Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6353 E. 2020/2674 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6353 E.  ,  2020/2674 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/6353
Karar No:2020/2674

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrol Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; 19/06/2013 tarihinde mühürlenerek kapatılan … Köyü … adresinde bulunan davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunun, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı uyarınca, mühürlerinin sökülerek faaliyetine izin verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Denetim Dairesi Başkanlığı’nın 20/08/2014 tarih ve 50035 sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı şirketin yetkilisi hakkında 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan açılan kamu davasında, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … ve E:… , K:… sayılı kararı ile “Cumhuriyet Savcısının mütaalasına uygun olarak sanığın, kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit tank, düzenek veya ekipman bulundurmak suretiyle 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçunun işlediği gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan … Petrol Limited Şirketi’nin temsilcisinin verilen izni kötüye kullanmak suretiyle suç işlediği sabit ise de işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkacağından Türk Ceza Kanunu’nun 60. maddesinin 3. fıkrası uyarınca verilen iznin iptaline yer olmadığına” karar verildiği, bahse konu istasyon ile alakalı herhangi bir idari işlem yapılabilmesi için mahkeme kararının kesinleştiğine dair belge ile Kuruma başvurulması gerektiği gerekçesiyle davacının başvurusunun reddedildiği, davacı şirket yetkilisi ve davacı şirket hakkında … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın savcı mütaalasına uygun olarak verildiği, anılan kararın Savcılık tarafından temyiz edilmediği, dolayısıyla kararın izne ilişkin kısmının kesinleştiği, sanık … tarafından yapılan temyiz isteminde ise Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca aleyhe bozma yasağı gereği şirket aleyhine bozma kararı verilemeyeceği, davacı hakkında anılan eylem nedeniyle yapılması gerekli soruşturma sonucu bir karar verilmesi gerekirken, başvuru kapsamında herhangi bir işlem yapılmayıp, başvurunun reddedilmesi mülkiyet hakkının kullanımının belirsiz süreli engellenmesi anlamına da geldiği, davacının eylemi nedeniyle şirket yetkilisinin yargılandığı davada şirket hakkında verilen iznin iptaline yer olmadığına ilişkin kararın (aleyhe bozma yasağı gözönüne alındığında) kesinleşmesi nedeniyle, davalı idarenin işleminin sebep unsurunda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesi uyarınca mühürlenen istasyon için yapılacak her türlü idari işlem için mahkeme kararının kesinleşme şartının arandığı, davacı tarafından mahkeme kararının kesinleşmesine dair herhangi bir belge sunulmadığı, Türk Ceza Kanunu’nun 60. maddesinin mahkeme tarafından yapılan izin iptaliyle ilgili olduğu, 5015 sayılı Kanun kapsamında sonuç doğurmayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
19/06/2013 tarihinde akaryakıt istasyonunda yapılan denetimde vaziyet tankında yer almayan tank ve düzenek bulunması üzerine istasyondaki tank ve pompalar mühürlenmiştir.
Davacı şirketin yetkilisi hakkında 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan açılan kamu davasında, “1 yıl 8 ay hapis ve 80,00-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine, davalı idarenin verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan davacı şirketin temsilcisinin verilen izni kötüye kullanmak suretiyle suç işlediği sabit ise de, işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkacağından Türk Ceza Kanunu’nun 60. maddesinin 3. fıkrası uyarınca verilen iznin iptaline yer olmadığına” karar verilmiştir.
Ceza yargılaması neticesinde verilen karar uyarınca, mühürlenerek faaliyeti durdurulan akaryakıt istasyonunun mührünün sökülmesi istemiyle yapılan başvurunun davalı idare tarafından reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “İdari Yaptırımlar” başlıklı 20. maddesinin 8. ve 9. fıkralarında, “5607 sayılı Kanun’da belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez. …” kuralı yer almıştır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun “Kaçakçılık suçları” başlıklı 3. maddesinin 14. fıkrasında, “Kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman bulunduranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” kuralına yer verilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri” başlıklı 60. maddesinin 1. fıkrasında, ” Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir. “, 3. fıkrasında, “Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hakim bu tedbirlere hükmetmeyebilir. ” kuralı yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan düzenlemeler uyarınca, kaçak akaryakıtı herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmek için lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman bulunduranların fiilleri kaçakçılık suçları kapsamında değerlendirilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait istasyonda vaziyet planında yer almayan tank ve düzenek bulundurulduğu ve mühürlemenin bu gerekçeyle yapıldığı anlaşılmaktadır.
İdari yaptırım türleri genel olarak hukukumuzda idari para cezaları ve idari tedbirler olarak sınıflandırılmıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 16. maddesinde de, idari para cezalarının yanısıra idari tedbirler de idari yaptırım olarak kabul edilmiş, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlara yer alan diğer tedbirler idari tedbir olarak tanımlanmıştır. Belirtilen çerçevede mühürleme işlemi, bir idari müeyyide olmayıp kaçak akaryakıt satışını önlemeye yönelik bir idari tedbir niteliğindedir.
Ceza yargılaması neticesinde, Türk Ceza Kanunu’nun 60. maddesinin 3. fıkrası uyarınca verilen iznin iptaline yer olmadığına dair hüküm, mahkeme tarafından yapılan izin iptalleri ile ilgili olup, başka bir anlatımla davacıya ait istasyonun bir tedbir niteliğinde olmak üzere mühürlenmesi ile ilgisi bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacının mührün kaldırılması yönündeki talebinin reddine dair dava konusu işlem tarihinde, 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 8. fıkrası kapsamında ceza yargılaması sonucunun kesinleşip kesinleşmediği, yargılama sonucu cezanın ertelenmesine ilişkin şirket yetkilisi hakkında hükmün niteliği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucunda verilen dava konusu işlemin iptali yönündeki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4.2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.