Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6343 E. 2019/2968 K. 10.10.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6343 E.  ,  2019/2968 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/6343
Karar No:2019/2968

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1. …
2. …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLİ: …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: …’nca 31/05/2007 tarihinde gerçekleştirilen, … ili, … ilçesi, … ada, … parsel; … ada, … parsel; … ada, …parsel ve … ada, …parsel sayılı taşınmazların açık artırma ile satışına ilişkin kararın iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; anılan parseller için daha önce 15/02/2004 tarihli satış kararı alındığı, alınan karara karşı … İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, anılan Mahkeme’nin … sayılı esasında görülen davada Mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, satışa konu yerlerden … ada, … sayılı parsel üzerinde bir değişiklik olmadığı, diğer alanların ise ticari nitelikli yapılaşmaya ayrılan ve eskiden kullanılmayan yerlerde yeniden imar haklarının kullanıldığı belirtilerek … tarih ve E: …, K: … sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında görülen tapu iptal davasının da ret ile sonuçlandığı, anılan kararın … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile onandığı, bu durumda, davalı idarenin mülkiyetinde olduğu tartışmasız olan dava konusu alanların satışına ilişkin kararda hukuka aykırılık bulunmadığı; davanın, ‘ne ilişkin kısmının ise, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 35. maddesinde yönetimin yetkilerinin sayıldığı, mülkiyete konu istemlerin bu madde kapsamına girmediği, … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının da bu yönde olduğu belirtilerek ehliyet yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine, davanın ‘ne ilişkin kısmının ise, ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacılar tarafından, … ada üzerinde kurulu taşınmazın tamamının … Etapta toplu konut projesi yapılmak amacıyla kamulaştırıldığı, davalı idare adına tapuya tescil edildiği, taşınmazın kamulaştırma amacı dışında kullanılamayacağı, yeşil alan ve sosyal tesislerin bir kısmı yapılmak suretiyle sitenin yerleşime açıldığı, ancak daha sonra yeşil alanlarda yeniden iftraz suretiyle idarece arsa kazanılmaya çalışıldığı, yeşil alanları yeniden ifraz yaptırarak arsa olarak satmanın hukuka aykırı olduğu, … sayılı parselde bulunan sitenin tasdikli projesinde, site sosyal donatı tesislerinden yüzme havuzu olarak projelendirilmiş alanın davalı idare tarafından havuz yapılmayarak satılmak istenildiği, …, … ve … sayılı parsellerde bulunan taşınmazların ise alışveriş merkezi etrafında bulunan park alanları olduğu, toplu yapıların tamamlanmasından sonra mimari projelerin vaziyet planında belirlenen şekilde yapılmasının gerektiği, … Toplu Yapı Sitesi’nin davalı idare tarafından yapıldığı dönemde idarenin kuruluş kanununda arsa edinmek, arsa satmak şeklinde bir gelir kaynağının sayılmadığı, temyize konu İdare Mahkemesi kararında başka bir mahkeme kararından bahsedildiği, ancak anılan kararın kesinleşmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davacılar tarafından açılan tapu iptali ve tescili davasının reddine karar verildiği, kararın … tarafından onandığı, davanın kesinleştiği, mülkiyet sahibinin tasarruf hakkının sınırlandırılmasının mümkün olmadığı, davacıların iddialarının yasal dayanağının bulunmadığı, satış iptali davasının taşınmazın imar durumu, mimari projesi ile bağlantısının bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
‘nca 31/05/2007 tarihinde gerçekleştirilen, … ili, … ilçesi, … ada, … parsel; … ada, … parsel; … ada, …parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazların açık artırma ile satışına ilişkin kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel; … ada, … parsel; … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda … Belediye Encümeni’nce kabul edilen parselasyon işlemlerinin, … Belediye Meclisi’nce kabul edilip … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca onaylanan imar planı değişikliklerinin ve anılan taşınmazların davalı idarece satışına ilişkin işlemin iptali istemiyle davalı idare ve … Belediye Başkanlığı’na karşı açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği; anılan kararın Danıştay Altıncı Dairesi’nin 28/11/2007 tarih ve E:2007/78, K:2007/7017 sayılı kararı ile bozulması, karar düzeltme isteminin de aynı Dairenin 18/01/2010 tarih ve E:2008/8417, K:2010/189 sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine bozma kararına uyularak Mahkeme’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği; anılan kararın Danıştay Altıncı Dairesi’nin 28/11/2014 tarih ve E:2011/7990, K:2014/7771 sayılı kararı ile onanmasına karar verildikten sonra, davacıların karar düzeltme isteminin yerinde görülmesi üzerine, Dairenin 28/11/2014 tarih ve E:2011/7990, K:2014/7771 sayılı kararı kaldırılarak, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının bozulmasına karar verildiği; bunun üzerine bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararında özetle, “taşınmazlar açısından kabul edilen 1989 tarihli parselasyon işleminde yoldan ihdas olduğunun sabit olduğu, alanda Ek-1’in koşullarının bulunduğuna dair bir bilgi veya belge bulunmadığı hâlde, 2000 tarihli parselasyon işlemininin dağıtım cetvellerinin incelenmesinden Ek-1’in uygulandığının görüldüğü, ayrıca 3194 sayılı Kanun’un hem 18. maddesi hem de 15. ve 16. maddeleri uyarınca yapılan muhtelif parselasyon ve uygulama işlemlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı, üç adet taşınmaz açısından taşınmazların ifrazı niteliğinde imar değişikliği yapılmasında da mevzuata uyarlık bulunmadığı; öte yandan, … , …, … ve … parsel sayılı taşınmazların halktan teklif alma suretiyle satılmasına ilişkin işleminde ise, anılan parsellerin mülkiyetinin davalı idareye ait bulunmaması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı..” gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verildiği görülmüştür.

USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmaktadır.
Yargı kararlarında “menfaat” kavramının davacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idarî işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddî bir alaka söz konusu ise, davada menfaat bağının bulunduğu kabul edilmekte, bunun dışında ayrıca subjektif bir hakkın ihlâl edilmesi şartı aranmamaktadır.
Kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idarî yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idarî işlemle ciddî, makûl, maddî ve manevî bir alakasının bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, iptal davaları idarî işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağladığından, bu davalarda menfaat alâkasının bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Menfaat ilişkisi (veya ilgisi) iptal davalarında aranan, idari yargıya özgü bir koşuldur. Burada mutlaka bir hakkın ihlal edilmiş olması gerekmez. Davacı ile iptali istenen idari işlem arasında kurulabilecek bir ilişki veya ilgi menfaat şartının varlığını kabule yeterli olur (YENİCE Kâzım/ESİN Yüksel: Açıklamalı-İçtihatlı-Notlu İdari Yargılama Usulü, Ankara;1983, s.483).
Menfaat ihlâli, iptal davalarının kabulü ve dinlenilmesi için aranılan şartlardan biri olup, gerek doktrinde gerekse yargı içtihatlarında bu şart, subjektif ehliyet koşulu olarak kabul edilmekte, ancak ne tür bir menfaat ihlâlinin gerçek ve tüzel kişilere iptal davası açma yeterliğini sağladığını gösterecek kesin bir ölçü ortaya konulamamakta ve bu ilgi kural olarak iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre belirlenmektedir.
Öncelikle tespit edilmesi gereken nokta, menfaat ihlali kavramının, hak ihlali kavramından daha geniş bir anlamı ifade ettiğidir. Bu nedenle menfaati bir yarar veya çıkar olarak düşünmek hatalıdır (SARICA Ragıp, İdari Kaza, C. I, İstanbul 1949, s.29-30). Bu sebeple dava konusu işlemle davacı arasında asgari düzeyde bir alâkanın kurulması yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı mercilerince belirlenmektedir.
Bu itibarla, … ili, … ilçesi, … ada, … parsel; … ada, … parsel; … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak 31/05/2007 tarihinde gerçekleştirilen açık artırma ile satışına dair kararın, sitede bulunan ada içi yeşil alanlardan yeniden ifraz yapılmak suretiyle parselasyon işlemi uygulandığı, bu alanların tapuda davalı idare adına kaydedildiği, satışa konu alanların … Toplu Yapı Sitesinin ortak alanı olduğu ileri sürülerek iptalinin istenildiği anlaşıldığından, davacılardan …’nin dava konusu ihaleye karşı dava açmakta menfaatinin, başka bir anlatımla dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmekte olup, bu kısıma ilişkin davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında usul kurallarına uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

ESAS YÖNÜNDEN:
Her ne kadar temyize konu İdare Mahkemesi kararının davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısımının bozularak dosyanın Mahkemeye gönderilmesi gerekmekte ise de, temyize konu İdare Mahkemesi kararında, dava konusu işlemin diğer davacı yönünden esas incelemesinin yapılarak davanın reddine karar verildiği ve dava konusu uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu dikkate alındığında, temyiz incelemesi neticesinde, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) karar verileceğinden, kararın davanın reddine ilişkin kısmının temyiz incelemesine geçilmiştir.
Uyuşmazlık konusu ihalede satışına karar verilen … ili, … ilçesi, … ada, … parsel; … ada, … parsel; … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda … Belediye Encümeni’nce kabul edilen parselasyon işlemlerinin, … Belediye Meclisi’nce kabul edilip … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca onaylanan imar planı değişikliklerinin, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı bozmaya uyma kararı ile iptallerine karar verildiği görülmektedir.
Mahkemelerin idarî işlemin iptali yolundaki kararları, zaman bakımından geriye yürüyerek etki oluşturmaktadırlar. Bu bakımdan, idarî davaya konu edilen idarî işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırarak, idarî işlem tesis edilmeden önceki hukukî durumun geri gelmesi sağlanmaktadır.
Uyuşmazlığa konu olayda, satışa konu imar parsellerinden, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, 1989 tarihli ikinci parselasyon işlemiyle yoldan ihdas edilerek oluşturulduğu, … ada, … parsel; … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazların ise, yapılaşma haklarının transferlerine yönelik 1997 tarihli belediye meclisi kararında, 1989 tarihli belediye encümeni kararı uyarınca yapılan parselasyon işleminde yoldan ihdas olduğu, diğer parselasyon ve uygulama işlemlerinin de bu parselasyon işlemi üzerinden yapıldığı; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18, 15 ve 16. maddeleri uyarınca yapılan muhtelif parselasyon ve uygulama işlemlerinin hukuka uygun bulunmayarak iptal edildiği, böylece anılan imar parsellerinin eski durumuna (kadastral parsel) geldiği, bu sebeple satışa konu parselin mülkiyet sahipliği ve arz üzerindeki durumunun değiştiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mülkiyet ve satış hakkına ilişkin tescilin dayanağının yargı kararı ile iptal edilmesi sebebiyle uyuşmazlık konusu satış ihalesinin yapılmasına imkân bulunmadığından, söz konusu taşınmazların satışına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ilk derece ve temyiz yargılama giderleri toplamı …-TL ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 10/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.