Danıştay Kararı 13. Daire 2014/4992 E. 2019/3692 K. 19.11.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/4992 E.  ,  2019/3692 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/4992
Karar No:2019/3692

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’na (Kurum) bildirimde bulunmadan depoda tütün ticareti yaparak 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 5. fıkrasının (h) bendini ihlâl ettiğinden bahisle …-TL idarî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 26/12/2011 tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; Kurum uzmanı tarafından, …li ili, … ilçesinde faaliyet gösteren … Tütün ve Tütün Mamülleri San. Tic. A.Ş’yi denetim esnasında “şirkete ait olmadığı” şeklinde yazılan bir depodan şüphe duyulması üzerine, Cumhuriyet Başsavclığı’na başvurularak arama ve elkoyma kararı alındığı, bunun üzerine yapılan incelemede, söz konusu deponun davacı tarafından … Fabrikası’na kiralandığı, depoda çok sayıda makaron ve tütün bulunduğu, deponun Kurum’a bildirilmediği, ayrıca makaron ve tütünlerin bandrolsüz olduğunun tespit edildiği, davalı idareye başvuru yapılarak aykırılıklar ile ilgili idarî para cezası verilmesinin istenildiği, davalı idare tarafından da dava konusu işlemin tesis edildiği, ayrıca 4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 5. fıkrasının (ı) bendi uyarınca aynı tarih ve 167 sayılı işlem ile de … TL idarî para cezası verildiği, davacı tarafından …-TL idarî para cezasının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, olayda, 4733 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan davacının cezalandırılması istemiyle açılan davada, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile fiilin suç teşkil etmediği vurgulanarak davacının beraatine karar verildiği, davacının da imzaladığı 24/12/2011 tarihli tespit tutanağında, anılan deponun mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, depoyu Kurum’a bildirmeyerek gizlediğini itiraf ettiği, depoda ele geçirilen tütünlerin miktarının fazla olduğu ve bandrolsüz olduğu, bu kapsamda da dava konusu işlemin tesis edildiği, bu durumda, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği depoda yaklaşık 1 ton ağırlığında bandrolsüz tütün bulunduğu, dolayısıyla davacının Kurum’dan gizlediği depoda izinsiz olarak tütün ticareti yaptığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Kurum’a bildirimi yapılmayan deponun yöneticisi olduğu … Tütün ve Tütün Mamülleri San. Tic. A.Ş şirketi tarafından kullanıldığı, anılan şirketin tütün mamulü üretimi konusunda Kurum’dan alınmış Üretim ve Faaliyet Uygunluk belgesinin bulunduğu ve tütün alım satım belgesinin mevcut olduğu, tütün ürünleri şirkete ait olduğundan dava konusu idarî para cezasının şirket adına uygulanması gerektiği, dolayısıyla işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının imzasının bulunduğu tespit tutanağında açıkça ve her türlü şüpheden uzak şekilde gerekli izin belgeleri olmadığını, bu sebeple Kurum’a bildirim yapmadığını, depoyu gizlediğini ve denetime açmaktan sakındığını itiraf ettiği, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
“… ili, … ilçesi, … Mahallesi, … mevkii … yolu üzeri No:…” adresinde 24/12/2011 tarihinde … Sulh Ceza Hâkimliği’nden alınan … değ.iş. sayılı arama ve elkoyma kararına istinaden davacının yetkilisi ve aynı zamanda sahibi olduğu … Tütün ve Tütün Mamülleri San. Tic. A.Ş isimli fabrikada yapılan denetimde; fabrikanın üretim alanı kısmının dışında tel örgü aracılığıyla ayrılmış olan depoda toplam … adet makaron, kutularda ambalajlanmış vaziyette 6842.4 kg/gr yaprak tütün, şeffaf poşetlerde kıyılmış vaziyette 532.4 kg/gr tütün ve 18 koli içerisinde 180.000 adet makarona elkonularak davacının da iş yeri sahibi sıfatıyla imzaladığı tutanak tanzim edilmiş, tutanakta yer verilen tespitler dikkate alınarak davacının Kurum’a bildirimde bulunmadan tütün ticareti yaptığı ve söz konusu eyleminin 4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 5. Fıkrasının (h) bendine aykırı olduğundan bahisle dava konusu 26/12/2011 tarih ve … sayılı işlemin tesis edilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKÎ DEĞERLENDİRME
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan hâliyle 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 5. fıkrasının (h) bendinde, “Kurumdan yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlara ellibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir” kuralına yer verilmiştir. Ancak bu kural 28/11/2017 tarih ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 63. maddesi ile mülga olmuştur.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği, 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı, “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 5. maddesinde ise, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhâl uygulama kuralının geçerli olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, “Suçta ve cezada kanunilik ilkesi”, hem Anayasa’da hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınmış temel bir ilkedir.
Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” kuralına yer verilerek “suçta kanunilik”, üçüncü fıkrasında yer alan “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” kuralı ile de “cezada kanunilik” ilkeleri güvence altına alınmıştır.
Kanunilik ilkesi, genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde temel bir güvence oluşturmanın yanı sıra, suç ve cezaların belirlenmesi bakımından özel bir anlam ve öneme sahiptir. Bu ilke sayesinde, kişilerin kanunen yasaklanmamış veya yaptırıma bağlanmamış fiillerden dolayı keyfi bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmaları önlenmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmâlden dolayı suçlu bulunamaz. Aynı biçimde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.” kuralına yer verilmiştir.
Aktarılan kuralların değerlendirilmesinden, idarî yaptırımlar bakımından ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması yoluyla ortaya çıkan yeni hukukî durumun dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davacıya “4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 5. fıkrasının (h) bendinin ihlâli” nedeniyle 61.638-TL idarî para cezası uygulanmasından sonra, 28/11/2017 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle yeniden düzenlenen 8. maddenin 5. fıkrasında, ” (h) bendinin ihlâli” hâlinde idarî para cezası verileceğine ilişkin düzenlemenin yer almadığı dikkate alındığında, fiil tarihinden sonra oluşan ve davacı açısından lehe olan bu hukukî durum karşısında, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu Mahkeme kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 19/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.