Danıştay Kararı 13. Daire 2015/5051 E. 2020/2910 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/5051 E.  ,  2020/2910 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/5051
Karar No:2020/2910

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Turizm Petrol Ürünleri Gıda Temizlik Ürünleri Taşımacılık İnşaat Orman Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi No:… adresinde faaliyet gösteren davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetim sonucu 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu uyarınca 23/01/2014 tarihinde mühürlenmesine ilişkin işlemin iptali ile el konulan motorinin iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesinin 8. fıkrasında, 5607 sayılı Kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetlerin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulacağının düzenlendiği, davacı şirket sahibi hakkında 5607 sayılı Kanun’a muhalefet ettiği iddiasıyla … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına kararının verilmesi ve söz konusu kararın itiraz edilmeyerek kesinleştiğinden davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunun mühürlenmesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı;
Öte yandan, davacı tarafından, 21.250 Litre motorinin tarafına iadesi istenilmekte ise de, el konulan akaryakıtın iadesine el konulması kararını veren adli yargı yerince karar verilmesi gerektiği açık olduğundan, anılan talebin incelenme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlemin iptaline, el konulan ürünlerin iadesi istemi talebinin ise incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, menşei belli olmayan akaryakıtın kanun değişikliğiyle kaçakçılık suçu kapsamından çıkarıldığından mühürlemenin kaldırıldığı davanın konusuz kaldığı ileri sürülerek temyize konu mahkeme kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu denetim elemanları sıfatıyla kolluk personelince bayisi olduğu dağıtım şirketi dışında faturasız olarak akaryakıt aldığı ve bu akaryakıtı istasyonda bulunan 3 ve 4 nolu tanka boşalttığı bilgileri üzerine davacıya ait işyerinde 23/01/2014 tarihinde yapılan denetimde, istasyondaki akaryakıtın marker seviyesinin geçerli olmakla birilikte faturalandırılamayan 21.250 litre motorinin tespit edildiği, yapılan tespit sonucu davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda menşei belli olmayan motorin olduğundan bahisle mühürlenmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun işlem tarihinde yürürlükteki haliyle 20. maddesinin 8. fıkrasında, “5607 sayılı Kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez.” kuralı yer almıştır.
5015 sayılı Kanun’un 2. maddesinde kaçak akaryakıt tanımlanmış, buna göre kaçak akaryakıtın, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca kaçak olarak kabul edilen akaryakıtı ifade ettiği belirtilmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun “Kaçakçılık Suçları” başlıklı 3. maddesinin 11. fıkrasında, “Akredite laboratuvar analiz sonucuna göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenen seviyede ulusal marker içermeyen, yasal yollarla Türkiye’de serbest dolaşıma girdiği belgelendirilemeyen veya menşei belli olmayan akaryakıtı; üreten, satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticarî amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” kuralı yer almış; aynı fıkra, 28/06/2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesiyle yeniden düzenlenmiş ve “yasal yollarla Türkiye’de serbest dolaşıma girdiği belgelendirilmeyen veya menşei belli olmayan akaryakıt” ibaresine madde metninde yer verilmemiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacıya ait akaryakıt istasyonunda 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesi uyarınca dava konusu geçici mühürleme işlemi uygulanmasının, menşei belli olmayan akaryakıtın 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 11. fıkrası uyarınca kaçak akaryakıt olarak değerlendirilmesinden kaynaklandığı, ancak 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 11. fıkrasında değişiklik yapılması ile kaçakçılık suçu fiilinin kapsamının, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun belirlediği seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıt ile sınırlandığı, menşei belli olmayan akaryakıt bulundurulmasının tek başına kaçakçılık fiili kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Bu durumsa, 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca uygulanan mühürleme işleminin sebep unsurunun ortadan kalktığı dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararında ise sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.