Danıştay Kararı 13. Daire 2015/4237 E. 2020/3325 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/4237 E.  ,  2020/3325 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/4237
Karar No:2020/3325

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Fon)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi adına düzenlenen ve 17/07/2012 tarih ve 04317 sayılı ödemeye çağrı mektubunda belirtilen ….-TL kamu alacağının söz konusu şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığından bahisle kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsiline yönelik olarak düzenlenen, … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; Dairemizin 29/09/2014 tarih ve E:2014/3105, K:2014/3017 sayılı bozma kararına uyularak, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan … tarih ve …sayılı ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle açılan davanın reddine yönelik … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 27/06/2014 tarih ve E:2014/1355, K:2014/2684 sayılı kararıyla bozulması üzerine … İdare Mahkemesi’nce … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla, kararında ısrar ederek davanın reddine karar verildiği, bu durumda, davacının ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle açtığı davada davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle kesinleşen Fon alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mahkemenin bozma kararına uygun bir araştırma ve buna uygun bir karar vermediği,… Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketinde kanuni temsilcisi olmadığı ve takibe konu borcun ibra edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının … Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin kanuni temsilcisi olduğu, dava konusu işlemin 5411 sayılı Kanuna uygun olduğu, şirketten tahsil edilemeyen borcun kanuni temsilcilerinden istenmesinin hukuken mümkün olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
23/12/1997 tarihinde … İhracat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye … A.Ş.’den kullandırılan kredinin, …-TL’lik tutarının, aynı gün beş adet …-TL ve bir adet …-TL’lik EFT olmak üzere toplam altı parça halinde … A.Ş. Merkez Şubesine altı ayrı kişi (… Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş., …Mermer Granit Sanayi ve Ticaret A.Ş, … Taahhüt Ticaret Sanayi Yatırım Konsorsiyum A.Ş, …Menkul Değerler A.Ş, … ve …) adına gönderilmiş, …-TL’nin …-TL’lik kısmı ile ….-USD döviz alınmış, ….-USD’nin ….-USD’lik kısmı ise aynı gün …Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. nin döviz tevdiat hesabına “… trf. yatan” açıklaması ile yatırılmıştır.
Altı farklı gerçek/tüzel kişiye ödenmiş gösterilen …-TL’lik tutarın büyüklüğü nedeniyle fiziken teslim alınmasının güçlüğü, aynı gün altı kişinin hesabına kasadan yatırılmış gösterilen toplam …-TL ile aynı gün kasadan nakit çekilmiş gösterilen …-TL’lik EFT tutarının rakamsal uyumu göz önünde bulundurulduğunda, yapılan EFT’lerin ve döviz satın alma işlemlerinin, aslında aynı tarihte … İhracat ve Ticaret A.Ş.’ye … A.Ş. den kullandırılan ….-TL’lik krediden karşılandığı sonucuna varılarak … A.Ş. Merkez Şube nezdindeki döviz hesabına yatırılan ….-USD’nin Fon alacağı sayılmasına ve 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi kapsamında toplam …-TL Fon alacağından … Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin sorumlu tutulmasına dair 17/07/2012 tarih ve 04317 sayılı ödemeye çağrı mektubu düzenlenmiştir.
… Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi hakkında …Fonu tarafından 28/06/2012 tarih ve 2012/180 sayılı Fon Kurulu kararı ile başlatılan yasal takip neticesinde, şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı, iddia olunan Fon alacağı nedeniyle kanuni temsilci olduğundan bahisle davacı hakkında …-TL tutarlı … tarih ve …sayılı ödeme emri düzenlenmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5411 sayılı Kanun’un Geçici 11. maddesinin birinci fıkrasında; bu Kanun’un yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fon’a intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanun’la yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Kanun’un 14, 15, 15/a, 16, 17, 17/a ve 18. maddeleri, Ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. maddeleri ile Geçici 4. maddesinde yer alan düzenlemelerin uygulanmasına devam edileceği kurala bağlanmıştır.
4389 sayılı Kanun’un 15. maddesinin yedinci fıkrasının (b) bendinde; hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevliler aracılığıyla veya sair suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan veya üçüncü kişilere rehnetmek, teminat göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek, karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurt içi veya yurt dışı banka ve malî kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak veya bu hesapları teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle veya başkaca dolanlı işlemlerle edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacakların Fon alacağı sayılacağı ve bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hükmü yer almış; bu fıkraya 5020 sayılı Kanunla eklenen paragrafta, Fon alacaklarından; yönetim ve denetimi Fon’a geçen ve/veya bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeye tâbi tutulan veya tasfiye işlemi başlatılan bankaların kaynağını kullanmış olmasından dolayı Fon’a borçlu olması kaydıyla Fon’a intikal eden bir bankadan ilk kredinin ve/veya banka kaynağının kullanılmasından sonra, bu bendin birinci cümlesinde belirtilen gerçek ve tüzel kişilerin, edindikleri ve/veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, her türlü mal, hak ve alacaklarının banka kaynağı kullanılmak suretiyle edinildiği ve/veya edindirildiğinin kabul edileceği ve bu gerçek kişiler ile tüzel kişiler tarafından edinilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar hakkında bu fıkrada yer alan kuralları uygulamaya Fon’un yetkili olduğu belirtilmiştir.
Yine bu fıkraya 5020 sayılı Kanun’la eklenen son paragrafta da bu fıkranın (a) bendinin birinci cümlesinde ve bu bendin birinci cümlesinde sayılan gerçek ve tüzel kişilerin yönetim ve/veya denetimindeki şirketlerde ve/veya işletmelerinde iş akdine bağlı ve/veya bağlı olmaksızın geçici ve/veya sürekli olarak istihdam edilen şahısların kurucusu, ortağı, yöneticisi veya denetçisi olduğu şirketlerin; bir iş akdine bağlı olmaksızın, yukarıda sayılan şahısların vekâleten ve/veya ticarî mümessil ve/veya ticarî vekil sıfatıyla ve/veya vekâletsiz iş görme hükümleri gibi herhangi bir hukukî ilişkiye dayanarak geçici ve/veya sürekli olarak temsil eden şahıslar ile temsil ettikleri gerçek ve/veya tüzel kişilerin; bu bentte belirtilen şahıslar dışındaki ve/veya bunlar tarafından kurulan şirketlere bankacılık mevzuatına ve/veya teamüllerine uyulmadan ve/veya teminatsız ve/veya yetersiz teminat ile kredi kullandırılan ve/veya genellikle faaliyet yeri olarak aynı adresi kullanan ve/veya yapılan sözleşmelere cayma hakkı ve/veya borcun nakli gibi hükümler koymak suretiyle kullandıkları kredileri ve/veya banka kaynaklarını bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ve/veya dolaylı olarak tek başına ve/veya birlikte elinde bulunduran gerçek ve tüzel kişilere ve/veya bunların ve/veya bankanın iştiraklerine ve/veya doğrudan veyahut dolaylı bağı bulunan şahıs ve şirketlere yukarıdaki bentlerde sayılan gerçek veya tüzel kişilere aktarılmasını sağlayan gerçek veya tüzel kişilerin kullanmış oldukları krediler ve/veya banka kaynaklarının bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ve/veya dolaylı olarak, tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklar tarafından kullanılmış banka kaynağı sayılacağı ve bu şahıslar ile edindikleri ve/veya üçüncü kişilerce edindirdikleri para, her türlü mal, alacak ve haklar hakkında bu fıkrada yer alan düzenlemelerin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
5411 sayılı Kanun’a 5766 sayılı Kanun’la eklenen Geçici 26. maddenin ikinci fıkrasıyla, ”Temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fon’a intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar, yönetim ve denetimi Fon tarafından devralınan banka ve şirketlerin eski yöneticileri hakkında 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile mükerrer 35. maddesinin uygulanmasında, ilgili kanun ve mevzuat veya ana sözleşmeleri uyarınca temsile yetkilendirilmiş veya tüzel kişilerin yetkili organlarınca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerden,
a) Fon bankalarının; yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinden, hâkim ortağı olan tüzel kişilerden, gerçek ve tüzel kişi hâkim ortaklarının hâkim ortak olduğu şirketlerden, bu kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerden olan Fon alacaklarında, banka kaynağının kullanıldığı/kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,… kanunî temsilci sıfatını haiz kişiler kanunî temsilci olarak addedilir.” kuralı eklenmiştir.
6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsî mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye hâline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.
(Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./4.mad) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları hâlinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.
(Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./4.mad) Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” kuralı yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Fon’a devredilen veya yönetim ve denetimine el konulan bankalar nedeniyle oluşan Fon alacaklarından, borçlu olan şirketlerin kanunî temsilcilerinin sorumlu tutulabilmesi için 6183 sayılı Kanun, 4389 sayılı (Mülga) Bankalar Kanunu ve 5411 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
6183 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan Mükerrer 35. maddesinde, amme alacaklarının tahsili bakımından kanunî temsilcilerin sorumluluğu düzenlenmektedir. Bu madde gereğince bir tüzel kişiden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından bu tüzel kişinin kanunî temsilcileri sorumlu tutulabilecektir.
Bu aşamada, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesine, 04/06/2008 tarih ve 5766 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen beşinci ve altıncı fıkraların Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 tarih ve E:2014/144, K:2015/29 sayılı kararıyla iptal edilmesinin kanunî temsilcinin sorumluluğuna etkisinin, 5411 sayılı Kanun’un hâlen yürürlükte bulunan Geçici 26. maddesi göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gereklidir.
5411 sayılı Kanun’un Geçici 26. maddesindeki düzenlemeye göre, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeye tâbi tutulan veya tasfiye işlemi başlatılan bankaların ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevlileri aracılığıyla banka kaynaklarını veya varlıklarını dolanlı şekilde edinmeleri veya edindirmeleri hâlinde, dolanlı şekilde edindirdikleri ve/veya edindikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacaklar Fon alacağı sayılmakta, Fon alacaklarında da, banka kaynağının kullanıldığı veya kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca kanunî temsilci sıfatını haiz kişiler kanunî temsilci kabul edilerek Fon alacağından sorumlu tutulmaktadır. Bu şekilde Fon alacağından sorumlu tutulan kanunî temsilci, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, temsilcisi olduğu tüzel kişiliğin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından şahsî mal varlığıyla sorumlu olacaktır. Amme alacağının ödenmemesinden sorumlu tutulan kanunî temsilci, bu sorumluluktan ancak kendi döneminde yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini ispatlayarak kurtulabilecektir.
Yukarıdaki değerlendirmeler bağlamında, Fon alacağı açısından kanunî temsilcinin sorumluluğu, kişinin kanunî temsilci olduğu dönemde yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan Fon alacakları ve ayrıca görev yaptığı dönemle sınırlı olmaksızın banka kaynağının ne kadarını edindiği veya edindirdiğiyle sınırlıdır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan ve davacının kanuni temsilcisi olduğu ileri sürülen … Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle açılan davanın reddine yönelik …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, Dairemizin 27/06/2014 tarih ve E:2014/1355, K:2014/2684 sayılı kararıyla bozulduğu, bozma kararı üzerine … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 23/01/2017 tarih ve E:2015/2220, K:2017/176 sayılı kararıyla onandığı, anılan kararının düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 06/12/2018 tarih ve E:2017/1514, K:2018/5425 sayılı kararıyla reddedildiği ve bu şekilde … Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’nin ….-TL Fon alacağından sorumlu tutulmasına dair … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubuna konu borcunun kesinleştiği görülmektedir.
Olayda şirketin takip konusu borçtan sorumluluğu belirlenmiş olmasına karşılık dava konusu ödeme emrinin davacının anılan şirketin kanuni temsilcisi olması nedeniyle tanzim edildiği dikkate alındığında, anılan şirket ile davacının sorumluluk sebeplerinin aynı olmadığı, diğer bir ifadeyle şirketin Fon alacağından sorumlu olması nedeniyle davacının da her durumda söz konusu Fon alacağından sorumlu tutulması gerektiği sonucuna ulaşılamayacağından, Mahkeme tarafından davacının anılan şirketin kanuni temsilcisi olup olmadığı ve kanuni temsilci olduğunun tespit edilmesi durumunda görev yaptığı dönem itibarıyla uyuşmazlık konusu Fon alacağından sorumlu tutulup tutulamayacağının ortaya konulması gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.