Danıştay Kararı 13. Daire 2015/4496 E. 2018/2099 K. 25.06.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/4496 E.  ,  2018/2099 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/4496
Karar No:2018/2099

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : …

Vekili : …

Karşı Taraf (Davacı): … A.Ş.
Vekili : …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, davacı şirkete ait televizyon kanalında yayımlanan “…” adlı filmin, çocuk ve gençlerin gelişimlerini olumsuz yönde etkileyeceğinden, çocuk ve gençlerin izleyemeyeceği saatlerde yayımlanması gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava; davacı yayın kuruluşuna ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında, 02.03.2010 tarihinde saat 20:05’de yayınlanan “…” adlı filmde yer alan görüntülerin ve ifadelerin, mülga 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin (z) bendinde düzenlenen yayın ilkesini ihlal ettiğinden bahisle davacının uyarılmasına ilişkin ‘nun 04.05.2010 tarih ve … sayılı toplantısında verdiği 10 no’lu kararın iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin 18.10.2012 tarih ve E:2011/2158, K:2012/2521 sayılı bozma kararına uyularak, davaya konu “…” adlı filmin içeriğinin, işlem tesisine neden olan “Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden bir program” olup olmadığı amacıyla, 05.05.2014 tarihli ara kararı ile yeniden yaptırılan bilirkişi incelemesinde dosyaya sunulan 05.01.2015 tarihli raporda, … karakterinin fiziksel olarak bile gerçek olmadığı, yapılan makyaj ile kıllanmış görünüm ve dürtüsel tavırlarla izleyiciyi güldüren bir tipleme olduğu, 7 yaş üstündeki çocuklarda mantık yürütme, neden sonuç ilişkisi kurma becerisi bulunduğu ve bu görüntülerin mizah yönünü hissedebilir diğer bir deyişle komedi olduğunu algılayabilecekleri, kamuya arz olmuş bu tiplemenin, film gösterimi yanı sıra görsel ve yazılı pek çok alanda halka sunulduğu, film televizyonda gösterilmemiş olsa bile bu tiplemenin taklit edilme riskinin bulunduğu, yapımların hiçbirinde toplumun hoşgörü sınırını zorlayan, kişi ve grupları incitici, horlayıcı, küçük düşürücü, karalayıcı, tezyif edici söz ve deyişlere yer verilemeyeceği bunun tek istisnasının ise mizah olduğu ve sonuç itibarıyla filmin komedi türünden bir sinema eseri olduğu, anılan bilirkişi raporuna, davalı idare tarafından itiraz edilmiş ise de, Mahkemelerince yerinde ve yeterli görülen bilirkişi raporundaki tespitler ve varılan sonuç karşısında, rapor, hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmuş ve söz konusu programın 3984 sayılı Kanun’un 4/z maddesini ihlal etmediği anlaşıldığından, davacı şirketin uyarılması yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Mülga 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin (z) bendinde, gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlakî gelişimini zedeleyecek türden programların, bunların seyredebileceği zaman ve saatlerde yayımlanmamasının radyo, televizyon ve veri yayınlarında uyulması gereken yayın ilkeleri arasında olduğu; 33. maddesinde ise, Üst Kurul’un yayın ilkelerine aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyaracağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. ve takip eden maddelerinde; mahkemenin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı; mahkemenin bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında inceleme konusunun bütün sınırlarıyla açıkça belirlenmesine ve bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara ilişkin hususlara yer vermek zorunda olduğu; bilirkişi raporunun gerekçeli olması gerektiği, bilirkişinin hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağı; mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği; hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi hâlinde, bilirkişilerce hazırlanan raporların olayın özel veya teknik bilgi gerektiren yönlerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde aydınlatan bilimsel esaslara dayalı gerekçeleri içermesi gerektiği, bu nitelikte olmayan bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, mahkemenin böyle bir durumda yeni bir bilirkişi heyeti oluşturabileceği ve hükme esas alınabilecek raporu elde edinceye kadar bilirkişi incelemesine devam edebileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı yayın kuruluşuna ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında, 02.03.2010 tarihinde saat 20:05’de yayınlanan “…” adlı filmde yer alan görüntülerin ve ifadelerin, çocuklara ve gençlere olumsuz örnek oluşturacak konuşma, tavır ve tutumların sergilendiği, söz konusu dizinin çocukların ve gençlerin televizyon izleyebileceği bir saatte yayınlandığı, bu suretle mülga 3984 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (z) bendinde belirlenen yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle davacının uyarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince, Dairemizin bozma kararına uyularak yeniden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda, … karakterinin fiziksel olarak bile gerçek olmadığı, yapılan makyaj ile kıllanmış görünüm ve dürtüsel tavırlarla izleyiciyi güldüren bir tipleme olduğu, 7 yaş üstündeki çocuklarda mantık yürütme, neden sonuç ilişkisi kurma becerisi bulunduğu ve bu görüntülerin mizah yönünü hissedebilir diğer bir deyişle komedi olduğunu algılayabilecekleri, kamuya arz olmuş bu tiplemenin, film gösterimi yanı sıra görsel ve yazılı pek çok alanda halka sunulduğu, film televizyonda gösterilmemiş olsa bile bu tiplemenin taklit edilme riskinin bulunduğu, yapımların hiçbirinde toplumun hoşgörü sınırını zorlayan, kişi ve grupları incitici, horlayıcı, küçük düşürücü, karalayıcı, tezyif edici söz ve deyişlere yer verilemeyeceği bunun tek istisnasının ise mizah olduğu ve sonuç itibarıyla filmin komedi türünden bir sinema eseri olduğu, anılan bilirkişi raporuna, davalı idare tarafından itiraz edilmiş ise de, Mahkemece yayının “çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden olmadığı” kanaatine ulaşıldığından ve bilirkişi raporu karar vermeye yeterli görüldüğünden, davacı yayın kuruluşunun işlem tesisine esas alınan yayını nedeniyle mülga 3984 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (z) bendinde düzenlenen yayın ilkesini ihlâl etmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği görülmekle birlikte; anılan bilirkişi raporu incelendiğinde, raporda bilirkişi heyeti tarafından çocukların biyolojik, psikolojik, sosyal gelişimlerine kuramsal olarak kısaca değinildiği, çocukların ahlakî gelişimiyle ilgili yeterli bilimsel değerlendirme yapılmadan genel sonuçlara ulaşıldığı, yayında geçen konuşmalarla tavır, tutum ve davranışların ayrı ayrı değerlendirilmediği ve sadece genel olarak beklenti kavramı çerçevesinde değerlendirme yapıldığı, film televizyonda gösterilmemiş olsa bile bu tiplemenin taklit edilme riskinin bulunduğu varsayımına dayandığı, çocukları ve gençleri tek bir katagoride ele alıp filmdeki ifadelerin 18 yaş altındaki çeşitli yaş katagorilerindeki örneğin 0-7 yaş; 8-12 yaş; 13-15 yaş ve 18 yaş altı gençler için ne gibi etkiler doğuracağının ayrı ayrı değerlendirilmediği, çocuk ve gençler tek bir katagori gibi ele alınıp genel sonuçlar çıkarıldığı bu nedenlerle bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25.06.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :

Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.