Danıştay Kararı 13. Daire 2015/5815 E. 2020/1332 K. 10.06.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/5815 E.  ,  2020/1332 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/5815
Karar No:2020/1332

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
KARŞI TARAF (DAVALI): … A.Ş. (…) Genel Müdürlüğü

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, … Genel Müdürlüğü ile aralarında akdedilen Sistem Kullanım Anlaşmasının “Cezai Şartlar” başlıklı 9. maddesinde yer alan “… tesislerinde kullanıcının bağlı olduğu fidere 00.00-24.00 saatleri arasında 4 (dört) veya daha fazla arıza intikal ederek kesicinin açması” kuralının ihlâl edildiği gerekçesiyle düzenlenen Haziran 2014 dönemine ilişkin …-TL tutarındaki 30/06/2014 tarihli sistem kullanım ceza faturasının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; elektrik dağıtım faaliyetinde bulunan şirketlerin … Anonim Şirketi (…) ile Bağlantı Anlaşması ve Sistem Kullanım Anlaşması olmak üzere iki anlaşma imzalaması gerektiği, dosya içeriğinden, davacı ile davalı taraf arasında Sistem Kullanım Anlaşmasının imzalandığının anlaşıldığı, sistem kullanım anlaşmasında tarafların hak ve yükümlülüklerinin yanı sıra sistemi kullanan müşterinin anlaşmaya aykırı davranması durumunda ödemesi gereken cezai şartların da düzenlendiği, bunların arasında … tesislerinde kullanıcının bağlı olduğu fidere 00.00-24.00 saatleri arasında 4 (dört) veya daha fazla arıza intikal ederek kesicinin açmasının ihlâl olarak tanımlanarak bu ihlal için cezai şart öngörüldüğü, cezai şart hükmünün işletilebilmesi için uyarıda bulunma yükümlülüğünün bulunmadığı, mezkur ihlalin sabit olması nedeniyle, sistem kullanım anlaşmasının 9. maddesi uyarınca tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, sistem kullanım anlaşmalarının sözleşme serbestisi kapsamında imzalanan sözleşmeler olmadığı, anlaşmaların … tarafından hazırlandığı ve EPDK tarafından onaylandığı, anlaşmayı imzalamaya mecbur bırakıldığı, dağıtım şirketi tarafından ödenen reaktif cezaların hiçbir şekilde tarifeler yoluyla geri alınamadığı, ihlâl olarak belirtilen cezaya esas fiilin işlenmesi halinde hangi cezanın verileceğine ilişkin herhangi bir kanun hükmünün bulunmadığı, Anayasanın 73. maddesi gereği kanunda yer almayan bir cezai yaptırımın yönetmelik, tebliğ veya kurul kararları ile düzenlenmesinin mümkün olmadığı, anlaşmanın mevcut şartları yansıtmadan imzalandığı, tesislerin gerçek durumunun gözetilmediği, yıllarca yapılmayan yatırımların özelleştirme sonrası dağıtım şirketlerine bırakıldığı, faaliyet bölgelerinde kışın ısıtma ve yazın tarımsal sulama amaçlı yoğun bir enerji kullanımı olduğu, dağıtım ve iletim şebekesi altyapısının dönemsel olarak artan enerji tüketimini kaldırmaya müsait olmadığı, trafo merkezlerinde trafoların ve 33kV fiderlerin aşırı yüklenmeden dolayı açıldığı, bu açmaların arıza olmadığı halde “aşırı akım açma” olarak kayıtlara geçirildiği, ceza miktarını belirlerken hangi yöntemin izlendiği, hangi verilerin esas alındığının belli olmadığı, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Şebeke Yönetmeliği’ne aykırı hesaplamalar yapıldığı, bazı faturalara karşı yapılan itirazlar sonrası faturaların bir kısmının davalı idare tarafından iptal edildiği, keyfi bir hesaplama yöntemiyle ceza miktarının belirlendiği, bilirkişi incelemesi talebinin karşılanmadığı, ölçümlerin, fider açmalardan kaynaklı cezaların özensiz bir şekilde hesaplandığı, gönderilen muhteviyat çizelgelerinin özensiz olduğu, kayıtların tek taraflı tutulduğu, doğruluğunun teyit edilemediği, birçok trafo merkezinde aynı anda meydana gelen fider açmalarından (paralel açmalar) dolayı bir fider için yazılması gerekirken her bir fider için ayrı ayrı hesaplara katıldığı, herhangi bir ihlâl olması durumunda idarenin önce uyarıda bulunması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5 Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 10/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.