Danıştay Kararı 13. Daire 2014/5223 E. 2020/670 K. 27.02.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/5223 E.  ,  2020/670 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/5223
Karar No:2020/670

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, davalı idare tarafından istenilen bilgi ve görüşlerin süresinde gönderilmediğinden bahisle uyarılmasına ilişkin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (Kurul) tarih ve sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; evrensel bir ilke olan ve Anayasamızda da yer verilen “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin yaptırım tesis eden tüm işlemlerde uygulanması gerektiği, aksi halde yaptırımla karşı karşıya kalanlar için Kanunda yer almayan ve idarenin düzenleyici işlemleriyle bir takım suç ve cezalar ihdas edilebileceği, Kanunda ilgili idarece verilebilecek yaptırımların sayılmasının yeterli olduğu, bu sayılan yaptırımlara neden olacak fiillerin ise idarenin düzenleyici işlemleriyle düzenlenmesinin mümkün olduğu, dava konusu işlemin, işletmecilerin faaliyetlerinin mevzuat ve yetki belgesi şartlarına aykırı durumlarının tespit edildiği diğer hallerde Kurul Kararına göre işlem yapılacağının yönetmelik hükmünde belirtilmesine istinaden tesis edildiği, davacının Telekomünikasyon Kurumu Tarafından İşletmecilere Uygulanacak İdari Para Cezaları İle Diğer Müeyyide ve Tedbirler Hakkında Yönetmelik hükümlerinin atfı nedeniyle Kurul kararıyla uyarıldığı, ancak Kanunda verilebilecek cezalar belirlenmeden ve yönetmelik hükmünün yetkilendirdiği Kurul tarafından alınan kararla uyarılması işleminde suç ve cezaların kanuniliği ilkesine uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5809 sayılı Kanun’un 60. maddesi uyarınca, Kanunlarla getirilen kuralların uygulanması amacıyla gerekli tedbirleri almaya ve ihlâlin önlenmesi için işletmeciye somut tedbirler uygulama zorunluluğu getirmeye yetkili kılındıkları, Kanun’un idari para cezası dışında diğer tedbirlerin uygulanması konusunda yetki verdiği, elektronik haberleşme mevzuatında düzenlenen uyarı usûlünün başlı başına bir idari yaptırım olmadığı, işletmecinin ihlâlin varlığından haberdar edilmesini sağlayan bir düzenleme olduğu, uyarı cezasının idari para cezası verilebilmesinden önce tüketilmesi gereken bir bildirim niteliğinde olduğu, davacının hiçbir maddi külfet altına girmediği, uyarı işlemi bir ceza olmayıp usûlü bir işlem olduğundan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin uygulama alanı bulamayacağı, işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, 5809 sayılı Kanun’da verilebilecek cezalar belirlenmeden yönetmelik kuralıyla yetkilendirilen Kurul tarafından uyarılması işleminde suç ve cezaların kanuniliği ilkesine uyarlık olmadığı, idari yaptırımların ancak kanunda verilmiş açık yetkiye dayanabileceği, belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleri gereği yaptırımların kapsamının önceden belirlenmiş olması gerektiği, yönetmelik hükmünün kurum tarafından yetkilendirme kapsamında veya düzenli olarak gönderilmesi talep edilen bilgi ve belgelere ilişkin olduğu, şirkete gönderilen talep yazısı içeriğinde bulunan “yazılı görüş, öneri ve değerlendirmeler”in bu kapsamda yer almadığı, şirketin bilgi ve belge vermekle yükümlü olduğu açık olmakla birlikte bunun süresinin belirli olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/02/2020 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(X) GEREKÇEDE KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden; davalı idare tarafından 10/07/2013 tarihli yazıyla Makinalar arası İletişim (M2M) konusunda yazılı görüş, öneri ve değerlendirmelerin faydalı olacağı değerlendirilerek 26/07/2013 tarihine kadar görüş bildirilmesinin talep edildiği; davacı tarafından, görev sözleşmesi doğrultusunda faaliyetlerinin sürdürüldüğü ve ana hizmetleri kapsamında katma değerli hizmet olarak sunulan M2M uygulamaları bulunmaması nedeniyle konuyla ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunulamayacağı yönünde 29/07/2013 tarihinde cevap verildiği; süresinde cevap verilmediği gerekçesiyle davacının uyarılmasına karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 19. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; “Kuruma bilgi ve belge verilmesi: İşletmeci, Kurum tarafından yetkilendirmesi kapsamında istenen veya düzenli olarak gönderilmesi talep edilen bilgi, belge ve veriyi doğru ve eksiksiz olarak Kurumca istenen süre içerisinde vermekle yükümlü olduğu” kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu işleme dayanak alınan Yönetmeliğin 19. maddesindeki düzenleme, Kurum tarafından yetkilendirme kapsamında istenen veya düzenli olarak gönderilmesi talep edilen bilgi, belge ve veriye ilişkin istekleri kapsamaktadır. Somut olayda ise davacı da dahil olmak üzere beş işletmeciden M2M konusuna ilişkin görüş, öneri ve değerlendirmelerin gönderilmesi istenilmiş olup, bu istek Yönetmeliğin 19. maddesi kapsamında bir yükümlülük olarak kabul edilemeyeceğinden uyarı işleminde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bu gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.