Danıştay Kararı 13. Daire 2014/4590 E. 2018/1281 K. 04.04.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/4590 E.  ,  2018/1281 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/4590
Karar No:2018/1281

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Vekili : …

Karşı Taraf (Davacı): …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; yayında ücretlendirmeye ilişkin sabit yazı uygulamasının okunmayacak kadar küçük olduğu, bu durumun haksız rekabete yol açacağı ve yayıncı kuruluşa haksız çıkar sağlayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 01.11.2012 tarihinde saat 13:01’de yayınlanan programda bilgilendirme amacıyla yapılan sabit yazı uygulamasının rahatlıkla okunabilir olmadığı ve haksız çıkar sağladığından bahisle uyarı cezası verilmesine ilişkin ‘nun 28.11.2012 tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; programda yaklaşık 11 dakika süren yayın sırasında “…” şeklindeki ibarenin yazı ile verildiği, ekranın en altında ücretlendirmeye ait olduğu görülen küçük puntolarla yazılmış ve izleyiciler tarafından okunamayan sabit yazı uygulamalarının yayıncı kuruluşa haksız çıkar sağlayacağı nedeniyle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 1.fıkrasının (j) bendinde yer alan yayın ilkesinin ihlal edildiğinden bahisle davacı yayın kuruluşunun uyarılması üzerine bakılan davanın açıldığı, bir yayının 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin, 1. fıkrasının (j) bendinde belirtilen yayın ilkesini ihlâl etmesi için iki unsurun varlığının birlikte bulunması gerektiği, bunlardan ilkinin yayının haksız çıkarlara hizmet etmesi ikincisinin ise haksız rekabete yol açan unsurlar içermesi olduğu, uyuşmazlığa konu programda yer alan SMS’li tanıtımın kazanç sağlama yönü bulunmakla birlikte söz konusu (j) bendinin uygulanması için aranılan ikinci unsur olan “haksız rekabete yol açan unsur” hâlinin yayında bulunmadığı, anılan maddenin sadece ilk unsuru dikkate alınarak yaptırım uygulandığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde, yayın hizmetlerinin haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremeyeceği belirtilmiş; 32. maddesinin 2. fıkrasında, ise 8. maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcılarının uyarılacağı kurala bağlanmıştır.
Hukuk kurallarını yorumlarken tek başına lafzî yoruma başvurmak çoğu zaman yeterli olmamaktadır. Kanunlarda kullanılan sözcükler ve dil bilgisi analizleri metnin yorumunda kanun koyucunun düşüncesini aksettirecek en önemli unsurlardır. Bir metnin anlamını en temel şekilde, o metinde kullanılan kelimeler vermektedir. Diğer yorum unsurlarını kullanmak sureti ile metnin anlamının tespiti yapıldığında metinden gramatik unsurla elde edilenden farklı bir anlam, daha doğru bir anlam çıkarılabilecektir (Öztan Bilge, Medeni Hukukun Temel İlkeleri, Ankara 2012, s.136).
Lafzî yorum yöntemi kanun koyucunun, kanundaki sözcükleri kullanırken onların sözlük anlamına ve dil bilgisi kurallarına tamamen uyduğu varsayımına dayanır, halbuki kanun koyucunun bu hususta her zaman aynı ve yeterli titizliği gösterdiğini söylemek mümkün değildir. (Bilge Necip, Hukuk Başlangıcı, Ankara 2005, s.202).

Diğer taraftan, kanun yapılırken kullanılan dil sonucunda ortaya çıkan karışıklığın ve anlam karmaşasının, mahkemelerce yorum yoluyla düzeltilmesi mi, yoksa kanunun lafzı yanlış sonuçlar doğursa da sadece lafzî yorum yapılarak aynen uygulanması mı gerektiği hususları doktrinde de tartışılmaktadır. Mevzuatımızda “ve” bağlacının “veya” anlamında kullanımına ilişkin çok sayıda örnek bulunmakta olup, bu sorunun çözümü için Yargıtay’ın içtihat yapması önerilmiştir. (Gürsoy Mustafa, Terazi Dergisi, Şubat 2013, s. 99-103).
Bağlaçlar, genel olarak söz içinde birden çok kelimeyi, kelime grubunu veya cümleyi birbirine bağlayarak aralarında çeşitli yönlerden ilgiler kuran görevli kelimelerdir. Bu kapsamda “ve” bağlacı da iki kelime veya iki cümle arasına girerek bunlar arasında bir bağ olduğunu anlatan söz olarak tanımlanmaktadır (Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5b2b31731aded4.01271895) .
Dava konusu işleme esas alınan 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde; yayın hizmetlerinin haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremeyeceği belirtilmiş olup “ve” bağlacı kullanılan bu hüküm lafzî olarak yorumlandığında, söz konusu hükmün uygulanabilmesi için haksız çıkarlara hizmet etme ve haksız rekabete yol açma unsurunun birlikte gerçekleşmesi gerektiği gibi bir anlam çıksa da, amaçsal yorum yöntemi kullanıldığında bu iki şartın ayrı ayrı gerçekleşmesinin de yeterli olduğu, normun koruduğu değer dikkate alındığında, bu iki şartın bir arada aranması hâlinde, kuralın uygulanmasının imkânsız hâle geleceği ve normun kendisinden beklenen amacın gerçekleşmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, uyuşmazlığa esas alınan hükümde kullanılan “ve” bağlacının yorum yoluyla “veya” olarak anlaşılıp uygulanmasının kanun koyucunun normu düzenlemesindeki amacın gerçekleşmesine daha iyi hizmet edeceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait televizyon kanalında 01.11.2012 tarihinde saat 13:01’de yapılan programda yaklaşık 11 dakika süren yayın sırasında ekranda sabit olarak yer alan açıklamada izleyicinin bilgilendirildiği, ancak dört haneli SMS uygulamalarının gelir getirdiği, yayının bir yönüyle ticari iletişim olarak değerlendirileceği gibi bir yönüyle de haksız çıkar sağlayıcı faaliyet olarak nitelenebileceği, bu anlamda yayındaki “… yaz …”e şeklindeki ibarenin yazı ile verilmesi ve ekranın en altında ücretlendirmeye ait olduğu görülen küçük puntolarla yazılmış izleyicinin bilgisi dışında ve izleyiciler tarafından okunamayan sabit yazı uygulamalarının yayıncı kuruluşa haksız çıkar sağlayacağı, bu anlamda 6112 sayılı Kanun’un 8/j maddesinde yer alan haksız çıkarlara hizmet eden… unsurları içeremez hükmünün ihlâl edildiği belirtilerek dava konusu Kurul kararı ile davacı şirketin uyarılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, uyuşmazlığa konu yayında ücretlendirmeye ait küçük puntolarla yazılmış yazıların yayıncı kuruluşa haksız çıkar sağlayacağı, bu suretle 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan, “Haksız çıkarlara hizmet eden … unsurlar içermez.” yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle uyarı yaptırımı uygulanmasına ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık, anılan hükmün uygulanabilmesi için aranılan iki unsurun varlığının birlikte bulunması gerekliliğinden hareketle “haksız rekabete yol açma” hâlinin söz konusu yayında bulunmadığı belirtilerek sadece ilk unsur uygulanarak yaptırım uygulanmasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararında ise hukukî isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.