Danıştay Kararı 13. Daire 2014/5215 E. 2019/4736 K. 27.12.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/5215 E.  ,  2019/4736 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/5215
Karar No:2019/4736

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Petrol Nakliyat Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Bayilik lisans sahibi davacı şirket tarafından, davalı idarece 23/02/2012 ve 03/05/2012 tarihlerinde yapılan denetimlerde tağşişe yarayan ürün bulundurduğunun tespit edildiğinden bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun (Kanun) 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca iki kez ….-TL ve 03/05/2012 tarihli denetimde vaziyet planına kaydettirmeden proje dışında akaryakıt tankı düzeneği kurduğunun tespit edilmesi sebebiyle Kanun’un 19. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrası uyarınca …-TL olmak üzere toplam …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 03/10/2012 tarih ve 4064-85 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davalı idareye 5015 sayılı Kanun’un 14. maddesinin verdiği yetki çerçevesinde yapılan denetim sonucunda, akaryakıt istasyonunda yer altı tankından alınan numunelerin incelenmek üzere ilgili mevzuatla yetkilendirilmiş bulunan TÜBİTAK laboratuvarlarına gönderildiği ve düzenlenen analiz raporları ile söz konusu numunelerin yapılan incelenmesinden; mineral yağ ve organik çözücü (White Spirit) karışımından meydana geldiğinin tespit edildiği ve davacı şirket tarafından da bu durumun aksini kanıtlayan herhangi bir bilgi ve belgenin sunulamadığı hususları dikkate alındığında, davacı şirketin yasak olmasına rağmen işletmekte olduğu akaryakıt istasyonunda tağşişe yarayan mineral yağ ve organik çözücü (White Spirit) bulundurmak suretiyle Kanun’da belirtilen “tağşiş ve/veya hile amacıyla akaryakıta katılabilecek ürünlerin akaryakıta katılmaması ve istasyonunda bulundurmaması” yükümlülüğünü yerine getirmediğinin sabit olduğu anlaşıldığından her fiili için ayrı ayrı …TL ve alınan numunenin akaryakıt istasyonunda bulunan ve vaziyet planına işli olmayan tanktan alındığının anlaşılması karşısında, davacıya vaziyet planına kaydettirmeden proje dışında akaryakıt tankı düzeneği kurduğundan bahisle …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, usul yönünden, ön araştırma ve soruşturma usûlü işletilmeden idari para cezası verildiği, 5326 sayılı Kanun ile idari yaptırım kararlarında bulunması gerektiği belirlenen zorunlu unsurların işlemde yer almadığı, esas yönünden, kararda dava dilekçesinde ileri sürülen itirazların karşılanmadığı, olaya ilişkin raporların taraflarına tebliğ edilmediği, savunma hakkının engellendiği, istasyonda solvent karıştırıldığı iddiasının ancak adli yargıda yapılacak keşif sonrası ortaya çıkarılabileceği, adli yargıda yürütülen kovuşturmanın sonucu beklenmeden işlem tesis edildiği, davalı idarenin marker uygulamasını başından beri sağlıklı yürütemediği, numunelerin numune alımına ilişkin standarda aykırı olarak alındığı, bu nedenle analiz sonuçlarına itibar edilemeyeceği, marker seviyesinin düşük olmasının numunenin dipteki atık ve birikintilerden alınmasından kaynaklandığı, vaziyet planında olmadığı ifade edilen tanklardan birinin boş olduğu, diğerinin ise 5 numaralı tank ile bağlantılı olduğu, bu tankların dinlenme tankı ve yedek tank olarak kullanıldığı, dolu tankın vaziyet planına işlendiği, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Çeşitli Hükümler” başlıklı İkinci Kısmının “Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan “İdarî Para Cezaları” başlıklı 19. maddesinde idarî para cezaları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş; “Ön Araştırma, Soruşturma ve Dava Hakkı” başlıklı 21. maddesinde ise, Kurulun re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vereceği belirtilmiştir.
Aktarılan bu Kanun hükümlerine göre, Kurulun idarî para cezası verilmesini gerektiren hâllerle ilgili olarak re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vermesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 21. maddenin başlığında ve içeriğinde 19. maddede öngörülen idarî para cezasını gerektiren hâllerin ön araştırma veya soruşturma zorunluluğundan muaf tutulduğuna dair hiçbir ifadeye yer verilmediğinden, 21. maddede tüm idarî cezaları için zorunlu tutulan idarî usulün, 19. maddede öngörülen idarî cezalar için de uygulanmasının yasal bir yükümlülük olduğu ortadadır.
Keza, modern idare hukuku uygulamalarında kişilere idarî ceza verilmeden önce idarî soruşturma yapılması ve cezanın bir soruşturma sonucu verilmesi “idarî usul” kurallarının önemli bir kısmını oluşturmakta olup, regülasyon otoritelerinin verdiği idarî cezalarda bu uygulama çok daha belirgindir.
Nitekim, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle yapılan değişiklik ile, idarî para cezalarının, ön araştırma veya soruşturma aşamasının tamamlanmasından sonra Kurul tarafından en geç üç ay içinde karara bağlanacağı kuralı getirilmiştir.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde düzenlenen idarî para cezasını gerektiren hâllerin gerçekleştiğinin Kurul tarafından re’sen belirlenmesi veya bu konuda Kurula ihbar veya şikâyetlerin intikal etmesi üzerine Kurul tarafından doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verilmesi zorunlu olmasına rağmen, davacı şirket hakkında ön araştırma veya soruşturma yapılmadan idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı ve Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.