Danıştay Kararı 13. Daire 2015/5829 E. 2018/2111 K. 26.06.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/5829 E.  ,  2018/2111 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2015/5829
Karar No : 2018/2111

Davacı :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti : xxxx Bankası A.Ş. (xxx) Genel Müdürlüğü yetkilileri hakkında kovuşturma izni verilmemesine ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun xxxx. tarih ve xxx sayılı kararının; konunun, doğrudan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından incelenerek değerlendirilmesi gerektiği, ‘nun kanunen yetkili olduğu bir konuyu Başbakanlığa intikal ettirdiği, raporu düzenleyen komisyon yetkili olmadığı konularda inceleme yaparak kanaat belirttiğinden, raporda yer alan değerlendirme ve kanaatlerin dikkate alınamayacağı, Başbakanlık Teftiş Kurulu koordinatörlüğünde oluşturulan karma kurulun, Başbakan’ın “Olur”u ile inceleme yapmasının nesnellik ilkesine aykırı olduğu, verilen krediye ilişkin olarak xxxx hakkında davalı Kurumca yapılan denetimler neticesinde idari yaptırım uygulandığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın_Özeti : Usul yönünden, suç duyurusunda bulunup bulunmama işleminin yargısal bir işlem olması ve ceza yargılamasının görev alanına giren sürecin, idari yargı kararı ile durdurulması ve geri çekilmesinin hukuken mümkün olmaması nedeniyle iptal davasına konu yapılamayacağı, ayrıca, davacının işbu davayı açmakta menfaatinin bulunmadığı, dolayısıyla davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, xxx ticari ve iktisadi bütünlüğünün satış ve devir işlemleri ile ilgili muhtelif iddiaların bir kısım bankalar, kurum ve kuruluşları kapsaması nedeniyle Kurum tarafından, konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun koordinasyonunda oluşturulacak bir komisyon tarafından incelenmesinin uygun olacağı değerlendirilerek inceleme yapılmasının talep edildiği, oluşturulan komisyonda Kurum denetim elemanlarının da yer aldığı, yeminli murakıplarla birlikte xxx nezdinde de inceleme, tespit ve değerlendirmelerin rapora konu edildiği, raporun Kurumlarına gönderildiği ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 83. maddesi uyarınca, Kurumun karar organı olan Kurulun gündemine alınarak dava konusu işlemin karara bağlandığı, hazırlanan rapordan da görüldüğü üzere, kredinin verilme sürecinde ve kredinin tahsisinde mevzuata aykırılık bulunmadığı, rapora konu olaya ilişkin olarak suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek herhangi bir tespit ve değerlendirmeye yer verilmediği, Kurulca raporun incelenmesi ve değerlendirmesi yapılarak suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek bir husus bulunmadığına karar verildiği, 5411 sayılı Kanun’un 93. maddesinde yer alan görev ve yetkilerin hizmet gereklerine ve hukuka uygun şekilde gereği gibi yerine getirildiği, dava konusu Kurul kararının sebep, maksat ve konu unsurları yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi xxxxxxxxx’nın Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı xxxxxxxxxx ‘nın Düşüncesi : Davacı tarafından, xxx Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü yetkilileri hakkında kovuşturma izni verilmemesine ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı kararının iptali istenilmektedir. Davalı yanın usule yönelik itirazları yerinde görülmediğinden işin esasına geçilmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 82. maddesinde, “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip kurulmuştur. Kurumun merkezi İstanbul’dadır. Kurum, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ile Başkanlıktan oluşur. Kurum, bu Kanunla ve mevzuatla kendisine verilen düzenleme ve denetlemeyle ilgili görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır.” hükmüne yer verilmiştir. 162. maddesinin 1. fıkrasında da, “Bu Kanun’da belirtilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, Kurum veya Fon tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir.” kuralı yer almıştır.
Olayda, davacının … Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben verdiği xx.xx tarihli şikâyet dilekçesinde, xxx denetiminde satışa çıkarılan xxx şirketlerinin xxx Şirketler Grubuna satış ve devir işlemleri sırasında ihtiyaç duyulan kredinin kamu bankalarından ve yurt dışındaki xxx menşeli bir şirketten sağlandığı iddiaları ile ilgili olarak ihale bedelinin önemli bir bölümünün özellikle xxx’tan alınan krediler ile ödendiği için kredi kullandıranların yetkisini kötüye kullanıp kullanmadıklarının araştırılması gerektiği iddiasıyla şüpheliler hakkında soruşturma açılması istemiyle başvurduğu, 5411 sayılı Kanun’un 162. maddesinin 1. fıkrası gereğince Bankacılık Kanunu’ndaki suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, Kurum tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlı olduğu ve BDDK tarafından değerlendirilmesi gerektiği için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun dava konusu xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı kararı ile suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek bir husus bulunmadığına karar verildiği ve bu kararın iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyadaki mevcut belge ve bilgilerden, Başkanlığı tarafından, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’na hitaben gönderilen xx.xx.2008 tarihli ve xxx sayılı yazıda; “xxxx denetiminde satışa çıkarılan xxx şirketlerinin xxx Şirketler Grubuna satış ve devir işlemleri sırasında ihtiyaç duyulan kredinin xxxx bankalarından ve yurt dışındaki xxx menşeli bir şirketten sağlanması hususunda verilen ihbar dilekçeleri ile konunun incelenmesinin istendiği belirtilerek konu hakkında xxx Bankası A.Ş. nezdinde inceleme yapan Bankalar Yeminli Murakıpları tarafından düzenlenen xx.xx.2008 tarih ve xxx sayılı yazıda da, xxx Bankası’ndaki inceleme ve soruşturmaya devam edildiğinin, söz konusu ihbar dilekçelerinde yer alan iddiaların xxx Bankası A.Ş. dışında diğer bazı banka, kurum ve kuruluşları da kapsaması nedeniyle Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun koordinasyonunda murakıpların da dâhil olabileceği bir denetim ekibi tarafından araştırılmasının yerinde ve yararlı olacağının mütalaa edildiği açıklamasına yer verildiği, diğer taraftan bu iddiaların xxx Bankası dışında diğer bazı banka, kurum ve kuruluşları da kapsaması nedeniyle konunun Başbakanlık Başmüfettişlerinin koordinasyonunda oluşturulacak bir komisyon tarafından iddialara konu olan hususları da kapsayacak şekilde incelenmesinin uygun olacağının” bildirildiği ve xx.xx.2008 tarihli ve xxx sayılı Başbakanlık Olur’u ile şikâyet konularının incelenmesi için Başbakanlık Başmüfettişi koordinasyonunda, bir Başbakanlık Müfettişi, iki Bankalar Yeminli Murakıbı, bir Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Denetçisi ve Maliye Müfettişinden oluşan heyet tarafından incelenmesine, gerekirse soruşturulmasına ve düzenlenecek raporun Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumuna sunulmasına karar verildiği, sonrasında xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunun hazırlandığı, bu raporda suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek herhangi bir tespit ve değerlendirmeye yer verilmemesi nedeniyle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun dava konusu xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı kararı ile raporda belirtilen öneriler doğrultusunda suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek bir husus bulunmadığına ve raporun, xxx ile xxx Bankası A.Ş.’ye ilişkin bölümlerinin Kurum tarafından adı geçen bankalara gönderilmesine karar verildiği görülmüştür.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 93. maddesinde görüleceği üzere, finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışması için gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamakla, malî sektörün gelişmesi, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla yetkili ve görevli kılınmıştır.
5441 sayılı Kanun’un 162. maddesinin birinci fıkrası gereğince, Kanun’da belirtilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, Kurum tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlı olduğu için Banka yetkilileri hakkında kovuşturma izni verilip verilmeyeceği konusunda Kurumun takdir yetkisi bulunmakla birlikte bu takdir yetkisi, bankacılık mevzuatı ile davalı kuruma verilmiş görev ve yetkileri kapsamında, kredi işlemlerinin bankacılık mevzuatına uygun tesis edilip edilmediği, suç oluşturup oluşturmayacağı konusunda yapılacak değerlendirme ve incelemeye dayalı şekilde hukuki denetime elverişli işlem tesis edilerek hizmet gereklerine uygun kullanılmalıdır. Her ne kadar davalı idarenin Başbakanlığa hitaben gönderdiği xx.xx.2008 tarih ve xxx sayılı yazılarında, şikâyete konu iddiaların xxx Bankası A.Ş. dışında diğer bazı banka, kurum ve kuruluşları da kapsaması nedeniyle Başbakanlık Müfettişleri koordinasyonunda oluşturulacak bir komisyon tarafından bütün iddiaların incelenmesinin uygun olacağının belirtildiği ve Komisyonda Bankalar Yeminli Murakıplarının da bulunduğu görülmekle birlikte konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu nezdinde oluşturulmuş bir komisyon tarafından da ayrıca incelenmiş olması, davalı Kurumun bankacılık sektöründe kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışması için gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamak konusundaki denetim görevi ve yetkisini kaldırmaz.
Uyuşmazlıkta ise, xxxx ticari ve iktisadi bütünlüğünün satış ve devir işlemleri ile ilgili olarak xxx bankalarından ve yurt dışından temin edilen kredilerin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu yönünden suç oluşturup oluşturmadığının tespiti amacıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı Raporundaki inceleme ve değerlendirmelerin yanı sıra bankacılık sektörünü denetlemek ve düzenlemek konusunda sahip olduğu görev ve yetkileri çerçevesinde xxx Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü işlemlerinin, BDDK tarafından da incelenmesi ve değerlendirilmesi suretiyle yetkililer hakkında kovuşturma izni verilip verilmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı raporunda suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek herhangi bir tespit ve değerlendirmeye yer verilmemesi nedeniyle raporda belirtilen öneriler doğrultusunda suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek bir husus bulunmadığına karar verilmek suretiyle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır.
Bu nedenle, xxx ticari ve iktisadi bütünlüğünün satış ve devir işlemleri ile ilgili olarak xxx bankalarından ve yurt dışından temin edilen kredilerin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu yönünden suç oluşturup oluşturmadığının tespiti amacıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu’nca hazırlanmış xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı Raporun yanı sıra bankacılık sektörünün denetimi ile ilgili olarak sahip olduğu görev ve yetkileri kapsamında xxx Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü işlemlerinin tarafından da incelenmesi ve ayrıca değerlendirilmesi suretiyle yetkilileri hakkında kovuşturma izni verilip verilmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 5411 sayılı Kanun’un 162/1. maddesi uyarınca yaptığı başvuru üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı raporundaki öneriler doğrultusunda tesis edilen dava konusu Kurul kararının, 5411 sayılı Kanun’un 93. maddesine ve hizmet gereklerine aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 26.06.2018 tarihinde, davacının gelmediği, davalı idare vekili Av. xxx’in geldiği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenip, gereği görüşüldü:
Dava, xxx Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü yetkilileri hakkında kovuşturma izni verilmemesine ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik itirazları geçerli görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 82. maddesinin 2. fıkrasında, “Kurum, bu Kanunla ve mevzuatla kendisine verilen düzenleme ve denetlemeyle ilgili görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır. Kurumun kararları yerindelik denetimine tâbi tutulamaz. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurumun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez.” kuralına yer verilmiş; 93. maddesinde, Kurumun, tasarruf sahiplerinin haklarını ve bankaların düzenli ve emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye sokabilecek ve ekonomide önemli zararlar doğurabilecek her türlü işlem ve uygulamaları önlemek, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak üzere gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamakla yükümlü ve yetkili olduğu; kamu kurum ve kuruluşlarının, Kanun ile belirlenmiş görev alanlarında Kuruma gerekli yardımı sağlamakla yükümlü bulundukları; 95. maddesinde, denetimlerin, meslek personelini oluşturan bankalar yeminli murakıp ve yardımcıları, bankacılık uzmanı ve yardımcıları, bilişim uzmanı ve yardımcıları, hukuk uzmanı ve yardımcıları arasından uygun görülecek bir denetim ekibi vasıtasıyla yapılacağı, Başkanın, gerekli gördüğünde ve özellik arz eden konularda bağımsız denetim kuruluşlarını ilgili konu hakkında inceleme yapılması için görevlendirme yetkisini haiz olduğu; 98. maddesinin son fıkrasında ise, yurt içi ve yurt dışı yetkili mercilerle denetime, bilgi paylaşımına ve diğer hususlara dair yapılacak işbirliğine ilişkin usul ve esasların ilgili tarafların görüşü alınmak suretiyle Kurulca belirleneceği kurala bağlanmıştır.
22.07.2006 tarih ve 26236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarafından Yapılacak Denetime İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinde, “(1) 1/11/1984 tarihli ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanuna uygun olarak Kuruma intikal etmiş ihbar ve şikâyetler öncelikle Hukuk İşleri Daire Başkanlığı tarafından değerlendirilip sonuçlandırılır.
(2) İhbar ve şikâyetler ile diğer incelemelerin sonuçlandırılması amacıyla bu Yönetmeliğin 13’üncü maddesi uyarınca Denetim Daireleri ve konu ile ilgili diğer dairelerde görevli meslek personelinden ayrı ayrı ya da birlikte denetim ekipleri kurulabilir. Bu ekiplerde görevlendirilen Ekip başkanı denetim grup başkanlarının görev ve yetkilerini haizdir.
(3) Bu madde kapsamında yapılan incelemelerin sonuçları ekip başkanının bağlı bulunduğu daireye iletilir.” kuralına yer verilmiştir.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin 10. maddesinin (a) bendinde, Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun ve Teftiş Kurulu Yönetmeliği hükümleri dairesinde; bütün kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadi teşebbüslerinde ve bunların iştirak ve ortaklıklarında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında, vakıflarda, derneklerde, kooperatiflerde, her seviyedeki işçi ve işveren teşekküllerinde, teftiş, denetim veya bu maksatla kurulmuş olan birimlerin görev, yetki ve sorumluluklarını haiz olarak her türlü inceleme, araştırma, soruşturma ve teftiş yapmak, lüzumu hâlinde imtiyazlı şirketlerle özel kuruluşları da mali yönden teftiş etmek ve denetlemek, Başbakanlık bağlı ve ilgili kuruluşlarında her türlü inceleme, araştırma, soruşturma ve teftiş; merkez teşkilatında ise inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun görevleri arasında sayılmıştır.
Diğer taraftan, 5411 sayılı Kanun’un 162. maddesinde, “Bu Kanunda belirtilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, Kurum veya Fon tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir. Ancak, 160’ıncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturmalar Kurumun veya Fon’un yazılı bildirimi üzerine veya gecikilmesinde sakınca görülen hâllerde re’sen Cumhuriyet Savcılarınca yapılır ve Kurum ve Fon haberdar edilir. Bu fıkra uyarınca yapılan soruşturmalar neticesinde açılan kamu davalarında, Kurumun veya Fon’un başvuruda bulunması hâlinde, bunlar başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanırlar. İtibarın zedelenmesi, sırların açıklanması ve zimmet suçlarından dolayı ilgililerin dava hakkı ile 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri saklıdır.” kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, müşteki davacının … Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben verdiği xx.xx.2008 tarihli şikâyet dilekçesiyle, xxxx denetiminde satışa çıkarılan xxx şirketlerinin xx Şirketler Grubuna satış ve devir işlemleri sırasında ihtiyaç duyulan kredinin xxx bankalarından ve yurt dışındaki xxx menşeli bir şirketten sağlandığı iddiaları ile ilgili olarak ihale bedelinin önemli bir bölümünün özellikle xxx’tan alınan krediler ile ödendiği, Türk Ceza Kanunu’nun kamu idaresinin güvenirliğine karşı işlenen suçlar bölümünde yer alan 247. ve devamı maddeleri açısından kredi kullandıranların yetkisini kötüye kullanıp kullanmadıklarının araştırılması gerektiği iddiasıyla şüpheliler hakkında soruşturma açılması talebinde bulunduğu, 5411 sayılı Kanun’un 162. maddesinin 1. fıkrası gereğince Bankacılık Kanunu’ndaki suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, Kurum tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlı olduğundan, Cumhuriyet Savcılığınca, davacının suç duyurusuna ilişkin dilekçesinin, değerlendirilmek üzere davalı idareye gönderildiği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (Kurul) dava konusu xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı kararı ile suç duyurusunda bulunulmasını gerektirecek bir husus bulunmadığına karar verildiği ve bu kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’na hitaben gönderilen xx.xxx.2008 tarih ve xxx sayılı yazıda, xxx denetiminde satışa çıkarılan xxxx şirketlerinin xxx Şirketler Grubuna satış ve devir işlemleri sırasında ihtiyaç duyulan kredinin kamu bankalarından ve yurt dışındaki xxx menşeli bir şirketten sağlanması hususunda verilen ihbar dilekçeleri ile konunun incelenmesinin istendiği belirtilerek konu hakkında xxx Bankası A.Ş. nezdinde inceleme yapan Bankalar Yeminli Murakıpları tarafından düzenlenen xx.xx.2008 tarih ve xxx sayılı yazıda da, xxx Bankası’ndaki inceleme ve soruşturmaya devam edildiğinin, söz konusu ihbar dilekçelerinde yer alan iddiaların xxx Bankası A.Ş. dışında diğer bazı banka, kurum ve kuruluşları da kapsaması nedeniyle Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun koordinasyonunda murakıpların da dâhil olabileceği bir denetim ekibi tarafından araştırılmasının yerinde ve yararlı olacağının mütalaa edildiği açıklamasına yer verildiği, diğer taraftan bu iddiaların xxx Bankası A.Ş. (xxx) dışında diğer bazı banka, kurum ve kuruluşları da kapsaması nedeniyle konunun Başbakanlık Başmüfettişlerinin koordinasyonunda oluşturulacak bir komisyon tarafından iddialara konu olan hususları da kapsayacak şekilde incelenmesinin uygun olacağının bildirildiği xx.xx.2008 tarih ve xxx sayılı Başbakanlık Olur’u ile şikâyet konularının incelenmesi için Başbakanlık Başmüfettişi koordinasyonunda, bir Başbakanlık Müfettişi, iki Bankalar Yeminli Murakıbı, bir Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Denetçisi ve Maliye Müfettişinden oluşan heyet tarafından incelenmesine, gerekirse soruşturulmasına ve düzenlenecek raporun ‘na sunulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dairemizin 11.07.2011 tarih ve E:2011/800 sayılı ara kararıyla davalı idareden istenen uyuşmazlığa konu xx.xx.2008 tarihli Kredi Sözleşmesi ile Başbakanlık Teftiş Kurulu’nca hazırlanan xx.xx.2009 tarih ve xxx sayılı raporun tetkikinden, Kredi Sözleşmesinde xxxx USD xxx’tan ve xxx USD xxx’tan olmak üzere kredi kullandırıldığı, ödemelerin 10 yıl vadeli olduğu ve faiz oranının LİBOR+xxx olarak öngörüldüğü, kredinin, devredilen şirketler grubuna ait varlıklar üzerinde birinci derece üst sınır ipoteği, birinci derece ticari işletme rehni, tüm grubun hisselerinin rehni, şirket alacaklarının ödemelerde kullanılmak üzere alacakların temlikinin sağlanmasına yönelik hesap blokesi ve xxx grubunun yönetim kurulu başkanının hem borçlu olarak hem de müşterek ve müteselsil şahsi kefaletiyle teminatlandırıldığı; bazı kamu kurum ve kuruluşları yanında xxx’tan verilen kredinin de incelendiği Başbakanlık Teftiş Kurulu’nca hazırlanan xx..xx. 2009 tarih ve xxx sayılı Raporda; 5411 sayılı Kanun’un 48. ve devamı maddeleri kapsamında kredi kullanan grubun ve devralınan şirketin kredi puanının olumlu olduğu, kredi kullananların banka yönetim kurulu ve yöneticileriyle akrabalık ilişkisi bulunmadığından risk gruba yönelik yasaklılar arasında yer almadığı, iş planlarının incelendiği en kötü durum senaryosunda kredi borcunun ödenebildiği, gerekli teminatların alındığı, kredi miktarının bankanın öz kaynaklarının %25’ini aşmadığı, kredinin bankanın yurt dışındaki şubesinden kullandırılmasının vergi yükü nedeniyle sektörde ortak bir uygulama olduğu, kredi verilen şirketin %25’lik kısmının yabancı şirkete devredilmesine izin verilmesiyle şirketin öz sermayesinin arttığı, böylelikle kredinin teminatının kuvvetlendiği, devredilen hisseler üzerinde rehnin devam ettiği, faiz oranının emsallerine göre yüksek olduğu, kredinin veriliş aşamasında usuli eksiklik nedeniyle davalı Kurum tarafından idarî yaptırım uygulandığı, raporun hazırlandığı tarihte, bu eksikliğin giderildiği, kredi taksitlerinin ödenmesine başlandığı ve vadesinde ödendiği hususlarına yer verilerek kredinin verilme sürecinde ve kredinin tahsisinde mevzuata aykırılık tespit edilmediğinin belirtildiği görülmüştür.
Bu itibarla, davalı Kuruma yapılan ihbar veya şikâyet başvurusu üzerine, doğrudan Kurum tarafından, yerinde denetim yapılarak şikâyet konusu hususların incelenmesi gerektiği yönünde açık bir kuralın bulunmadığı, nitekim, 5411 sayılı Kanun’un 95. ve 98. maddeleri uyarınca, Kurum Başkanınca gerek görüldüğünde denetim kuruluşlarına inceleme yaptırılabileceği, yurt içinde denetim konusunda işbirliği yapılabileceği, anılan Kanun’un 95. maddesine dayanılarak yayımlanan Yönetmeliğin 16. maddesi uyarınca, Kuruma yapılan ihbar ve şikâyetlere ilişkin olarak, Kurumun Hukuk İşleri Daire Başkanlığı tarafından değerlendirilip sonuçlandırılması ya da denetim ekibi oluşturularak inceleme yapılması şeklinde birbirinin alternatifi iki usulün öngörüldüğü, xxx’ın işlemlerinin denetimi konusunda, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun da yetkili olduğu, xxx grubunun satışına ilişkin davacının şikâyeti dışında da şikâyetler bulunduğu, söz konusu şikâyetlerde bankalar dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinin de şikâyete konu edildiği, dava konusu işleme dayanak alınan raporun hazırlanmasında Başbakanlık Teftiş Kurulu koordinasyonunda oluşturulan komisyona Kurum tarafından görevlendirilen iki yeminli murakıbın da bulunduğu dikkate alındığında, konuya ilişkin raporun Kurul tarafından incelenip değerlendirilmesi neticesinde, suç teşkil edebilecek bir durumun bulunmadığından bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın REDDİNE, ayrıntısı aşağıda gösterilen davacı tarafından yapılan toplam ….-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, temyiz aşamasında kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, davalı idare tarafından yapılan …-TL yargılama gideriyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 26.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.