Danıştay Kararı 13. Daire 2015/5073 E. 2020/1616 K. 30.06.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/5073 E.  ,  2020/1616 K.Hakan
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/5073
Karar No:2020/1616

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının 12/05/2003 tarihinde kanuni temsilcilik görevini üstlendiği … Bisiklet Sanayi A.Ş.’nin … A.Ş.’den kullanmış olduğu krediler nedeniyle oluşan …-TL tutarındaki borcun tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzenlenen 11/09/2014 tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacının 12/05/2003 tarihinde kanuni temsilcilik görevini üstlendiği … Bisiklet Sanayi A.Ş.’nin … A.Ş.’den değişik tarihlerde kredi kullandığı, bu kredi borcunun diğer … Grubu şirketlerine kredi verilmiş gibi gösterilerek bu kredi tutarları ile kapatıldığı ve böylece dolanlı işlemlerle bankanın zarara uğratıldığı, faaliyet izinleri kaldırılan bankaların alacaklarının tahsili ve borçlarının tasfiyesi amacıyla Fon’a tanınan yetki çerçevesinde, Fon’un sorumlular aleyhine kamu alacağının tahsili amacıyla işlem tesisi konusunda kanunlardan kaynaklanan açık yetkisi bulunduğu, bu yetki uyarınca ve şirket aleyhine yürütülen takibin sonuçsuz kalması neticesinde kanuni temsilci sıfatıyla davacıya ödeme emri gönderildiği, … tarafından … Bisiklet Sanayi A.Ş.’ye 27/08/1997 tarihinde …-TL, … tarihinde de …-TL olmak üzere toplam …-TL kredi verildiği, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. ve 5411 sayılı Kanun’un Geçici 26. maddelerinin uygulanması kapsamında borcun bu tarihlerde doğduğunun kabulü gerektiği, borcun ödenmesi gereken tarihte … Bisiklet Sanayi A.Ş.’nin kanuni temsilcisi olan davacının, Banka tarafından kullandırılan krediden kaynaklı ve adı geçen şirket tarafından ödenmeyen ve temlik alınmakla Fon alacağı niteliği kazanan borçtan 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. ve 5411 sayılı Kanun’un Geçici 26. maddeleri uyarınca sorumlu olduğu, bu itibarla, …-TL tutarındaki borcun tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık görülmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, yönetim kurulu üyesi olma iradesinin olmadığı, eşi vefat edince diğer iki yönetim kurulu üyesinin kararıyla şirkete yönetim kurulu üyesi yapıldığı ve bundan haberinin olmadığı, şirketi temsil ve ilzama yetkili olan kişilerin şirket ana sözleşmesi ve ticaret sicilinde gösterildiği ve bu kişilerin kanuni temsilcisi sıfatıyla 6183 sayılı Kanun gereğince sorumlu olduğu, kendisinin hiçbir yetkisinin olmadığı ve kanuni temsilci sıfatının olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davacının 12/05/2003 tarihinde kanuni temsilcilik görevini üstlendiği … Bisiklet Sanayi A.Ş.’nin … A.Ş.’den kullanmış olduğu krediler nedeniyle oluşan …-TL amme alacağından kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Davacının 12/05/2003 tarihinde kanuni temsilcilik görevini üstlendiği şirketin, yönetim ve denetimi 21/12/1999 tarihinde Fon’a geçen … A.Ş.’den 27/8/1997 ve 27/03/1998 tarihlerinde kullandığı kredilerin, yönetim ve denetimi 11/12/1998 tarihinde Fon’a geçmiş … A.Ş’den 18/09/1998 tarihinde … A.Ş. hakim ortağının yönetim ve denetimindeki şirketlere kullandırılan krediler nedeniyle Fon Kurulu’nun 13/09/2012 tarihli, ve … sayılı kararıyla, edinilen … A.Ş. kaynağının Fon alacağı sayılarak, banka kaynağının edinildiği 18/09/1998 tarihinden itibaren gecikme zammıyla birlikte davacının kanuni temsilcisi olduğu … Bisiklet Sanayi A.Ş.’den 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edilmesine karar verilmiştir.
10/10/1991 tarih ve 2878 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nden anlaşıldığı üzere şirketin temsile yetkili yönetim kurulu üyeleri … ve … olup, 20/05/2003 tarih ve 421 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre yönetim kurulu üyesi … ‘un ölümü nedeniyle boşalan yönetim kurulu üyeliğine, TTK m.315 gereğince ilk genel kurul toplantısına kadar vazife görmek ve genel kurulun tasvibine sunulmak üzere davacı atanmıştır.
… Bisiklet San. ve Tic. A.Ş.’den tahsil edilemeyen Fon alacağının, şirketin kununi temsilcisi olduğundan bahisle davacıdan tahsili için 11/09/2014 tarih ve 7396 sayılı ödeme emri düzenlenmiş ve davacıya tebliğ edilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 26. maddesinde, “…Temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar, yönetim ve denetimi Fon tarafından devralınan banka ve şirketlerin eski yöneticileri hakkında 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesi ile mükerrer 35’inci maddesinin uygulanmasında, ilgili kanun ve mevzuat veya ana sözleşmeleri uyarınca temsile yetkilendirilmiş veya tüzel kişilerin yetkili organlarınca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerden,
a) Fon bankalarının; yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinden, hâkim ortağı olan tüzel kişilerden, gerçek ve tüzel kişi hâkim ortaklarının hâkim ortak olduğu şirketlerden, bu kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerden olan Fon alacaklarında, banka kaynağının kullanıldığı/kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
b) Fon bankalarının kurumsal kredilerinden kaynaklanan Fon alacaklarında, kredinin kat edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
c) Fon gelirlerinden kaynaklanan alacaklarda, Fon alacağının ilgili kuruluşa tebliğ edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
kanuni temsilci sıfatını haiz kişiler kanuni temsilci olarak addedilir.” kuralı yer almaktadır.
Davacının kanunî temsilci olduğu iddia edilen dönemde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesinde, “Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur.” kuralına yer verilmek suretiyle anonim şirketlerin kanunî temsilinin kural olarak yönetim kuruluna ait olduğu belirtilmiş; Vazifelerin âzalar arasındaki taksimi” başlıklı 319. maddesinde, “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü tatbik olunur.” kuralına yer verilmek suretiyle esasen yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin; esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile müdürlere devredilebileceği kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Mükerrer 35. maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” kuralına yer verilmiştir.
“Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlıklı (IX) Tahsilat Genel Tebliği’nde 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uygulamasında kanuni temsilci;
– Mülga 6762 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler,
– 6102 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişiler, olacaktır.” açıklaması yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan Kanun hükümlerine göre, anonim şirketlerde, genel kural, yönetim kurulunun idare ve temsile yetkili olduğudur. Bununla birlikte, yönetim kuruluna ait idare ve temsil yetkisinin;
– ana sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına devredilmesine veya müdüre bırakılmasına yetki verilmemiş olması durumunda, yönetim kurulu üyelerinin her birinin,
– ana sözleşme ile yetki verilmesi şartıyla, kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan yönetim kurulu üyelerinin (murahhas üyelerin),
– yine ana sözleşmede yetki verilmesi şartıyla kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan müdürlerin,
– ana sözleşmede idare ve temsil işlerinin murahhas üye veya müdüre bırakılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine karşın bu yetkinin kullanılmaması durumunda da, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin her birinin, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uygulamasında kanuni temsilci sayılacağı anlaşılmaktadır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 321. maddesinde “temsil yetkisi”nin kapsamına işaret edilerek, temsil yetkisi olanların şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan tüm işleri ve tüm hukuki işlemleri şirket adına yapmaları gerektiği ve bu yetkinin kapsam olarak sınırlandırılamayacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinin uygulamasında, 6762 sayılı Kanun’un 319. maddesi hükmüne göre temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci kabul edilebilmesi için, şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan “tüm işlemlerde tam yetkili” olmaları zorunludur. Başka bir anlatımla, şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan “tüm işlemlerde tam yetkili” olmayan, sınırlı olarak temsil ve idare yetkisi verilen kişi veya kişilerin kanuni temsilci sayılması mümkün değildir. Nitekim Dairemizin 13/04/2017 tarih ve E:2016/3087, K:2017/1002 sayılı kararı da aynı yöndedir.
6183 sayılı Kanun uygulamasında, mülga 6762 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler kanuni temsilci sıfatını haizdir.
Olayda, şirketin temsile yetkili yönetim kurulu üyeleri … ve … olup, 20/05/2003 tarih ve 421 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre yönetim kurulu üyesi … ‘un ölümü nedeniyle boşalan yönetim kurulu üyeliğine, TTK m.315 gereğince ilk genel kurul toplantısına kadar vazife görmek ve genel kurulun tasvibine sunulmak üzere davacı atanmıştır. Bu bakımdan davacının şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olmadığı ve 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uygulamasında kanuni temsilci olarak sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, davacının 12/05/2003 tarihinde kanuni temsilcilik görevini üstlendiği şirketin … A.Ş.’den kullanmış olduğu krediler nedeniyle oluşan …-TL tutarındaki borcun tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.