Danıştay Kararı 13. Daire 2015/416 E. 2020/2817 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/416 E.  ,  2020/2817 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/416
Karar No:2020/2817

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : Kamu İhale Kurumu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İl Özel İdaresi tarafından 24.07.2013 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “… Beldesi 12 Derslikli İ.Ö.O Yapımı” ihalesine katılan davacı tarafından yapılan itirazen şikayet başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin 09/10/2013 tarih ve 2013/UY.IV-3949 sayılı Kamu İhale Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; dava konusu ihalenin davacı üzerinde bırakılması üzerine ihaleye katılan diğer bir firma tarafından yapılan şikayet başvurusu sonucu düzeltici işlem kararı alındığı ve 06/09/2013 tarihinde onaylanan ihale komisyon kararı ile davacının sunduğu iş deneyim belgesinin geçersiz sayıldığı, davacının bu hususa yönelik olarak şikâyet başvurusunda bulunduğu, davacı tarafından şikâyete konu durumun farkına varma tarihinin 06/09/2013 olarak beyan edildiği, davacının 06/09/2013 tarihini izleyen 10 gün içinde doğrudan Kuruma başvuruda bulunması gerekirken, 10/09/2013 tarihinde idareye şikayet başvurusunda bulunduktan ve idarenin şikâyete ilişkin almış olduğu kararı 16/09/2013 tarihinde tebellüğ ettikten sonra 25/09/2013 tarihinde Kuruma başvuruda bulunduğu, şikâyet başvurusu üzerine idarece alınan kararla bir hak kaybına veya zarara uğradığını iddia edenlerin bu hususa ilişkin başvuruyu itirazen şikâyet başvurusu olarak doğrudan Kuruma yapması gerekmekte iken, davacı tarafından kararın bildirimini izleyen on gün içinde, en geç 16/09/2013 tarihine kadar doğrudan Kurum’a başvuru yapılmayarak idareye yapılan şikayet başvurusu üzerine alınan karar sonrası yaptığı başvurunun süre yönünden reddine ilişkin işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kesinleşen ihale kararının bildirilmesine ilişkin yazıda 4734 sayılı Kanunun 55. maddesi uyarınca şikayet başvurusunda bulunulabileceğinin belirtildiği ve bu bildirime dayanarak şikayet başvurusunda bulunulduğu, idarenin kendilerini yanlış yönlendirmesi nedeniyle süresi içerisinde yanlış merciye müracaat edildiği, başvurunun süre yönünden reddine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının en geç 16/09/2013 tarihine kadar Kuruma itirazen şikayet başvurusunda bulunması gerekirken bu süre geçtikten sonra 25/09/2013 tarihinde yapılan başvurunun süresinde olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İl Özel İdaresi tarafından 24/07/2013 tarihinde açık ihale usulü ile yapılan “… Beldesi 12 Derslikli İ.Ö.O Yapımı” ihalesinin 16/08/2013 tarihli ihale komisyon kararı ile davacı üzerinde bırakıldığı, bu işleme karşı ihaleye katılan diğer bir firma tarafından yapılan şikâyet başvurusu üzerine idarece alınan düzeltici işlem kararı uyarınca 06/09/2013 tarihinde onaylanan ihale komisyon kararı ile davacının sunduğu iş deneyim belgesinin geçersiz sayılarak teklifinin değerlendirme dışı bırakıldığı, söz konusu karara karşı 10/09/2013 tarihinde yapılan şikayet başvurusunun ihaleyi yapan idarenin 16/09/2013 tarihli işlemi ile reddedilmesi üzerine 25/09/2013 tarihinde Kurum kayıtlarına alınan dilekçeyle davalı idareye yapılan itirazen şikayet başvurusunun süre yönünden reddine karar verildiği, bu işlemin tebliği üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş; Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine, 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen 2. fıkrada ise, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” kuralı yer almıştır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasında, ihale sürecindeki hukuka aykırı işlem veya eylemler nedeniyle bir hak kaybına veya zarara uğradığını veya zarara uğramasının muhtemel olduğunu iddia eden aday veya istekli ile istekli olabileceklerin, bu Kanun’da belirtilen şekil ve usul kurallarına uygun olmak şartıyla şikâyet ve itirazen şikâyet başvurusunda bulunabilecekleri; 2. fıkrasında, şikâyet ve itirazen şikâyet başvurularının, dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu idarî başvuru yolları olduğu; 55. maddesinin 1. fıkrasında, ihale sürecindeki işlem veya eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla bu işlem veya eylemlerin farkına varıldığı veya farkına varılmış olması gereken tarihi izleyen günden itibaren 21. maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş gün, diğer hâllerde ise on gün içinde ve sözleşmenin imzalanmasından önce, ihaleyi yapan idareye şikâyet başvurusunda bulunulacağı; 4. fıkrasında, belirtilen süre içinde bir karar alınmaması durumunda başvuru sahibi tarafından karar verme süresinin bitimini, süresinde alınan kararın uygun bulunmaması durumunda ise başvuru sahibi dâhil aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından idarece alınan kararın bildirimini izleyen on gün içinde Kurum’a itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceği; 56. maddesinin 1. fıkrasında, idareye şikâyet başvurusunda bulunan veya idarece alınan kararı uygun bulmayan aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından 55. maddenin 4. fıkrasında belirtilen hâllerde ve sürede, sözleşme imzalanmadan önce itirazen şikâyet başvurusunda bulunulabileceği kurala bağlanmıştır.
İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmeliğin 14. maddesinin 3. fıkrasında, “Şikayet başvurusu üzerine idarece alınan kararla bir hak kaybına veya zarara uğradığını ya da zarara uğramasının muhtemel olduğunu iddia edenler bu hususa ilişkin başvuruyu itirazen şikayet başvurusu olarak doğrudan Kuruma yaparlar.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 40. maddesine eklenen 2. fıkrası gerekçesinde bu değişikliğin, bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığına değinilmiştir.
Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçeden, Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idarî makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın bağlayıcılığı karşısında, bu zorunluluğa; yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasal düzenlemeler, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp, yasalarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi’nin kimi kararlarında, yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel yasa ya da yürürlükteki yasalarda değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının doğrudan uygulanması gerektiğini, 08/12/2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında; 5225 sayılı Kanun’da, başvurulacak kanun yolu ve süresinin özel olarak düzenlenmemiş olmasının, Anayasa’nın 40. maddesine aykırılık oluşturmadığını belirterek benimsemiş ve kararında; bireyler hakkında kurulan işlemlere karşı kanun yolları, başvurulacak merciiler ile sürelerin belirtilmesi yönünden Devlete verilen görevin bir zorunluluk içerdiğine, bu zorunluluk nedeniyle her yasada özel bir düzenleme yapılması gerekmediğine değinerek, Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Tüm bu açıklamalar sonucunda; Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve merciilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idarî merciileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesinin zorunlu olduğu ortaya çıkmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, 16/08/2013 tarihli ihale komisyon kararına karşı ihaleye katılan bir istekli tarafından yapılan itiraz sonucu idarece alınan düzeltici işlem kararı uyarınca davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına yönelik 06/09/2013 tarihinde onaylanan ihale komisyon kararının davacıya tebliğ edildiği, kararın bildirimine ilişkin yazıda, “Bu kararın bildiriminden itibaren süresi içinde 4734 sayılı Kanunun 55. maddesi uyarınca şikayet başvurusunda bulunulabilecektir.” ifadesinin yer aldığı, dolayısıyla davacının ihale komisyonu tarafından şikayet başvurusuna yönlendirildiği, başka bir anlatımla komisyon kararı davacıyı yanlış merciye yönlendirdiğinden, yukarıda belirtilen Anayasal zorunluluk karşısında itirazen şikâyet başvurunun süresinde olmadığı kabul edilemeyeceğinden, başvurunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, başvurunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ilk derece ve temyiz yargılama giderleri toplamı …-TL ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
6. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 27/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.