvurusunun reddi üzerine 04/06/2015 tarihinde itirazen şikâyet yoluna başvurulduğu, bu başvurunun Kurul’un 17/06/2015 tarih ve 2015/UY.IV-1716 sayılı kararı ile süre yönünden reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş; Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine, 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen 2. fıkrada ise, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” kuralı yer almıştır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasında, ihale sürecindeki hukuka aykırı işlem veya eylemler nedeniyle bir hak kaybına veya zarara uğradığını veya zarara uğramasının muhtemel olduğunu iddia eden aday veya istekli ile istekli olabileceklerin, bu Kanun’da belirtilen şekil ve usul kurallarına uygun olmak şartıyla şikâyet ve itirazen şikâyet başvurusunda bulunabilecekleri; 2. fıkrasında, şikâyet ve itirazen şikâyet başvurularının, dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu idarî başvuru yolları olduğu; 55. maddesinin 1. fıkrasında, ihale sürecindeki işlem veya eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla bu işlem veya eylemlerin farkına varıldığı veya farkına varılmış olması gereken tarihi izleyen günden itibaren 21. maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş gün, diğer hâllerde ise on gün içinde ve sözleşmenin imzalanmasından önce, ihaleyi yapan idareye şikâyet başvurusunda bulunulacağı; 4. fıkrasında, belirtilen süre içinde bir karar alınmaması durumunda başvuru sahibi tarafından karar verme süresinin bitimini, süresinde alınan kararın uygun bulunmaması durumunda ise başvuru sahibi dâhil aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından idarece alınan kararın bildirimini izleyen on gün içinde Kurum’a itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceği; 56. maddesinin 1. fıkrasında, idareye şikâyet başvurusunda bulunan veya idarece alınan kararı uygun bulmayan aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından 55. maddenin 4. fıkrasında belirtilen hâllerde ve sürede, sözleşme imzalanmadan önce itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceği kurala bağlanmıştır.
İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmeliğin 23. maddesinin 2. fıkrasında, “Hukuki durumda değişiklik yaratan Kurul kararlarının eksik veya yanlış uygulandığını iddia eden ilgililer bu hususa ilişkin başvuruyu itirazen şikâyet başvurusu olarak doğrudan Kuruma yaparlar.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 40. maddesine eklenen 2. fıkranın gerekçesinde bu değişikliğin, bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığına değinilmiştir.
Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçeden, Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idarî makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın bağlayıcılığı karşısında, bu zorunluluğa; yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasal düzenlemeler, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp, yasalarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi’nin kimi kararlarında, yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel yasa ya da yürürlükteki yasalarda değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının doğrudan uygulanması gerektiğini, 08/12/2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında; 5225 sayılı Kanun’da, başvurulacak kanun yolu ve süresinin özel olarak düzenlenmemiş olmasının, Anayasa’nın 40. maddesine aykırılık oluşturmadığını belirterek benimsemiş ve kararında; bireyler hakkında kurulan işlemlere karşı kanun yolları, başvurulacak merciiler ile sürelerin belirtilmesi yönünden Devlete verilen görevin bir zorunluluk içerdiğine, bu zorunluluk nedeniyle her yasada özel bir düzenleme yapılması gerekmediğine değinerek, Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Tüm bu açıklamalar sonucunda; Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve merciilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idarî merciileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesinin zorunlu olduğu ortaya çıkmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Kamu İhale Kurulu’nun 01/04/2015 tarih ve 2015/UY.I-936 sayılı düzeltici işlem kararının uygulanması amacıyla ihale komisyonu tarafından alınan 07/05/2015 tarihli kararın davacı şirkete tebliğ edildiği, kararın bildirimine ilişkin yazıda, “Bu kararın bildiriminden itibaren süresi içinde 4734 sayılı Kanun’un 55. maddesi uyarınca şikâyet başvurusunda bulunulabilecektir.” ifadesinin yer aldığı, dolayısıyla davacının ihale komisyonu tarafından şikâyet başvurusuna yönlendirildiği, başka bir anlatımla komisyon kararı davacıyı yanlış merciye yönlendirdiğinden, yukarıda belirtilen anayasal zorunluluk karşısında itirazen şikâyet başvurunun süresinde olmadığı kabul edilemeyeceğinden başvurunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, başvurunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ilk derece ve temyiz yargılama giderleri toplamı …-TL ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın ve istemi hâlinde ilk derece aşamasında kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,
6. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 27/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.