Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6466 E. 2018/2029 K. 11.06.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6466 E.  ,  2018/2029 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/6466
Karar No:2018/2029

Temyiz İsteminde Bulunan
ve Karşı Taraf (Davacı): …
Vekili : …
Temyiz İsteminde Bulunan
ve Karşı Taraf (Davalılar): 1- …
2- …

Vekili : …
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının; davalı idareler tarafından, iptale ilişkin kısmının; 15.12.2008 onay tarihli ilave liman dolgu alanı imar planının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi’nin 05.04.2010 tarih ve E:… sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın davacının irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmeleri uyarınca tasarrufunda bulunan alanların kullanımını engellemediği, kullanımı hukuken engelleyen ve idareden kaynaklı bir husus bulunmadığı, 230.557,00 m2’lik dolgu alanının ön kısmında yer alan 216.325,57 m2 alan üzerinde davacı şirkete bir yıl süreli 20.07.2008 tarihli ön izin sözleşmesi düzenlendiği, davacı tarafından ön izin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için süre uzatım talebinde bulunulmadığı, ön izin sözleşmesinin 10.07.2009 tarihinde sona erdiği, ön izin verilen alana ilişkin imar planının 15.12.2008 tarihinde onaylandığı, bu tarihten Danıştay Altıncı Dairesi tarafından söz konusu imar planının yürütmesinin durdurulduğu tarihe kadar davacı tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadığı, ön izin süresinin bitiminden sonra verilen yürütmenin durdurulması kararının davacıya verilen irtifak hakkı ve kullanım izni sözleşmeleri ile verilen hakkın engellendiğine gerekçe oluşturmayacağı, süresi içinde süre uzatım talebinde bulunulmadığı için bu haktan davacı tarafından vazgeçildiği, bilirkişi raporlarına itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığı, yürütmesi durdurulan imar planının 1995 tarihli imar planına ek olarak yapıldığı, 1995 tarihli imar planına göre hazırlanan uygulama projelerinin geçerli olduğu, irtifak hakkı ve kullanım izni verilen yerlerin de 1995 tarihli imar planına ve uygulama projelerine tâbi olarak liman unsurlarını taşıdığı, alanın liman olarak kullanılmasını engelleyecek bir durum bulunmadığı; davacı tarafından, kararın redde ilişkin kısmının; Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne hitaplı 11.07.2012 tarih ve … sayılı yazısında, davalı idarenin hukukî sorumluluğunun açıkça ortaya konulduğu, kendilerine tahsis edilen alanların bir kısmının fiilen Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından körfez geçiş köprüsü projesi kapsamında kullanıldığı, bu kullanım nedeniyle kendileriyle imzalanan kullanma izni sözleşmelerinin revize edilmesi gerekliliğinin davalı idarenin bilgisi dâhilinde olduğu, 16.08.2011 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yapılan tahsisin idarece uygun bulunduğunun belirtildiği, davalı idarenin kendileri ile imzalanan sözleşmeyi alenen ihlâl ettiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Davacının Savunmasının Özeti : Davalıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi Özge … ‘nın Düşüncesi : Temyiz istemlerinin reddi ile Mahkeme kararının Dairemiz kararında belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ‘nin 12.02.2014 tarih ve …, …, … sayılı işlemleri ile Maliye Bakanlığı’nın 28.01.2014 tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; Mahkemelerinin 2014/167 esas sayılı dosyasında 26.09.2014 tarihinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen ve 03.12.2014 tarihinde Mahkemelerine sunulan ve bir örneği bu dosyaya eklenen bilirkişi raporundan özetle, Danıştay Altıncı Dairesi tarafından 15.12.2008 onaylı imar planı için verilmiş olan 05.04.2010 tarihli yürütmeyi durdurma kararından dolayı bu plan içinde yer alan rıhtımın, davacı şirket tarafından kullanılmadığı, davalı idare ile davacı arasında liman yapmak amacıyla imzalanan 20.11.1998 tarihli irtifak hakkı sözleşmesine konu alan ile … imar planı içinde yer alan 19.11.1998 ve 27.02.2008 tarihli kullanma izni sözleşmelerine konu alanların kullanılmasının mümkün olmadığı ve bir limanın en önemli elemanının rıhtım olduğu, rıhtımın olmadığı bir tesisin liman vasfını kazanamayacağı ve davalı idare ile davacı şirket arasında yapılan sözleşmelerin konusu olan liman faaliyetini gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı sonuç ve kanaatine varıldığı; anılan rapora Mahkemelerinin 2014/167 esas sayılı dosyasında davalı idare tarafından itiraz edilmiş ise de, sözleşmeye konu alanların limanın bir kısım unsurlarını barındırdığı ve bu alanla ilgili hukukî bir kısıtlama olmadığı doğru olmakla birlikte, yürütmesi durdurulan alanda yapılan rıhtım olmadan 19.11.1998 tarihli kullanım izni sözleşmesi (K1) ve 27.02.2008 tarihli kullanım izni sözleşmesi (K2) ile irtifak hakkına konu alanları kullanmanın fiilen mümkün olmadığı, söz konusu alanlardaki liman unsurlarının yürütmenin durdurulması kararı verilen alandaki liman unsurları ile birlikte bir bütün teşkil ettiğinin anlaşılması karşısında 15.12.2008 onaylı ilave liman dolgu alanı uygulama imar planı içinde yer alan ve 19.994 m2’lik kısmının dolgusu tamamlanmış olan 163.920 m2’lik alan (K3) olmadan diğer yerlerin liman amacı doğrultusunda kullanılmasının imkânsız olduğu sonucuna ulaşıldığından, yapılan itirazın yerinde olmadığı, bilirkişi raporunun dayandığı veriler ışığında Mahkemelerince benimsenerek hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu; davacı şirket tarafından yapılan limanın, davacının mülkiyetinde olan taşınmazlar ile irtifak hakkı sözleşmesi ve kullanım hakkı sözleşmelerine konu taşınmazları da kapsayan alanda bir bütün olarak yapıldığı, rıhtımın bir kısım unsurlarının Danıştay Altıncı Dairesi tarafından yürütmesi durdurulan alanda kalması nedeniyle davacının sözleşmelere konu alanları kullanamadığı, dolayısıyla 05.04.2010 tarihinden hukuki imkânsızlığın kalktığı tarihe kadar bu alanlara ilişkin irtifak hakkı ve kullanım hakkı sözleşmelerinin dondurulması, dondurulan sürelerin sözleşme sürelerine ilave edilmesi, bu süreler için bedel alınmaması, 05.04.2010 tarihinden itibaren alınan bedellerin faiziyle birlikte iade edilmesi veya ileride tahakkuk edecek bedellerden mahsup edilmesi istemiyle yapılan 21.10.2013 tarihli başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uygunluk görülmediği; davacının 21.10.2013 tarihli başvurusunun Karayolları Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilen, köprü inşaatı nedeniyle fiilen işgal edilmesi sebebiyle yüzölçümü azaltılan alanlarla ilgili olarak sözleşme başlangıç tarihinden itibaren ödenen tutarların faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkin kısmına gelince; davacının sözleşmeler uyarınca kullandığı alanlardan bir kısmının davalı idareler tarafından 16.08.2011 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü’ne tahsis edildiği görülmekle birlikte, bu kısmın Danıştay Altıncı Dairesi’nin 05.04.2010 tarihinde verdiği yürütmenin durdurulması kararından sonra tahsis edildiği ve bu tarihten itibaren ödenen tutarlarla ilgili olarak yukarıda irdeleme yapılarak karar verildiğinden, bu kısma ilişkin uyuşmazlığın, sözleşme başlangıç tarihinden 05.04.2010 tarihine kadar ödenen tutarlara ilişkin olduğu, bu kısma yönelik olarak ise, sözleşme başlangıç tarihinden 05.04.2010 tarihine kadar davalı idarece Karayolları Genel Müdürlüğü lehine tesis edilmiş herhangi bir tahsis kararı bulunmadığından, davalı idareye atfedilebilecek bir sorumluluk bulunmadığı, diğer taraftan, sözleşmeler uyarınca davacıya tahsis edilen alanların bir kısmı Karayolları Genel Müdürlüğü ve köprü inşaatını yapan firmalar tarafından işgal edilmiş ise, işgal ettiği düşünülen idare ve firmalar aleyhine özel hukuk hükümlerine göre adli yargıda dava açılabileceği, burada idarenin sözleşme uyarınca anılan alanları davacıya tahsis ettiği, tahsisten sonra başka kişilerin söz konusu alanları fiilen işgal etmesinden dolayı davalı idare sorumlu tutulamayacağı cihetle sözleşme başlangıç tarihinden itibaren ödenen tutarların faizi ile birlikte iadesi isteminin reddine ilişkin işlemlerin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; dava konusu işlemlerin 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin kullanma izni bedellerinin ödenmesi gerektiğinin bildirilmesine ilişkin kısmına gelince; Mahkemelerinin bu kararı ile, 05.04.2010 tarihinden hukuki imkânsızlığın kalktığı tarihe kadar sözleşmeye konu alanlara ilişkin irtifak hakkı ve kullanım hakkı sözleşmelerinin dondurulması, dondurulan sürelerin sözleşme sürelerine ilave edilmesi, bu süreler için bedel alınmaması, 05.04.2010 tarihinden itibaren alınan bedellerin faiziyle birlikte iade edilmesi veya ileride tahakkuk edecek bedellerden mahsup edilmesi gerektiğine karar verildiğinden, bu karar doğrultusunda kullanım bedellerinin yıl ve alan bakımından yeniden hesaplanması gerekeceğinden, bu aşamada dava konusu işlemlerin kullanım bedellerine ilişkin kısmının iptali gerektiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle, dava konusu işlemlerin, sözleşmelere konu alanların fiilen kullanılamaması nedeniyle 05.04.2010 tarihinden hukuki imkânsızlığın kalkacağı tarihe kadar irtifak hakkı ve kullanım hakkı sözleşmelerinin dondurulması, dondurulan sürelerin sözleşme sürelerine ilave edilmesi, bu süreler için bedel alınmaması, 05.04.2010 tarihinden itibaren alınan bedellerin faiziyle birlikte iade edilmesi veya ileride tahakkuk edecek bedellerden mahsup edilmesine ilişkin kısmı ile 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin kullanma izni bedellerinin ödenmesine yönelik kısmının iptaline; dava konusu işlemlerin, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilip, köprü inşaatı nedeniyle fiilen işgal edilen yüzölçümü azaltılan alanlarla ilgili olarak sözleşme başlangıç tarihinden 05.04.2010 tarihine kadar ödenen tutarların faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, bu kararın iptale ilişkin kısmı davalı idareler tarafından, redde ilişkin kısmı ise davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararların sonuçları” başlıklı 28. maddesinin birinci fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez…” hükmüne yer verilmiştir.
Bu itibarla, Danıştay Altıncı Dairesi’nin 05.04.2010 tarih ve E:2009/12273 sayılı kararı ile 15.12.2008 onay tarihli ilave liman dolgu alanı imar planının yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğinden, hukuki imkânsızlığın başlangıç tarihi olarak yürütmenin durdurulması kararının verildiği 05.04.2010 tarihinin değil, 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesi uyarınca yürütmenin durdurulması kararının icabına göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından işlem tesis edildiği veya eylemde bulunulduğu tarihin esas alınması gerektiği dikkate alındığında, temyize konu Mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemlerin kısmen iptali, davanın kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemleri yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA; temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.