Danıştay Kararı 13. Daire 2015/4075 E. – K. 24.03.2015 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/4075 E.  ,  / K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2015/4075
Karar No : 2015/3020

Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
İstemin Özeti : Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce verilen 07.05.2015 tarih ve E:2010/147, K:2015/1731 sayılı kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın İstanbul 5. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; davacı hakkında düzenlenen 01.12.2004 tarih ve 44830 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; 4389 sayılı Bankalar Kanunu uyarınca Fon’a intikal etmiş olan alacakların tahsili ve borçların tasfiyesi amacıyla Fon’a tanınan yetki çerçevesinde, Fon’un sorumlular aleyhine alacağın tahsili amacıyla işlem tesisi konusunda kanunlardan kaynaklanan açık yetkisi ve görevinin bulunduğu; uyuşmazlık konusu olayda A.Ş.’nin A.Ş. ve A.Ş.’den kullandığı krediler nedeniyle oluşan ve hâlen ödenmemiş olan toplam 63.613.199,73-TL’lik kredi borcunun (A.Ş. ve A.Ş.’nin Fon’a devredilmiş olması nedeniyle hazine alacağı hâline dönüşen alacağın) tahsilinin güvence altına alınabilmesi amacıyla, kredilerin kullanıldığı ve kat edildiği tarih itibarıyla bahse konu şirketin kanunî temsilcisi olan davacı hakkında, 5411 Bankacılık Kanunu’nun atıf yaptığı 4389 sayılı Kanun’un amir hükmü uyarınca Fon alacağı niteliği kazanması üzerine, 20 yıllık zamanaşımı süreleri içerisinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca takibine başlanan, vadesinde ödenmeyen ve kesinleşen amme alacağının (bahse konu kredi sözleşmesinden doğan borcun) tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesine göre düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 07.05.2015 tarih ve E:2010/147, K:2015/1731 sayılı kararıyla; dava konusu alacak ile ilgili olarak İstanbul 11. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan E:2000/19320 sayılı icra takibinden sarfınazar edilmeksizin, 6183 sayılı Kanun uyarınca takip yapılarak dava konusu ödeme emri düzenlendiği, bu takipten dava konusu işlemin tesis tarihinden sonra 08.12.2004 tarihinde sarfınazar edildiği görüldüğünden dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle anılan Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş; Dairemizin bozma kararı üzerine davalı idare tarafından anılan kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında: “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü hâlinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Dairemizin bozma kararının davacı vekiline tebliğe çıkarılmasına ilişkin mazbatada, davacının vefatı nedeniyle tebligat yapılamadığının belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, idarece mirasçılar aleyhine karar düzeltme talebi yenilenmeden ve idarenin yeni karar düzeltme dilekçesinin mirasçılara tebliğ işlemleri tamamlanmadan karar düzeltme incelemesi yapılamayacağı için Mahkeme’ce 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılması gerekirken dosyanın Danıştay’a gönderilmesinin usul hükümlerine uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan, UYAP ortamından alınan davacıya ait nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden de davacının 24.05.2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın İstanbul 5. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 08.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.