Danıştay Kararı 13. Daire 2015/4422 E. 2020/3667 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/4422 E.  ,  2020/3667 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/4422
Karar No:2020/3667

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Vergi Dairesi Müdürlüğü …/…

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararı ile verilen idarî para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı, 57.156,00-TL tutarlı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; bayilik lisansı olmaksızın akaryakıt satışı yaptığından bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca 57.156,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 06/10/2009 tarih ve E:2008/1599, K:2009/8916 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği; bu durumda, usulüne uygun olarak kesinleşen amme alacağının takibi ve tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarının bulunduğu, Petrol Ofisi A.Ş.’nin bayisi oldukları, 6183 sayılı Kanun’un burada uygulanamayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onaması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, lisans alınmaksızın bayilik faaliyeti yürütüldüğü ve böylece 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtilen “Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması” fiilini işlediğinden bahisle … tarih ve … sayılı Kurul kararı ile davacıya 57.156,00-TL idarî para cezası verilmiştir.
Söz konusu Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada, Dairemizin 06/10/2009 tarih ve E:2008/1599, K:2009/8916 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmesi üzerine, 26/08/2014 tarihli, 57.156,00-TL tutarlı ödeme emri düzenlenmiştir.
Ödeme emrinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu işlemin dayanağı olan 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun ihlâlin tespiti tarihinde yürürlükte olan “İdari para cezaları” başlıklı 19. maddesinde, eylemlere göre idari para cezası miktarları düzenlenmiş, ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde, lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması hâlinde ikiyüzmilyar (ikiyüzbin) Türk Lirası idari para cezası uygulanacağı, dördüncü fıkrasında ise bayiler için bu cezanın beşte birinin uygulanacağı belirtilmiştir. Maddede ayrıca, “… Cezalar tahsil edilinceye kadar, mahkeme kararı ile ilgililerin varlıklarına tedbir konulabilir.
Kurulun ceza vermesinde zamanaşımı süresi, ihlâlin ve/veya olayın meydana geliş tarihinden itibaren beş yıldır…
Ay içinde tahsil edilen idari para cezaları müteakip ayın yirminci iş günü sonuna kadar irat kaydedilmek üzere Hazineye devrolunur.
İdari para cezalarının tahakkuk tarihini izleyen otuz gün içerisinde ödenmemesi hâlinde, cezanın ilgili vergi dairesi aracılığı ile tahsili sağlanır. Tahsilatta 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
İdari para cezalarının miktarları her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi uyarınca belirlenen yeniden değerlendirme oranında artırılmak suretiyle uygulanır…” kurallarına yer verilmek suretiyle tahsil, zamanaşımı, artırım konularında özel düzenlemeler yapılmıştır. Nitekim maddede yer alan artırım hükmüne dayanılarak, 19. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendindeki ceza miktarı 2004 yılında 257.000-TL’ye, 2005 yılında 285.784-TL’ye, 2006 yılında 313.790-TL’ye, 2007 yılında 338.265-TL’ye ve 2008 yılında da 362.620-TL’ye yükseltilmiştir.
Ancak, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 522. maddesi ile 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi yeniden düzenlenmiş ve maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendindeki ceza miktarı ikiyüzellibin Türk Lirası olarak belirlenmiştir.
5728 sayılı Kanun’un gerek genel, gerekse madde gerekçelerinde bu değişikliklerin nedeni “İdari yaptırım kararlarının tebliği, kesinleşmesi, takip ve tahsili ile zamanaşımı konuları Kabahatler Kanunu’nun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.” şeklinde açıklanmıştır.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesinde, bu Kanun’un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Öte yandan, aynı Kanun’un “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş, maddeyle atıf yapılan 5237 sayılı Kanun’un “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” kuralına yer verilmiştir.
Belirtilen kanun hükümleri uyarınca ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması yoluyla ortaya çıkan yeni hukuki durumun dikkate alınması gerekmektedir.
5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde, davacının ihlâlinin tespit edildiği tarihteki ceza miktarı 285,784,00-TL olmasına karşın, 08/02/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’la yeniden yapılan düzenleme sonucu 250.000,00-TL olarak belirlenmiştir.
İdari para cezasının hukuki anlamda kesinleşmesinden veya tahsil edilmesinden önce ceza miktarına yönelik mevzuatta bir değişiklik olması durumunda, idari para cezasının iptali gerekmemekle birlikte tahsil aşamasının lehe düzenlemeye uygun olarak yapılması gerekmektedir.
Nitekim, ödeme emrine esas Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada, Dairemizce verilen ve onanarak kesinleşen davanın reddine dair kararda da, “idarece verilen para cezasının tahsil edileceği tarihte ceza miktarında lehe bir değişiklik söz konusu ise, bu miktar esas alınarak tahsilat yapılacağı…” belirtilmiştir.
Bu durumda, ihlâlin tespit edildiği tarih itibarıyla 285.784,00-TL’nin 1/5’i oranında 57.156,00-TL idari para cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, idari para cezasının tahsili aşamasında ceza miktarının 250.000,00-TL olarak belirlendiği ve bu miktarın 1/5’i oranındaki 50.000,00-TL’nin tahsili için ödeme emri düzenlenebileceği anlaşıldığından, bu husus göz önünde bulundurulmaksızın 57.156,00-TL tutarındaki idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.