Danıştay Kararı 13. Daire 2015/6064 E. 2016/287 K. 15.02.2016 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/6064 E.  ,  2016/287 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2015/ 6064
Karar No : 2016/ 287

Yargılamanın Yenilenmesi
İsteminde Bulunanlar
(Davalı Yanında Müdahiller) :
Vekili :
Davalı :
Vekili : Av.
Davacı :
Vekili :
İstemin_Özeti : Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak ve Nato Güvenlik Yatırımları Dairesi Başkanlığı tarafından 29.05.2014 tarihinde açık ihale usulü ile yapılan “Harp Akademisi Komutanlığı Kara Harp Akademisi, Deniz Harp Akademisi ve Hava Harp Akademisi (Müşterek) Binası Yapılması, Mevcut Silahlı Kuvvetler Akademisi Binasının Yıkılması” ihalesine ilişkin olarak, ……..tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusu sonucu alınan ……A.Ş.’nin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması ve düzeltici işlem belirlenmesine yönelik Kamu İhale Kurulu’nun …… sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada, davanın reddi yönünde verilen…. İdare Mahkemesi’nin …… sayılı kararının, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca temyizen incelenmesi sonucunda, Dairemizce verilen mahkeme kararının bozulması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki ……….. sayılı kararı ile ilgili olarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesindeki şartların oluştuğu ileri sürülerek yargılamanın yenilenmesi istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : Davanın taraflarından olmayan, dava sonucunda hakkında hüküm kurulmayan ve ancak yanında katıldığı tarafa yardımcı olabilen müdahilin, yanında davaya katıldığı tarafın kanun yollarına başvurmaması durumunda, tek başına kanun yollarına başvurmasına hukuken olanak bulunmadığından, müdahilin yargılamanın yenilenmesi isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Yargılamanın Yenilenmesi” başlıklı 53. maddesinin birinci fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi sebepleri ile buna ilişkin usul ve esaslar sayma suretiyle belirtilmiş; ikinci fıkrasında, “Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.” kuralına yer verilmiştir. Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi istemini karara bağlayacak yargı merciinin belirlenmesi için öncelikle “esas kararı vermiş olan mahkeme” kavramının irdelenmesi gerekmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinde ivedi yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmiş, 2. fıkrasının (i) bendinde, “Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir.” kuralına, 6545 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanun’un, bu Kanunla değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.” kuralına yer verilmiştir.
Daha sonra 6637 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile Geçici 8. maddede değişikliğe gidilerek; “06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Bu Kanunla idari yargıda…” ibaresi, “İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda…” şeklinde değiştirilmiş; bu düzenleme ile idari yargılama usulünde 6545 sayılı Kanunla yapılan kanun yoluna ilişkin değişikliklerin ivedi yargılama usulünde uygulanması sağlanmıştır. Bu kanunî değişikliklerden sonra, ivedi yargılama usulünün uygulandığı uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararların temyizi hâlinde Danıştayca verilen gerek onama kararlarının gerekse bozma üzerine esasa girilerek verilen nihai kararların verildiği anda kesin olması nedeniyle bu kararlara karşı karar düzeltme isteminde bulunulamayacağı açıktır.
Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak ve Nato Güvenlik Yatırımları Dairesi Başkanlığı tarafından 29.05.2014 tarihinde açık ihale usulü ile yapılan “Harp Akademisi Komutanlığı Kara Harp Akademisi, Deniz Harp Akademisi ve Hava Harp Akademisi (Müşterek) Binası Yapılması, Mevcut Silahlı Kuvvetler Akademisi Binasının Yıkılması” ihalesine ilişkin olarak, ……….. ortak girişimi tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusu sonucu alınan ……A.Ş.’nin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması ve düzeltici işlem belirlenmesine yönelik Kamu İhale Kurulu’nun …………… sayılı kararının iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesi’nin ………….. sayılı kararının, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca temyizen incelenmesi sonucunda, Dairemizce bozulması ve dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak verilen …………. sayılı kesin kararla ilgili olarak, davalı yanında müdahil şirketler tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesindeki şartların oluştuğu ileri sürülerek yargılamanın yenilenmesi istenilmektedir.
Davanın ivedi yargılama usulüne tabi olması ve Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın Dairemizce verilen ………….. sayılı karar ile bozulması ve dava konusu işlemin iptaline kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) karar verilmiş olması bakımından Dairemizin anılan kararına yönelik yargılamanın yenilenmesi isteminin İdare Mahkemesince değil Dairemizce karara bağlanması gerekmektedir. Zira İdare Mahkemesince verilen kararın bozulması üzerine dosya Mahkemeye gönderilmeyip esasa ilişkin olarak ta nihaî karar Dairemizce kesin olarak verildiğinden, 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinde belirtilen “esas kararı vermiş olan mahkeme”nin bu olayın özelliği itibarıyla Dairemiz olarak kabulü gerekmektedir.
Müdahilin, yanında katıldığı taraf olmaksızın tek başına yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunup bulunamayacağına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin “Hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler” konularında atıfta bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 04.02.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış; anılan Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında, “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.06.1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” kuralına yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 66. maddesinde, üçüncü kişilerin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar fer’i müdahil olarak davada yer alabilecekleri; 68. maddesinin birinci fıkrasında, müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahilin, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebileceği; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabileceği; 69. maddesinin birinci fıkrasında, müdahilin de yer aldığı asıl davada hükmün taraflar hakkında verileceği, ikinci fıkrasında ise, fer’i müdahilin tarafla rücu ilişkisinde asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiasının dinlenilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan Kanun hükümlerine göre, davanın taraflarından olmayan, dava sonucunda hakkında hüküm kurulmayan ve ancak yanında katıldığı tarafa yardımcı olabilen müdahilin, yanında davaya katıldığı tarafın kanun yollarına başvurmaması durumunda, tek başına kanun yollarına başvuramayacağı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunan ………. A.Ş. ile ‘nin, davalı yanında müdahil sıfatıyla davayı takip ettiği, davada taraf olan ‘nun ise yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmadığı; müdahilin, yanında davaya katıldığı tarafın yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmaması nedeniyle, katıldığı tarafla birlikte hareket etme koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakta olup, müdahil tek başına kanun yollarına başvuramayacağından ve ancak yanında katıldığı tarafla birlikte hareket edebileceğinden, müdahilin yargılamanın yenilenmesi isteminin incelenmesi hukuken mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle; davalı yanında müdahillerin YARGILAMANIN YENİLENMESİ İSTEMLERİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE, yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi hâlinde müdahillere iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.