Danıştay Kararı 13. Daire 2015/650 E. 2020/2911 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/650 E.  ,  2020/2911 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/650
Karar No:2020/2911

TEMYİZ EDEN (DAVALI): Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ : Av….

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Akaryakıt Lpg Gıda İnşaat Nakliye Sanayi ve
Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av.

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İli, … İlçesi, …Köyü, … Sokak, No:… adresinde faaliyet gösteren (BAY/939-82/30959) sayılı akaryakıt istasyonunun mühürlenmesine dair 27/08/2013 tarihli işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 5607 sayılı Yasaya muhalefet edildiği iddiasıyla başlatılan soruşturma sonucu, Soruşturma No: … sayılı dosyada, 17/12/2013 tarihinde … sayılı kararla, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, karara davalı idare tarafından ….Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz edildiği, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …tarih ve …değişik iş numaralı kararıyla itirazın reddedildiği ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleştiği, bu durumda, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesinin 8. fıkrasında, 5607 sayılı Kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetlerin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulacağının düzenlenmesi ve 5607 sayılı Kanunu’na muhalefet edildiği iddiasıyla … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi ve söz konusu karara … Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılan itirazın reddedilerek kararın kesinleşmesi karşısında, davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunun 5015 sayılı Kanun’un 20/8. maddesi uyarınca mühürlenmesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerl hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, mühürlemenin mevzuata uygun olarak tesis edildiği, Kabahatler Kanunu çerçevesinde adli yargı kararının bağlayıcı olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Akaryakıt istasyonunda yapılan denetimde, 4 adet yer altı tankının bulunduğu, yapılan ölçümde motorinin ulusal marker seviyesinin geçerli çıktığı, otomasyon sisteminde yapılan kontrolde alım ve satış arasındaki fark olan 1.699.609 litre motorin ürününün nereden ve ne şekilde temin edildiğinin ibraz edilemediği, otomasyon sistemi dolum miktarlarının da dağıtıcı firmadan alım miktarından fazla olduğu tespit edilmiştir.
Yasal yollarla Türkiye’de serbest dolaşıma girdiği belgelendirilemeyen veya menşei belli olmayan akaryakıt olduğunun tespit edildiğinden bahisle istasyonun mühürlenmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İİLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun işlem tarihinde yürürlükteki hâliyle 20. maddesinin 8. fıkrasında, “5607 sayılı Kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez.” kuralı yer almıştır.
5015 sayılı Kanun’un 2. maddesinde kaçak akaryakıt tanımlanmış, buna göre kaçak akaryakıtın, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca kaçak olarak kabul edilen akaryakıtı ifade ettiği belirtilmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun “Kaçakçılık Suçları” başlıklı 3. maddesinin 11. fıkrasında, “Akredite laboratuvar analiz sonucuna göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenen seviyede ulusal marker içermeyen, yasal yollarla Türkiye’de serbest dolaşıma girdiği belgelendirilemeyen veya menşei belli olmayan akaryakıtı; üreten, satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticarî amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” kuralı yer almış; aynı fıkra, 28/06/2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesiyle yeniden düzenlenmiş ve “yasal yollarla Türkiye’de serbest dolaşıma girdiği belgelendirilmeyen veya menşei belli olmayan akaryakıt” ibaresine madde metninde yer verilmemiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacıya ait akaryakıt istasyonunda 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesi uyarınca dava konusu geçici mühürleme işlemi uygulanmasının, menşei belli olmayan akaryakıtın 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 11. fıkrası uyarınca kaçak akaryakıt olarak değerlendirilmesinden kaynaklandığı; ancak, 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 11. fıkrasında değişiklik yapılması ile, kaçakçılık suçu fiilinin kapsamının, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun belirlediği seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıt ile sınırlandırıldığı anlaşılmakta olup; yeni kurala göre, menşei belli olmayan akaryakıt bulundurulması tek başına kaçakçılık fiili kapsamında değerlendirilemeyecektir.
Bu durumda, 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca uygulanan mühürleme işleminin sebep unsurunun ortadan kalktığı dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.