Danıştay Kararı 13. Daire 2015/1511 E. 2020/3205 K. 17.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/1511 E.  ,  2020/3205 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/1511
Karar No:2020/3205

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1. … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
2. … Başkanlığı
KARŞI TARAF (DAVACI): … Petrol Ürünleri San. Tic. ve Dağıtım A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … numaralı dağıtıcı lisansı ile faaliyet gösteren davacı şirket tarafından, davalı idareye ulusal marker talebi ile birlikte sunulan … Bankası A.Ş. tarafından düzenlenmiş 07/08/2013 tarihli 8.000.000,00-TL, 10/09/2013 tarihli 6.500.000,00-TL, 08/10/2013 tarihli 7.500.000,00-TL ve 01/11/2013 tarihli 15.500.000,00-TL bedelli teminat mektuplarının, ulusal marker kullanımı ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirildiğinden bahisle iadesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; teminat mektubunun (garanti mektubu), borçlunun alacaklıya karşı üzerine aldığı edimi yerine getirmemesi ihtimaline karşı, belirli bir miktar parayı alacaklının ilk talebinde derhâl ve itirazsız ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine dair verilen yazılı bir teminat olduğu; bankanın teminat mektubu verdiği kişinin, bankacılık literatürüne uygun olarak lehdar olarak nitelendiği, lehdarın mektubu verdiği kişinin (iş sahibi) ise muhatap olarak adlandırıldığı, teminat mektubunun taraflarının esas olarak banka ve muhatap olduğu, lehdar olmadığı, lehdarın teminat mektubunu bankadan alarak iş sahibine verdiği, bankanın müşterisi olan lehdar ile banka arasındaki ilişkinin teminat mektubu bağlamında bir güven ve itibar ilişkisi olduğu, lehdara gayrinakdi bir kredinin açılmasının söz konusu olduğu, diğer bir deyişle, teminat mektubunda bankanın kendi itibarını müşterisinin lehine kullandırdığı, banka ve muhatap arasındaki ilişkinin ise hukuken bir teminat ilişkisi olduğu, teminat mektubunun Borçlar Kanunu’nun 110. maddesi gereğince, üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesi olduğu ve bu sözleşmenin esas sözleşmeden (borçlu ile alacaklı arasındaki sözleşmeden) tamamen bağımsız olduğu, sonuç olarak, banka tarafından verilen teminat mektubu dolayısı ile bankanın muhtemel bir rizikoyu garanti ederek muhatap lehine ödeme taahhüdü altına girdiği, teminat mektubunun hisse senedi veya tahvil gibi kıymetli evrak niteliğinde olmadığından, mektubun kendisinin haczi ya da haciz nedeniyle blokesinin söz konusu olmayacağı, teminat mektubu hangi iş için verilmiş ise onun için nakde çevrilebileceğinden, başka bir işten dolayı bu paranın haczinin mümkün olmadığı; dava konusu olayda da teslim alıp kullandığı ulusal markerı mevzuatla belirlenen usule uygun şekilde iade eden davacının bu markerın çalınması, kaybedilmesi ve/veya ziyan edilmesi hâlinde çözülebilecek nitelikte bulunan teminat mektuplarının bu hukuki ilişkinin dışında bulunan Gelir İdaresi Başkanlığı’nca başlatılan inceleme nedeniyle iade edilmemesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 27/11/2013 tarihli ve 121782 sayılı yazısıyla, davacı şirketin yüksek miktarlı ulusal marker alımı olduğu, marker alım miktarı ile ÖTV beyanları arasında farkların tespit edildiği, inceleme başlatıldığı, söz konusu şirketin teminat mektuplarının yapılan inceleme sonucuna kadar iade edilmemesi gerektiğinin bildirildiği; yapılan incelemenin teminat mektuplarının iade edilip edilmeyeceğini etkileyeceği, bu nedenle teminat mektubunun iade şartlarının oluşmadığı, işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalıların temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.