Danıştay Kararı 13. Daire 2015/1293 E. 2020/1018 K. 01.06.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2015/1293 E.  ,  2020/1018 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/1293
Karar No:2020/1018

TEMYİZ EDENLER: 1. (DAVALI) …
VEKİLİ: …
2. (DAVACI) … A.Ş
VEKİLİ: …

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait depolama tesisinde 15/11/2012 tarihinde yapılan denetimde alınan LPG numunesinin ilgili teknik düzenlemelere aykırı olduğundan bahisle …-TL idarî para cezası uygulanmasına, LPG dağıtıcı lisansının iptal edilmesine ve denetim tarihi itibarıyla numune alınmasına konu tankta bulunan ürün miktarı esas alınarak bu miktar üzerinden yapılacak müsadere işlemlerinin Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılmasına ve işlemlerin takibinin anılan Dairece yürütülmesine ilişkin 24/12/2013 tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali ve karar gereği ödenen …-TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı şirkete ait depolama tesisinden 15/11/2012 tarihinde alınan LPG Otogaz numunesinin teknik düzenlemelere aykırı olduğunun … Petrol Araştırma Merkezi’nin analiz raporu ile tespit edildiği, ancak, Türkiye çapında birçok laboratuvarın TS EN 589 standardında akredite kuruluş olmasına karşın … PAL’in bu standartta akredite olmadığı, dava konusu işlem tesis edilirken ön araştırma ve soruşturma prosedürü uygulanmadan sadece davacının savunmasının istenildiği, ancak, davaya konu olayın daha ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesi maksadıyla, ön araştırma ve soruşturma prosedürü uygulanması gerektiğinden, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, hukuka aykırılığı ortaya konulan işlem nedeniyle davacının ihtirazi kayıtla ödediği …-TL’nin ödeme tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davacıya iade edilmesi sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline ve …-TL’nin ödemenin yapıldığı tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacı tarafından, lehine nispî vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği; Davalı idare tarafından, davacı şirketin kurulu tesisinde yapılan denetimde alınan numunenin teknik düzenlemelere aykırı olduğunun tespit edildiği, soruşturmanın yeterince bulgu ve belgeye ulaşmak için yapılan sürecin tanımı olduğu, tek bir fiil ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde elde edilmiş yeterli bulgu ve belgelerin olması durumunda soruşturma yapılmasına gerek olmadığı ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş; Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kısmen kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
Davacı şirkete ait “…/…” adresindeki depolama tesisinde 15/11/2012 tarihinde denetim yapılmış, denetimde alınan LPG numunesinin ilgili teknik düzenlemelere aykırı olduğundan bahisle …-TL idarî para cezası uygulanmasına, LPG dağıtıcı lisansının iptal edilmesine ve denetim tarihi itibarıyla numune alınmasına konu tankta bulunan ürün miktarı esas alınarak bu miktar üzerinden yapılacak müsadere işlemlerinin Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılmasına ve işlemlerin takibinin anılan Dairece yürütülmesine ilişkin Kurul kararı alınmış, bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu Mahkeme kararında, … Petrol Araştırma Merkezinin TS EN 589 standardı yönünden akredite olmadığı belirtilmiş ise de, Türk Akreditasyon Kurumu’nun (TÜRKAK) 09/05/2013 tarih ve 1767 sayılı yazısında; … -PAL’in … akreditasyon numarası ile 17/05/2004 tarihinden itibaren akredite edilmiş deney laboratuvarı olduğu, mevcut akreditasyonunun geçerlilik süresinin 16/05/2016 tarihine kadar sürdüğü “Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG)” ürününde “LPG koku tayini” deney metodunun TSE/TS 8038 standardı olduğu, TSE/TS 8038 “Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)- “Kokulandırıcı Gazlar için Kılavuz” standardının Ek.A (A1-A5)’te LPG’nin koku şiddetinin tayininin anlatıldığı; TS EN 589+A1 kısmında yer alan LPG kokusunun tayini için belirlenen deney yöntemi ile birebir aynı olduğu, TSE/TS 8038’deki deney metodunun tüm LPG ürünleri için koku tayinini kapsamakta olduğu, deneyin yapılması ve kokulandırmanın ne şekilde yapılacağının bu standartta yer aldığı, bu çerçevede TSE/TS 8038 standardından akredite edilmiş bir laboratuvarın ayrıca TS EN 589+A1’den de akredite edilmesine gerek olmadığı belirtildiğinden Kurul kararının bu gerekçeyle hukuka aykırı kabul edilmesi mümkün değildir.
Bununla birlikte, temyize konu Mahkeme kararının, dağıtıcı lisansının iptali ve idarî para cezası uygulanması yönünden Kurul kararının iptaline yönelik kısmı ile maktu vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmında hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
Mahkeme kararının, denetim tarihi itibarıyla numune alınmasına konu tankta bulunan ürün miktarı esas alınarak bu miktar üzerinden yapılacak müsadere işlemlerinin Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılması ve işlemlerin takibinin anılan Dairece yürütülmesi yönünden Kurul kararının iptaline ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmış; 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendinde, dava dilekçelerinin, idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, 14. maddenin üçüncü fıkrasının (d) bendinde yazılı hâllerde davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
İdarî işlemlerin idarî davaya konu olabilmeleri için, kesin ve yürütülmesi gereken işlem olma niteliklerini birlikte taşımaları gerekmektedir. Kesin ve yürütülmesi gereken işlem, başka bir makamın onay ve iznine tâbi olmaksızın hukuk düzeninde sonuç doğuran ve ilgilinin hukukî durumunda değişiklikler meydana getiren işlemdir. Bu bağlamda, tavsiye, mütalaa, teklif, düşünce gibi bilgi verici veya açıklayıcı işlemlerin kesin ve yürütülmesi gereken (icraî) işlemler olmadıkları kuşkusuzdur.
Dava konusu Kurul kararı ile, teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG’nin müsadere edilmediği, yalnızca, söz konusu LPG’nin mahkeme kararı ile müsadere edilmesini teminen, Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından işlemlerin başlatılmasına ve takip edilmesine karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, idarî davaya konu olabilecek idari işlemin, idarenin tek taraflı irade beyanıyla ilgililer hakkında icrai ve etkili sonuçlar doğurabilme niteliğine sahip olması gerektiği dikkate alındığında, LPG’nin müsadere edilmesi bakımından herhangi bir bağlayıcılığı bulunmayan dava konusu Kurul kararının, “denetim tarihi itibarıyla numune alınmasına konu tankta bulunan ürün miktarı esas alınarak bu miktar üzerinden yapılacak müsadere işlemlerinin Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılmasına ve işlemlerin takibinin anılan Dairece yürütülmesine” yönelik kısmı kesin ve yürütülmesi gereken nitelikte olmayıp, hedef aldığı kişinin hukukî durumunda değişiklik meydana getiren icraî işlem niteliğinde bulunmaması karşısında, bu kısım yönünden davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin bu kısım yönünden de iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine; davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddine,
2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının dağıtıcı lisansının iptali ve idarî para cezası uygulanmasına ilişkin kısmı ile davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının bu kısımlarının ONANMASINA,
3. Davalının temyiz isteminin kısmen kabulüne;
4. Mahkeme kararının, denetim tarihi itibarıyla numune alınmasına konu tankta bulunan ürün miktarı esas alınarak bu miktar üzerinden yapılacak müsadere işlemlerinin Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılması ve işlemlerin takibinin anılan Dairece yürütülmesi yönünden Kurul kararının iptaline ilişkin kısmının 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01/06/2020 tarihinde kısmen oybirliğiyle, kısmen oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
Dava konusu Kurul kararı tarihinde yürürlükte olan şekliyle Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesinin altıncı fıkrasında, test ve analiz sonuçlarının ilgili teknik düzenlemeye aykırı çıkması ve lisans sahibinin olaya ilişkin olarak yapacağı savunmanın Kurulca yetersiz görülmesi hâlinde, 5307 sayılı Kanun uyarınca mahkemeden müsadere kararı alınmasını teminen Kurumca ilgili mahkemeye başvuruda bulunulacağı kurala bağlanmıştır.
Her ne kadar dava konusu Kurul kararı ile, teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG müsadere edilmemiş ise de, söz konusu LPG’nin mahkeme kararı ile müsadere edilmesini teminen işlemlerin başlatıldığı görülmektedir.
Bu durumda, LPG’nin mahkeme kararı ile müsadere edilmesi amacıyla alınan dava konusu Kurul kararının davacının hukukî durumunda değişiklik meydana getiren icraî işlem niteliğinde olduğu görüldüğünden, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olan Kurul kararının bu kısmının iptali istemine yönelik davanın esasının incelenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, müsadere işlemlerinin Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılmasına ilişkin kısım yönünden de davanın esasının incelenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararının tamamının onanması gerektiği oyuyla, kararın bozmaya ilişkin kısmına katılmıyorum.