Danıştay Kararı 13. Daire 2015/3630 E. 2019/178 K. 17.01.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/3630 E.  ,  2019/178 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/3630
Karar No:2019/178

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALI): Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
VEKİLİ: …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … Medya Yayın Hizmetleri A.Ş.’ne ait “…” yayın kuruluşunda 18/03/2014 tarihinde yayınlanan “…” adlı programda yer verilen ifade ve görüntülerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve bu şekilde 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinde belirlenen yayın hizmeti ilkelerinin ihlâl edildiğinden bahisle yayın kuruluşu hakkında idari yaptırım uygulanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 30/04/2014 tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; “…” logosuyla yayın yapan yayın kuruluşunda 18/03/2014 tarihinde yayınlanan ve program sunucusu … ve program konuğu …’ın sunum ve yorumlarına yer verildiği “…” adlı programda yeralan ifadelere yönelik olarak, davacı tarafından, bahse konu ifade ve beyanların 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (b),(c),(ç),(e) (ı) ve (j) bentlerine aykırı olduğu, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ileri sürülerek, yayın kuruluşu hakkında cezai işlem uygulanmasına ilişkin istemin davalı idarece, anılan programda “İnsan onurunu aşağılamaya ve hakarete” yönelik sözlerin ve ifadelerin bulunmadığı, konuşmada iddia edilenlerin doğruluğunun veya yanlışlığının tespitinin mümkün olmadığı, ilgililerince mahkemeler nezdinde cevap ve düzeltme hakkının kullanılabileceği ve bu şekilde 6112 sayılı Kanun’u ihlâl eden bir husus bulunmadığından bahisle “idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına” kararı verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı; devlet adamı, politikacı, yazar, sanatkâr gibi topluma mal olmuş veya kamuoyunda tanınmış kişilere yönelik eleştiri sınırının normal bireylerden daha geniş olduğu konusunda bir duraksama bulunmamakla birlikte bu konuda tercih edilen bir düşünce ve kanaatin başkalarıyla paylaşma özgürlüğünün ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, anılan programda … adlı konuğun vefat eden … isimli bir iş adamına atıf yapmak suretiyle davacı …’un … televizyonuna ortak olmak istediği şeklinde beyanda bulunduğu ve söz konusu ifadelerin doğrulanma imkânının bulunmadığı ve hakkında yorum yapılan davacının topluma mal olmuş kişiliğide dikkate alındığında, yapılan eleştirilerin ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, söz konusu programda 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin ihlâl edilmediği kanaatine ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, gerekçe gösterilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, … TV’ ye ortak olmak gibi bir düşüncesinin olmadığı, somut olayda program konuğu olan …’ı tanımadığı gibi ne kendisinden ne de …’tan böyle bir istekte bulunmadığı, dolayısıyla hakkında ortaya atılan iddiaların gerçeği yansıtmadığı, basın özgürlüğü sınırının kişilik hakları olduğu, ticari itibarının zedelendiği, söz konusu yayınla ilgili olarak … Sulh Ceza Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasında tekzip talebinin reddedilmesi sonrasında yapılan itirazın … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasında kabul edilerek tekzip metninin yayınlanmasına karar verildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Usul yönünden, davanın konusu idari yaptırım kararı olmadığından 6112 sayılı Kanun’un 32. maddesinin 9. fıkrası uyarınca idari yargı yoluna başvurulamayacağı; esasa ilişkin olarak ise, olayda herhangi bir idari yaptırım uygulanmasını gerektiren bir durum olmadığı, program sırasında kullanılan ifadelerin doğrudan kişilik haklarını hedef alan bir nitelik taşımadığı, konuşmada iddia edilenlerin doğruluğunun ya da yanlışlığının Kurulca tespit edilemeyeceği, davacının aynı Kanun’un 18. maddesi gereğince düzeltme ve cevap hakkını kullandığı, düzeltme metninin aynı yayın kuruluşunda yayınlandığı ve davacıya bildirildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, “…” logosuyla yayın yapan yayın kuruluşunda 18/03/2014 tarihinde yayınlanan “…” adlı programda yer verilen ifade ve görüntülerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve bu şekilde 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinde belirlenen yayın hizmeti ilkelerinin ihlâl edildiğinden bahisle yayın kuruluşu hakkında idari yaptırım uygulanması istemiyle yapılan başvurunun; “söz konusu program esnasında kullanılan ifadelerin doğrudan kişilik haklarını hedef alan bir nitelikte olmadığı ve üstelik mezkur konuşmada iddia edilenlerin doğruluğunun veya yanlışlığının da Üst Kurulca tespitinin mümkün olamayacağı, ilgililerince mahkemeler nezdinde cevap ve düzeltme hakkının kullanılabileceği, mezkûr yayında herhangi bir mevzuat ihlâlinin olmadığı” şeklinde kanaate varılmak suretiyle yayın kuruluşu hakkında bahse konu yayını nedeniyle, 6112 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek reddine ilişkin 30/04/2014 tarih ve … sayılı Kurul kararının alınması üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin “davanın ihbarı” konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 61. maddesinde, “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir. Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir.” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan kuraldan anlaşıldığı üzere, davanın ihbarı için temel şart olarak; uyuşmazlık konusu işleme ve dava sonucunda verilecek karara bağlı olarak, hem davayı açan tarafın işlemle ilgisi bulunan üçüncü kişilerce kendisine rücu edilmesi, hem de kendisinin üçüncü kişilere rücu etmesi ihtimalinin bulunması kabul edilmiş ve davanın ihbarı için bu iki ihtimal yeterli sayılmış, başka bir koşul aranmamıştır. Bu çerçevede, işlemin tarafı olan, bir başka deyişle menfaati etkilenen kişilerden biri tarafından açılan davaların sonucunda verilecek karar diğerine rücu edilmesi sonucunu doğuracağından, kendisine rücu edilmesi ihtimali bulunan üçüncü kişi konumundaki tarafın davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla fer’î müdahil olarak davada yer alabilme hakkının kullandırılmasını teminen davanın bu kişiye ihbar edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin … Medya Yayın Hizmetleri A.Ş.’yi ilgilendirdiği anlaşıldığından davanın … Medya Yayın Hizmetleri A.Ş.’ne ihbar edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın ihbarına karar verilmeden işin esasına geçilerek verilen davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.