Danıştay Kararı 13. Daire 2014/542 E. 2020/665 K. 27.02.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/542 E.  ,  2020/665 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/542
Karar No:2020/665

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, kendilerini hizmet aldıkları servis sağlayıcı olarak tanıtıp, tarife değişikliği ya da yeni bir kampanya teklifinde bulunarak, tüketiciyi yeteri kadar bilgilendirmeden ve yanıltarak abonelik tesis edildiğinden bahisle …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (Kurul) tarih ve sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; yapılan denetim sırasında davacı şirket yetkilileri ve denetim elemanlarının imzalarıyla düzenlenen tutanak ekinde, Ekim 2010-Ekim 2011 döneminde işletmeci değişikliğiyle davacı şirkete geçen abonelere ait bilgilerin elektronik ortamda davacıdan temin edildiği, örnekleme yöntemiyle seçilen bazı aboneliklerin tüketiciler yanıltılarak sağlandığının tespit edildiği, davalı idarenin tüketici şikayetlerinin çözümüne ilişkin belirleyebileceği usul ve esasların, Kanunla kendisine verilen yükümlülükler getirebilme, denetim ve idarî para cezası uygulama yetkilerini ortadan kaldırmayacağı, ihlâlin niteliği, tüketicilerin uğradığı zararın ve ihlâl neticesinde davacının elde ettiği kazancın büyüklüğü gibi ölçütlere göre verilen ceza tutarında ölçülülük ve orantılılık ilkelerine aykırılık tespit edilmediği, ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarınca ceza hukuku kuralları çerçevesinde verilen takipsizlik kararlarının, idarenin telekomünikasyon hizmetlerinin sunumunda kanundan kaynaklanan gözetim ve denetim yetkisi kapsamında yürüttüğü idari soruşturma sonucu tespit ettiği ihlâllerle ilgili olarak idari para cezası uygulanmasına yönelik Kurul kararı alınmasına engel nitelikte bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, tarih ve sayılı Kurul kararı ile onaylanarak yürürlüğe giren Tüketici Şikayetlerinin Çözülmesine İlişkin Usul ve Esaslar’ın 7. maddesine göre, işletmeciye başvurulmaksızın doğrudan davalı idareye yapılan başvuruların işleme alınmayacağı kurala bağlanmasına rağmen somut olayda direkt Kuruma yapılan başvuruların işleme alındığı, davalı idare tarafından kendi hazırladığı usul ve esaslara uyulmadığı, konuya ilişkin olarak yalnızca birkaç münferit şikayetin söz konusu olduğu, mağdur müşterilerin taleplerinin derhâl karşılandığı, tüketiciler ile yapılan telefon görüşmelerinde şirket unvanının açık ve net şekilde kullanıldığı, tüketicilerin konuşmanın her anında yetkilisi ile görüştüğünü bildiğini, kendilerine ile devam eden sözleşmesi olup olmadığının sorulduğu, eylemle ilgili birçok Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararları verildiği, daha ağır ve açık fiiller isnat edilen piyasada hakim konumda olan şirket hakkında çok daha düşük oranda ceza uygulanırken kendilerine binde bir oranında ceza uygulanmasının ölçülülük ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, işletmeci nezdinde yapılan araştırmalar sırasında elde edilen bilgi ve belgeler üzerinde yapılan incelemede, örnekleme yöntemiyle seçilen şikayetler kapsamında cayma süresinde yapılan aboneliklerin bazılarının iptal edildiği ancak bazı abonelere fatura düzenlendiği ve denetim tarihleri itibarıyla bu tutarların abonelere iade edilmediğinin görüldüğü, abonelik kurgusunun, bayiler tarafından tüketicilerin aranarak abone yapılmaya çalışılması, akabinde kargo görevlileri tarafından söz konusu belgelerin tüketicilere ulaştırılması ve imza işlemi sonrasında belgelerin işletmeciye gönderilmesi üzerine kurulduğu, olayın kaynaklandığı sebepler ve bayi tarafındaki işlemlerin sorgulanmadığı, kalıcı çözüm girişiminde bulunulmadığı, şikayetlerin öncelikle işletmeciye yapılacağına yönelik usul ve esasların bulunmasının Kanunla kendilerine verilen regülasyon görevini yerine getirmelerine engel olmayacağı, şikayetlerin diğer bir yargı alanı kapsamında değerlendirmeye alınmamasının sektörel mevzuatın uygulanması gerekliliğini ortadan kaldırmadığı, dava konusu şikayetlerle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulmadığı, soruşturma açılıncaya kadar davacının yalnızca kendilerine başvuran abonelerin mağduriyetlerini giderme yolu izlediği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.