Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6155 E. 2020/154 K. 15.01.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6155 E.  ,  2020/154 K.Hakan
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/6155
Karar No:2020/154

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1. …
VEKİLİ : …
2. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile arasında akdedilen 13/06/2012 tarihli, … İli … Tabiat Parkı Yerindeki Kapı Girişi, Kır Gazinosu, Kır Kahvesi, Büfe ile Genel Saha Temizlik ve Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi’nin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; dava dilekçesinin (Mahkemelerinin E: … sayılı ve E: … sayılı dosyaları ile birlikte) incelenmesinden, davalı idareler arasında akdedilen toplam 136 maddeden (hükümden) müteşekkil sözleşmenin iptalinin talep edildiği; Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile “Davada 1) Sözleşme metninin mi iptalinin istendiği, 2) Bakanlığın sözleşme ile bir kısım işleri 3. kişilere gördürmesine dair işlemin mi iptalinin istenildiği, 3) Yoksa Bakanlığın bir kısım işleri sadece Belediye’ye gördürmesine dair işlemin mi iptalinin istenildiğinin anlaşılamadığı; bu itibarla; 1) Bir kısım işletmeler ile temizlik ve güvenlik işlerinin davalı Bakanlık tarafından Belediye yahut diğer 3. kişilere gördürülmemesi talep edilerek, Bakanlığın anılan işleri 3. kişilere gördürmesine dair işlemin mi iptalinin talep edildiği; 2) Bakanlığın anılan işleri sadece Belediye’ye gördürmesine dair işlemin mi iptalinin talep edildiği hususunun açık, net, anlaşılır ve tartışmaya mahal vermeyecek şekilde izah edilmesi gerektiği; ayrıca, (sözleşmenin iptali talebi ile) sadece sözleşme metnine ilişkin olarak davanın açılması durumunda; (hukuka aykırılık iddialarının bazı maddeler minvalinde yapılmasına istinaden) sözleşmenin hangi maddelerinin iptalinin talep edildiğinin belirtilmesi; sözleşme metnindeki hangi maddelerin iptalinin istenildiğinin “ayrı ayrı – madde madde” açıklanması gerektiği; mevcut hali ile 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verildiği”; bunun üzerine davanın Mahkemelerinin E: … sayılı dosyasına kayden yenilendiği; Mahkemelerinin 29/12/2014 tarih ve E:…, K: … sayılı kararı ile “Davalı idareler arasında akdedilen toplam 136 maddeden (hükümden) müteşekkil, sözleşmenin iptalinin talep edildiği, – Ancak, sözleşme içeriği, dava dilekçesindeki hukuka aykırılık iddiaları ile mukayeseli şekilde incelendiğinde; sözleşmenin bir kısım maddelerinin iptalinin istenilip istenilmediği hususunda tereddüdün hâsıl olduğu; bu itibarla; i) Davada, Bakanlığın bir kısım işleri sözleşme ile Belediyeye gördürmesine dair işlemin iptali istenilmekte ise bu hususun açık, net, anlaşılır ve tartışmaya mahal vermeyecek şekilde izahının gerektiği; Şayet, ii) Bakanlığın bir kısım işleri Belediye’ye gördürmesine dair işlemin iptali istenilmemekte, (yani Bakanlığın bir kısım işleri sözleşme ile Belediye’ye gördürmesine itiraz edilmemekte) sadece 13/06/2012 tarihli sözleşmenin iptali istenilmekte ise, yukarıda ortaya çıkan ve örnek olarak sayılan maddelerde tereddüt hâsıl olmaması maksadıyla sözleşmenin hangi maddelerinin iptalinin talep edildiğinin madde madde belirtilmesinin; sözleşme metnindeki hangi maddelerin iptalinin istenildiğinin “ayrı ayrı – madde madde” açıklanmasının gerektiği; mevcut hali ile 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle dilekçenin reddine karar verildiği; ikinci kez verilen dilekçenin reddine dair karardan sonra davanın işbu davaya kayden yenilendiği, lâkin dava evvelden belirtilen hususların ve tereddütlerin giderilecek şekilde dilekçenin kaleme alınmayarak, tereddütlerin devam edecek şekilde dilekçenin kaleme alındığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, aynı yanlışlıkların yenilenen dilekçelerde de yapılması nedeniyle, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesi mucibince davanın reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava dilekçesinde dava konusu edilen işlemin açık olarak gösterildiği ve asıl amacın yetki devrininin iptalini sağlamak olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı Bakanlık tarafından, temyize konu Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuş, , tarafından cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile mülga Orman ve Su İşleri Bakanlığı birleştirilerek adı altında yeniden yapılandırılmış olması karşısında, mülga Orman ve Su İşleri Bakanlığı yerine davalı sıfatıyla taraf olarak kabul edilerek işin esasına geçildi.

ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile arasında … İli … Tabiat Parkı Yerindeki Kapı Girişi, Kır Gazinosu, Kır Kahvesi, Büfe ile Genel Saha Temizlik ve Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi imzalanmıştır.
Anılan sözleşmenin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; dilekçelerde, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin ve davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin gösterileceği; anılan Kanun’un 14. maddesinde, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönünden inceleneceği; 15. maddesinde ise, anılan maddelere uygun olmayan dilekçelerin otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere reddedileceği, dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu belirtilmiş, “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde ise, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes, davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin … başvuru numaralı ve 14/10/2008 tarihli …-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tâbi olabildiği, bununla birlikte getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6. maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları mevcut olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
Davacı tarafından mahkemeye sunulan her üç dava dilekçesinde de “Talep Konusu” ile “Sonuç ve İstem” kısımlarında, davalılar arasında imzalanan 13/06/2012 tarihli sözleşmenin iptali istemine yer verildiği, dava dilekçelerinin geneli incelendiğinde temel olarak davalı idareler arasında imzalanan sözleşmenin yetki yönünden hukuka aykırı olduğu, bu sözleşmenin Orman ve Su İşleri Bakanlığına ait bir yetkinin Belediye’ye devredilmesi sonucunu yarattığı ve anılan sözleşmenin akdedilemeyeceği iddialarının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Bu hâliyle dava dilekçelerinin 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun olduğu görülmektedir.
2577 sayılı Kanun’un mahkemece karar verilen tarihte yürürlükte bulunan hâliyle “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinde “usul hükümlerine uyulmamış olunması” bozma sebepleri arasında sayılmış olduğundan, temyiz merciince, temyizi istenen kararın usul hükümlerine uygun olup olmadığı yönünden incelemeye tâbi tutulacağı açıktır.
Anılan Kanun’un 15. maddesinin 5. fıkrasında yer alan, “1. fıkranın (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde dava reddedilir.” kuralı gereğince davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenmesi sırasında; 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca verilen ve “dava ret” kararının dayanağını oluşturan dilekçe ret kararının da, usul hükümleri yönünden incelemeye konu edilmesi hukuki açıdan kaçınılmazdır.
Her ne kadar, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 4. fıkrası, aynı maddenin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca verilen dilekçe ret kararlarına karşı temyiz yoluna gidilmesine imkân vermemekte ise de; bu husus, dilekçe ret kararlarının, bu kararlar üzerine yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıkların yapılması nedeniyle verilen davanın reddi yolundaki kararların temyiz edilmesi üzerine, bu kararlarla birlikte incelemeye tâbi tutulmasına engel teşkil etmemektedir.
Mahkemeye erişim hakkına yönelik sınırlamaların veya mevzuat yorumlamalarının dava açmak isteyen bir kişinin anılan hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmaması gerektiği ilkesi yönünden mahkeme kararının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, 24/02/2015 tarihli yenilenen dava dilekçesinde, İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı dilekçe ret kararında belirtilen eksikliklerin giderilmeyerek aynı yanlışlıkların tekrar edildiğinden söz edilemeyeceği, dava dilekçesinde, dava konusu açıkça belirtilmesine rağmen davacının talebinin dilekçe ret kararıyla sınırlandırılmasının 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 5. fıkrasında hüküm altına alınan amaç ile uyumlu olmayacağı gibi hakkaniyete de uygun düşmeyeceği, bu hâliyle 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun şekilde hazırlandığı anlaşılan dava dilekçesinde aynı yanlışlıkların yapıldığı gerekçesiyle verilen davanın reddi yolundaki temyize konu kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.