Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6194 E. 2020/2814 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6194 E.  ,  2020/2814 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/6194
Karar No:2020/2814

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yol İnşaat Petrol Turizm Madencilik Emlak Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Karayolları Genel Müdürlüğü … Bölge Müdürlüğü’nce 16/02/2015 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Karayolları … Bölge Ağına Dahil Muhtelif Yerlerde Mıcır Temini ve Temel Yapılması” ihalesine ilişkin olarak davacı şirket tarafından yapılan başvurunun süre yönünden reddine dair 01/04/2015 tarih ve 2015/UY.IV-978 sayılı Kamu İhale Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce; … tarihinde onaylanan ihale kararının 23/02/2015 tarihinde başvuru sahibine Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 7’nci maddesi kapsamında EKAP üzerinden tebliğ edildiği, kesinleşen ihale kararında “Bu mektubun EKAP üzerinden bildirilmesi halinde bildirim tarihi, tebliğ tarihi sayılacaktır. Bu kararın bildiriminden itibaren süresi içinde 4734 sayılı Kanun’un 55’inci maddesi uyarınca şikâyet başvurusunda bulunulabilecektir. Anılan Kanun’un 41’inci maddesi hükmü gereğince bilgi edinilmesi ….” ifadelerinin yer aldığı, Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliği’nin beşinci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bildirim tarihinin 23/02/2015 olarak esas alınması gerektiği ve 4734 sayılı Kanun’un yukarda belirtilen hükümleri gereği şikâyete yol açan durumun farkına varıldığı 23/02/2015 tarihini izleyen on gün içinde idareye şikâyet başvurusunda bulunması gerekirken, bu sürenin bitiminden sonra 10/03/2015 tarihinde şikâyet başvurusunda bulunulduğu, bu durumda davacı şirketin davaya konu başvurusunun 4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince süre yönünden reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, işleme karşı başvuru yollarının ve süresinin açıkça gösterilmediği, Anayasa’nın 40. maddesine göre idari işlemlere karşı başvuru yollarının ve süresinin gösterilmesinin zorunlu olduğu, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu, ayrıca davaya müdahil olarak katılan şirketin bu dava ile hiçbir bağı bulunmadığından müdahale hakkındaki kararın da yerinde olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, kesinleşen ihale kararına karşı başvuruda bulunma süresinin ve merciini bildirme yükümlülüğünün kanun maddesi belirtilmek suretiyle yerine getirildiği, Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, üçüncü kişilerin davaya katılması konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukukî yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği kurala bağlanmıştır.
Karayolları Genel Müdürlüğü … Bölge Müdürlüğü’nce 16/02/2015 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Karayolları … Bölge Ağına Dahil Muhtelif Yerlerde Mıcır Temini ve Temel Yapılması” ihalesine 3 isteklinin teklif sunduğu, davaya müdahil olan … İnşaat Taahhüt Nakliye ve Petrol Ticaret Ltd. Şti.’ nin uyuşmazlık konusu ihaleye teklif sunan istekliler arasında bulunmadığı, şirketin müdahale dilekçesindeki beyanları ve eki belgelerden … İl Özel İdaresi tarafından 07/08/2014 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “… İli …-… İlçeleri Muh. Köy Yolları Üst Temel Yapımı ve … Boru Döşenmesi Yapım İşi’ ihalesine katıldığı ve 17/10/2014 tarihli ihale komisyon kararı ile ihalenin üzerinde bırakıldığı, anılan ihale ile ilgili idare ile sözleşme imzalandığı belirtilerek davada verilecek kararın sonucundan etkileneceğinden bahisle davalı idare yanında davaya müdahale talebinde bulunulduğu görülmekte ise de, anılan şirketin sözleşme imzaladığı ihalenin … İl Özel İdaresi tarafından gerçekleştirilen “… İli …-… İlçeleri Muh. Köy Yolları Üst Temel Yapımı ve … Boru Döşenmesi Yapım İşi” olduğu, uyuşmazlık konusu ihalenin ise Karayolları Genel Müdürlüğü … Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “Karayolları … Bölge Ağına Dahil Muhtelif Yerlerde Mıcır Temini ve Temel Yapılması” işi olduğu, İdare Mahkemesi tarafından müdahale istemi kabul edilen … İnşaat Taahhüt Nakliye ve Petrol Ticaret Ltd. Şti.’nin dava konusu ihale ile somut ilgisinin olmadığı anlaşıldığından müdahillikten çıkartılarak işin esasına geçildi.
ESAS YÖNÜNDEN :
MADDİ OLAY :
Davacı şirketin, Karayolları Genel Müdürlüğü … Bölge Müdürlüğü’nce 16/02/2015 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Karayolları … Bölge Ağına Dahil Muhtelif Yerlerde Mıcır Temini ve Temel Yapılması” ihalesine katıldığı, teklifinin değerlendirme dışı bırakıldığı 20/02/2015 tarihinde onaylanan ihale komisyon kararının 23/02/2015 tarihinde Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 7. maddesi kapsamında EKAP üzerinden tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından 10/03/2015 tarihinde yapılan şikâyet başvurusunun reddine dair kararın 18/03/2015 tarihinde davacı şirkete bildirimi üzerine 26/03/2015 tarihinde itirazen şikayet başvurusunda bulunulduğu, ihaleyi yapan idareye yapılan şikayet başvurusunun süresinde yapılmadığı belirtilerek itirazen şikayet başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin Kamu İhale Kurulu’nun 01/04/2015 tarih ve 2015/UY.IV-978 sayılı kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş; Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine, 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen 2. fıkrada ise, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” kuralı yer almıştır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasında, ihale sürecindeki hukuka aykırı işlem veya eylemler nedeniyle bir hak kaybına veya zarara uğradığını veya zarara uğramasının muhtemel olduğunu iddia eden aday veya istekli ile istekli olabileceklerin, bu Kanun’da belirtilen şekil ve usul kurallarına uygun olmak şartıyla şikâyet ve itirazen şikâyet başvurusunda bulunabilecekleri; 2. fıkrasında, şikâyet ve itirazen şikâyet başvurularının, dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu idarî başvuru yolları olduğu; 55. maddesinin 1. fıkrasında, ihale sürecindeki işlem veya eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla bu işlem veya eylemlerin farkına varıldığı veya farkına varılmış olması gereken tarihi izleyen günden itibaren 21. maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş gün, diğer hâllerde ise on gün içinde ve sözleşmenin imzalanmasından önce, ihaleyi yapan idareye şikâyet başvurusunda bulunulacağı; 4. fıkrasında, belirtilen süre içinde bir karar alınmaması durumunda başvuru sahibi tarafından karar verme süresinin bitimini, süresinde alınan kararın uygun bulunmaması durumunda ise başvuru sahibi dâhil aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından idarece alınan kararın bildirimini izleyen on gün içinde Kurum’a itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceği; 56. maddesinin 1. fıkrasında, idareye şikâyet başvurusunda bulunan veya idarece alınan kararı uygun bulmayan aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından 55. maddenin 4. fıkrasında belirtilen hâllerde ve sürede, sözleşme imzalanmadan önce itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceği kurala bağlanmıştır.
Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Bildirim ve tebligat esasları” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, “İdareler tarafından aday, istekli ve istekli olabileceklere tebligat öncelikli olarak EKAP üzerinden veya imza karşılığı elden yapılır.” düzenlemesi; Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliği’nin uyuşmazlık konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan şekliyle 5. maddesinin 2. fıkrasında, “EKAP üzerinden yapılan tebligatlarda bildirim tarihi tebliğ tarihi sayılır. Tebligatın aday, istekli ve istekli olabileceğe ait EKAP’ta yer alan bildirim kutusuna ulaştığı tarih bildirim tarihi olarak kabul edilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 40’ıncı maddesine eklenen 2. fıkranın gerekçesinde, bu değişikliğin, bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığına değinilmiştir.
Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçeden, Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idarî makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın bağlayıcılığı karşısında, bu zorunluluğa; yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasal düzenlemeler, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp, yasalarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi’nin kimi kararlarında, yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel yasa ya da yürürlükteki yasalarda değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının doğrudan uygulanması gerektiğini, 08/12/2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında; 5225 sayılı Kanun’da, başvurulacak kanun yolu ve süresinin özel olarak düzenlenmemiş olmasının, Anayasa’nın 40. maddesine aykırılık oluşturmadığını belirterek benimsemiş ve kararında; bireyler hakkında kurulan işlemlere karşı kanun yolları, başvurulacak merciiler ile sürelerin belirtilmesi yönünden Devlete verilen görevin bir zorunluluk içerdiğine, bu zorunluluk nedeniyle her yasada özel bir düzenleme yapılması gerekmediğine değinerek, Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Tüm bu açıklamalar sonucunda; Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve merciilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idarî merciileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesinin zorunlu olduğu ortaya çıkmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakıldığı 20/02/2015 tarihinde onaylanan ihale komisyon kararında, idarenin Anayasa’nın 40. maddesine uygun olarak bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği (ilgili mercilere ne kadar sürede başvuracağının açıkça belirtilmediği) anlaşıldığından, yukarıda belirtilen Anayasal zorunluluk karşısında şikâyet başvurunun süresinde olmadığı kabul edilemeyeceğinden itirazen şikâyet başvurusunun reddine ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, başvurunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ilk derece ve temyiz yargılama giderleri toplamı …-TL ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın ve istemi hâlinde ilk derece aşamasında kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,
6. Müdahil yargılama gideri olan …-TL nın … İnşaat Taahhüt Nakliye ve Petrol Ticaret Ltd. Şti. üzerinde bırakılmasına,
7. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
8. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 27/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.