Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6398 E. 2017/1395 K. 05.05.2017 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6398 E.  ,  2017/1395 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2015/6398
Karar No : 2017/1395

Davacı : Türk Eczacıları Birliği (TEB)
Vekilleri : Av. …, Av….
Davalı: Rekabet Kurumu
Vekilleri: Av. …, Av. …
Davanın Özeti:Rekabet Kurulu’nun 17.04.2006 tarih ve … sayılı kararının davacıya idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının; olayda davalı idareye eksik bilgi verilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, … Eczacı Odası’nın inceleme yapılabilmesi için raportörlere her imkânı sağladığı, istenilen belgeleri teslim ettiği, daha sonra yazılan yazıya da cevap verdiği, davalı idarenin istediği belge ve bilgiyi istediği zaman yerinde elde edebildiği, denetleme tutanakları davacı eczacıların şahsına sıkı sıkı bağlı tutanaklar olduğundan ve sorumluluk gerektirdiğinden davalıya gönderilmediği, davalının 08.03.2006 tarihinde olduğu gibi istediği belgeleri ve sorumluluğu kendisinin almasının beklendiği, 4054 sayılı Kanun’un 16/b maddesinde belirtilen ve para cezası ile cezalandırılma gerekçesi olan Kurul kararı ile bilgi isteme veya yerinde inceleme hâllerinde hiç bilgi verilmemesi, eksik, yanlış veya yanıltıcı bilgi verilmesi gibi bir durum söz konusu olmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Hükümlü ve tutukluların ilaçlarını temin eden Cezaevi Müdürlüklerinin eczanelerden indirim teklifleri alması aşamasında eczacı meslek örgütlerinin karar ve uygulamaları sonucunda eczanelerin birlikte hareket ettiği iddiasına ilişkin olarak 04.01.2006 tarih ve … sayılı Kurul kararı uyarınca TEB ve bağlı eczacı odaları hakkında yürütülen ön araştırma çerçevesinde Rekabet Kurulu raportörleri tarafından istenen bilgi ve belgelerin verilmemesi karşısında 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca cezaî işlem uygulandığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nin Düşüncesi : Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesi sonucunda Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları’nca verilen kararlara, ilgili dava daireleri tarafından uyulması zorunlu olduğundan, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 25.02.2013 tarih ve E:2008/1815, K:2013/646 sayılı bozma kararı gereğince, dava konusu işlemin iptaline karar verilimesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: 2577 sayılı Yasa’nın 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Yasa’nın 38. maddesinde; İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasa’nın 49. maddesinin 4. fıkrasında da; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu durumda, Danıştay’ın ilk derece Mahkemesi olarak davaların temyizen incelenmesinde Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulunca verilen kararlara, ilgili dava daireleri tarafından uyulması zorunlu olduğundan, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 25.2.2013 tarih ve E:2008/1815, K:2013/646 sayılı bozma kararına uyularak, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Rekabet Kurulu’nun 17.04.2006 tarih ve … sayılı kararının davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Dairemizin 15.01.2008 tarih ve E:2006/3399, K:2008/710 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacılar tarafından temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 25.02.2013 tarih ve E:2008/1815, K:2013/646 sayılı kararı ile aynen; “Rekabet Kurumu; mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları, piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
4054 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukuki işlem ve davranışları yasa kapsamında sayılmıştır.
Bu bağlamda, Rekabet Kurulu’nun Yasa kapsamında sayılan hukuki işlem veya davranışların Yasa’ya aykırı olduğunu belirlemesi halinde, yine Yasa ile öngörülen tedbirleri alabileceği ve yaptırım uygulayabileceği açıktır.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, hükümlü ve tutukluların ilâçlarını temin eden cezaevi müdürlüklerinin eczanelerden indirim teklifleri alması aşamasında eczacı meslek örgütlerinin karar ve uygulamaları sonucunda eczanelerin birlikte hareket ettiği iddiasına ilişkin olarak 04/01/2006 günlü, 06-01/2-M sayılı Kurul kararı uyarınca TEB ve bağlı eczacı odaları hakkında yürütülen ön soruşturma çerçevesinde davacı Oda’da 08/03/2006 tarihindeki yerinde incelemeden bir gün sonra Odanın görevlendirdiği denetçi eczacıların tutuklu ve hükümlülerin 2005 yılı reçetelerinin karşılanması için … Cezaevi’ne %3.5’in üzerinde indirim teklifi veren … ve … Eczanelerini denetlediğinin öğrenilmesinin ardından 24/03/2006 günlü, 850 sayılı bir yazı gönderildiği, bu yazı ile Odanın bu eczanelerde yaptığı denetimlerin tutanakları ile Odanın denetçi eczacıları tarafından 2006 yılı başından itibaren denetlenen eczanelerin adlarını ve denetim tarihlerini gösterir bir listenin 31/03/2006 tarihli mesai saati bitimine kadar gönderilmesinin istendiği, Odanın 31/03/2006 tarihli cevabi yazısında ise, istenen bilgi ve belgelerin gönderilmediği, yalnızca eczacı odaları yönetim kurullarının 6643 sayılı Türk Eczacılar Birliği Kanun’un 20. maddesinin (m) bendi ve 16/04/1996 günlü, 22613 sayılı Yönetmeliğin 32. maddesi gereği sorumluluk alanı içerisindeki eczanelere gerek rutin olarak gerekse şikâyet üzerine denetim yapma yetkisine sahip olduğu ve yazıya konu olan denetimlerin Odanın yaptığı diğer denetlemeler gibi bu Yönetmelik çerçevesinde yapıldığının ifade edilmesi nedeniyle 4054 sayılı Kanun’un 14. maddesi kapsamında bilgi ve belge istenmesine rağmen eksik bilgi gönderdiği gerekçesiyle aynı Kanun’un 16/1-b maddesi uyarınca idari para cezası verildiği, davacı tarafından dava konusu işlemin tesis edilmesine neden olan uygulamanın 6643 sayılı Yasa’ya dayandığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede, 4054 sayılı Yasa’nın 4. maddesi kapsamında olduğu belirtilen uygulamanın, davacı Odanın kendi görev alanına giren bir konudaki Yasa maddesinin uygulanmasından kaynaklandığının öne sürülmesi nedeniyle; uyuşmazlık konusu kararların Odanın görev alanına giren Yasa kapsamında değerlendirilerek mevzuata ve hukuka uygunluğunun saptanması, dolayısıyla konunun açılacak bir iptal davasında incelenmesi gerektiğinden davalı idarenin bu konuda inceleme yapmasına ve karar tesisine yetkisi bulunmamaktadır.” gerekçesiyle Dairemizce verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Kanun’un 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nca, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanun’un 49. ve 50. maddelerinde ise Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması hâlinde Danıştay Dava Dairelerine ısrar imkânı tanınmamıştır.
Aktarılan durum ve 2577 sayılı Kanun’un 49. ve 50. maddelerindeki düzenlemeler karşısında, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle dava konusu Kurul kararının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 17.04.2006 tarih ve … sayılı dava konusu Rekabet Kurulu kararının davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin kısmının İPTALİNE, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL tutarındaki ilk derece ve temyiz yargılama giderleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, …-TL tutarındaki karar düzeltme yargılama giderlerinin davalı Rekabet Kurumu üzerinde bırakılmasına, posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 05.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.