Danıştay Kararı 13. Daire 2015/3142 E. 2019/763 K. 13.03.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/3142 E.  ,  2019/763 K.Hakan
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/3142
Karar No:2019/763

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

MÜDAHİL(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, … beldesi, … mevkii ormanlık alan sınırları dahilinde bulunan kaynak suyunun 10 yıl süreyle müdahil … Limited Şirketi’ne kiraya verilmesine ilişkin … İl Daimi Encümeni’nin … tarih ve … sayılı kararına dayanak teşkil eden … İl Genel Meclisi’nin … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin … tarih ve E:…, K:… sayılı bozma kararına uyularak; Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 07/06/2011 tarih ve … sayılı yazısında mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Bakanlığın bilgisi dışında … iznini davacıya devrettiğinin ve ormanlık alanda işgalci konumda olan davacı ile çeşitli mahkemelerde davalarının görülmekte olduğunun, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında davacı adına gölet izninin devredilmesine ilişkin herhangi bir muvafakatin ve usulüne uygun davacıya verilmiş bir iznin bulunmadığının belirtildiği, ayrıca … Kaymakamlığı’nın … tarihli yazısından, Kaymakamlık tarafından 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesi hükümleri uyarınca davacının işgalci olarak kabul edildiği ve 03/10/2011 tarihinde tahliye işlemlerine başlanıldığı dikkate alındığında, kaynak suyunun 10 yıl süreyle müdahil şirkete kiraya verilmesinin davacının menfaatini etkileyen bir yönü olmadığından ve davacı yönünden hukuki bir sonuç doğurması söz konusu olamayacağından açılan davada ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, iptal davası açmak için menfaat ihlalinin yeterli olduğu, 1979 yılından beri göleti işlettikleri, ihalenin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu; davalı yanında müdahil tarafından, davacının işgalci olduğu ve göleti hukuka aykırı şekilde işlettiği, ihalenin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesinin 5. fıkrası gereğince … İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı görülmektedir.
6360 sayılı Kanun’un “Çeşitli Hükümler” başlıklı 3. maddesinin 2. fıkrasında, “Mevzuatla il özel idarelerine yapılan atıflar bu Kanun kapsamında tüzel kişiliği kaldırılan il özel idareleri için ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, Hazineye, valiliklere, büyükşehir belediyelerine ve bağlı kuruluşlarına veya ilçe belediyelerine yapılmış sayılır. Tüzel kişiliği kaldırılan il özel idarelerine 22/02/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve diğer mevzuatla verilmiş olan yetki, görev ve sorumluluklar ilgisine göre bu kurum ve kuruluşlar tarafından kullanılır ve yerine getirilir. Söz konusu il özel idarelerinin mahkemelerde süren davaları ile il özel idaresi olarak faaliyet gösterdikleri dönem ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, devir işleminin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluştur.” kuralına yer verilmiştir.
Tüzel kişiliği kaldırılan … İl Özel İdaresinin davalı konumunda yer aldığı dava dosyasının 6360 sayılı Kanun uyarınca İSKİ’ye devredilmesi karşısında husumetin İSKİ’ye yöneltilmesine karar verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… ili, … ilçesi, … Köyü mevkiinde bulunan Gölet ve Sulama Tesisinin, bakım ve işletilmesi için … Köyü Toprak ve Su Kooperatifi ile mülga Toprak ve Su Genel Müdürlüğü arasında 02/04/1978 tarihinde “Topraksu Tesislerinin İşletme ve Bakımına Ait Devir Sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşmenin imzalanmasından sonra Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü … Göleti işletme iznini davacı S.S. … Sulama Kooperatifine devretmiştir.

Gölet davacı tarafından işletilirken, … ili, … ilçesi, … beldesi, … mevkiinde ormanlık alanda bulunan kaynak suyunun 10 yıllığına kiraya verilmesine dair, … İl Daimi Encümeni’nin … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara dayanak teşkil eden, … İl Genel Meclisi’nin … tarih ve … sayılı kararı alınmıştır.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT ve HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmış olup, iptal davası açılabilmesi için gerçek ya da tüzel kişiler ile dava konusu edilen işlem arasında makul ve ciddi bir alâkanın, başka bir anlatımla menfaat ilgisinin bulunması gerekmektedir.
Menfaat ihlâli, iptal davalarının kabulü ve dinlenilmesi için aranılan şartlardan biri olup, gerek doktrinde gerekse yargı içtihatlarında bu şart, subjektif ehliyet koşulu olarak kabul edilmekte, ancak ne tür bir menfaat ihlâlinin gerçek ve tüzel kişilere iptal davası açma yeterliğini sağladığını gösterecek kesin bir ölçü ortaya konulamamakta ve bu ilgi kural olarak iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre belirlenmektedir.
Öncelikle tespit edilmesi gereken nokta, menfaat ihlali kavramının, hak ihlali kavramından daha geniş bir anlamı ifade ettiğidir. Bu nedenle menfaati bir yarar veya çıkar olarak düşünmek hatalıdır (SARICA Ragıp, İdari Kaza, C. I, İstanbul 1949, s.29-30). Bu sebeple dava konusu işlemle davacı arasında asgari düzeyde alâkanın kurulması yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı mercilerince belirlenmektedir. Yerleşik Danıştay içtihatlarına göre davacının idari işlemle ciddi ve makûl, maddi ve manevi bir alâkasının varlığı, dava açma ehliyeti için gerekli görülmektedir (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 13/06/2018, E:2016/5264, K:2018/3193; Danıştay Onüçüncü Daire, 03/07/2018, E:2018/1774, K:2018/2261; Danıştay Onuncu Daire, 21/11/2018, E:2016/2512, K:2018/3585).
Olayda, davacı kooperatifin kiralama ihalesine konu kaynak suyunun yer aldığı göleti 1979 yılından itibaren işlettiği ihtilafsızdır. Bu noktada, davacı kooperatifin göleti işletmesinin “haksız veya hukuka aykırı” olması, anılan göletin sınırları dahilinde bulunan kaynak suyunun işletilmesi ihalesine karşı açtığı davada menfaat ilişkisini etkilememektedir.
Bu durumda, davacı kooperatifin anılan göletin sınırları dahilinde bulunan kaynak suyunun 10 yıl süreyle kiraya verilmesine ilişkin ihaleye karşı açtığı davada menfaat ihlâli koşulu oluşmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 13/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.