Danıştay Kararı 13. Daire 2015/3657 E. 2015/3425 K. 15.10.2015 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/3657 E.  ,  2015/3425 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/3657
Karar No:2015/3425

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; ihaleye yaptıkları iştirak sonucunda taşınmazın yıllık 3.600.000-TL bedel üzerinden kendilerine ihale edildiği, davalı idare tarafından 26.03.2015 tarih ve 221654 sayılı bildirimle, ihalenin 2886 sayılı Kanun gereği ita amirinin 25.03.2015 tarih ve 5 sayılı oluru ile onaylandığı, yıllık kira bedelinin tamamının veya 1/4’ünün 15 gün içerisinde ödenmesinin ve kira sözleşmesinin imzalanmasının, aksi halde ihalenin feshedilerek yatırılan geçici teminatın irat kaydedileceğinin bildirildiği, bunun üzerine, ihale konusu taşınmaz mahallinde yaptıkları inceleme sonucunda taşınmazın bir kısmının kullanılamaz halde olduğunu tespit ettikleri, söz konusu alanda faaliyet göstermenin can ve mal güvenliğini tehlikeye atacağı göz önünde bulundurularak davalı idareye ihtarname çektikleri, dava konusu noter ihtarnamesinin reddi işlemi ile geçici teminatın irat kaydı işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı ve iptali gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi… ‘nın Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

Dava; … ili, … ilçesinde bulunan ada, parsel numaralı taşınmazın 1.027 metrekarelik kısmı ile İstanbul ili, Beyoğlu ilçesinde bulunan ada, parsel numaralı taşınmazın 170 metrekarelik kısmının kiralanmasına ilişkin ihale kapsamında, davacının 13.04.2015 tarihli ihtarnamesine cevaben Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari ve Mali İşler Başkanlığı’nın 20.04.2015 tarih ve 224356 sayılı ihtarname konusu istemin reddi işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; özel hukuk ilişkisinin her halde bir sözleşmenin imza edilmesi ile başladığı gibi bir genelleme yapmanın mümkün olmadığı, sözleşme imzalanmamış olsa da, sözleşmeyi imzalayacak olan ya da imzalaması gereken taraflar arasında özel hukuk ilişkisinin kurulduğu durumların olabileceği, aksi halde, özel hukuk ilişkisini başlatan bir sözleşmenin imza edilmesinden sonra doğabilecek bütün uyuşmazlıkların özel hukuk çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği gibi bir genelleme yapılmasının gerekeceği, ancak özel hukuk sözleşmelerinin imza edilmesinden sonra doğan pek çok ihtilafın özünü özel hukuktan almadığı için idari yargı mercilerince çözümlendiği, olayda ihalenin davacı üzerinde bırakıldığı, ihale kararının ita amiri tarafından da onaylandığı, bu durumda, ihale konusu taşınmazların davacıya kiralanması ve davacının da bunu kiralaması gerektiği yönünde hukuk aleminde vücuda gelmiş zahiri bir durumun ortaya çıktığı, ihtilaf konusu uyuşmazlığın temelini, hukuk alemindeki bu zahiri durum sonrasında taraflar arasında meydana gelen ve konunun taraflarından birisince diğer tarafa yüklenmeye çalışılan bir sorumluluk iddiasının oluşturduğu, bu iddia ise kamu hukukundan değil, özel hukuktan kaynaklandığı, her ne kadar sözleşme henüz imza edilmemiş ise de, sözleşmenin imzalanması için gerekli olan zahiri hukukun uyuşmazlık konusu olayda mevcut olduğu, ihtilafın bu zahiri hukuka ters düştüğü iddia edilen fiili bir durumun mevcudiyetinden kaynaklandığı, böyle bir durumda olayı çözüme kavuşturacak olan merciin kamu hukuku ilkelerine göre yargılama yapma görevi bulunan idari yargının değil, özel hukuk hükümlerine göre yargılama yapma görevi bulunan adli yargının olduğu, bu itibarla, davanın adli yargı mercileri nezdinde açılması gerekmekte olup idari yargıda açılan davanın görev yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları idarî dava türleri arasında sayılmış olup, idare tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla kamu gücü kullanılarak tek taraflı iradeyle tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlere karşı açılacak davalarda idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
Kamu ihaleleri çerçevesinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar açısından ise, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu veya sair ihale mevzuatı çerçevesinde ihale aşamasında tesis edilen işlemlerden doğabilecek uyuşmazlıklar idari yargı yerlerince; ihale safhası tamamlanıp, taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklar ise adli yargı yerinde ele alınması gerekmektedir. Zira, taraflar arasında sözleşmenin tesisi aşamasına kadar ihale süreci idarenin tek taraflı idari işlemleri çerçevesinde yürütülmektedir. Nitekim, Danıştay içtihadı da bu doğrultuda olup ihale aşamasındaki işlemler idarenin kamu gücüne dayalı olarak tesis ettiği idari işlemler olarak değerlendirilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, bazı taşınmazların davalı idare tarafından 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu çerçevesinde ihale edildiği ve ihalenin davacı üzerinde bırakıldığı, davalı idarenin 26.03.2015 tarih ve 221654 sayılı işlemiyle; ihalenin 2886 sayılı Kanun gereği ita amirinin 25.03.2015 tarih ve 5 sayılı oluru ile onaylandığının, yıllık kira bedelinin tamamının veya 1/4’ünün 15 gün içerisinde ödenmesinin ve kira sözleşmesinin imzalanmasının, aksi halde ihalenin feshedilerek yatırılan geçici teminatın irat kaydedileceğinin bildirildiği, bunun üzerine, davacı tarafından davalı idareye yönelik Bakırköy 5. Noterliğince 1 tarih ve yevmiye no’lu ihtarnamenin gönderildiği, söz konusu ihtarname içeriğinde ihale konusu taşınmazlardan birinin mahallinde yaptıkları inceleme sonucunda taşınmazın bir kısmının kullanılamaz halde olduğunu tespit ettiklerinden bahisle, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 60. maddesi hükmü uyarınca işlem tesis edilmesi gerektiğinin bildirildiği, bunun üzerine davalı idarenin 20.04.2015 tarih ve 224356 sayılı işlemiyle, ihtarnamede belirtilen hususların mevcut olmaması sebebiyle dilekçe hakkında yapılabilecek bir işlem bulunmadığı, ayrıca davacı tarafından 2886 sayılı Kanun’un 57. maddesinde öngörülen yükümlülüklerin süresinde yerine getirilmediğinin belirtildiği, bunun üzerine de 20.04.2015 tarih ve 224356 sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, anılan ihale çerçevesinde tesis edilmiş bulunan bir sözleşme bulunmadığı, uyuşmazlığın davacının 2886 sayılı Kanun’un 60. maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi isteminin idarece reddi ile aynı Kanun’un 57. maddesinin davacıya yüklemiş olduğu edimin yerine getirilmediğine dönük işlemden kaynaklandığı, söz konusu işlemle davalı idarenin sözleşmenin tesisi için bir kusurunun bulunmadığı, bilakis davacının süresinde yükümlülüklerinİ yerine getirmediğinin belirtildiği, diğer bir ifadeyle, söz konusu Kanun’un 57. maddesine aykırı hareket etmenin yaptırımı ile karşılaşabileceği hususunun gerek Kira Şartnamesinin 10. maddesi, gerekse 2886 sayılı Kanun’un 84. maddesi belirtilmek suretiyle dolaylı olarak dile getirildiği anlaşılmıştır. Dava konusu işlem özü itibariyle idarenin bağlı yetkisi çerçevesinde bir sonraki aşamada olası yaptırım olarak davacının karşılaşacağı teminatın irat kaydı işlemiyle ilişkili olup bu hususu işaret eden, ancak söz konusu işlemden ayrı ve bağımsız hukuki sonuçlar doğuran, bu nedenle ayrıca davaya konu edilebilecek bir işlemdir.
Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki veya zahiri bir sözleşmeden kaynaklanmadığı, davacı lehine işlem tesis edilmesi isteminin reddi ile olası yaptırım hükümlerinin bildirildiği bir idari işlemden kaynaklandığı, söz konusu işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümü idari yargının görev alanında olduğundan, davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yolundaki temyize konu Mahkeme kararında usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, kullanılmayan ….-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.